Çanakkale Savaşı Deniz Harekâtları

Kısaca: Çanakkale Deniz Harekâtları, I. Dünya Savaşı'nda İtilaf Devletleri'nin Birleşik Filo ile savunmada kalan Osmanlı İmparatorluğu kara topçusu arasında 19 Şubat 1915'ten 18 Mart 1915'e kadar Çanakkale Boğazı'nda yapılan bir dizi deniz operasyonudur. Birleşik Filo'nun Çanakkale Boğazı'na karşı yaptığı 18 Mart tarihli en geniş kapsamlı saldırı, harekâtın son operasyonudur ve birçok kaynakta ''18 Mart Deniz Savaşı'' olarak geçmektedir. ...devamı ☟

Çanakkale Deniz Harekatları, I. Dünya Savaşı'nda İtilaf Devletleri'nin Birleşik Filo ile savunmada kalan

Osmanlı İmparatorluğu

kara topçusu arasında 19 Şubat 1915'ten 18 Mart 1915'e kadar Çanakkale Boğazı'nda yapılan bir dizi deniz operasyonudur. Birleşik Filo'nun Çanakkale Boğazı'na karşı yaptığı 18 Mart tarihli en geniş kapsamlı saldırı, harekatın son operasyonudur ve birçok kaynakta 18 Mart Deniz Savaşı olarak geçmektedir. İtilaf Devletleri, Churchill'in çabalarıyla sadece donanmayla Çanakkale Boğazı'nı geçerek İstanbul önlerine ulaşmak ve Almanya ile ittifak olan

Osmanlı İmparatorluğu

'nu tek darbeyle teslime zorlama planını kabul etmişlerdir. Bu harekat için oluşturulan Birleşik Filo 3 Kasım 1914'te Boğaz'a karşı taarruzlarına başlamıştır. Boğaz'daki mayın ve topçu savunmasını çökertmek için asıl girişim 18 Mart 1915 tarihinde yapılmıştır. Bu muharebede Birleşik Filo'ya dahil üç zırhlı batmış, dört zırhlı da ağır biçimde hasar görerek savaş dışı kalmıştır. Birkaç gün içinde İtilaf Devletleri, Çanakkale Boğazı'nın sadece donanmayla geçilemeyeceğini, ancak kara ordusu ile Gelibolu Yarımadası'nın işgal edilmesiyle Boğaz'ın açılabileceğine karar vermiştir. Bu kararla 25 Nisan 1915 günü Yarımada'ya çıkarma yapılmıştır. Savaş öncesi I. Dünya Savaşı, Avusturya Macaristan İmparatorluğu'nun 28 Temmuz 1914 tarihinde Belgrad'ı bombalamasıyla fiilen başlamıştı.

Osmanlı İmparatorluğu

ise Almanya'nın Rusya'ya savaş ilan etmesinden bir gün sonra, 2 Ağustos 1914 günü Almanya ile bir ittifak antlaşması imzalamıştır. Antlaşmanın imzalanmasında

Osmanlı İmparatorluğu

'nun savaş hazırlıkları tamamlanana kadar tarafsız görünmesine karar verilmiştir. Diğer deyişle antlaşma gizli tutuldu, Osmanlı "silahlı tarafsızlık" ilan etti. Ertesi gün ise seferberlik hazırlıklarına başlanmıştır. Bu arada Alman Akdeniz Filosu, Almanya'nın 4 Ağustosta Belçika'ya saldırmasıyla Filo'nun ana gücünü oluşturan ağır kruvazör Goeben ile hafif kruvazör Breslau, İngiliz kontrolündeki Cebelitarık'tan ya da Süveyş Kanalı üzerinden Akdeniz dışına çıkamaz duruma gelmiştir. Bunun üzerine Amiral Wilhelm Souchon 8 Ağustos'da İstanbul'a gitmeye karar vermiştir. Peşlerindeki İngiliz Filo'su önünde çekilen gemiler, 10 Ağustosta Çanakkale Boğazı önlerinde gelmiştir. Enver Paşa Çanakkale Müstahkem Mevkii Komutanlığı'na "Gemilerin bekletilmeksizin içeri alınması" talimatını vermiştir. Gemiler 3 Ağustos'ta İstanbul önlerine gelmiş bulunmaktadır. Uluslararası antlaşmalar gereği bu gemilerin ya 24 saat içinde Osmanlı karasuları dışına çıkacak ya da silahtan arındırılarak enterne edilecektir. Ancak Alman büyük elçisinin şiddetle karşı çıkışı üzerine gemilerin

