Said Nursî Hakkındaki Tartışmalar

Kısaca: Said Nursî hakkında, hayatı, davranış ve eserlerinden yola çıkılarak birçok mesele ortaya atılmış ve tartışılmıştır. ...devamı ☟

Said Nursi hakkında, hayatı, davranış ve eserlerinden yola çıkılarak birçok mesele ortaya atılmış ve tartışılmıştır.

Eski Osmanlı Şeyhülislamlarından Mustafa Sabri Efendi, ``Tuhfetür Reddiye Ala Mezhebi Saiydil Kürdiyye`` isimli yazısında Said-i Nursi`nin tahsilinin olmamasını ve bazı başka hususlarını eleştirir:
``Said, Kürt cemaatından, Şafii mezhepli, Nakşi tarikatlı, okur fakat yazmaz, imla bilmez, seksen sene içinde yaşadığı millet olan Türk`ün lisanına hakkıyla vakıf olamamış, felaketten felakete sürüklenmiş, bir hapishaneden diğerine sürülmüş ve bugün seksen yaşını geçmiş ihtiyar bir adamdır.``


Ebced ve Cifr hesabı

Risalelerinde ``ebced`` ve ``Cifr`` hesabıyla Kur`an ayetlerinden kendi hayatıyla ilgili gizli anlamlar çıkardığını bildirmiştir. Kuran`daki ayetlerde bulduğu gizli anlamlar arasında risalelerin yazıma başlandığı yılı, kendi doğum tarihini, şakirtleri ile birlikte hapse atıldığı tarihi, Birinci Cihan Harbinin başladığı sene vb. olduğunu yazar.
``hesab-ı ebced ve cifir ile bin üç yüz elli dört (1354) eder ki, bu Arabi tarihte Risale-i Nur`un kırktan fazla şakirtlerini ve müellifini imha etmek olanı ile hapishaneye attıkları zamandır ve tevkif ettikleri tarihtir.``


``(Ayette) "dehşetli bir harb i ahir zamandan korkma” demekle beraber cifir ve ebced hesabıyla bin üç yüz otuz bir (1331) veyahut bin üç yüz otuz üç (1333) ettiğinden ve umumi hitaptan hususi bize baktığı sair emarelerle göründüğü gibi o tarihte harb-i umumide en müthiş bir vaziyete giriftar olmuştum. ... Öyleyse, o umum içinde hususi bize işaret ediyor denilebilir.`` Yirmi sekiszinci lem`anın birinci meselesi, Sikke-i Tasdik-i Gaybi


En`am suresi 122. ayetin ebced hesabıyla kendi adını belirttiğini ve manasıyla da bunu desteklediğini yazmıştır.Kastamonıu Lahikası - Mektup No: 120 - s.1642
``Birincisi: Birinci Şua olan İşarat-ı Kur`aniye risalesinde, Risale-i Nur`a ve tercümanına da işaret eden beşinci ayet olan (En`am suresi ayet 122) gayet kuvvetli karinelerle nur kelime-i kudsiyesi cifir ve ebced hesabıyla ve üç cihet manasıyla Said Nursi`ye tevafuk etmesidir.`` Kastamonıu Lahikası - Mektup No: 120 - s.1642


Dini konularda uzman çevreler Said-i Nursi`nin ebced ve cifr ile Kuran`a batıni yorumlar getirdiğini ve kendi düşüncelerini meşrulaştırmaya çalıştığını bu arada ayetleri gerçek anlamlarından farklı yorumladığını savunurken taraftarları ebced ve cifr yönteminin islamda bulunduğunu söylemektedirler.

Said-i Nursi`nin ebced ve cifr hesaplarını kaleme aldığı Risale-i Nurların tamamında bir yöntem olarak kullanmadığı görülmektedir. Sözler, Mektubat, Lemalar, Şualar, Mesnevi-i Nuriye, İşaretü`l-İcaz gibi eserlerinde bu yönteme hemen hemen hiç başvurmamaktadır.

