çalmak
1 . Bir şeyi elle veya başka bir araçla tutarak bulunduğu yerden ayırmak, kaldırmak:
"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı."- N. Cumalı.
2 . (-i, -den) Bir şeyi veya kimseyi bulunduğu yerden ayırmak:
"Çocuğu okuldan aldı."- .
3 . Birlikte götürmek.
4 . (nsz) Satın almak:
"Biz bir ya da iki parti alır, çekiliriz piyasadan."- N. Cumalı.
5 . (nsz) Ele geçirmek, fethetmek:
"Fakat aldıkları yerlerin ahalisini Türkleştiremediklerinden bu büyüklük onların zayıf düşmelerine sebep olmuş."- Ö. Seyfettin.
6 . (nsz) İçine sığmak:
"Bu kavanoz iki kilo bal alır. Bu salon bin kişi alır."- .
7 . (-e, nsz) Kabul etmek:
"Evine kiracı almak."- .
8 . (nsz) Kendine ulaştırılmak, iletilmek:
"Mektup almak. Haber almak."- .
9 . (nsz) İçeri sızmak, içine çekmek:
"Gemi su alıyor. Fotoğraf makinesi ışık almış, film yanmış."- .
10 . (nsz) Erkek, kadınla evlenmek:
"O sırada aldığı kadının babasının birçok yardımını görmüştü."- M. Ş. Esendal.
11 . (-i, nsz) Sürükleyip götürmek:
"Öküzü sel aldı, harmanı yel aldı."- .
12 . (nsz) Kazanmak, elde etmek.
13 . (nsz) Zararlı, tehlikeli bir şeye uğramak:
"Soğuk almak. Ceza almak."- .
14 . (-i, nsz) Bürümek, sarmak, kaplamak.
15 . (-den) Kısaltmak, eksiltmek:
"Ceketin boyundan almak."- .
16 . (nsz) Yolmak, koparmak:
"Kaş almak."- .
17 . Yerini değiştirmek, çekmek.
18 . Temizlemek:
"Karyolanın altını süpürge ile al. Örümcekleri al."- .
19 . (-i, -e) İçeri girmesini sağlamak:
"Sevdiği delikanlıyı gece evine almış."- N. Cumalı.
20 . (nsz) Tat veya koku duymak:
"Sigaradan hiç tat alamaz oldum. Burnu iyi koku alır."- .
21 . (-i, -e) Örtmek, koymak:
"Paltosunu sırtına aldı."- .
22 . (-i, -e) ... gibi anlamak:
"Bir sözü şakaya almak."- .
23 . (-i, -de) Yol gitmek, mesafe katetmek:
"O yolu bir saatte alırsınız."- .
24 . (-i, -den) Çalmak:
"Cebimden saatimi almışlar."- .
25 . Soldurmak:
"Güneş perdelerin rengini aldı."- .
26 . Vücuttaki hasta bir organı ameliyatla çıkarmak:
"Dalağını aldılar."- .
27 . (nsz) Motor çalışması için gerekli olan elektrik veya yakıttan yararlanır duruma gelmek:
"Savcı yardımcısı gaza bastı, motor almadı. Bir daha bastı, yine almadı."- H. Taner.
28 . (nsz) Göreve, işe başlatmak:
"Yeni bir kapıcı aldı."- .
29 . (nsz) Başlamak:
"Ãœsküdar'a gider iken aldı da bir yağmur."- Halk türküsü.
30 . (-den) Davranış veya makam değiştirmek:
"Aşağıdan almak. Tizden almak."- .
31 . (nsz) İçecek veya sigara içmek:
"Tadına bakmak için bir yudum aldım."- .
32 . (nsz) Yutmak, kullanmak:
"İlaç almak."- .
33 . (-den) Görevden, işten çekmek.
34 . (-den, nsz) Kazanç sağlamak:
"Bir pantolondan beş yüz lira alıyorlar."- .
35 . Gidermek, yok etmek:
"İçine biraz su koy, tuzunu alır."- .