Tyraion

Kısaca: Tyraion antik kenti arkeoloji literatüründe, günümüz KONYA/Ilgın ilçesinin Antik Dönemdeki adı olarak kabul görmektedir. Strabon’un kayıtlarında ve Xenophon’un ‘on binlerin dönüşünde’ değindiği bu kent, klasik dönem ve sonrasında, Tyropoion ve Antigous Hisarı olarak ta zikredilmiştir. Strabon, uğradığı yerlerde çoğu zaman ayrıntılar verirken, tam bu noktada sadeliği tercih etmiş, Xenophon da Tyraion’da geçirdikleri 3 günlük süreyi ve Kyros’un ordusuna yaptırdığı tatbikatı anlatarak kent için sa ...devamı ☟

Tyraion antik kenti arkeoloji literatüründe, günümüz KONYA/Ilgın ilçesinin Antik Dönemdeki adı olarak kabul görmektedir. Strabon’un kayıtlarında ve Xenophon’un ‘on binlerin dönüşünde’ değindiği bu kent, klasik dönem ve sonrasında, Tyropoion ve Antigous Hisarı olarak ta zikredilmiştir.

Strabon, uğradığı yerlerde çoğu zaman ayrıntılar verirken, tam bu noktada sadeliği tercih etmiş, Xenophon da Tyraion’da geçirdikleri 3 günlük süreyi ve Kyros’un ordusuna yaptırdığı tatbikatı anlatarak kent için sadece ‘büyük bir şehirdir’1 diyerek geçmiştir. Tyraion’a dair ip uçları vermeyen bu sadelik, araştırmacıları Antik Ticaret Yolları üzerinde ismi belirsiz kalan Ilgın ilçesinin burası olabileceği varsayımına götürmüştür. Nihayetinde bu kenti de içine alan Frigya Paroreia bölgesinde detaylı araştırmalar yapmış olan Ramsay, Tyraion’un Ilgın olabileceğini söylerken, kentle birlikte anılan kalenin yerini tespit edemeyince, Ilgın’dan 17 Km. ilerideki Kaleköy’deki kaleyi işaret ederek burası olabilir2 tanımlamasını yapmıştır. Gerçekte kalenin Kent merkezinden 17 km. ileride olamayacağı Ramsay tarafından da biliniyor olmalıdır ancak, geride eser bırakmamış bir antik kent görünümünde olan Tyraion, onun için de ilk araştırmaları döneminde bir muamma olarak kalmıştır.

1932 Yılında Ilgın’da Lagenia’lılardan söz eden bir yazıt bulan Calder, buranın gerçekte bir Lageina kenti olduğu, Ilgın isminin de buradan geldiği tezini ortaya koyunca, başlangıçta Tyraion’un Ilgın olma olasılığını araştıran Ramsay dahi bu görüşe uymuş, bir yazısında (o halde) Tyraion’un isim benzerliğinden dolayı Ilgın’dan Konya istikametine doğru 37 km ileride olan bu günkü Kadınhanı İlçesine bağlı, eski ismi Dırağan yeni ismi Söğütözü olan yeri isim benzerliğinden dolayı önermiştir.3 Aynı bölgede araştırmalar yapmış olan Honigmann da bu teze uymuştur. Başka bir araştırmacı olan W.Ruge ise, antik dönemdeki bu yerleşkenin ticaret yollarından bu kadar uzakta olamayacağını, Tyraion’da ordusuna tatbikat yaptıran Kyros’un arkası yamaca bakan, önü ovaya benzeyen bir düzlüğü kullandığını, Antik kaynaklarda Tyraion’un Thymrion/Akşehir/Ulupınar’a 1, İconium/Konya’ya 2 birim oranında bir konumda gösterildiğini hatırlatarak bu görüşe karşı çıkmış ve Tyraion’un nerede olacağı konusunu açıklayamadan durumu yeni bir belirsizliğe sürüklemiştir.