Osmanlı İmparatorluğu

'nca satın alındığının ilan edilmesi gibi bir çözüme gidilmiştir.Gemilere Osmanlı bayrağı çekilir. Goeben'in adı Yavuz, Breslau'nun adı da Midilli olmuştur. Bunun üzerine İngiltere, Çanakkale Boğazı çıkışını ablukaya alma kararı vermiştir. Bu tarihe kadar Malta Üs Komutanı olan İngiliz Amiral Carden, 20 Eylül'de Abluka Filosu Komutanlığı'na atanmıştır. Emrinde İngiliz Indomitable ve Indefatigable muharebe kruvazörleri, Dublin ile Glochester hafif kruvazörleri, Verite ve Suffren Fransız muharebe gemileri ve 12 muhrip, 6 denizaltı bulunmaktadır. Amiral Souchon'un 9 Eylül 1914 tarihinde Osmanlı Donanma Komutanlığı'na atanması ardından Amiral'in komutasındaki bir Osmanlı filosu 29 Ekim 1914 günü Karadeniz'e açılmış ve Rusya'nın Odessa, Sivastopol, Norvosiski ve Feodosya limanlarını bombalamışlardır. Bu taarruz, Enver Paşa'nın 25 Ekimde Amiral'e verdiği yazılı emre dayanmaktadır. Rusya'nın askeri tepkisi 1 Kasım 1914 günü Kafkasya üzerinden Osmanlı topraklarına taarruz etmek olmuştur. Aynı gün İngiliz gemileri İzmir ve Kızıldeniz'deki Akabe limanlarını bombaladılar. İki gün sonra 3 Kasımda İngiliz birlikleri Basra Körfezi'nde Osmanlı topraklarına çıkarıldılar. Aynı gün iki İngiliz ve iki Fransız savaş gemisi Çanakkale Boğazı'ndaki Osmanlı istihkamlarını ateş altına aldılar.

Osmanlı İmparatorluğu

böylece savaşa fiilen girmiştir. Harekat kararı İtilaf Devletleri'nin Çanakkale Boğazı'na karşı bir askeri harekat kararı almalarına varacak kilometre taşlarından biri Çar II. Nikolay'nın İngiltere'ye yönelik talebidir. Çar bu talebinde –Boğazlar'dan söz etmeden-

Osmanlı İmparatorluğu

'na karşı bir askeri hareket ve askeri malzeme yardımı talep etmiştir. İngiliz Savaş Bakanı Lord Kitchener bu isteklerin askeri harekat yanına olumlu yanıt vermişti. Çarlık'ın böyle bir askeri hareketten beklentisi Osmanlı'nın Kafkasya'dan bir kısım birliğini çekmek zorunda bırakılması, bunun da Rusya'nın bu cephedeki yükünü hafifleteceğidir. Diğer önemli bir kilometre taşı ise Yunanistan Başbakanı Venizelos'un, bir çıkarma yapılması durumundan Yunanistan'ın bu harekata askeri olarak katılabileceğini İngiltere'ye bildirmesiydi. Venizelos, 19 Ağustos 1914 tarihinde Çanakkale Boğazı'na taarruz etmeye dayanan ayrıntılı bir planı İngiliz yetkililere iletmiş, bu taarruza Yunanistan'ın da birlik verebileceğini belirtmişti. Ancak Venizelos'un planında Bulgaristan'ın da İstanbul'a saldırması koşulu vardı. İngiliz askeri makamları planı incelemiş ve fazla şarta bağlı olması dolayısıyla uygulanmasının olanaksız olduğu yönünde rapor vermişti. Bulgaristan meselesi son derece akıllıca seçilmiş bir koşuldur. Osmanlı Ordusu'na her türlü Alman desteği için kullanılabilir tek ulaşım yolu olan demiryolu Bulgaristan üzerinden geçmektedir. Bu destek hattının kesilmesi, ancak Bulgaristan'ın İtilaf Devletleri tarafına geçmesiyle olanaklıdır. Diğer yandan İngiltere'nin İstanbul Büyükelçisi Sir Louis Mallet, Ağustos ayında Boğazların yabancı savaş gemilerine kapatılmasının ardından Boğazların zorla geçilmesi yönünde bir öneriyi rapor etmiştir. Mallet, donanmanın geçmesinden sonra Boğazların kara birliklerince işgal edilmesi gerektiği görüşünü öne sürmekteydi. Bir yandan bu savaş planları yapılırken İngiliz Hükümeti

