Sinop (Merkez)

Kısaca: Sinop (Hititçe: Sinuwa, Yunanca: Σινώπη/Sinope), Türkiye Cumhuriyeti'nin Karadeniz Bölgesi'nin orta kesiminde bulunan Sinop ili'nin merkezi olan şehirdir. Karadeniz kıyısında, Boztepe Burnu'nun karayla birleşme noktasında yer alır. ...devamı ☟

Sinop (merkez)
Sinop (merkez)

} Sinop (Hititçe: Sinuwa, Yunanca: Σινώπη/Sinope), Türkiye Cumhuriyeti'nin Karadeniz Bölgesi'nin orta kesiminde bulunan Sinop ili'nin merkezi olan şehirdir. Karadeniz kıyısında, Boztepe Burnu'nun karayla birleşme noktasında yer alır.

Sinop Kalesi

, tarihi ve turizm açısından kentin en ilginç yeridir. Kentin nüfusu yaklaşık 36.000'dir. } Coğrafya Sinop; Anadolu'nun kuzey yönde uç noktası olan İnceburun'a doğu yönde bağlanan Boztepe Burnu berzahında bir kale-şehir olarak kurulmuş ve tarih boyunca doğu yönde gelişmiştir. Tarih boyunca kale dışına pek taşmayan şehir bir liman kenti özelliği taşır. Berzahın kuzeydoğusundaki dış liman fırtınalara açık olduğu ve denizcilik bakımından kullanışlı sayılmadığı halde, Antikçağ 'da daha çok bu limanın kullanıldığı bilinir. Zamanla kum dolan ve kullanılamaz hale gelen bu limanı berzanın güney-doğusundaki iç limana aynı dönemde bir kanal bağlardı. Bu kanal, Büyük Selçuklu İmparatorluğu döneminde kapatılmıştır. Şimdi ise tekrar böyle bir kanal açmak için projeler yürütülmektedir. İklim

İklim

özelliklerinin iç içe geçtiği bir şehirdir Sinop. Mevsimler arası sıcaklık farkları çok büyük değildir. Sürekli esen rüzgarlar şehirde etkili olmaktadır. Bütün yıl Nemli ve yağışlı bir iklimi hakimdir Sinop'ta, yazın birkaç gün dışında. Karadeniz iklim tipi egemendir şehirde. Sinop sahil kuşağında yer aldığı için iklim orada mutedildir. Yağış her mevsimde görülür. Ortalama yağış miktarı Sinop'ta 679-1077 mm ve toplam yağışlı gün sayısı 97-128 gün arasındadır. En yüksek sıcaklık 35 °C ve en düşük sıcaklık ise -8,4 °C derecedir. Ortalama sıcaklık açısından çok büyük fark yoktur Sinop'ta, kışın 7 °C dolayında olan sıcaklık ortalaması, yazın 20 °C'ye yükselir. Yıllık sıcaklık ortalaması merkezde 14 °C'dir. Tarihi Yarımadanın güney yönündeki içliman ise rüzgarlara kapalı konumuyla ve sakin deniziyle güney Karadeniz'in en önemli limanıydı. Bu özellikleri yüzünden "Akdeniz" ismini almıştır. Tarih boyunca işlek bir liman yaşantısı ve tersane faaliyeti bu limanda gerçekleşmiştir. 19. yüzyıla kadar tamamen ayakta duran surlardan ise günümüze büyük bir kısmı kalmıştır ve yıkıntılarından rekonstrüksiyonu yapılabilir. Şehrin gelişimi sürekli olarak doğu yönde, Boztepe Burnuna doğru olurken, kuzeydeki Akliman ve Anadolu yönünde birkaç azınlık yerleşmesinden başka bir yerleşim olmamıştır. Doğudaki yarımada ise gittikçe sarplaşmakta, Hıdırlık tepesinde 187 metre yüksekliğe ulaşmakta ve nihayet deniz yönünde dik yarlar ile kuşatılmaktadır. Bu durumda şehrin deniz yönünden ve berzahtan zaptedilmesi imkansız olmaktadır. Antik çağdan beri parlak ve yoğun bir ticari ve kültürel yaşantıya sahip olan Sinop, bu niteliğini Doğu Roma İmparatorluğu, Büyük Selçuklu İmparatorluğu, Candaroğulları ve Osmanlı İmparatorluğu yönetimlerinde de sürdürmüş, ayrıca kale ve tersanesi ile bölgenin en önemli askeri üslerinden biri olmuştur. Bu durumunu Sinop Baskını'ndan sonra kaybetmeye başlayan kent, sur dışına güneydoğu yönde azınlık yerleşmeleri ile batıya doğru ise yönetim ve eğitim gibi kamu hizmetleri yerleşmesiyle çıkmıştır. Sinop, M.Ö. 70 yılında Romalıların, MS. 395 yılında Bizanslıların, 3 Ekim 1214 tarihinde Selçuklular'ın, 1461 yılında Osmanlıların hakimiyetine girmiştir. Sinop ilinin yerleşme tarihi ilk Tunç Çağı'yla başlamıştır. M.Ö. 7. yüzyılda bir Helen Kolonisi olarak kurulan Sinop, Antik Çağ'da Karadeniz'in en önemli kentiydi. Helenistik dönemde Anadolu'nun yerli kültürleriyle, Helen ve Pers kültürlerini birleştirmek isteyen Pontus Devleti'nin başkenti Amasya'dan sonra Sinop'a taşındı. Bizans döneminde yöre Ortodoks Hıristiyanlığının etkisiyle dilde ve kültürde Helenleşmiştir. Sinop 1972 yılında kalkınmada ikinci derece öncelikli iller kapsamına alınmıştır. İlk büyük ölçekli sanayi kuruluşu, Ayancık Kereste Fabrikasıdır. Diğer önemli sanayi kuruluşları Şişe Cam Fabrikası, Un Sanayi, Söksa, İç Çamaşırı Örme Ve Konfeksiyon AŞ. ile toprak sanayinde tuğla ve kiremit fabrikalarıdır. Ne yazık ki şu an bu fabrikaların çoğu kapatılmış ya da taşınmış durumdadır. Ama bunun dışında Sinop'ta el sanatları da ünlüdür. Ayancık keteni, Boyabat çember dokumacılığı, ahşap kotra maketi yapımı ve tahta el işlemeciliği Sinop'taki en köklü el sanatlarıdır. İlk kütüphane 1924 yılında Dr. Rıza Nur'un öncülüğünde kurulmuştur ve kütüphaneye ismini veren de odur.