Askerlik ve Harp

1926 yılında Mussolini Türkiye topraklarında hak iddia eden açıklama yaptığında Türkiye seferberlik kararı alır. İtalya yeni bir savaş başlatmayı göze alamaz. Said-i Nursi 1927 yılında Barla`da sürgündeyken yazdığı Barla Lahikasında harbe girilmesine karşı olduğunu açıklar ve gerekirse kendisiyle birlikte gözaltında tutulan 45 talebesini askerlikten kurtarmak için 1000`er lira verebileceğini yazar. Kendisinin ve talebelerinin Kuran hizmetlerinin ve çalışmalarının sekteye uğramamasının daha önemli olduğunu açıklar.
``Hem harp belası ise, hizmet-i Kur`aniyemize mühim bir zarardır. Bizim en fedakar ve en kıymettar kardeşlerimizin ekserisi kırk beşten aşağı olduğundan, harp vasıtasıyla vazife-i kudsiye-i Kur`aniyeyi bırakıp askere gitmeye mecbur olacaktılar. Benim param olsa, hüsn-ü rızamla, böyle kıymettar kardeşlerimin herbirisini askerlikten kurtarmak için, bedel-i nakdiye bin lira kadar da olsa verirdim. Böyle yüzer kıymettar kardeşlerimizin hizmet-i Kur`aniye-i Nuriyeyi bırakıp maddi cihad topuzuna el atmakta, yüz bin lira kendi zararımızı hissediyordum. Hatta Zekai`nin bu iki sene askerliği, belki bin lira kadar manevi faydasını kaybettirdi. Barla Lahikası, On Altıncı Lem`a - s.637``
Karşıtları tarafından bu sözü askerlik vazifesine muhalefet etme olarak duyurulurken, taraftarları 1916-1917`de Rus Cephesinde savaşmasını ve esir edilmesini öne sürerek askerlikten soğutma amacı olmadığını söylerler. Bazı taraftarları ise bu sözü genel anlamıyla kural kabul eder ve askerlik yapmanın dinen caiz olmadığı şeklinde yorumlarlar.

Deccal ve Süfyan

Risalelerin birçok yerinde isim vermeden imada bulunarak Mustafa Kemal Atatürk`e ``Deccal`` ve ``Sufyan`` demişti. Emirdağ Lahikası`nda 20 sene evvelki bir yazısında kastettiği kişinin Mustafa Kemal Atatürk olduğunu açıklamıştı.Emirdağ Lahikası 2 - Mektup No: 58 - s.1834 DGM, F.Gülen iddianamesi, Nurculuğun tarihsel gelişimiTarihçe-i Hayat - Denizli Hayatı - s.2182 Ayşe Hür, Radikal, 22 Şubat 2007, Mustafa Kemal ve muhalifleri (5) Emirdağ Lahikası I/278,Yirmiyedinci mektuptan Sabık Reis - i Cumhur`a ve üç makama gönderilen istida
``Dördüncü cihet ve sebep: Büyük Deccalın, ispritizma nevinden teshir edici hassaları bulunur. İslam Deccalının dahi, bir gözünde teshir edici manyetizma bulunur. Hatta, rivayetlerde "Deccalın bir gözü kördür" diye nazar-ı dikkati gözüne çevirerek Büyük Deccalın bir gözü kör ve ötekinin bir gözü, öteki göze nisbeten kör hükmünde olduğunu hadiste kaydetmekle, onlar kafir-i mutlak bulunduğundan, yalnız münhasıran bu dünyayı görecek bir tek gözü var ve akıbeti ve ahireti görebilecek gözleri olmamasına işaret eder.``

``Ben bir manevi alemde İslam Deccalını gördüm. Yalnız birtek gözünde teshirci bir manyetizma gözümle müşahede ettim ve onu bütün bütün münkir bildim. İşte bu inkar-ı mutlaktan çıkan bir cüret ve cesaretle mukaddesata hücum eder. Avam-ı nas hakikat-ı hali bilmediklerinden, harikulade iktidar ve cesaret zannederler.``

``Hem şanlı ve kahraman bir millet, mağlubiyeti hengamında, böyle istidraçlı ve şanlı ve talihli ve muvaffakiyetli ve kurnaz bir kumandanı bulunduğundan, gizli ve dehşetli olan mahiyetine bakmayarak, kahramanlık damarıyla onu alkışlar, başına kor, seyyielerini örtmek ister. Fakat kahraman ve mücahid ordunun ve dindar milletin ruhundaki nur-u iman ve Kur`an ışığıyla hakikat-ı hali göreceği ve o kumandanın çok dehşetli tahribatını tamire çalışacağı rivayetlerden anlaşılır.`` Beşinci Şua
``Ölmüş gitmiş dünyadan ve hükümetten alakası kesilmiş bir adam hakkında otuz sene evvel bir Hadis - i Şerif`in ihbariyle Kur`an`a zararlı bir adam çıkacak demiştim.Sonra Mustafa Kemal`in o adam olduğunu zaman gösterdi. ``