Osmanlı İmparatorluğu

'nu savaşın dışında tutmaya çabalıyordu. Osmanlı savaşa girdiğinde ilk askeri harekatının Süveyş Kanalı üzerine olacağı tahmin ediliyordu. Bu bölgeye Batı Cephesi'nden o sıralarda birlik kaydırılmasına olanak yoktu. Müstemlekelerden kuvvet aktarmak ise aylar alırdı. Goben ve Breslau üzerinde ısrar ediliyordu. Bu gemilere, Ege'ye çıktıkları takdirde, eğer Alman askeri personeli taşıyorlarsa, Alman savaş gemisi işlemi uygulanacaktı, yani ateş açılacaktı. Çanakkale Boğazı'nın geçilerek İstanbul'un zorlanması fikrinin İngiliz Parlamentosu'nda ilk olarak 25 Kasım 1914 tarihindeki İngiliz Başbakanlık Toplantı Salonu'ndaki olağan toplantıda Churchill tarafından ortaya sürüldüğü kabul edilmektedir. Mısır'ın savunulması konusunda alınacak ek önlemlerin konuşulmasının hemen ardından söz alan Deniz Bakanı (Denizcilik Birinci Lordu) Churchill, Bu ifadelere karşın o günkü toplantıda bu konu üzerinde bir görüşme açılmamıştır. Sonraki toplantılarda Savaş Bakanı Lord Kitchener, Fransa Cephesi'nin durumu nedeniyle Çanakkale için asker veremeyeceğini kesin olarak ifade etmiştir. Fransız orduları Başkomutanlığı da Batı Cephesi'nden başka bir yer için asker alınmasına şiddetle karşıdır. Harekat için kesin karar ise Konsey'in 28 Ocak 1915 tarihli toplantısında alınmıştır. Toplantı tutanağında karar şu ifadeyle yer almaktadır. Esasen kara unsurlarının desteği olmadan, donanmanın tek başına İstanbul'u işgali girişimi bütün bütün Churchill'in çabaları sonucu uygulamaya konulmuş görünmektedir. == Taraflar: kuvvetler, hazırlıklar, planlama Osmanlı: Çanakkale Müstahkem Mevkii Kabaca 62 km. uzunluğundaki Çanakkale Boğazı, 1,2 km. ile 7 km. arasında değişen bir genişlik göstermektedir. Ege Denizi girişinde 3,2 km. genişliktedir. En dar olduğu kesim Çanakkale ile Kilitbahir Burnu arasıdır ve burada genişlik 1,2 km.dir. Boğaz boyunca yüzey akıntısı, Marmara Denizi'nden Ege Denizi yönündedir, dolayısıyla Marmara'ya geçen suüstü tekneleri için hız kesicidir. Çanakkale Boğazı'nın savunması kolordu düzeyindeki Çanakkale Müstahkem Mevkii Komutanlığı sorumluluğundadır. Komutanlık,