İlin adı'nın kaynağı

Antik Çağ'da, Paflagonya bölgesi içinde kalan Sinop'un saptanabilen en eski adı, Sinopedir. Bir söylenceye göre kent adının kurucusu olarak kabul edilen aynı bir Amazon'dan almıştır. Bir başka söylenceye göreyse, kenti eski Yunan'da Irmak Tanrısı Asopos'un su perisi kızlarından Sinope kurmuştur. Söylenceler, M.Ö. V. - IV. ve III. yıllarda tarihlenmektedir ve aynı dönem kent sikkemeri üstünde, Sinope'nin başı görülmektedir. Hangi söylence benimsenirse benimsesin, kentin kurucusunun Sinope olduğu kesindir. Ancak, Sinope bir su perisi ise, kentin Yunanlı kolonicilerce; Amazon ise; Anadolu'nun yerli halklarınca kurulmuş olması gerekir. Bu ikilem, dilbilim çalışmalarıyla bir ölçüde çözülmemiştir: Gerek etimolojisine yabancı olan Sin ya da Sind sözcüklerine Yunanistan'ın dışında daha çok Pontus, Doğu Anadolu, İran ve Hindistan'da rastlanmaktadır. Bu da, Sinope adının yerli Anadolu dillerinde gelmiş olabileceğini göstermektedir. Ünlü Antik Çağ coğrafyasısı Strabon ise, kentin kurucusu olarak, Argonotlar'dan Teselyalı Otolikos'u göstermekte ve onun kenti ele geçirerek bir Yunan kolonisi kurduğu yazmaktadır. "Kentin ele geçirilmesi" kavramı, kolonileştirmeden önce, kent'te yerli bir halkın yaşandığını ortaya koymaktadır. Strabon'un sözünü ettiği gelişmeden sonra, Sinope Kenti İ.Ö. VII. yıllarında bir kez Miletuslular'ca kolonileştirilmistir. Kent'te, sırasıyla Miletuslu Habrındas, Koos ve Krenitas dönemlerinde yerleşilmiştir. Tüm bü söylence ve tarihsel olaylar Sinop'un ilk çağlarda yerli halkça kurulduğunu, bu yerleşimi, söylencesel Argonot seferiyle ilgili olarak bir Yunan kolonisi'nin izlediğini, son olarak da Miletuslular'ın burada bir koloni kurduğunu ortaya koymaktadır. Sinop'u içeren yörenin en eski adı ise "Kaşka Ülkesi" idi. Yöre Hitit Imparatorluk Dönemi'yle çağdaş olan Kaşkalar'ın yaşadıkları topraklarda yer alıyordu. Bu ülke sınırları içindeki küçük "Arauanna Ülkesi de, Sinop yöresinde bulunuyordu.

