Zabıt Katibi

Zabıt Katibi ile ilgili bilgilerin yer aldığı sayfamız: Zabıt Katibi Zabıt katibi, adliyelerde (mahkeme veya savcılıklarda), bölge idare ve iş mahkemelerinde, seçim kurulları veya müdürlüklerinde veya icra dairelerinde (icra memuru sıfatı ile) çalıştırılmak üzere, Adalet Bakanlığı'nca, genel idare hizmetleri sınıfında istihdam edilen; kalem işleri, yazışma, dosyalama vb. işleri yerine getirmekle yükümlü, 657 sayılı kanuna tabi yardımcı yargı personelidir. Bilinenin aksine zabıt katibi, sadece kalem içerisinde sekreterya hizmeti veren, alınan ifadelerde veya yapılan duruşmalarda tutanak düzenlemekle görevli olan, yazı yazan yada salt dikte işini yapan personel değildir. Zabıt katibiyargı erkinin periferdeki görevlisi olup aynı zamanda çalıştığı kurum ile kamu arasında bir arayüz olma görevini yerine getirmektedir. Beşeri münasebetlerde olduğu gibi bir kurum ile vatandaş arasındaki münasebtlerde de iletişim ve bu iletişimin tamamlandığını bildiren feed back (geri bildirim) olmadan herhangi bir alanda hizmet sunumu veya bir problemin çözümlenmesi mümkün değildir. 21. yüzyıl dünyası iş yaşamında insanın amaçlara ulaşmak için bir araç değil, amacın ta kendisi olarak kabul edildiğini biliyoruz. Dolayısı ile insan unsuru her zaman önemini korumuş ve iş yaşamının vazgeçilmezi olmuştur. Zabıt katibi de çalıştığı birimde, vatandaş ile kurum arasında gerçekleşen iletişimin başlangıç noktası ve en önemli aktörüdür. Herhangi bir suretle başvuru, istek, dilek veya şikayetlerini bildirmek üzere savcılık veya mahkeme kalemlerine gelen vatandaşların ilk muhatapları zabıt katipleridir. İnsanlar hayatın akışı içerisinde, kontrol dışı gelişen birtakım olaylar sonucu, yürütülmekte olan bir soruşturmaya yada görülen bir davaya taraf olabilmektedir. Bu durumda, vatandaşların müşteki, mağdur, şüpheli, tutuklu, davalı, davacı vb. sıfatlarla kuruma başvurduğunu, haklarında herhangi bir suretle işlem yapıldığını hesaba kattığımzda, kişide meydana gelebilecek olan ajitasyonun daha da artmasına mani olmak için kişinin eğitim seviyesi, sosyo-kültürel durumunu göz önüne alarak hareket etmek gerekmektedir. Dolayısı ile problemlerin çözümü için etkili bir iletişim ve akılcı bir davranış tarzını oluşturmak veya geliştirmek de zabıt katibinin görevlerindendir. Zabıt katibi bu bu rolünü, kendi kişisel becerisi, iş deneyimleri, çalıştığı birimin, amirinin veya kalem mevzuatının tanıdığı yetki çerçevesinde yerine getirir. Çalıştığı birimin görev ve yetkilerine göre, bir yazı işleri müdürü gözetiminde, yazışmaları yapmak, kayıt tutumak, saklamak, evrak düzenini sağlamak, öncelikli veya süreli işlemleri yerine getirmek, iş akışını sağlamak, dosyalama ve gerektiğinde istenilen herhangi bir dosyaya en kısa sürede ulaşılabilecek bir biçimde arşivini oluşturmak yine zabıt katibinin sorumluluklarındandır. Dosya tasnifi ve arşivleme işlemlerinde, istenilen dosyanın vakit kaybedilmeden bulunmasını sağlaması ve iş akışında zaman kaybını önlemesi bakımından genellikle nümerik dosyalama sistemi tercih edilmektedir. Düzgün ve eksiksiz bir kayıt ve arşivleme sistemi ileride ihtiyaç duyulacak bilgilerin temini ve kurumun belli zamanlarda ihtiyaç duyacağı yargı alanı ile ilgili birtakım istatistiklerin yapılması ve güncellenebilmesi için mutlak gereklidir. Son yıllarda yapılan değişikliklerle ülkemizde yargı alanında birtakım düzenlemelere gidilmiştir. 