``Emirdağ Lahikası I/278,Yirmiyedinci mektuptan Sabık Reis - i Cumhur`a ve üç makama gönderilen istida``
``Allahu a`lem bissavab, bunun tevili şudur ki: O Süfyan, kendi başına frenklerin serpuşunu koyup herkese de giydirir. Fakat cebir ve kanunla tamim ettiğinden, o serpuş dahi secdeye gittiği için, inşaallah ihtida eder; daha herkes-yalnız istemeyerek-onu giymekle kafir olmaz. 5. Şualar s.885-887``
``Ezcümle: Yirmi sene evvel, bir rivayete binaen demiştim: "Dehşetli Süfyan İstanbul`da ölecek. Dikilitaş`ta şeytan bağıracak ve dünyaya işittirecek, yani radyo ile, öldü diye ilan edilecek." Siracü`n-Nur - s. 2295``
``şöyle ki: Hadiste "O süfyan bir su içecek, eli delinecek" denilmiş. Yani bir çeşit su olan rakıyı su gibi çok içecek ve o sebepten batnı su tulumbası gibi olacak ve o su hastalığı yüzünden zulüm ve hile ile topladığı milyonlar mal su gibi elinden akacak, ecnebi doktorların boğazına girecek. Haşiyeler s. 2304-2306``




Kur`an`daki ayetlere batıni (görünmeyen) yorumlar getirme

Kuran`a batıni(gizli, bilinmeyen) yorumlar getirirken bu yorumlamalarında ``mana-yı işari, mana-yı remzi, işareten, remzen, imaen,...`` kendisinden, talebelerinden, risalelerinden söz edildiğini iddia etmesi tepkiye neden olmuştur.

Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yayınlanan ``Nurculuk Hakkında`` adlı eserde Said-i Nursi`nin Kuran`a gerçek anlamından farklı (batıni) anlamlar yüklenmeye çalışılması şu ifadelerle tenkit edilmiştir:

cquote|Ayet-i kerimelerin tefsirinde, mananın tahammül edemeyeceği tarzda batni ve indi manalar verilmeye çalışıldığı, ebcet hesabı ve Tevafuklarla manalar verildiği, bunların müslümanlık esaslarına göre dini ve ilmi kıymeti olmadığı

cquote|Kur`an-ı Kerim`in harflerinden birtakım manalar istihracına kalkılmak gibi ulemanın ekseriyetince benimsenmeyen bir yol tutulduğu, Asayi Musa adlı eserinde ayet ve kelamı indi olarak tevil ederek bunların risalei nuru tebşir ve tebliğ ettiğinin iddia edildiği

Said-i Nursi`nin yazığı ve tenkit edildiği bazı ifadeler şunlardır:
``Bu ayetin remzi latifdir. Çünkü hem kuvvetli münasebet-i maneviye ile, hem cifirle efrad-ı kesiresi içinde hususi bir surette Risale-i Nur ve müellifine bakıyor. Şöyle ki, "meyten" kelimesi tenvin "nun" sayılmak cihetiyle beşyüz ederek "Said-ün-Nursi" adedi olan beşyüze tevafukla, işaret ediyor ki, "Said-ün-Nursi dahi meyyit hükmünde idi. Risalet-ün-Nur ile ihya edildi, onunla hayat buldu." `` Sikke-i Tasdik-ı Gaybi, 81-85