Tarih öncesi Sinop

Sinop ilk çağda "Paflagonya" adı verilen bölge içindedir. Anadolu'nun kuzey sahilleri ile Kırım yarımadası arasında deniz ticaretinde önemli bir rol oynamıştır. Önemli bir doğal liman konumundadır. 1953 yılında Kocagöz höyükte (kazılınca çoğu kez altında eski yapı kalıntıları ve eski eserler çıkan, yayvanca - alanı geniş ve derinliği az bir şekilde toprak tepe.) yapılan kazı ile 1987 ve 1988 yıllarında Müze Müdürlüğünce yapılan yüzey araştırmacıları sonucunda tarih öncesi devreler biraz olsun aydınlığa kavuşmuştur. Karagöz höyükte yapılan kazılarda, İlk Tunç Çağı 1. dönemine ait (M.Ö.? 3000-2700) buluntular ortaya çıkarılmıştır. Bulunan malzeme Sinop, Balkanlar ve İç Anadolu arasındaki ilişkiyi göstermektedir. Yapılan yüzey araştırması sonucunda çevrede çok sayıda tarih öncesi yerleşim yerlerine rastlanmıştır. Bu yerleşim yerleri sahil boyunca, nehir ağızlarında ve nehir vadileri boyunca iç kesimlere doğru yayılmaktadır. Ele geçen malzeme genel olarak ilk Tunç Çağı 1 ve İlk Tunç Çağı 2'ye tarihlenmektedir. Ancak Kabalı çayı vadisinde Erken kalkolitik (M.Ö. 4500) yıllarına tarihlenen iki yerleşim yeri saptanmıştır. Bugün Sinop çevresinde en eski yerleşim alanı Kabalı çayı vadisi olarak belirlenmiştir. Sahil kesiminde İlk Tunç Çağı 2'nin başında korkunç bir yangınla höyükler terkedilmiştir. Bundan sonra höyüklerde bir yerleşmeye rastlanmamaktadır.

Hitit Devrinde Sinop

1952-1954 yılları arasında yapılan kazılarda Sinop'ta Hitit dönemini belgeleyecek hiçbir esere rastlanmamıştır. Hitit metinlerinde Karadeniz'de Gaşka kavimlerinin varlığından söz edilmekte ise de, ancak şimdiye kadar Sinop yöresinde hiçbir buluntu ele geçmemiştir. Yapılan yüzey araştırmasında sahil bandında bir tek Gerze ilçesi Köşkhöyük'te Er Hitit (M.Ö. 1800) malzemesine rastlanmıştır. Ancak Hitit İmparatorluğu dönemine ait hiçbir malzeme bulunmamıştır. Bundan sonra 756 yılına ait malzemeler bulunabilmektedir. (M.Ö. 2700-1800), (M.Ö. 1800-M.Ö. 756|756) yılları arasında Sinop sahil şeridiyle ilgili bir bilgi yoktur.

M.Ö. 1000 Başlarında Sinop

M.Ö. 756 yılında Milet'ten ayrılan ve kendilerine yeni bir şehir kurmak isteyen göçmenler buraya gelerek bugünkü Sinop'un ilk temelini atmışlar ve bu şehre Sinope adını vermişlerdir. "Efsaneye göre tanrıça Sinope ırmak tanrısının kızıdır. Zeus Sinope'ye aşık olur. Her dilediğini yerine getireceğine söz verir. Sinope kızlığına dokunmamasını ister. Tanrı yemine bağlı kalarak onu kız bırakır. Bugünkü Sinop'un olduğu yere gelir." Daha sonra M.Ö. 630 yılında ikinci bir koloni (sömürge, göçmen topluluğu ya da bu topluluğun yerleştiği yer) grubu Sinop'a yerleşmiştir. Şehrin surlarının büyük bir olasılıkla kolonize (koloniler halinde yaşanan) devirlerde yapıldığı tahmin edilmektedir. 7. yüzyıl başlarında Sinop, Anadolu'ya kuzeyden gelen Kimmerlerin, 6. yüzyıl ortalarında İran'dan gelen Perslerin istilasına uğramıştır.

