Yağlar

Kısaca: Yağlar Kimyasal yapısı gliseritlerden oluşan nebati veya hayvani ürünlerin ortak adı. Genel olarak lipidler diye de isimlendirilirler. Lipidler genellikle nötral yağlar ve lipoidler olarak iki ana gruba ayrılırlar. Lipoidler yağlarla birlikte bulunan, yağa benzeyen maddelerdir. Kayganlık hissi veren, suda çözünmeyen ve uçucu olmayan yağlar oda sıcaklığında katı veya sıvı halde bulunabilir. Besinlerin önemli bir grubunu meydana getiren yağlar, saf kimyevi bileşik olarak, çift karbon ...devamı ☟

Yağlar
Yağlar

Yağlar Kimyasal yapısı gliseritlerden oluşan nebati veya hayvani ürünlerin ortak adı. Genel olarak lipidler diye de isimlendirilirler.

Lipidler genellikle nötral yağlar ve lipoidler olarak iki ana gruba ayrılırlar. Lipoidler yağlarla birlikte bulunan, yağa benzeyen maddelerdir. Kayganlık hissi veren, suda çözünmeyen ve uçucu olmayan yağlar oda sıcaklığında katı veya sıvı halde bulunabilir.

Besinlerin önemli bir grubunu meydana getiren yağlar, saf kimyevi bileşik olarak, çift karbon sayılı (4-24 karbonlu) doymuş ve doymamış yağ asitlerinin gliserin triesterleridirler. Yani yalnız C, H ve O'dan yapılmışlardır, azot ihtiva etmezler. Kalori veren besinlerin başında gelirler. Proteinler ve karbonhidratlar bir gram başına 4 kcal verdikleri halde yağlar 9 kcal verirler. Mono ve digliseridler tabii yağlarda ancak % 0,1-0,4 kadar bulunurlar. Tabii yağlarda trigliseridler yanında pek az miktarda, çok sayıda başka maddeler (lipoidler) bulunursa da bunların çoğu rafinasyon ile ayrılabilir.

Yağlar, süt yağı ve vücut yağı (iç yağı, don yağı, balık yağı) olarak hayvanlarda bulunudğu gibi bitkilerde de meyve ve tohum (zeytin, hindistancevizi, susam, fıstık, soya fasulyesi vs.)larda bulunurlar.

Yağlarda çok sayıda yağ asidi bulunmaktadır. Gliserinin her üç alkol grubu aynı asitle esterleşmiş olursa trigliserid basit trigliseriddir (tripalmitin, triolein, tristerin gibi). Gliserinin üç alkol grubunun iki veya üç ayrı asitle esterleşmesinden meydana gelmiş karma trigliseridler tabii yağlarda bulunurlar.

Yağların yapısı ve sınıflandırılması: Yağların yapı taşları gliserin ve tabii yağ asitleridir. Gliserin, formülü CH2-CHOH-CH2OH olan bir trialkoldür.

Yağ asitleri, alifatik monokarboksilli asitlerin büyük bir grubunu meydana getirirler. Bunların çoğu; yağlar, mumlar ve uçucu yağlar gibi ürünlerin başlıca bileşenleridirler. Doymuş ve doymamış yağ asitleri olarak iki gruba ayrılırlar.

Yağlar, kaynak, fiziki özellikler, kimyevi bileşim, kullanılış veya fizyolojik görevlerine göre sınıflandırılabilir. Kaynağına göre yağlar önce; 1) Nebati yağlar, 2) Hayvani yağlar olarak iki büyük sınıfa ayrılırlar. Nebati yağlar meyve ve tohum yağları olabilirler.

Fiziki özellik bakımından yağlar katı, yarı katı ve sıvı olarak sınıflandırılabilirse de, böyle bir gruplama pek doğru değildir. Çünkü dış sıcaklığa göre, aynı yağ her üç özelliği gösterebilir.

