Phra Abhai Mani

düzenle|Nisan 2007 SİYAMLILAR`IN ULUSAL ŞAİRİ SUNTHON PHU`NUN (1786-1955) BAŞYAPITI a€˜PHRA ABHAİ MANİ`DEKİ ANLATININ ÖZETİ ve DEĞİNİLER

PHRA ABHAİ MANİ

1

Prens, iki oğlunu, `elleri bir iş tutsun` diye, saray dışına gönderir; onları, başıboş bırakır. Abhay, flüt çalmasını öğrenirken; Suvarna, dövüş sporlarını öğrenir. Bir yıl sonra döndüklerinde, babaları onları kovar. Soylulara yakışmayan sanatları öğrenmişler.

İki kardeş, umarsız, çıkar giderler. Yolda üç rahip çocuğuyla karşılaşırlar. Bunlardan ilki, kocaman kayıklar yapabilmektedir. İkincisi, yeli ve yağmuru çağırabilmektedir. Üçüncüsü, aynı anda yedi ok atıp, hedefi, yedi okla birden vurmaktadır. Abhay`a, müziğin ne işe yaradığını sorarlar. O da, çalarak herkesi yönlendirebileceğini söyler. Çalmaya başlar. Suvarna`yı ve üç kardeşi uyutur. O sırada, müzikten etkilenen bir deniz kadın-devi gelir. Abhay`a aşık olur ve O`nu bir çırpıda yuvasına götürür. Orada tutsak eder. O`nun karısı olmak istemektedir, ama Abhay buna yanaşmaz. Öte yandan, devin, kendisini yemesinden korkmaktadır. Bu nedenle, kocası olmaya razı olur. Bir oğulları olur. Babası gibi yakışıklı, annesi gibi çift dünyalıdır. Karada da suda da rahattır.

2

Çocuğu baya` güçlenmiştir artık. Annesi evde yokken, bir deniz erkeğini tuttuğu gibi yuvaya getirir. Babasına gösterir. Babası üzülür. Oğluna, annesinin, kendisini nasıl zorla alıkoyduğunu anlatır. Bu kez çocuk ve deniz erkeği üzülür. Birlikte kaçmaya karar verirler. Deniz erkeği ve karısı, Abhay`ı ve çocuğu sırtlarına alır. Kaçarlar. Deniz erkeğinin bir kızı vardır. Abhay, O`na tutulur. Deniz erkeği ve karısı, yolda ölür, gider. Çocuk, Abhay ve denizkızı, kayıp adaya çıkarlar. Orada çeşitli uluslardan, gemileri batmış bir sürü insan vardır. Denizkızı ile Abhay evlenir. Yedi ay sonra, adaya, evleneceği erkeği arayan bir prensesle babası gelir. Birbirlerinden etkilenirler. Prenses, Abhay`la oğlunu yanında götürür. Abhay ve denizkızı ayrılırlar. Denizkızı gebedir. Abhay, O`nu, Budacı rahibe emanet eder.

3

İşler, Abhay`ın beklediği gibi yürümez. Babası, prensesi, başkasıyla everecektir. Çocuk, prenses başkasıyla evlenirse, kendisinin ve Abhay`ın kendilerini öldüreceklerini söyler. Prenses etkilenir. Çocuğun çöpçatanlık çabaları, başarılı sonuçlar vermek üzeredir ki; intikam için yanıp tutuşan kadın dev görünür. Gemiyi batırır. Çocuk, prensesi kaçırır, kurtarır. Abhay, adaya çıkar. Ardından gelen kadın devden kurtulmak için, gemiden sağ çıkanlarla birlikte bir dağa çıkar. Kadın dev, oraya tırmanamaz. Ama doğaüstü güçlerini kullanır; dağa, kar ve yağmur yağdırır. Abhay`ın çaresi kalmamıştır. İnsanlardan kulaklarını tıkamalarını ister. Flüdünü çalmaya başlar. Kadın dev, taş kesilir.

4

Prensesle çocuk, bir adaya düşerler. Adaya gelen korsanlarca kaçırılırlar. Başkorsan, Prenses`i elde etmeye çalışır. Buna içerleyen çocuk, doğaüstü güçlerini kullanarak, başkorsanın kellesini uçurur. Korsanlar, O`na boyun eğerler.

5

Bütün bunlar olurken, Abhay`ın kardeşi Suvarna, üç rahiple, Abhay`ı aramaktadır. Kadın devin ayak izlerini görerek denize açılırlar. Sonunda karaya çıkarlar. Bu ülke, güzel prensesi ile ünlüdür. Bir kral, prensesle evlenmek istemekte; ülkeyi tehdit etmektedir. Suvarna ve prenses birbirlerine aşık olurlar. Düşman kral, kenti kuşatır. Suvarna, O`nu bozguna uğratır. Kral, kızını ve tahtını Suvarna`ya bırakır. Herkes mutludur.

6

Birgün ülkeye bir korsan gemisi yanaşır. Savaşta, Suvarna esir alınır. Sonradan anlaşılır ki, bu, Abhay`ın oğlu, yani Suvarna`nın yeğenidir. Çok sevinirler. Oğul, Abhay`ı aramak üzere, gezinmeyi sürdürür.

