Rasin Arsebük

Kısaca: 1923 İstanbul doğumlu olan sanatçının ailesi çok eski bir İstanbullu . Sanatçı Galatasaray lisesi mezunu daha sonra Anadolu üniversitesi hukuk bölümünü birincilikle bitirmiş. Resimle ilk kez yüksek lisans için gittiği fransada tanışıyor.Daha sonra Türkiye’ye dönüp 3 yıl avukatlık yapmış ve fransaya tekrar giderek burada 5 yıl boyunca resim eğitimi alarak avukatlığı bırakıp... ...devamı ☟

Rasin Arsebük Resim Sergisi, 22 Şubat – 24 Mart 2001

...Benzetide yüzün ardındaki insanı bulmak pek olası değildir, o bir anlık yaşantının saptanması, oysa portre ise bir yaşam öyküsüdür....
                                                                                                             Rasin
1923 İstanbul doğumlu olan sanatçının ailesi  çok eski bir İstanbullu. Sanatçı Galatasaray lisesi mezunu daha sonra Anadolu üniversitesi hukuk bölümünü birincilikle bitirmiş. Resimle ilk kez yüksek lisans için gittiği Fransa'da tanışıyor. Daha sonra Türkiye’ye dönüp 3 yıl avukatlık yapmış ve Fransa'ya tekrar giderek burada 5 yıl boyunca resim eğitimi alarak avukatlığı bırakıp ressam olmaya karar verimiş. Aldığı eğitimden sonra Türkiye’ye kesin dönüş yapıyor. Önemli başarıları 1980 yılında papa 2. Jean Paul’ün portresini yapması için çağrılması ve 1986’da dünya barış yılına itafen yaptığı resmin sergilenip dünya çapında tanınmasıdır. Sanatçı temel olarak üç konu benimsemiş; insan, hayvan ve doğa. Balık ve papağan figürleri ile portreler çoğunlukta. Eserler tuval üzerine akrilik boya ile yapılmış. Portre çalışmalarında zeminde hiç renk kullanmamış. Portreleride kendine özgü bir tarzı var, figürler zayıf uzun saçlı, özelikle büyük ve canlı gözler dikkat çekiyor. Sanatçı gözlere önem vermesini insanlar arasında ilk ve en önemli iletişimin gözlerde başladığını söyleyerek açıklıyor.


Sanatçı insan yüzünün insanın hayatının yansıması olduğuna inanıyor.Sanatçı portrelerinde siyah ağırlıklı soluk renkler kullanırken doğa figürlerinde canlı renkler kullanmış. Doğal figürlerin kullanıldığı birkaç soyut tablosu var, bu tablolar canlı renkleri ve kurgusuyla sanatçının düşsel gücünün derinliğini gösteriyor. İki esrinde at figürü çalışmış, bunlardan bir tanesi Mustafa Kemal Atatürk’ün Atı adında; 1990 yılında yapmış ve 1 yıl kadar sürmüş, oldukça dikkat çeken bir eser. Bunların dışında sergide sanatçının Melih Cevdet Anday’ın şiirlerine itafen yapmış olduğu karakalem çalışmaları bulunuyor, bu eserlerde gene insan yüzü işlenmiş fakat oldukça soyut bir şekilde.

Aksanat galerisi İstiklal Caddesinin girişinde olması nedeniyle avantajlı bir yerde. Uzun bir koridordan geçip sergi salonlarının bulunduğu üst kata çıkıyorsunuz. Salonlar gayet geniş ve aydınlatma iyi yapılmış. Aydınlatma sergi görevlisi tarafından özel olarak yapılıyor , aydınlatmanın yöntemini sorduğumuzda görevli bunun zamanla öğrenilen tecrübe işi olduğunu söyledi.Sarı veya beyaz ışık kullanımı ,ışığın yakınlığı uzaklığı ve miktarı, ışığın resimde nereye odaklanacağı kıriterlerinden bahsetti. Salonda devamlı bilgi alabileceğiniz bir görevli bulunmakta. Resimlerin yerleşimi sanatçı tarafından organize edilmiş.Sergide sanatçının daha önceden satılmış ve istek üzerine getirilmiş eserleri ile satılmakta olan eserleri var. 7 milyara kadar eser var ve beş adet satış yapılmış.Tanıtım olarak basın bülteni yayınlamışlar, açılışta TRT, NTV gibi kanallar çekim yapmış . Açılış için 3000 davetiye basılmış. Sergiyi günde ortalama 100 kişi geziyor. Özellikle hafta sonu en yoğun olduğu günler.Görevli sanatçının oldukça mütevazi bir kişiliğe sahip olduğundan sergiye çok az geldiğini ve geldiğinde de çok az durduğunu belirtti.

Bu konuda henüz görüş yok.
Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.