2005 yılında kabul edilen 5237 sayılı TCK ile yargı alanında yapılan düzenlemere, Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP) ile devam edilmiştir. UYAP ile yargı sürecinin hızlandırılması hedeflenmiş ve bu nedenle ülkemizdeki bütün adliyelerle entegre ve birtakım kamu kuruluşları ile bağlantılı ulusal Network ağı oluşturulmuştur. Bu sistemle evrak oluşturma, kaydetme ve saklama işlemleri hızlandırılmış ve vatandaşların yargı alanındaki dilek ve şikayetlerine daha süratli, daha etkin cevap verilmesi hedeflenmiştir. Sahip olunan elektronik hesaplar aracılığı ile sistemden faydalanmanın en üst seviyede temini sağlanmış ve T.C. kimlik numarası ile kimlik ve adres bilgileri sorgulama, alma ve kaydetme işlemlerinin daha kolay ve hızlı gerçekleştirilebilmesi mümkün kılınmıştır. UYAP'ın kullanıcılarının başında yine zabıt katipleri gelmektedir. Eğitimlerini tamamlayan katipler sistemden azami seviyede faydalanmak ve kendilerini bu alanda geliştirmek çabası içerisindedirler. Bu sistemin kullanımı ve geliştirilmesi konusunda zabıt katiplerinin katkısı büyüktür. Osmanlı'da katiplik [1]Katiplik mesleği çok eskilere dayanmaktadır. Osmanlı Devleti'nde katip; kamu hizmetlerini yürüten sınıflardan biri olan kalemiye sınıfının işlerini yürüten personel olarak tanımlanmıştır. Merkez ve taşra teşkilatı olmak üzere iki yapılı mülki idare sistemine sahip olan Osmanlı Devleti, Rical-i Devlet (genel idare hizmetleri) sınıfında yetişen ve devlet yönetiminde dahi görev alabilen yöneticileri yetiştirebilmek amacıyla 1460'tan sonra Enderun Mektebi'ni kurmuştur. Çok disiplinli ve sıkı bir eğitim vermesi ile bilinen mektebin mensuplarından biri de kalemiye sınıfı öğrencileriydi. Kalemiye kadroları aşağıdan yukarıya doğru, mülazım, şakird, katip, halife, serhahalife, mübeyyiz, şerhli; mensup olduğu kalemin özelliğine göre de, ilamcı, tezkireci, rüznameci, kesedar gibi isimler alıyordu. Başarılı olan öğrenciler katip, kalem şefliği, reis'ül küttablık, nişancılık ve hatta sadrazamlığa kadar yükselmekteydi. Osmanlılar'da bilhassa 17. yüzyıldan sonra kalemden yetişerek sadarete yükselenler bulunmaktaydı. Dirayet sahibi katip ve münşilerin bazen padişaha bile yol gösterdikleri ve onları ikaz ettikleri görülürdü. Katiplik mesleği sadece yazı yazmaktan ibaret değildi. Devlet işlerini, katipliklerdeki bürokratlar yürütürdü. Özellikle Reis'ül Küttab her konuda sadrazamı bilgilendirirdi. Ketum olmak ve devlet sırlarını ifşa etmemek katiplerin en önemli özelliklerindendi. Fakat gerileme döneminde kalemlerde gizliliğe riayet edilmediği, kalem şeflerinin yazdığı bazı layihalardan anlaşılmaktadır. Katiplik ile kalem arasında bir mana münasebeti vardır. Kuran'ı Kerim'de Allah'ın kalem üzerine yemin etmesi (68/1) ve Levh-i Mahfuz'un yazılması için ilk yaratılanın kalem olması, Osmanlı'da katipliğe kutsiyet ve şeref kazandıran en önemli sebeptir. Kalemiye mesleğindeki adab terimiyle karşılanan kendisine has ahlaki değerler, ıslahat öncesi dönemlere kadar kutsiyetini korumuş ve bu meslekle ilgili eğitimde esas unsur olmuştur. Katiplerin esas varlıklarından olan defter, Levh-i Mahfuz'a; kalem ve kağıt da doğruluk ve yüz aklığına benzetilmiştir. Böylece katipliğin kutsiyeti vurgulanmış; devletin en değerli hazinesinin katipler tarafından tutulan kayıtlar olduğu, devlet nizamının ancak bununla tesis edilebileceği fikri insanlara aşılanmıştır. Osmanlı Devleti'nin gelişmesine paralel olarak yazılı kayıtlara duyulan ihtiyaç neticesinde resmi olarak teşkilatlanmış profesyonel katiplerden oluşan daireler kurulmuştur. Bu hizmet kurumlarının başlıcaları Defter-i Hakan, Hazine-i Amire ve Divan-ı Hümayun kalemleridir. Kalemler ismiyle bilinen kurumlar aynı zamanda ihtiyacı olan memurları da yetiştirmekteydi. Standart bir mektebi olmayan kitabet zor bir meslek olduğu için katiplerin temel eğitiminden sonra hususi suretle kendilerini geliştirmeleri gerekirdi. Osmanlı'nın cihan devleti haline gelmesinin ve altı asırdan fazla ayakta kalabilmesinin önemli unsurlarından biri de; kanunları, teşkilatı ve memurları ile verimli bir kamu bürokrasisine sahip olmasıdır. Kaynaklar [2]Ali Çetinkaya, Mülkiye Tarihi. Enderun Mektebi Tarihi. Şeref A.G.E. S.294 Osmanlı Tarihi 1. S.192-194 Recep Ahıshalı, Osmanlı Devlet Teşkilatı'nda Reis'ül Küttablık, Tarih ve Edebiyat Vakfı, İstanbul-2001

Bu konuda henüz görüş yok.
Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.