Strabon Tyraion’a değinirken, Thymbrion/bugünkü Akşehir İlçesi Ulupınar Köyü’ne 1, İconium/Konya’ya 2 oranında yer aldığını, toplam mesafenin ise 1000 stadion yani 180 km. olduğuna işaret etmektedir. Ilgın konumu gereği tam ortada kalırken, bahsi geçen Dırağan/Söğütözü ise konya’ya daha yakın kalmakta, her iki yer de ölçüye uymamaktadır. Özellikle bir kale ile birlikte anılan Tyraion antik kentinin Ilgın olduğu varsayıldığında, kale yapmaya uygun bir arazisi olmaması, antik kent kalıntılarını vermeyişi ortada bir boşluk bırakmaktadır. O halde; antik kaynaklardaki ölçüye uymayan, bu kentin izlerini barındırmayan, Calder’in mantıklı bir şekilde bulduğu yazıtı Ilgın’ın eski ismi olabileceğine bağlamasına rağmen,

1)Tyraion neden burası olarak kabul edilmektedir? 2)Eğer burası değilse neresidir?

Daha doyurucu bir açıklama yapmadan önce, Strabon’un şu tanımlamasını irdelemek gerekir. ‘Paroreianın başlangıcındaki Holmiye gelinir ki, Karuradan sonra burası 920 stadiondur. Paroreianın sonlarına doğru Lykaonianın yakınında Philomeliondan Tyraiona 500 den biraz fazladır. ‘ Araştırmacıların bu tanımlamada Philomelion’dan Tyraion’a 500 stadion yani 90 km olarak düşünmeleri yanılgıdır. Kanımca, biraz yuvarlak olan bu tanımlamada, Holmi/Afyon-Çay ile Tyraion arası kastedilmektedir. 90 Km.lik bu mesafe Holmi/Çay ile bugünkü Konya/Doğanhisar arası mesafenin ta kendisidir. Burada, Tyraion’u Doğanhisar olarak varsaydığımı da belirtmiş oldum. Bir başka ölçüm ile görüşümü desteklemem gerekirse; Tyraion’un Thymbrion-İconium arasındaki konumunun 1’e 2 olduğunu inceleyecek olursak, Holmi/Çay-Thymbrion/Akşehir Ulupınar arası mesafe olan 50 km.yi çıkarmamız gerekecek çünkü başlangıcı Thymbrion yapmamız gerekmektedir. Gerçekten ölçümü tam 50 km. olan bu mesafe çıkarıldıktan sonra, Thymbrion/Ulupınar-Tyraion/Doğanhisar arası 50 km. Tyraion/Doğanhisar-İconium/Konya arası 100 km ölçülebilmektedir. Böylece Tyraion’un 1’e 2 oranını yakalanmaktadır. Bu inceleme Ilgın’a uyarlandığında ise Ilgın her iki noktaya 1’e 1 oranında kalmaktadır.

Yukarıdaki soruları yalınca cevaplamak gerekirse;

1)Tyraion hala Ilgın olarak kabul edilmektedir çünkü; Ramsay, Honigmann, Hamilton ve Ruge Doğanhisar’da lokal araştırmalar yapmamışlardır. Onların araştırmaları esnasında virane bir yapıda olan Doğanhisar nerede ise bir köydü. Yine bu araştırmacılar Antik ticaret yolları ile ilgilenirken, ısrarla bugünkü Çay-Akşehir-Ilgın-Kadınhanı-Konya yolunu vurgulamışlardır. Türk bilim adamları bölge ile ilgili araştırmalarında, başvuru kaynağı olarak onların araştırmalarını temel kabul etmişler, Doğanhisar’da bir araştırma yapmamışlardır. Cumhuriyet döneminden sonra imar yapısı ivme kazanan Doğanhisar’da, buna paralel olarak ortaya çıkan stel-lahit ve yazıtlar dikkat çekti ise de, kayda alınmanın ötesinde bir araştırma gereksinimi doğmamıştır. 2)Tyraion benim araştırmalarıma göre Doğanhisar’dır. Kent ismindeki Hisar eki eski kale yapısına işaret ettiği gibi, arazide kendiliğinden oluşması mümkün olmayan, yamaçların tesfiye edilmesiyle oluşturulmuş 3 kale alanı vardır. Bunlardan ortadaki Akrapol alanıdır ki halk buraya Sarayyaka demektedir. Akrapol varsaydığım alanın 1000 m. karşısında 120 m. çapında tam daire planlı 5 m. tepe yüksekliği olan bir tümülüs vardır. Benim ‘karşı akrapol’ diye isimlendirdiğim bu tümülüs aynı zamanda bir kavşak rolündedir. Akrapol alanı ile tümülüs arasındaki çizgi agorayı da çizmektedir. Bu gün bu çizginin üzerinde oturan mahallenin ‘Pazar Mahallesi’ olarak isimlendirilmiş olması dikkat çekicidir. Akrapolün eteklerinde yamacın yontulması ile oluşturulmuş olan ve muhtemelen Antik Yunan Dönemine uzanan 2 paradoslu bir Theatron vardır. Bu alanda cumhuriyet dönemine kadar halk gösterileri yapıldığı bilinmektedir. Yine şehir içinde Roma Dönemi hamam kalıntısı ve temel kalıntıları mevcuttur. Tiyatro ile Akrapol alanının arası muhtemel Nekropol alanıdır.

