Ocakçı

Kısaca: Ocakçı kahvehanelerde ve çay ocağı işletmelerinde çay ocağı kazanı başında çay ve kahve pişiren işçilere verilen addır. Ocakçı çay ocağı işletmesi halinde küçük dükkanlarda, han odalarında veya seyyar arabalarda hizmet verdiği gibi, kahvehanelerde garsonlarla çalışan ve camekanlı bir bölmesi olan sabit işçi de olabilir. Ocakçının tezgahı mermer ve etrafındaki duvarlar boyuna kadar su geçirmez maddeyle, genellikle fayansla kaplıdır. Araç gereçler dolaplarda saklanır. Çay kazanı da ...devamı ☟

Ocakçı kahvehanelerde ve çay ocağı işletmelerinde çay ocağı kazanı başında çay ve kahve pişiren işçilere verilen addır. Ocakçı çay ocağı işletmesi halinde küçük dükkanlarda, han odalarında veya seyyar arabalarda hizmet verdiği gibi, kahvehanelerde garsonlarla çalışan ve camekanlı bir bölmesi olan sabit işçi de olabilir. Ocakçının tezgahı mermer ve etrafındaki duvarlar boyuna kadar su geçirmez maddeyle, genellikle fayansla kaplıdır. Araç gereçler dolaplarda saklanır. Çay kazanı davlumbaza bağlıdır.

Ocakçı her an taze çay bulundurur, bunun için birkaç kazan birkaç demlik kullanır, çünkü müşteri beklemez, yedek demliksiz çalışanlar eskiden “yeni su çektim” diyerek müşteriyi oyalardı.

Ocakçı ocağı açmak için sabah saat 6-7 civarında kahveye/ocağa gelir, temizlik yapar, ocağı açar, tüpgazı bitmişse yeniler, kazana su doldurup kaynatır. Çay bardaklarını, tabaklarını, kaşıklarını, kahve fincanlarını, cezvelerini yıkar, hazırlar. Şekerini, peçetesini, tepsilerini, havlusunu, kağıtları, yedek su deposunu, çöp kutularını, askılıkları, ısıtma düzenini, tavlaları, nargileleri kontrol eder, önlüğünü giyer. Çay ve kahve paketlerini dizer.

Kahveye müşteriler gelmeden çay demleme işi tamamlanır. Garson yoksa ocakçı kendisi servis yapar, masaları sandalyeleri temizler, masaörtülerini değiştirir. Ocakçı, yedeği yoksa geceyarısına kadar 18 saat ayakta çalışır. Sigara içmese bile 18 saat sigara dumanında kaldığından dolayı ocakçıların benzi sarıdır. Bazı kahvelere sabahçı kahvesi denir ki, 24 saat açıktır.

Ocakçının çay ve kahve demlemesinden daha zor işi servistir. Bazı ocakçılar çay bardaklarını taşımada o kadar ustalaşmışlardır ki, ellerini tepsi gibi kullanır ve her parmakta bir bardak durdurmak ve avuç içinde üst üste sıralamak suretiyle bir defada 10 bardak çay servisi yapmaktadırlar. Soğuk günlerde çay servisi kahve dışına yapıldığında bardaklar tabağa ters konur, çayın sıcak ulaşması sağlanır.

Ayrıca bkz. Kahveci, Garson

ocakçı

Türkçe ocakçı kelimesinin İngilizce karşılığı.
n. sweep

ocakçı

ateşçi.
ocak bacaları temizleyicisi.
kahvelerde ocak başında kahve, çay gibi şeyleri hazırlayan kimse.

ocakçı

Türkçe ocakçı kelimesinin Fransızca karşılığı.
fumiste [le]

ocakçı

Türkçe ocakçı kelimesinin Almanca karşılığı.
n. Schürer

ocakçı


1 .
Ateş yakmaya yarayan, pişirme, ısıtma, ısınma vb. amaçlarla kullanılan yer:
"Ãœç balıkçı güneş batarken kumların üzerine iki taştan bir ocak yaptılar ve ateş yaktılar."- Halikarnas Balıkçısı.
2 .
ޞömine:
"Ocağın önünde oturup acayip bir dikkatle odunların yanışına bakar."- Y. K. Karaosmanoğlu.
3 .
Isı vererek üzerine veya içine konulan maddeleri ısıtan, pişiren, kaynatan, eriten araç veya alet:
"Anlaşılan çamaşırcı giderken ocağı tam söndürmemiş olacak."- H. Taner.
4 .
Kahvelerde, kuruluşlarda çay, kahve vb.nin yapıldığı yer:
"Konuşmalar iyice kızışmaya başladığı vakit kahve ocağının önünde görünür."- S. Birsel.
5 .
Yer üstünde veya yer altında cevher çıkarılan yer:
"Mermer ocağı. Kömür ocağı."- .
6 .
Bahçelerde ve bostanlarda her tür meyve ve sebze ekimine ayrılmış, çevresinden biraz yükseltilmiş toprak parçası:
"Mustafa, arkasına güçlü kuvvetli bir kadın takmış, üç evleğine çizgiler, ocaklar açıyordu."- S. F. Abasıyanık.
7 .
Aynı amaç ve düşünceyi paylaşanların kurdukları kuruluş veya toplandıkları, görev yaptıkları yer:
"Başlangıçtan beri burası bir vatansever ocağı idi."- F. R. Atay.
8 .
Yılın otuz bir gün süren, birinci ayı, kanunusani:
"Ocak ayını sevmem, oldum olası."- B. Felek.
9 .
tarih Yeniçeri teşkilatını oluşturan odalardan her biri.
10 .
mecaz Ev, aile, soy:
"Henüz temelleri atılmayan kendi ocağım kurulmadan yıkılmıştı."- A. Gündüz.
11 .
halk ağzında Halk hekimliğinde bir önceki kuşaktan el verme suretiyle aktarılan bilgileri kullanarak belirli bir şikayeti veya hastalığı iyileştirdiğine inanılan aile.

Bu konuda henüz görüş yok.
Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.