Selahüddin İbn-I Mevlana Siracüddin

Kısaca: Selahüddin İbn-i Mevlana Siracüddin ''( D: 1843, Oş - Kırgızistan - Ö: 13 Kasım 1910, Oş - Kırgızistan )'' Özbek asıllı Din Adamı, Mutasavvıf. Süleyman Hilmi Tunahan'ın manevi önderi, Orta Asya Tasavvuf Ekolü'nün 19.Yüzyıldaki Temsilcisi. Tam ismi Selahaddin Sakıb bin Mevlana Siracüddin'dir. Doğduğu Oş kenti Kırgızistan-Özbekistan sınırında Özbek ve Kırgızlar'ın birlikte yaşadığı bir yerdir.Süleymanlı kaynaklarında ''"Buharalı"'' olarak anılmasının sebebi Oş kentinin o yıllarda Buhara Emirliği s ...devamı ☟

Selahüddin İbn-i Mevlana Siracüddin ( D: 1843, Oş - Kırgızistan - Ö: 13 Kasım 1910, Oş - Kırgızistan ) Özbek asıllı Din Adamı, Mutasavvıf. Süleyman Hilmi Tunahan'ın manevi önderi, Orta Asya Tasavvuf Ekolü'nün 19.Yüzyıldaki Temsilcisi. Tam ismi Selahaddin Sakıb bin Mevlana Siracüddin'dir. Doğduğu Oş kenti Kırgızistan-Özbekistan sınırında Özbek ve Kırgızlar'ın birlikte yaşadığı bir yerdir.Süleymanlı kaynaklarında "Buharalı" olarak anılmasının sebebi kentinin o yıllarda Buhara Emirliği sınırları içinde olmasından dolayıdır. Osmanlı'nın son dönemlerinde sık sık İstanbul'a gelmekte, sarayda ağırlanmakta idi. Türkiye'de tanınmasında "Süleymanlılar" ismiyle anılan topluluğun kendisine atfettiği manevi mertebe çok önemli rol oynamıştır. Süleyman Hilmi Tunahan'ın manevi önderi, tasavvuf alanında Tunahan'ı yetiştiren kişidir. İnanışa göre Selahaddin İbni Mevlana Siracüddin, Silsilei Saadaatın (Büyükler Zinciri) 32. halkasını oluşturur ve bizzat Tunahan'ı yetiştirmek üzere Orta Asya'dan gelmiştir. Yine inanışa göre Sultan II. Abdülhamid de Selahaddin Efendi'nin müridleri arasındadır.