Doğanhisar’ın antik kent mimarisi bunlarla sınırlı değildir. Yüzeyde mevcut çok sayıdaki mimari parçanın büyük çoğunluğu şponyel malzeme olarak kullanılmıştır. Halen sokaklarda duran steller, kaide ve diğer mimari parçalar vardır. İlçe halkının ortaya çıkan parçaları kimseye göstermeden yok edebilmesi, inşaatlarda çıkan parçaların ketumca tekrar gizleniyor oluşu, ilçenin mülki sınırları içinde devam eden sayısız kaçak kazının sır vermeden sürüyor oluşu (trajikomik olsa da) alkışa layıktır.

Doğanhisar ilçe merkezindeki antik kent mimarisi ve ögeleri başlıbaşına bir araştırma konusudur. Etrafındaki hüyüklerin durumları ve ticaret yolarındaki konumu ise gerçek ticaret yolunun belirlenmesine yardımcı olacaktır. Netice olarak ortaya konacak tez, Tyraion’un kimliğini belirleyeceği gibi Paroreia’dan geçen ticaret yollarını gösterir haritaların da değişmesine neden olacaktır.

Akşehir’den geçip Ilgın’dan devam eden günümüz Konya-Afyon Karayolu makul ve cazip gibi görünse de, yolculuğu Klasik Dönem ve öncesinde tasavvur ettiğimizde bana göre tercih edilecek bir yol olamazdı. Her şeyden önce bu yolu Doğanhisar’dan geçirdiğinizde 35 km. gibi bir günlük bir yürüyüş kazancı sağlanmaktadır. Ilgın’dan geçen yol hem uzun hem de çöl sayılabilecek, su kaynaklarından yoksundur. Doğanhisar’dan geçen yol ise Konya’ya kadar akarsu kenarından devam etmekte, bir günlük yürüyüşten sonra sürekli bir antik kentçiğe ve daha öncesinden var olan hüyüğe rastlanılmaktadır. Dağlık bir alandan geçen bu yol sanıldığı gibi eğim taşımamaktadır. Konya’ya kadar düz olarak geçen bu yolun tek dezavantajı dar ve saldırıya müsait oluşudur. Bu sorun ise şu şekilde çözümlenmiş olmalıdır. Geniş bir ilerleme miğferine gereksinim duyan orduların yürüyüşleri Ilgın’dan geçen ova yolundan olurken, ticaret kervanları ise güvenli koşullarda Doğanhisar’dan geçerek zaman kazanmakta olmalıdır. Bu yolun aktif oluşu ise Anadolu topraklarının huzur bulabildiği dönem boşluklarında gerçekleşmiş olmalıdır.

okay sütçüoğlu

Dipnotlar : 1 XENOPHON, Onbinlerin Ric’ati, çev:Hayrullah ÖRS, Remzi Kitabevi, İst., 1939, S: 1/8 2 RAMSAY W.M. Anadolu’nun Tarihi Coğrafyası, Çev,Mihri PEKTAŞ, 1960, Milli Eğitim Basımevi, İst. s:394/13 3 UMAR Bilge, Türkiye’deki Tarihsel Adlar, İnkılap Kitabevi, Ankara, 1993, s:806 4 Strabon, Antik Anadolu Coğrafyası (Kitap:12-13-14), Çev: Prof.Adnan PEKMAN, Arkeoloji Ve Sanat Yayınları, İst.,2000, s:241.

Kaynaklar

Vikipedi

Bu konuda henüz görüş yok.
Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.