Teofrastos

Kısaca: Lesbos adasında doğan (M.Ö. 380-287) ve Atina'ya gittikten sonra, önce Akademi'ye ve daha sonra da Lise'ye devam eden Teofrastos, eğitimini Aristoteles'in gözetimi altında tamamlamıştır. ...devamı ☟

Lesbos adasında doğan (M.Ö. 380-287) ve Atina'ya gittikten sonra, önce Akademi'ye ve daha sonra da Lise'ye devam eden Teofrastos, eğitimini Aristoteles'in gözetimi altında tamamlamıştır. Devrinin önde gelen Aristotelesçilerindendir; ancak daha çok botanik çalışmaları ile ün yapmıştır. Botanikle ilgili olan Bitkilerin Tarihi adlı eseri çok meşhurdur. Hipokrates başta olmak üzere, daha önce de bu konuyla ilgilenenler olmuştur; ancak bunların yazmış olduğu yapıtlarda, bitkiler dünyasına biyolojik açıdan değil, daha çok farmakolojik açıdan bakılmıştır. Teofrastos, günlük ve sarı sakız gibi ilaç yapımında kullanılan bitkilerden söz etmiş olmasına rağmen, yaklaşımı kendisinden önceki ve sonraki bilginlerin pragmatik yaklaşımından oldukça uzaktır. Bitkileri tanıtırken, onların nerelerde yetiştiğini belirtir ve basit de olsa, anatomik yapıları hakkında bilgiler verir; bunlardan bazıları Yunanistan'ın florası (bitki örtüsü) içinde bulunmaz; Arabistan gibi uzak ülkelerde yetişir. Bu nedenle, bu bitkilere ilişkin bilgiler, muhtemelen seyyahlar ve tacirler veya eski eserler kanalı ile Teofrastos'a kadar intikal etmiş olmalıdır.

Teofrastos, öğretmeni Aristoteles gibi sistemci olmaktan çok, iyi bir gözlemci ve koleksiyoncudur. Bu yapıtında kullanmış olduğu teknik terimler daha sonra da benimsenmiş ve yaygınlaşmıştır. Bunlar arasında pericarpion (tohum), vessel (kanal), carpos (meyva) örnek olarak verilebilir.

Teofrastos bitkilerin üremesine ilişkin yapmış olduğu sınıflamada, "Onların ne olduğuna değil, ne olacağına bakmak gerekir." diyerek önemli bir belirlemede bulunduktan sonra, bitkileri, kendi kendine, tohumundan, kökünden, bir dalından, gövdesinden ve bu gövdeden kesilmiş olan küçük bir odun parçasından üreyebilenler olmak üzere altı sınıfa ayırır. Görüldüğü gibi bu sınıflama tamamen biyolojik bir esasa dayanmaktadır.

Burada dikkati çeken noktalardan biri de onun kendinden üremeyi kabul etmesidir. Bu görüş, biyolojide 17. yüzyıldan itibaren bir takım itirazlarla karşılaşmış olmasına karşın, 19. yüzyıla kadar gündemde kalmış ve biyologlar tarafından tartışılmıştır. Mesela Louis Pasteur (1822 - 1895), mikroskobik canlıların bile kendinden üreme ile çoğalmadığını göstermek maksadıyla, halk önünde bir seri deneyler yapmıştır.

Teofrastos'un tohumun gelişimi ile ilgili vermiş olduğu açıklama, 17. yüzyıla kadar, yani tekniğin gelişmesi sonucunda daha ayrıntılı yapı bilgisine sahip olma olanaklarımız gelişene kadar en iyi açıklama olarak kabul edilmiştir.

Teofrastos, bitkileri tek çenekliler (buğday) ve çift çenekliler (fasulye) olarak iki ana gruba ayırmıştır. Ayrıca, her ne kadar dişi ve erkek çiçek anlayışı henüz şekillenmemişse de, bazı bitkilerin dişi ya da erkek çiçek taşıdığını ve bunların bir araya gelmeden bitkinin meyve veremeyeceğini biliyordu. Bunun en tipik örneği palmiye ağacıydı. Teofrastos, palmiye ile ilgili olarak, "Erkek çiçek tohumları dişi meyvenin içine konur; eğer bu muamele suni olarak yapılmazsa, meyve olmaz" demiştir.

Bu konuda henüz görüş yok.
Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.