Hayatı

Abdülhamid döneminin sonlarında İstanbul'a gelen Selahaddin Efendi, Osmanlı'nın karşılaşacağı büyük felaketlerin mana aleminden işaret edilmesiyle felaketlerin defi için çok büyük dua ve ilticada bulunmuş,ilahi takdirle felaketlerin yaşanması kaçınılmaz olunca durumu Sultan'a izah etmişti. Abdülhamid'in 1909 ihtilalinde imkanı olduğu halde direniş göstermeyişi buna bağlanır. Osmanlı'nın yıkılışı kaçınılmaz olunca o dönemde İstanbul'da talebe olan Süleyman Hilmi'yi yetiştiren Selahaddin Efendi, dinin yeniden ihyasını hedeflemişti. İslam'ı yeniden ihya hamlesini Orta Asya'dan gelen bir din büyüğünün başlatması oldukça manidar karşılanır.Milliyetçi kesimlerin Süleyman Hilmi Tunahan'a sempati duymasının temelinde bu vardır. Tunahan'ı yetiştiren Selahaddin Efendi, Makulat-ı Sakıbi isimli eserinin başlarında kendi nesebini şu şekilde kaydetmiştir: Salahaddin Sakıb bin Hazret-i Îşan Mevlevi Muhammed Siraceddin bin Hazret-i Kutb-i Zaman Halife Hal Muhammed Ûşi bin Âşık-ı Zaman Hazret-i Hocam Nazar Hüveyda-yı Çimyani. Bu durumda Salahaddin Efendi, meşhur şair ve Nakşbendi şeyhi Hüveyda’nın torununun oğlu olmaktadır.Hüveyda’nın (ö. 1194/1780) oğlu Hal Muhammed’dir (ö. 1271/1854). Hal Muhammed’in oğlu Siraci mahlasıyla şiirler yazan Mevlevi Siraceddin’dir (ö. 1294/1877). Siraceddin’in Semer Banu (ö. 1891), Salahaddin Sakıb (ö. 1910) ve Amancan Maksum (ö. 1961) isimlerinde çocukları olmuştur.Yirmi yedi yaşındayken Nakşbendiyye’nin Müceddidiyye koluna intisap eden Salahaddin Sakıb, 36 yaşına geldiğinde dedesinin halifesi Hoca Îşan’dan ve babasından halkı irşad etme yetkisi (icazet) aldı. Muhtemelen bu dönemde hac için gittiği Hicaz’da Muhammed Mazhar el-Medeni’den (ö. 1301/1883) ikinci defa Nakşbendi-Müceddidi icazeti aldı. Kırk iki yaşına geldiğinde dedesinin bütün müridleri, yaklaşık bin kişi Salahaddin Sakıb’ın müridi oldular. 1892’den 1902 yılına kadar on yıl Doğu Türkistan’da (Hoten ve Yarkend’de) yaşadı. Doğu Türkistan’dan Oş’taki hanımı Tacinisa’ya şiir şeklinde mektuplar yazdı. Onun Doğu Türkistan’da bulunduğu yıllar, Fergana Vadisi’nde Rus işgaline karşı milli direniş (Basmacılık) hareketlerinin yoğunlaştığı ve bu hareketlere karşı Rus baskısının arttığı yıllara tesadüf etmektedir. Sonra memleketi Oş’a döndü. 1907 yılında dedesinin babası olan Hüveyda’nın yazdığı divanın Taşkent’teki neşriyat masraflarını karşıladı. 1907 - 1910 arası bir kaç kez İstanbul'a gelerek Sultan Abdülhamid ve Süleyman Hilmi ( Tunahan ) ile görüştü. Süleyman Hilmi'ye irşad izni vererek Müceddidiye kolunun sırlarını öğretti. Süleyman Hilmi ( Tunahan ) ile Bursa Uludağ'a giderek Erbaiin çıkardılar.Halifelerinden Mirza Abdürrahim Efendi'yi İstanbul'da Süleyman Hilmi'nin yanında bırakarak Orta Asya'ya dönen Selahaddin Efendi hayatının son dönemini doğduğu şehirde geçirdi.

Vefatı

13 Kasım 1910’da vefat ettiği kaydedilen Salahaddin Efendi'nin kabri Kırgızistan’ın Oş şehrindedir.S. İbnü Mevlana Siracüddin'in talebesi Süleyman Hilmi Tunahan, Osmanlı medrese usulünü Cumhuriyet döneminde de kararlılıkla sürdürmüş, binlerce din adamı yetiştirmiştir.Tunahan tarafından oluşturulan "Süleymanlilik" öğretisi, tasavvufi açıdan Selahaddin Efendi'nin görüşlerini esas alır, Orta Asya Coğrafyasının izlerini taşır. Arap Coğrafyasında ortaya çıkan Vahabilik,Selefilik,Baasçılık gibi akımlara şiddetle karşı çıkan Süleymanlılar,Türk-Hint Coğrafyasında şekillenen öze ve ruha dönük din anlayışını esas alırlar.Süleymanlılar tarafından inanılan Silsile-i Saadat ( Büyükler Zinciri) içindeki mutasavvıfların çoğunlukla Türk ve Hint asıllı olmaları bu konuda etkendir.

Nakşibendiye-Süleyman’iyye Silsile-i Saadatı / Silsile-i Zehebi / Altun Silsilesi'ndeki yeri

Kaynaklar

Vikipedi

ABDULLAH AKTOLGA - 2 yıl önce
VERİLEN BİLGİLER GAYET DOĞRU KAYNAKLARDAN ALINMIŞ OLMALI. EMEĞİ GEÇENLERDEN ALLAH C.C. RAZI OLA. SİLSİLE-İ SAADAT IN DİĞER ZÂTLARI HAKKINDA DA BU ŞEKİLDE ÖZ BİLGİ VERİLİRSE ÂLA OLUR.

Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.