Hellenistik Döneminde Sinop

4. yüzyılın birinci yarısında Paflagonya'lılar bağımsızlıklarını ilan etmişlerdir. M.Ö. 332 yılında Büyük İskender'in Anadolu'ya girişini fırsat bilen 1. Ariarathes Kapadokya'da bağımsızlığını ilan ederek, Sinop'u da hakimiyetine almış. M.Ö. 302 yılında Mitridat Ktistes Paflagonya'da dağınık halde bulunan prenslikleri bir araya getirerek kuvvetli bir devlet (bağımsız bir ülke ile onun yönetiminden oluşan varlık) kurmuştur. Daha sonra ll. VI. Mithridates ve onun oğlu Farnak Sinop'a hakim olmuş. M.Ö. 169 yılında devletin başına Mitridat Flapeton geçmiştir. Mitridat Flapaton Sinop'u bayındır (gelişip güzelleşmesi için üzerinde çalışılmış, alt yapıya sahip) hale sokmuş, başkentini Amasya'dan Sinop'a getirmiştir. Sinop'un parlak dönemi Mitridat Fatpator zamanında olmuştur. Bütün Karadeniz'i hakimiyeti altına alan Mitirdat Romalıları'da Anadolu'dan atarak büyük bir imparatorluk kurmuş, ancak Başkenti Sinop'tan Bergama'ya taşımıştır. Helenistik dönem Sinop'un en parlak zamanı olup, bu dönemde kültüre büyük önem verilmiştir.

Romalıllar Devrinde Sinop

M.Ö. 70 yılında Roma İmparatorluğu işgal ettiği bu toprakları yeniden tanzim etmiş. Pontus Krallığını Kızılırmak'tan itibaren ikiye bölerek, doğu parçasının idaresini yerli sülalelere vermiş, batı parçasını ise doğrudan doğruya devletin eyaleti haline getirmiştir. Sinop'un Roma idaresine geçmesi tarihte önemli bir dönüm noktasıdır. Bilhassa (her şeyden önce, başta) Jül Sezar zamanında şehre maddi yardımlardan başka, yeni Roma kolonileri gönderilmiş ve genişleyip büyümesi sağlanmıştır.

Bizans Devrinde Sinop

Roma İmparatorluğu'nun ikiye bölünmesiyle Doğu Roma topraklarında kalan Sinop yavaş yavaş küçülmeye başlamıştır. Hıristiyanlığın geliştiği bu dönemde şehirde ticaret ve kültür, dini birtakım olaylar yüzünden gerilemiştir. Sinop'ta bu dönemde yapılan en önemli Bizans yapıtı Balatlar Kilisesi'dir.

Sinop'un Fethi ve Selçuklu Dönemi

1204 yılında Dördüncü Haçlı Seferinde İstanbul zapt edilip (zorla alınıp), Bizans İmparatorluğu dağılınca Sinop Trabzon Devleti'nin elinde kalmıştır. İç Anadolu'ya yerleşen Selçuklulara vergi veren Trabzon Devleti, Selçukluların bir iç ayaklanmasından yararlanarak vergiyi kesmiş ve Sinop halkına da baskı ve tecavüzlerde bulunmaya başlamıştır. Sinop halkının Konya'ya şikayeti üzerine Sultan İzzeddin Keykavus dirlik sahibi bütün Vilayet Beylerine emir göndererek savaşa katılmalarını bildirmiştir. Büyük bir kuvvetle yola çıkan ordunun gerek hazırlığından, gerek gidiş yolundan haberdar olmayan düşman Sinop yakınlarında 500 atlı ile avlanmakta olan Tekfur'u baskın yaparak yakalamış, yakalanan Tekfur 3 gün sonra kale önüne getirilerek Sinop'un teslim olması istenmiştir. Önceleri teslim olmak istemeyen halk Tekfur'un öldürülmemesi, kimsenin canına kıyılmaması ve herkesin istediği yere gidebilmesi şartıyla 3 Ekim 1214 tarihinde kalenin anahtarlarını Selçuklulara teslim etmiştir. , (30 Kasım 1853), Kırım Savaşının önemli çarpışmalarından biri olan baskın. Bu baskında Rus Karadeniz donanması, Sinop'ta Osmanlı donanmasına ağır bir darbe indirdi. Yelkenli ahşap gemilerin çarpıştığı son muharebe ve gülle yerine patlayıcı mermilerin kullanıldığı ilk deniz muharebesi olarak, dünya deniz savaşları tarihinde Sinop Baskını'nın özel bir yeri vardır. ]