Osmanlı İmparatorluğu

ile Almanya arasında ittifak antlaşmasının yapıldığı 3 Ağustos'tan sonra, Başkomutanlık'ın emri ile 5 Ağustos 1914 tarihinde kurulmuştur. Çanakkale Deniz Savaşı öncesinde Mevkii, Cevat Paşa komutasındaydı. Bu nedenle mayınlama çalışmaları Kepez Burnu önlerinden Çanakkale gerisine kadar olan kesimde yapılmıştır. Esasen Boğaz'a mayın döşenmesi ile ilgili elde hazır bir plan vardır. İki mayın hattı öngören bu plan İngiliz Deniz Kuvvetleri'nden bir subay tarafından hazırlanmıştı. İtilaf Devletleri Birleşik Filosu'nun Çanakkale Boğazı'na yönelik ilk saldırısının yapıldığı 19 Şubat 1915 tarihine kadar Boğaz'a 9 mayın hattı döşenmiştir. Bu hatlar 40 - 45 metre aralıkla, çoğunlukla 4 – 5 metre derinliğe (birinde 2,5 metre) aralıklarla atılmış mayınlardan oluşmaktadır. Bu mayınlama çalışmaları sırasında bazı mayınlar kısa süre sonra infilak etmiş, bazıları da akıntı nedeniyle sürüklenip işlemlerini yitirmişlerse de büyük kısmı ele geçirilip kullanılmıştır. Bu şekilde ele geçen mayınlar Alman torpil uzmanı Yüzbaşı Goehl tarafından tek tek kontrol edilmiştir ve toplam 145 adet olarak Çanakkale Boğazı'nda kullanılmıştır. Mayınlama önlemleri yanında zamanı geldiğinde akıntıya bırakılarak İtilaf Devletleri gemilerine doğru sürüklenmeleri için 13 mayın ayrılmış ve bunların suya bırakılması için gereken düzenlemeler yapılmıştır.

Tabyalar

Liman von Sanders başkanlığında bir Alman heyetinin Osmanlı ordusunu geliştirmek için Türkiye'ye gelmesinden sonra hem İstanbul, hem de Çanakkale Boğazı'nın savunma Komutanlığı'na Amiral Usedom getirildi. Ardından 42 Alman subay ve eri Çanakkale'ye gelerek göreve başladılar. Bu sayı 18 Mart 1914'e kadar 24 subay ve 432 eri bulmuştur. Hamidiye Tabyası tümüyle Alman subay ve erlerinin kontrolündeydi. Mayın hatlarının korunması ve Boğaz'dan geçişin engellenmesi için etkili bir savunma kurabilmek amacıyla Almanya'dan güçlü toplar ve mühimmat sipariş edildi. Ancak bu toplar ve mühimmat, Almanya ile

Osmanlı İmparatorluğu

arasındaki kara yolu üzerinde bulunan Bulgaristan ve Romanya'nın savaşta henüz tarafsız konumda olmaları nedeniyle Çanakkale Deniz Savaşı boyunca Osmanlı makamlarına teslim edilemedi. Dış Tahkimatın silahları 150 mm.lik 19 ağır top, 6 havan ve 4 adet “mantelli” adı verilen eski model toplardan oluşur. Hepsi, “çakılı” yani sabit toplardır. * Merkez Tahkimat ise Kepez – Soğanlıdere hattı ile Nara – Değirmendere hattı arasında kalan kesimdir. Avrupa Yakası’nda Degirmendere, Namazgah, Anadolu Hamidiyesi (Hamidiye 2), Anadolu Mecidiyesi, Anadolu Yakasında Nara, Rumeli Mecidiyesi, Çimenlik, Rumeli Hamidiyesi (Hamidiye 1), Çimenlik, "Dardanos" ve Mesudiye olmak üzere on tabya (topçu bataryası) halinde düzenlenmiştir. Tahkimatlarda menzilleri 16,9 km. olan 35,5 cm.lik 24, diğerleri daha küçük çaplarda olmak üzere toplam 137 top bulunmaktaydı.