Sıvı yağlar, teknik bakımından kuruma özelliğine göre kurumayan yağlar (iyod indeksi düşük, yaklaşık 90'ın altında), yarı kuruyan yağlar (iyod indeksi yakaşık 90-130) ve kuruyan yağlar (iyod indeksi 130'un üstünde) olarak doymamışlık derecelerine göre sınıflandırılırlar. Kuruyan yağlar sınıfında bezir yağı, haşhaş yağı, ayçiçek yağı, kendir tohumu yağı, ceviz yağı vs. yağlar bulunmaktadır. Soya fasulyesi yağı, pamuk yağı, tahıl, hardal yağları, yarı kuruyan; zeytin, fıstık, hint, kakao yağları kurumayan yağlardır.

Bütün yağlar, kağıt üzerinde ısıtmakla kaybolmayan sabit bir yağ lekesi meydana getirirler. Yağların yoğunlukları 1,0'dan küçüktür. Yani sudan daha hafiftirler. Suda çözünmezler, alkolde pek az, fakat hidrofob çözücüler; eter, kloroform, benzin, benzen, karbon sülfür, karbontetraklorür vs. de çözünürler. Hindyağı petrol eterinde çözünmez, fakat alkolde erir. Yağlar kendileri gibi hidrofob maddeleri çözündürürler. Bundan parfümeride faydalanılmaktadır.

Kuvvetli asitlerle muamele etmekle veya basınç altında su ile ısıtılmakla yağlar gliserin ve serbest aside hidrolizlenirler. Kuvvetli alkalilerin etkisiyle gliserin ve yağ asitleri alkali metal tuzları “sabun” meydana gelir. Genellikle yağların bu şekilde parçalanmasına “sabunlaşma” denir.

Yüksek yağ asitlerinin saf trigliseritleri tamamen kokusuz ve tadsızdırlar. Tereyağı ve zeytinyağı gibi tabii yağların karakteristik koku, renk ve tatları az miktarda ihtiva ettikleri trigliserid olmayan başka maddelerden ileri gelir. Fakat düşük yağ asitlerinin gliseritleri de uçucudur ve bundan dolayı bazı tabii yağlara bunlar da koku verirler.

Tabii yağların renkleri yağda eriyen pigmentlerin bulunmasından ileri gelir. Bu pigmentlerin başlıcaları karatinoitler ve klorofildir; birincisi kırmızı veya sarı rengi, ikincisi de yeşil rengi verir. İnek tereyağı bol miktarda karotin ihtiva ettiği için sarı renktedir. Manda tereyağı karotin ihtiva etmediğinden renksizdir.

Yemeklik yağların teknolojisi: Yağların bulundukları hayvani veya nebati dokulardan ekstraksiyonunda uygulanan başlıca üç metod: Isı ile destraksiyon, basınç ve çözücülerle ekstraksiyondur.

Yağlarda bulunan istenmeyen maddelerin çoğu, yağ ekstraksiyonundan önce, yağlı maddelerde bulunan lipit, protein ve karbonhidrat maddeleri üzerine enzimlerin ve suyun etkisiyle meydana gelirler. Onun için tohum, yağlı meyveler ve yağlı hayvan dokusunun, bozucu etkileri en aza düşürecek biçimde saklanması ve taşınması gerekir.

Isı ile ekstraksiyon: Hemen hemen yalnız hayvani yağ elde edilmesinde uygulanır. Isı, yağın hücrelerden dışarıya akmasını sağlar. Yalnız fazla ısı hücrelerin büsbütün parçalanmasına ve pişmişlik tadının meydana gelmesine sebep olur. Isı ile ekstraksiyon su ile birlikte “yaş ekstrakisyon” veya susuz olarak “kuru ekstraksiyon” olabilir. Yaş ekstraksiyonda yağ açık kazanda veya otoklavda buharla ayrılır. Açık kazan metodunda iyice kıyılmış yağlı dokular bir miktar su ile kazana konup, yavaş yavaş karıştırılarak yaklaşık olarak 50°C'ye kadar ısıtılır. Yağ üste çıkar ve oradan dikkatle alınır. Bunun ılımlı bir tadı vardır. Koku giderme işine pek lüzum kalmaz; fakat bu metodla dokudan yağın tamamı çıkartılamaz. Şimdi daha çok otoklavda, nispeten yüksek sıcaklık ve 40 ile 60 psi basınçta buharla ekstraksiyon metodu uygulanmaktadır. Bu şekilde doku daha çok dağılmakta ve yağ ayrılması daha etkili olmaktadır.