Türk İdaresinde Sinop

Selçuklu idaresine geçtikten sonra baştan başa yeniden imar edilen Sinop'ta, önce Pervaneoğulları daha sonra Candaroğulları Türk egemenliğini sürdürmüştür. 15. yüzyılda gelişmeye ve büyümeye başlayan Osmanlı İmparatorluğuna Anadolu beylikleri katılmaya başlayınca Candaroğlu İsmail Bey'de Osmanlılara bağlılığını ilan etmiş ve böylece Sinop Osmanlı İmparatorluğu'nun idaresi altına girmiştir. Bir liman şehri olarak kullanılan Sinop'ta tersanede gemi yapımı bu dönemde de devam etmiştir. 1853 Osmanlı-Rus savaşlarında şehir top atışlarına tutularak yakılmış ve bu tarihten sonra, şehir iyice küçülerek kale içine çekilmiştir. Bandırma vapuru ile Samsun'a gitmek üzere yola çıkan Mustafa Kemal Atatürk 18 Mayıs 1919 günü Anadolu'ya karadan geçmek için Sinop Limanına uğramış, ancak o tarihte Sinop-Samsun arasında karayolu olmaması sebebiyle yolculuğuna gemiyle devam etmiştir. Hatta Sinop'u çok sevdiğini belirten Atatürk bu hislerini "Ne olurdu Sinop'un yarı güzelliği Ankara'da olsa idi" ifadesiyle belirtmiştir. Sinop idari teşkilat olarak merkezi Samsun olan, Canik Livasına bağlanmış, Tanzimat'ın ilanından sonra Kastamonu'ya sancak olmuş, 1924 yılında Kastamonu'dan ayrılarak il haline getirilmiştir. Toplum ve kültür Hitit kaynaklarından öğrenildiğine göre, yörenin en eski halkı olan Kaşkalar'ın konuştuğu dil ile Hititler'in dil benzerlikler göstermekteydi. Pontus Krallığı'nın egemenliğine girdiği M.Ö. 2. yüzyıl başlarına kadar özgürlüğünü koruyan Sinop kenti, bu dönemde bayındır bir liman ve balıkçılık merkeziyidi. Eski kaynaklarda, limanda kurulmuş olan dalyanlarda avlanan palamutlardan bir bölümünün büyük havuzlarda canlı olarak korunduğu konusunda bilgiler vardır. Roma döneminde yaptırılan uzun sukemerleriyle kente su getirildi. Bizans döneminde önemli bir liman ve askeri üs konumunda olan Sinop, Candaroğulları yönetimi sırasında tersanesiyle ün kazandı. Bu sırada Sinop tersanesinde yapılan büyük bir tekne, Osmanlı donanmasına örnek olması amacıyla İstanbul'a götürüldü. Osmanlı döneminde kentte yaşayan Rumlar daha çok küçük üretim ve ticaretle uğraşırdı. 19. yüzyılda Anadolu'nun iç kesimleriyle daha kolay ulaşım sağlayan Samsun ve Trabzon limanlarının önem kazanmasından sonra Sinop eski canlılığını yitirmeye başladı. Ticaretin gelişme gösterdiği 19. yüzyıl sonlarında kent surların dışına taştı. Sinop'ta doğan şair Ahmet Muhip Dıranas, 1940'ta yayımlanan bir yazısında çocukluğunun geçtiği kenti şöyle anlatır:"Misafir olacağım eve varmak için yıkık kale duvarları arasında geçiyordum. Oysa ki 30 yıl önce şehrin bütün surları sağlamdı. Biz çocuklar bir taraftan çıktık mı bu surların üstüne, bütün kasabanın etrafını fırdolayı dönerdik. Şimdi kala kala birkaç burçla şehrin ortasına doğru düşen ve saat kulesi hizmetini gören Roma üslubunda bir kale kalmış. Daha eskiden burda Rumlar varken gece oldu mu, surun kapıları kapanır, dışardakiler dışarda, içerdekiler içerde kalırmış. Canlı ve hareketli olan Rumlar, yarımadaya doğru olan kısımda ve kale dışındaydılar. Kenar boyunca kahveleri, çalgılı gazinoları ve meyhaneleri vardı. Yaz gecelerinde liman, gezi sandalları ve balıkçı kayıklarının meşaleleriyle lale tarlasına benzerdi. Şarkılar, kahkahalar... Bütün o yangınlardan ve harp felaketlerinden sonra hepsi bir hayal oldu."

