Sugur ve Avasım

Kısaca: Sugur ve Avasım Bizans İmparatorluğuyla İslam devletleri arasındaki müstahkem sınır bölgelerine verilen ad. Bu bölgeler Tarsus'tan Toros Dağları boyunca Malatya'ya oradan da Fırat'a kadar uzanırdı. Hazret-i Ömer'in halifeliği sırasında İslam devletinin sınırları kuzeyde ve batıda genişledi. Suriye ve el-Cezire fethedilince İslam orduları Toros Dağlarına kadar dayandı. Doğu Anadolu, Erivan ve azerbaycan'ın fethiyle birlikte Bizansla olan sınırlar daha da genişledi. Suriye'yi kaybeden Bi ...devamı ☟

Sugur ve Avasım Bizans İmparatorluğuyla İslam devletleri arasındaki müstahkem sınır bölgelerine verilen ad. Bu bölgeler Tarsus'tan Toros Dağları boyunca Malatya'ya oradan da Fırat'a kadar uzanırdı.

Hazret-i Ömer'in halifeliği sırasında İslam devletinin sınırları kuzeyde ve batıda genişledi. Suriye ve el-Cezire fethedilince İslam orduları Toros Dağlarına kadar dayandı. Doğu Anadolu, Erivan ve azerbaycan'ın fethiyle birlikte Bizansla olan sınırlar daha da genişledi. Suriye'yi kaybeden Bizans İmparatoru huduttaki ahalisini iç bölgelere çekti ve Müslümanların ilerlemesini engellemek için geniş bir bölgeyi boş bıraktı. Bu bölgeye askeri garnizonlar yerleştirerek, İslam memleketlerine saldırı, yağma ve katliamlar düzenledi. Bizans akınlarını önlemek için Müslümanlar boş bırakılan araziye yakın bir takım küçük birlikler yerleştirip karşı hücumlarda bulundular. Zamanla Bizans karşısında müstahkem bir hudut hattı meydana getirildi. Sugur adı verilen bu bölgede askeri üsler kuruldu.

Hazret-i Osman ve hazret-i Ali devirlerinden sonra Emeviler zamanında da tahkimat devam etti. Stratejik önemi sebebiyle bazı geçitlerin girişlerinde bulunan Tarsus, Adana, Misis, Maraş ve Malatya'dan meydana gelen bu müstahkem yerlerdeki kuvvetler, Suriye'deki ordugahların en kuzeyinde bulunan Kinnesrin'e bağlı olarak faaliyet gösterdiler. Tarsus'tan başlayarak Toroslar boyunca ve Malatya'dan Fırat'a kadar uzanan Sugur bölgesi Sugurüş-Şamiyye ve Sugurü'l-Cezeriyye adıyla ikiye ayrıldı.

Abbasiler devrinde Bizansla olan hudut bölgesi daha da uzadı. Uzayan bu hudut hattını bir ordugahtan idare etmek zorlaştı. Abbasi hHalifesi Harun Reşid, hudut bölgesini el-Avasım adıyla müstakil bir idari bölge haline getirdi. El-Avasım adındaki bu yeni eyalet Antakya mıntıkasından, güney-batıda Asi Nehri tarafına, güneydoğuda Haleb ve Menbic'e ve bunun kuzeyinde Bizans hududuna kadar her yeri içine alıyordu. İki kısma ayrılan bu bölgenin birincisi, güneydeki iç mıntıka yani asıl el-Avasım; ikincisi de kuzeyle kuzeydoğudaki Sugur ve Sugur-ul-İslam denilen hakiki müstahkem yerlerdi. En önemli şehri Malatya olan Sugur bölgesinin müşterek bir merkezi bulunmuyordu. El-Avasım eyaletinin merkezi önce Menbic, sonraları ise İslam valisinin karargahı olan Antakya oldu. İkinci derecede idare bölgesi sayılan Sugur arazisi ekseriya bir vali tarafından idare edildi. El-Avasım eyaletiyse tamamen askeri teşkilata bağlandı. Bütün mühim noktalara garnizonlar yerleştirildi ve yeniden çeşitli hudut kaleleri ve hisarlar bina edildi. İslam memleketlerinin çeşitli bölgelerinden getirilen askerler ve ahali buralara yerleştirildi. Bu insanlar arasında bulunan çok sayıda ilim sahibi kimse hem bölgenin ahalisini yetiştirdi hem de askerleri cihada teşvik ettiler. Adam öldürmenin insanlara eziyet etmenin bir meziyet değil, asıl işin iyilikte bulunup, doğru yolu göstermek olduğunu anlattılar.

Emeviler ve Abbasiler devrinde İslam dininin yayılması ve İslam memleketlerinin savunmasında önemli vazifeler görmüş olan Sugur ve Avasım bölgesi onuncu yüzyılın sonlarında Bizans hakimiyetine geçti. Binlerce Müslüman Bizanslılara esir oldu. Camiler yıktırıldı. Meydanlara dökülen Kur'an-ı kerimler yakıldı. Masum insanlar hunharca katledildi. Müslüman komutanların kısır menfaat çekişmeleri ve Müslümanlar arasında bölücülük yaparak insanları birbirine düşüren Eshab-ı kiram düşmanı olan Bağdat'taki Büveyhilerin ve Mısır'daki Fatımilerin bozguncu çalışmaları sebebiyle İslam hakimiyetinden çıkan Sugur ve Avasım bölgesinin bir kısmı yüz yıldan fazla Bizans işgalinde kaldı. On birinci yüzyılda doğudan gelen Selçuklular Bizanslıları Malazgirt'te ve daha sonra defalarca yendiler.

Sugur ve Avasım bölgeleri Müslüman Türklerin hakimiyetine girdi. Ancak Haçlı Seferleri sırasında zaman zaman Hıristiyanlar tarafından işgal edildi. Anadolu Selçukluları, Suriye Selçukluları, Eyyubiler ve Memlükler işgalci Hıristiyanlarla yüzyıllarca savaştılar.

1360 yılında gelen bir Memlük ordusu Adana ve Tarsus bölgesini zaptetti. 1375'te bölge tamamen Müslüman hakimiyetine geçti. Önce Memlükler ve Ramazanoğulları hakimiyetinde kalan Sugur ve Avasım bölgeleri sonra Osmanlı topraklarına katıldı.

Kaynak: Rehber Ansiklopedisi

Bu konuda henüz görüş yok.
Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.