``Madem ki Kur`an sana Said (sin ile) demiş... Elbette sen saidsin hem ismin ve hem resmin Said`dir. Madem ki, Kur`an sana Said (sad ile) demiş... Elbette hem için temiz ve tahir, hem de dışın.`` Siracü`n-Nur, 250-251
``Ma`na-yı zahirisiyle diyor ki; "Su bulamadığınız vakit temiz toprak ile teyemmüm ediniz" der ve ma`na-yı işarisiyle diyor ki; "bin üçyüz elli yedide (1357) ma`nevi ab-ı hayat menbaları kapatıldığı zamanda temiz toprağa kast ve teveccüh ediniz. Onda bir menba-ı hayat ve bir ma`den-i nur bulursunuz." Bu ayetin şu işareti hususi bir surette Risale-i Nur`a bakmasına iki emare var:``
``Birincisi: Bu ayetin makam-ı ebcedi ve cifrisi, bin üçyüz elliyedi (1357) ederek o tarihlerde medrese ve irşadgahların seddiyle ve ehl-i ilim sarıklarının açılmasıyla ve ma`nevi susuzluk başladığı hengamda Risale-i Nur hakaik-i imaniye cihetinde on beş senede kazanılan iman-ı tahkikiyi onbeş haftada belki tam müstaidlere onbeş saatte sarsılmayacak derecede iman-ı tahkikiyi kazandırması kavi bir emaredir ki; şu işaret ona hususi bakar.``
``İkinci emare: Sad ve sin, birbirine tam kardeş olması ve bir kelimede birbirinin yerine geçmesi münasebetiyle bu ayetteki "saa€˜iden" kelimesindeki sad, sin okunsa Risale-i Nur`un tercümanını göstermesi, hem bu cümlenin birinci mukaddimesi olan "ev lamestumu`n-nisae" fıkrasının işaretiyle kadınların çıplak bacak olarak erkeklere karışmak ve Risale-i Nur`un, şiddetli taarruzlar içinde tesettür lehinde kuvveti mukavemeti zamanına, şeddeli nun iki nun olmak üzere makam-ı cifrisi bin üçyüz kırkyedi (1347) adediyle parmak basması "ev a€˜ala seferin" fıkrasının işaretiyle umumi harblerin asrında her millet seferberlik vaziyetinde bulunması ve (...) latif ve kuvvetli bir emaredir ki; ayetin işareti, bu asra ve Risale-i Nur`a bir hususiyeti var ve remzen ona bakar`` Sikke-i Tasdik-ı Gaybi, 112-113, Birinci Şua


``Kur`an-ı Mu`ciz-ül-Beyan dahi bu zamanda bir mu`cize-i maneviyesi olan Risale-i Nur`a nazar-ı dikkati celbetmesine "Mana-yı işari" tabakasından rumuz ve imaları, i`cazının şe`nindendir ve o lisan-ı gaybın belagat-ı mu`cizekaranesinin muktezasıdır.`` Sikke-i Tasdik-ı Gaybi, 67-68


Ankara 2 Nolu Devlet Güvenlik Mahkemesinde 2000 yılında Fethullah Gülen aleyhinde açılan kamu davasının iddianamesinde, Said-i Nursi`nin risalelerinde tanıttığı İslam yorumuna Diyanet İşleri Başkanlığının yayınladığı ``Nurculuk Hakkında`` isimli eserinde yaptığı tenkitler yer almıştır.

wikisource|Fethullah Gülen Hakkındaki Savcılık İddianamesi/II-Nurculuk Hakkında Ceza Genel Kurulu Kararları

Yargıtay Ceza Daireleri Genel Kurulu`nun 20 Eylül 1965 tarihindeki Nur Risalele`lerinin dağıtılmasını ve propaganda edilmesini yasakladığı ``gerekçeli kararda`` şu ifadeler yer almıştır: cquote|Samimi İslam inanışının reddettiği tevafuklar, cifir, ebced hesaplariyle, hurifilik usulü ile Kuran`ın manalandırılmasına çalışılmış, gelecekten haber verilmeye kalkışılmıştır. Nur Risaleleri mukaddes kitaplar arasına katılmak istenmiş, Nurculara mahsus dualar tanzim olunmuş, bu suretle Müslümanlar arasında dahi bir zümre meydana getirilmistir.