Sinop Kalesi

daha çok cezaevi olarak ün kazanmış bir tarihsel yapıdır. Özellikle edebiyat ve siyaset alanında ün kazanmış ve çeşitli nedenlerle yargılanıp hapse makum edilmiş birçok kişi bu cezaevinde yatmıştır. Bu kişilerden biri de ünlü öykü ve roman yazarı Sabahattin Ali'dir... İlkçağ düşünürlerinden Diyojen Sinop doğumludur. Darphane sorumlusu olan babasıyla birlikte sahte para basmakla suçlanan Diyojen'in Sinop'tan sürgün edildiği bilinir. 19. yüzyıl sonlarında Kafkasya'dan gelen göçmenlerden bir bölümünün yerleştirildiği kentin 10 bine yakın olan nüfusunun yüzde 40'ı Rumlardan oluşuyordu. 1950'de ise kentin nüfusu 6 bini bile bulmuyordu.

Halk Oyunları

Sinop'ta davul, zurna, tef, bağlama, mızıka, tulum ve kemençe çalınır. Ayancık Eymeleri, Ayancık Çiftetellisi, Muhtar, Karasuda Pazar Var, Munise, Boyabat'ın Pirinci, Derelerde Kuşburnu, Boyabat Çiftetellisi, Karadeniz Horonu ve Tütün ise şehirde oynanan oyunlar.sinopta çerkez te var onlarnda kendilerin ait düğünlri var

Yemekler

Sinop'un yemekleri: Nokul (üzümlü cevizli, kıymalı ve yoğurtlu), pilaki, kaşık çıkartması (mamalika), keşkek yemeği,ıslama, mısır çorbası, mısİr tarhanası, mısır pastası, sirkeli pırasa, içli tava, katlama, kabak millesi, hamursuz tatlı ve içi etli hamur (kulak hamuru).

Sinoplu Ünlüler

*Philosoph Diyojen *Pontus Krallı VI. Mithridates. *Dr. Rıza Nur *Politikacı Yusuf Kemal Tengirşenk *Ahmet Muhip Dranas *Necmettin Erbakan *Hakan Ünsal *Osman Pamukoğlu *Prof.Dr.Azmi Hamzaoğlu *Nevzat Çelik

Sinop Şehri'nin Türküleri

Sinopun çok meşhur şarkıları vardır. Bunlarin bir kaçı: *Bük Dibinde Yatarım *Hürmüz Gelin *İp Attım Ulaş Diye *Kum Kapının Kilidi *Tini Mini Hanım *Entarisi Salkım Salkım *Ak Bakraçlar Susuz Kaldı *Karasu'da Pazar Var *Ben Giderim Batuma *Hakkı reis *Dillala *Kaleden İndim Bugün *Ayancık Eymeleri *Edip Akbayramın seslendirdiği Aldırma Gönül Şarkısı Sinop Cezaevi için yazılmış olan Sabahattin Ali'nin bir eserdir. Turizm Sinop Müzesi Sinop Müzesi Sinop şehri'nin merkezinde bulunan ve Sinop'un çevresinde ve kazılar sonucunda bulunan tarih eserler sergilenmektedir. Müzede değişik dönemlere ait eserler gösterilmektedir. Bizans, Helenistik, Roma, Prehistorik, Etnografik ve Sinop şehrinin etrafında bulunan ikonlar da müzede sergilenmektedir. 2006 yılında restorasyona alınan Sinop Müzesi ülkede en modern müzeler arasına adını yazdırdı.2008-2009 yılı boyunca toplam 200.000 kişi Sinop Müzesini ziyaret etti. Balatlar Kilisesi 7. yüzyılda Bizanslılar tarafından bir kilise olarak kullanılan kilise, Roma çağında ise tiyatro ya da hamam olarak kullanıldığı düşünülüyor. Üç kısmındaki fresklerin bir bölümü durmaktadır. Kilise halkin ziyaretine açılmıştır. Mülkiyet özel şahsa ait olduğu için Kültür ve

Turizm

Bakanlığınca 2000 yıllında kamulaştıralak gerekli bahçe düzenlemesi yapıldı. Alaaddin Camii Bu Camii Sinopun Selçuklular tarafından fethinden hemen sonra yapılmıştır, buna görede bir Şelçuklu eseridir. Büyük bir avlusu vardır ve bu avlu güneyde yer alır. Beş kubbesi olan Camii dikdörtgen planı vardır. Şadırvanlı olan ibadethane, şadrıvanı avlunun ortasındadır ve bir köşesinde Isfendiyar oğulları'nın türbeleri bulunmaktadır.