Kuru ekstraksiyonda doku, buhar gömlekli ve karıştırıcılı yatay kazanlarda, vakumda ısıtılır. Yağın bir kısmı erimiş olarak dışarıya akıtılır, kalan kısmı ya basınçlı veya çözücüyle ekstraksiyon sonucu elde edilir. Bu metod yanmayan yağlar için kullanılmaktadır.

Basınçla yağ elde edilmesi: Bu metodla yağlı dokudan yüksek basınç altında yağ çıkarılır. Bazı durumlarda, mesela zeytinyağında, birden fazla basınç uygulanır. İlk basınçta az verimle fakat en iyi kalitede yağ elde edilir. Sıcak basınçla daha iyi verim alınırsa da, bu sırada istenmeyen müsilaj, renk, koku ve tad veren yabancı maddeler ve serbest yağ asitleri yağa karışırlar. Basınçla bütün yağı, yabancı maddelerden ayırmak zordur. Basınç metodu genellikle bitkilerden elde edilen yağlarda uygulanır.

Çözücü ile ekstraksiyon: Bu metod Fransız E. Deiss'in 1855'te Marsilya'da zeytinden karbon sülfürle yağ elde etmesiyle başlamıştır. Amerika'da bu metod başlıca petrol eteriyle soya yağı ekstraksiyonunda uygulanmaktadır. Sürekli ters akım cihazlarıyla bu metod Avrupa'da başka yağlara da uygulanmaktadır. Genellikle kullanılan çözücüler petrol eteri, benzen, trikloretilen, sikloheksan, karbon sülfür ve alkoldür.

Yağların rafinasyonu: Yağlı maddelerden elde edilen yağlar, temel madde olan trigliseridlerden başka yabancı maddeler de ihtiva ederler. Bunlar yağın cinsi ve miktarına göre değişirler. Bunlardan bazıları yemeklik yağlarda istenmezler. İnsan beslenmesine yarayan iç yağlar ve tereyağı gibi kara hayvanları yağları, uygun metodlarla elde edilerek, ayrıca bir rafinasyona gerek olmadan tüketilir ve saklanabilirler. Tereyağı daha dayanıklı hale getirilmesi için eritilerek sadeyağ şekline dönüştürülür.

Genellikle insan beslenmesinde kullanılan bitkilerden elde edilen ham yağlar yağlı meyve veya tohumun hasadından hemen sonra elde edilmişse, mesela presle elde edilmiş taze zeytinyağı ve ayçiçeğiyağı gene çok saftır. Doğrudan doğruya beslenmede kullanılabilirler.

Uzun taşıma ve depolama sırasında ham yağ hava, sıcaklık, nem ve enzimlerin tesiriyle içindeki istenmeyen maddelerin miktarı artar. Yağların saklanabilmeleri, yemeklik yağ olarak kullanılabilmeleri, keza margarin ve mayonez gibi yağlı ürünler elde edilmesinde kullanılmaları oldukça zordur. Ham yağlarda bulunabilen bu istenmeyen maddeler çoğu karbonhidrat olan zamklı maddeler, pigmentler, su, serbest yağ asitleri, fosfatidler, aldehitler, ketonlar, hidrokarbonlar ve uçucu yağlar gibi koku ve tad veren maddelerdir.

Yağları bu istenmeyen maddelerden kurtarma, kalitesini yükseltme işlemlerine rafinasyon (arıtma) denir.