Kur`an`daki terimleri yanlış yorumlama

Bazı din alimlerince Fatır Suresinde geçen kıtmir kelimesini (kelp:köpek) olarak tefsir etmesi bilgisizliğine örnek gösterilmiştir. Ayetteki kelimenin anlamı çekirdek üzerinde ince kabuk, çekirdek zarı yani benzetme olarak değersiz şey anlamındayken(Fatır 13/35) Said-i Nursi tarafından (kelp:köpek) olarak tabir edilir.
``Mesela: Sure-i Kehf`de: "ve saminuhum kelbuhum" kelimesi, altında yapraklar delinse: Sure-i Fatır`daki "kıtmir" kelimesi, az bir inhirafla görünecek ve o kelbin ismi de anlaşılacak.``Mektubat, 167, Ondokuzuncu Mektub


Kehf suresinde verilmeyen köpeğin ismi Said-i Nursi`ye göre Fatır suresinde verilmiştir. Din alimleri köpeğin isminin ve Ashab-ı Kehfin isimlerinin bilinmediğini Kehf suresinde Ashab-ı Kehfin (ve köpeklerinin) isimlerini, kaç kişi olduklarını tartışmanın ``Gayba taş atmak``(Kehf (22/18) diye adlandırıldığını söylerlerken Kurandaki kıssaları anlayıp ibret almak yerine köpeğin ismi ashab-ı kehfin kaç kişi oldukları gibi Kuran tarafından eleştirilen konuları irdelemenin yanlışlığını vurgularlar. Din alimlerine göre köpeğin ismi sadece israiliyat kaynaklarında yer almaktadır. İslami kaynaklarda köpeğin ismi yoktur ve islam alimleri köpeğin ismi ile ilgilenmemişlerdir. Abdullah Aydemir, Tefsirde İsrailiyyat Bu ve benzeri örneklerle Kuran`a batıni (açıkça söylenmeyen ve gizli olan) yorumlar getirmesi ve Kuran`ın gerçekten anlatmak istediği konuları görmezden gelmesi eleştirilir.Abdullah Tekhafızoğlu, Nur risaleleri`ne Eleştirel bir yaklaşım

Linkler



Ayrıca bakınız

Kaynakça ve notlar

Kastamonu Lahikası - 195

Kaynaklar

Vikipedi

Bu konuda henüz görüş yok.
Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.

Said Nursi'nin düşünce yapısı ve eleştirisi
2 yıl önce

Said Nursî kendisinin skolastik bir medrese hocası gibi değerlendirilmemesini, Risale-i Nur'un Arş-ı Azam'dan indirilerek kendisine yazdırılan ve mehdiliği...

Said Nursî
6 yıl önce

Sait Okur bilinen adıyla Said Nursî (1878 - 23 Mart 1960), Kürt İslam âlimi, müfessir ve yazar. Dârü'l-Hikmeti'l-İslâmiye azalığı, Birinci Dünya Savaşı'nın...

Nur Cemaati
2 yıl önce

göstermiş; "Meşrep" olarak tabir edilen yeni gruplar meydana gelmiştir. Said Nursî'nin 23 Mart 1960 tarihinde ölümünden sonra yönetim anlayışı, siyasi olaylara...

Nur, Din, Emirdağ Lahikası, Risale-i Nur, Said Nursi, Fethullah Gülen
Risale-i nur
2 yıl önce

konularda Said Nursi tarafından 1925 yılında yazılmaya başlanmış, 24 yılda tamamlanmış kitap ve kitapçıklardan oluşan bir külliyattır. Said Nursi’nin...

Risale-i Nur, Afyonkarahisar (il), Asa-yı Musa (Risale-i Nur), Bakara Suresi, Barla, Barla Lahikası (Risale-i Nur), Denizli (il), Emirdağ, Emirdağ Lahikası (Risale-i Nur), Eskişehir (il), Fatiha Suresi
Eşref Edip Fergan
6 yıl önce

uyandırılmasına katkıda bulundu. Ankara’da bulunduğu sırada Mehmet Akif, Said Nursî ve Şeyh Ahmed Senûsî ile birlikte Sivas’ta bir İslâm şûrasının toplanması...

Mustafa Kemal Atatürk
2 yıl önce

kapatılmış tarikat şeyhleri ve genel olarak din adamlarından bazıları, Said Nursî dahil, onu Deccal ile kıyasladı. Takımın Muharebe Tâlimi, Selanik Asır...

Atatürk, Birinci Dünya Savaşı, Türkiye, Türk Kurtuluş Savaşı, Osmanlı Devleti, 19 Mayıs, Sivas Kongresi, Erzurum Kongresi, Ankara, Selanik, Sultan Abdülhamit, Zübeyde Hanım