Sinop Kalesi

Sinop şehrini korumak amacıyla M.Ö. 7. yüzyılda yarımada'nın üzerinde yapıldı meşhur

Sinop Kalesi

. Çeşitli dönemlerde Romalılar,Bizanslılar ve Selçuklular döneminde kale onarılarak kullanılıdı. Bugün bille ihtişamıni koruya billen bu kale 2050 m uzunluğunda, 25 m yüksekliğinde, 3 m genişliğinde ve iki tane giriş kapısı bulunmaktadır.

Paşa Tabyası

7. yüzyılda Osmanlı-Rus savaşları sırasında denizden gelen tehlikeleri önlemek amacıyla yapılmıştır. Sinop yarımadası'nın güney doğusunda yer alır bu yapı. Yarı ay şeklindedir. 11 top yatağı, cephanelik ve mahzenlerden oluşmaktadır. Bugün

Paşa Tabyası

yeme içme tesisi olarak hizmete açılmıştır ve Sinop turizimine hizmet vermektedir. Diğer bir tabya özel bir şahsın mülkiyetidir. Bu Tabya'nın adı Korucuk Tabyası'dır.

Sinop Eski Cezaevi - Sinop Eski Tersanesi

Sinop Cezaevi'nin Sinop'un turizimine büyük bir katkıda bulunuyor. Cezaevi iç kalenin içinde eski tersane alaninda yapılan bir yapıdır. Cezaevi Osmanlı'nın Karadeniz bölgesindeki en büyük tersanesiydi. Etrafi yüksek kale bedenleriyle çevrilidir ve 1887 yılından beri cezaevi olarak kullanılmaya başlanmıştır. Mahkumların kaçımı imkansızdı Sinop Cezaevinden,çünki dört bir yanı kaleylen çevrili olduğu için. Şu an eski Cezaevi Müze olarak ziyarete açılmıştır. 2004 yılında 45.000 kişi ziyaret'te bulunmuştur. Devlet Giray, Sabahattin Ali, Refik Halit Karay, Mustafa Suphi, Ahmet Bedevi Kuran, Ruhi Su, Burhan Felek, Zekeriya Sertel ve Nazım Hikmet bu cezaevinde yatmış bazı isimlerdir. Cezaevini anlatan şiirler Sabahattin Ali'nin kaleminden de çıkmış ve bunlardan "Aldırma Gönül" popüler olmuştur.Sinop cezaevi artık restorasyon çalışmalarıyla daha da güzel hale getirilmeye çalışılıyor.Sinop Eski Cezaevi birçok dizi ve filmde ev sahipliği yapmıştır.Örn:Parmaklıklar Ardında,Köpek,Pardon... ve birçok esere daha.

Şehitler Çeşmesi

Tersane çarşısında olan bu yapı, 1853 Meydankapı mahallesi Tersane caddesi üzerinde olan