Yağların sertleştirilmesi:

Sıvı yağlardan katı yağların elde edilmesine yağların sertleştirilmesi denir. Eskiden bu iş doymamış yağların yalnızca hidrojenlenmesi anlamına gelirdi (Bkz. Hidrojenlenme). Hidrojenlenmeyle doymamış yağ asitleri nikel, kobalt, palladyum vs. gibi katalizatörle birlikte hidrojen atmosferinde indirgenerek doymuş yağ asitlerine dönüştürülürler. Bundan özellikle margarin sanayiinde istifade edilir. (Bkz. Margarin)

Yağların bozulması:

Yağlar ısı, ışık, su, hava ve bazı metaller gibi dış tesirler ve bakteri, maya ve küf mantarları gibi mikroorganizmaların etkisine karşı hassastırlar. Bekletilmeleri sırasında bu faktörlerin tesiriyle yağlar “yağ bozulması” veya “acılaşma” dediğimiz, kimyevi olarak çok yönlü değişmelere uğrarlar. Bunun sonucu tad ve koku değişmesi olur ve sonunda da yağ yenilemez duruma gelir. Bu olay yağların hidroliz olması ve atmosfer oksijeniyle yükseltgenmesi sonucu değişik maddelerin meydana gelmesinden ileri gelir.

Kaynak: Rehber Ansiklopedisi

Bu konuda henüz görüş yok.
Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.

Yağlar Resimleri

Lipit
2 yıl önce

Lipitler, doymuş ve doymamış yağlar olarak ayrılır. Doymamış yağlar, oda sıcaklığında sıvı hâlde bulunan lipitler; doymuş yağlar ise yine oda sıcaklığında...

Lipit, Ansiklopedi, Fosfolipitler, Karbonhidrat, Steroitler, Kalp hastalıkları, ,
Yağ
2 yıl önce

esaslı yağlar mineral yağlar olarak sınıflandırılır. Benzin, mazot, gazyağı, parafin mumları gibi yağlar mineral yağlardır. Bu yağların mineral yağ olarak...

Yağ, Yağ
Yağ asidi
2 yıl önce

reaksiyonuna uğrayabilirler, bu yolla bitkisel yağlar margarine dönüştürülür. Kısmî hidrojenleşme ile doymamış yağ asitleri cis'den trans şekline izomerleşebilirler...

Yağ doku
2 yıl önce

Kadınlarda yağlar çoğunlukla kalça, karın ve bacak bölgesinde, erkeklerde ise karın ve bel bölgesinde birikir. İnsanın normal kilosu hücre içinde biriken yağ dokusuyla...

Yağ doku, Yağ doku
Omega-3 yağ asitleri
6 yıl önce

Omega-3 yağ asitleri (ω−3 yağ asitleri), n-3 pozisyonunda (omega-3) çift bağ içeren doymamış yağ asitleri. Vücut için gerekli olup insan vücudunda üretilemediğinden...

Omega-3, Alzheimer hastalığı, Antienflamatuar, Arterioskleroz, Ateroskleroz, Badem, Bağışıklık sistemi, Beyin, Brokoli, Ceviz, Cilt
Vücut yağ oranı
6 yıl önce

Esansiyel yağ yüzdesi erkekler için %3-%5, kadınlar için %8-%12 arasında değişir. Bununla birlikte özellikle gögüs ve bel bölgesinde toplanan depo yağlar sebebi...

Omega-6 yağ asitleri
2 yıl önce

Omega-6 yağ asitleri (ω−6 yağ asitleri), n-6 pozisyonunda (omega-6) çift bağ içeren doymamış yağ asitleri. Omega-6 bağına sahip yağ asitleri insan vücudunda...

Trans yağ
2 yıl önce

ettiğinden trans yağlar bazen tekli bazen de çoklu doymamış yağ olabilir, ama hiçbir zaman doymuş yağ olamaz. Trans yağlar, gerekli yağ asitlerinden değildir...