Bu arada, Abhay`ın yaşayıp gittiği adaya, bir gemi yanaşır. Abhay`ı kurtarır. Bu, Abhay`ın tutulduğu prensesi arayan kraldır. Günlerdir prensesi aramaktadır. Abhay, prensesle olan ilişkisinden söz etmez. Kralın danıştığı falcılar, prensesin yerini saptarlar. Abhay ve Kral, prensesi bulmak üzere yola çıkarlar. Yolda, bir korsan gemisiyle karşılaşırlar. Bu, Abhay`ın oğludur. Prenses de yanındadır. Oğul, prensesi, Kral`a vermez. Kral, savaşta bozguna uğrar ve kaçar. Sonunda, Abhay, Suvarna, Abhay`ın oğlu ve prenses, buluşabilmişlerdir.

7

Prensesle Abhay`ın arası bozuktur. O`nu almaya gelen Kral`a karşı savaşmayı reddetmiştir. Ne de olsa, Kral, Abhay`ı o adadan kurtaran kişidir. Bu durum, ilişkiye gölge düşürmüştür. Prenses, sağ kalan anasını görmek istediğini belirtir. Prensesin ülkesine giderler. Kocasının sulara gömüldüğünü öğrenen Kraliçe, tahtı Abhay`a bırakır. Prenses nazlanır. Evlenmeye yanaşmaz. Manastıra kapanır. Sonunda ikna olur. Abhay ve Prenses evlenirler.

8

Daha önce yendikleri Kral, uslu durmaz. Hala, Prenses`i istemektedir. Abhay`ın adamları, savaşı kazanır. Kral ve babası, keder içinde ölürler. Düşman ülkede, taht`a, kralın 16 yaşındaki kızkardeşi geçer. Kaldıramayacağı bir yükün altına girmiştir ve intikam arzusuyla yanıp tutuşmaktadır. Çevredeki krallıklara elçiler gönderir, yardım ister. Bunlardan biri, düşman prensese tutulur. Ordusuyla birlikte gelir. Abhay, O`nu da bozguna uğratır.

9

Arada geçen zamanda, Abhay`ın denizkızından olma çocuğu büyümüştür. Babasını aramak için yola çıkar. Başından binbir türlü macera geçer. Bir ülkenin prensi olur. Babasının ülkesine varır. O sırada, önceki düşman prenses, Abhay`ın ülkesine saldırmaktadır yine. Düşman bir kez daha geri püskürtülür. Baba-oğul, birbirlerine kavuşurlar. Bu arada, Abhay, düşman prensesin resmini görmüş, resimdeki büyü nedeniyle aşık olmuştur.

10

Sonunda biraraya gelmişlerdir. Balık-çocuk, Abhay`ı düşman prensesin resmindeki büyüden kurtarır. Düşmana karşı birlikte savaşırlar. Büyük bir utku kazanırlar.

DEĞİNİLER

D1) Anlatı, bir kadın için bunca savaş yapılmasıyla, İlyada`yı; sevdiklerinden uzak düşen bir yolcunun maceralarını anlatmasıyla ve flüt çalarken, askerlerinden, kulaklarını tıkamalarını istemesiyle, Odisseus`u andırıyor. Şair, Saray Okulu`nda okuduğuna göre, Homeros`u büyük olasılıkla biliyordu.

D2) Oğullar, babalardan sürekli ayrılıyor. Bu işlenme sıklığı, şairin yaşantısından ileri geliyor olabilir. Şairin, eski bir rahip olan babası, şairin doğumundan kısa bir süre sonra, yine manastıra çekilecekti. Şair, babasını, yaklaşık 20 yıl kadar, görmeyecekti. Erkekler de, illa ki prens oluyorlar.

D3) Gerçekdışı ögelerle dolup taşan bir anlatı: Büyücüler, cinler, hayaletler, denizkızları, deniz kadın-devleri, falcılar, doğaüstü olaylar vb. vb. Tamam: Yazarın, o kadar özgürlüğü olsun. Yazar, kendi gerçekliğini kurma hakkına sahiptir. Öte yandan, batıl inançları çok güçlü bir toplum olan Siyam toplumunun, yüce sayacağı metinler de, doğaüstülüklerle dolup taşan metinler olacaktı. Siyam`da günümüzde bile, hayalet öyküleri yok satıyor. Gazetelerde ara ara, bir yerlerdeki hayaletleri kovmak için yapılan dinsel tören haberlerine rastlanıyor.

D4) Her ne olursa olsun; bu metni, bir öyküymüş gibi değerlendiremeyiz. Çünkü birçok kurgu ögesi, uyak (kafiye) oluştursun diye eklenmiştir. Kurgunun akışını, uyakların belirlediği noktalar olmuştur.

D5) Şair, bu kitabı, 20 yılı aşkın bir sürede yazmıştı. Geçimini, yazdığı bölümleri satarak kazanmıştı. Metnin, bu nedenle, gereksizcesine uzun olduğunu öne süren eleştirmenler var.

D6) Or`dan bur`dan toplama olduğu ve özgün olmadığı izlenimi veren bu yapıt, anlatımındaki ayrıntı zenginliği ve güzelliği nedeniyle, yine de anmaya değer.





15.07.2546 (2003)/ Siyam (Tayland) taslak

Kaynaklar

Vikipedi

Bu konuda henüz görüş yok.
Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.