Şehitler Çeşmesi

, 30 Kasım 1853 tarihinde Osmanlı-Rus Savaş'ında şehit düşen Türk denizcilerinin ceplerinden çıkan paralarla yaptırılmıştır. Tersane Caddesi ile Balıkçı Limanı arasındaki meydanda Hacı Ömer Camisi'nin doğusundadır. 3.80 m.x3.80 m. boyutlarında bir alana oturtulmuş dışı kesine taşlarla kaplı, üstü tek kubbe ile örtülü bir meydan çeşmesidir. Zeminde kuzey ve batı cepheleri birleştirilen köşelerde kurnalar arasındaki oluk ya da kanaldan sonra anıtın zemin kaidesi ve bir silme meydana getirilmiş olup, bundan sonra kesme taş kaplamalar sırası gelmektedir. En altta çok dar bir sıra ve onun üstünde daha geniş 2 sıra yer almaktadır. Bunlardan sonra yukarı doğru bir geniş ve bir dar olarak yerleştirilen 5 sıra gelmektedir. Düzgün kesme bloklar bitiminde 4 cepheyi çevreleyen bir silme ve üzerinde ortaları göbekli ve çevresinde 4'er yaprak süs süslemeli diş kesimi, her cephede 18'er adettir. Diş kesimi üstünde dışa taşkın eğimli ve üzerinde düz işlenmiş iki silmeli saçaklık, saçaklığın üzerinde de yapı ile aynı düzeyde ve saçaklıktan daha yüksek düz bölüm gelmekledir. En üstte köşelere küçük birer küre konmuş olup tavan örtüsü kubbedir. Üzeri çinko ile kaplanmıştır. Mimari Şehirdeki en bilinen yapı tarihi Sinop Cezaevidir. Bu binanın yanında Alaattin Camii, Pervane Medresesi, Paşa Tabyaları ve Serapis Tapınağı şehrin diğer tarihi merkezleridir. Şehirdeki tek kilise olan Balatlar Kilisesi'nden ise geriye yıkıntılar kalmıştır. Linkler * Sinop Valiliği * Sinop Belediyesi * Resmi Sinop Sitesi } } } }

Kaynaklar

Vikipedi

Bu konuda henüz görüş yok.
Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.

Sinop (merkez) Resimleri

Sinop
2 yıl önce

Sinop (Hititçe: Sinuwa, Yunanca: Σινώπη/Sinope), Türkiye'nin Karadeniz Bölgesi'nin orta kesiminde bulunan Sinop ili'nin merkezi olan şehirdir. Karadeniz...

Sinop, Gerze, Sinop, Saraydüzü, Sinop, Türkeli, Sinop, Erfelek, Sinop, Durağan, Sinop, Ayancık, Sinop, Boyabat, Sinop, Dikmen, Sinop, Sinop (il)
Kabalı, Sinop
6 yıl önce

Kabalı, Sinop ilinin Merkez ilçesine bağlı bir köydür. Kabalı, Sinop’a bağlı merkez köyler arasında yer alır. Kuruluş tarihi resmen 1918 yılına rastlar...

Kabalı, Sinop, 1984, 1989, 1994, 1997, 1999, 2000, 2004, 2007, Abalı, Sinop, Ahmetyeri, Sinop
Korucuk, Sinop
6 yıl önce

Korucuk, Sinop ilinin Merkez ilçesine bağlı bir mahalledir. Sinop Belediyesi mücavir alan sınırlarındadır ve kentinin gelişim alanındadır. Geçmiş zamanlarda...

Korucuk, Sinop, 1984, 1989, 1994, 1997, 1999, 2000, 2004, 2007, Abalı, Sinop, Ahmetyeri, Sinop
Fidanlık, Sinop
6 yıl önce

Fidanlık, Sinop ilinin Merkez ilçesine bağlı bir köydür. Geçmiş yıllarda merkez Dibekli köyüne bağlı olup, 1995 tarihinde dibekli köyünden ayrılıp muhtarlık...

Fidanlık, Sinop, 1984, 1989, 1994, 1997, 1999, 2000, 2004, 2007, Abalı, Sinop, Ahmetyeri, Sinop
Mertoğlu, Sinop
6 yıl önce

Mertoğlu, Sinop ilinin Merkez ilçesine bağlı bir köydür. Köyün adının neden Mertoğlu olduğuna dair çeşitli rivayetler bulunsa da tam kaynağı kesin olarak...

Mertoğlu, Sinop, 1984, 1989, 1994, 1997, 1999, 2000, 2004, 2007, Abalı, Sinop, Ahmetyeri, Sinop
Aloğlu, Sinop
6 yıl önce

Sinop ilinin Merkez ilçesine bağlı bir köydür. Köy halkının çoğunluğunu 1893 OSMANLI-RUS savaşı sonra göç eden müslüman gürcüler oluşturur. Sinop merkezine...

Aloğlu, Sinop, 1984, 1989, 1994, 1997, 1999, 2000, 2004, 2007, Abalı, Sinop, Ahmetyeri, Sinop
Erikli, Sinop
6 yıl önce

Erikli, Sinop ilinin Merkez ilçesine bağlı bir köydür. Artvin ili Erikli köyünden gelenlerin bu ismi verdikleri de rivayet edilmektedir. Köyün mahallesi...

Erikli, Sinop, 1984, 1989, 1994, 1997, 1999, 2000, 2004, 2007, Abalı, Sinop, Ahmetyeri, Sinop