Sırp Isyanı

Kısaca: Sırplar, VII’nci yüzyılda Bizans topraklarına tecavüz eden Avarlara karşı, Bizans İmparatorluğu tarafından sınıra yerleştirilmişler ve kısa sürede burada bir devlet kurmuşlardır. XIII’üncü yüzyıldan itibaren önemi artan Sırbistan, kısa bir süre içinde önemli bir Balkan devleti olmuş, Bulgarların ve Bizanslıların aleyhine topraklarını genişletmişlerdir. ...devamı ☟

Sırplar, VII’nci yüzyılda Bizans topraklarına tecavüz eden Avarlara karşı, Bizans İmparatorluğu tarafından sınıra yerleştirilmişler ve kısa sürede burada bir devlet kurmuşlardır. XIII’üncü yüzyıldan itibaren önemi artan Sırbistan, kısa bir süre içinde önemli bir Balkan devleti olmuş, Bulgarların ve Bizanslıların aleyhine topraklarını genişletmişlerdir. Ancak bu genişleme zamanla durmuştur. Nihayet 15 Haziran 1389 tarihinde Osmanlı İmparatorluğu ile Büyük Avrupa devletleri arasında yapılan ve Sırp ayaklanması şeklinde ortaya çıkan Kosova Meydan Savaşı sonunda, Sırbistan’ın bağımsızlığı da sona ermiştir. Bu tarihten itibaren de Sırbistan, Osmanlı İmparatorluğunun egemenliği altına girmiştir.

Uzun yıllar Osmanlı hakimiyeti altında kalan Sırplar, XIX’uncu yüzyılın başlarından itibaren sürekli olarak ayaklanmışlar ve Rusların desteği ile Osmanlı İmparatorluğundan bağımsızlıklarına doğru zaman içinde çeşitli ödünler koparmışlardır. İlkin, 1806-1812 Osmanlı-Rus Savaşı sonunda imzalanan Bükreş Andlaşması ile Osmanlı Devleti, Sırbistan ahalisine bir takım imtiyazlar vermeyi kabul etti. Daha sonra Edirne Andlaşması ile bu imtiyazları genişletmişlerdir. 1856 Paris Analaşması ise, Osmanlı Devletinin Sırbistan üzerindeki bağlarını büsbütün zayıflattı ve Sırbistan, andlaşmayı imzalayan devletlerin ortak garantisi altına girdi. Diğer bir deyişle Osmanlı Devleti, andlaşmayı imzalayan devletlerin onayı olmadan Sırbistan’a askeri müdahalede bulunamayacaktı.

Sırplar, Paris Andlaşmasının verdiği bu güvenceden sonra, Sırbistan’daki Osmanlı askerlerinden kurtulmak istediler. Bu dönemde, Sırplar arasında Bosna-Hersek’i ve Karadağ’ı yeni Prenslikle birleştirerek, eski büyük Sırbistan Krallığını kurmak düşüncesi ön plana çıkmış bulunuyordu. Sırbistan, bu isteğine ulaşmada Rusya’nın yanında milliyetçi hareketlerin savunucusu rolünü oynayan III. Napolyon’a güvenmekteydi. 1860 yılında Sırbistan beyliğine getirilen Mihailo Obrenoviç, yabancı devletlere elçi göndermeye ve büyük bir ordu kurmaya bile kalkıştı. Bab-ıali buna karşı çıkınca, Osmanlı Devleti ile Sırbistan arasında çarpışmalar başladı. Olayların büyüyeceğini anlayan Avrupa’nın büyük devletleri olaya el koyarak, Ağustos 1862’de İstanbul’da bir uluslararası konferans topladılar. Bu Konferansta Sırbistan’ın Osmanlı Devletine bağlılığı tekrarlandıktan sonra Belgrad hariç bütün kalelerin Sırplara bırakılması kararı alındı. Ancak daha sonra Sırplar bununla yetinmeyerek Belgrad’ı da istediler ve Osmanlı Devleti 1867 yılında bunu kabul etmek zorunda kaldı. Böylece bir Balkan milleti daha yavaş yavaş bağımsızlığa yaklaşmış ve Osmanlı İmparatorluğundan kopma noktasına gelmişti.

kaynak:BALKAN TARİHİNDEN BİR KESİT: XIX’UNCU YÜZYILDA BALKANLARDA BAĞIMSIZLIK HAREKETLERİ

Dr. Türel YILMAZ*


Bu konuda henüz görüş yok.
Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.