İtilaf Devletleri: Birleşik Filo

Saldırı gücü için Carden'in Akdeniz filosu güçlü savaş gemileriyle desteklendi. Böylece Çanakkale Boğazı'nı zorlamak için Birleşik Filo oluşturuldu. Amiral Carden 11 Ocak tarihli raporunda 12 muharebe gemisi, üçü ağır olmak üzere altı kruvazör, 16 muhrip, 12 mayın tarayıcı, 6 denizaltı ve çeşitli sınır gemiler gerekeceğini bildirmişti. İstediği bu gemilere ilaveten emrine yeni hizmete girmiş olan Queen Elizabeth ile Irresistible zırhlıları da verilecektir. Fransız Hükümeti tarafından, harekat için Amiral Guépratte komutasında dördü zırhlı, dördü denizaltı olmak üzere 26 parçalık bir filo tahsis edileceği bildirildi. Churchill de İngiliz gemilerini Amiral Carden komutası altına girmek üzere bölgeye hareket ettirmiştir. Bu şekliyle filoda orta ve ağır çapta 247 namlu bulunmaktadır. Asker sıkıntısı nedeniyle harekat başlangıçta sadece deniz kuvvetlerine dayanmaktayken, Şubat başında, kraliyet denizcilerine destek olmak üzere 29. Britanya Tümeni de Mısır'da eğitim görmekte olan Avustralya ve Yeni Zelanda birliklerine katıldı. Savaşın o aşamasında, bu kara birliklerinin Boğaz'da değil İstanbul'un işgalinde kullanılması öngörülmekteydi. == Harekatlar Denizaltı harekatları İngiliz denizaltıları, 1914 yılından itibaren, asıl savaş henüz başlatılmadan, saldırıya geçmişlerdir. İngiliz amiral Carden komutasındaki Abluka Filosu, 20 Eylül 1914 gününden beri Yunanistan sınırları içindeki Dedeağaç'tan İzmir Körfezi'ne kadar tüm Kuzey Ege kıyılarında bir abluka uyguluyordu. Komutası altındaki üç İngiliz (B9, B10 ve B11) ve üç Fransız (Joule, Saphir ve Marioette) denizaltısı bu görev için kullanılıyordu. Bu denizaltılarla Marmara Denizi'ne geçilip geçilemeyeceği araştırılmak istendiğinde bu iş için B – 11 kullanılmasına karar verilmiştir. Gelibolu Yarımadası'nın işgali için çıkarmalar yapıldığı 25 Nisan 1915 gününden hemen sonra da, bölgedeki Osmanlı kuvvetlerinin (5. Ordu) deniz üzerinden asker, mühimmat ve erzak ikmalini engellenmek için denizaltı operasyonları, bölgeye gönderilen yeni denizaltıların da katılımıyla yapılmıştır. Bu harekatlar sırasında İtilaf Devletleri'ne ait 13 denizaltı kullanılmış ve Çanakkale Boğazı'nı 27 kez geçme girişiminde bulunulmuştur. Bu teşebbüslerde 3 İngiliz denizaltısı ve 3 Fransız denizaltısı ile bir Avustralya denizaltısı batmış, bir Fransız denizaltısı da ele geçirilmiştir.

Osmanlı İmparatorluğu

'nun bu denizaltı harbindeki gemi kayıpları ise toplam tonajı 21 bin ton olan 8 askeri gemi (Mesudiye, Barbaros Hayreddin zırhlıları, Yarhisar muhribi, Peleng-i Derya, Nur-ül Bahir gambotları, Nara ve Sakız destek gemileri ile toplam tonajı 38.500 ton olan Şirket-i Hayriye ve Haliç Şirketi'ne ait 31 ticaret gemisi batmıştır. Bunların yanı sıra 200'den fazla küçük tekne ve mavna da batırılmıştır. Toplam gemi kaybı 63.516 tondur. Bu denizaltı harekatları her ne kadar 5. Ordu'nun savaş gücünde yıkıcı bir hasar yaratmadıysa da,

Osmanlı İmparatorluğu

'nun gemi, insangücü, malzeme ve mühimmat yönünden ağır sayılabilecek kayıplara uğramasına neden olmuştur. Sonuç olarak asker nakliyatı mayıs ayı ortalarından itibaren Trakya üzerinden kara yoluyla yapılmaya başlanmıştır. Bu durumda 12 saat gerektiren nakliyat bir haftayı bulmuştur. Diğer ikmal maddeleri sevkiyatı da kara yoluna kaydırılmıştır. Sonuç itibarıyla Müttefik denizaltı operasyonları cephe kuvvetlerinin ikmalini zor, zahmetli, zaman alıcı hale getirmiş ve en azından altı kat daha pahalıya mal olmasına yol açmıştır.Özellikle mühimmat nakliyesinde yaşanan gecikmeler cephelerde belirgin sıkıntılar yaratmış, hatta bazı taarruzların sırf bu yüzden ertelenmesine neden olmuştur. Bir diğer önemli ikmal malzemesi olan tıbbi malzeme sevkiyatındaki gecikmelerin de ölümcül olması tabidir. Bütün bunların sonucunda denizyoluyla ikmal kademe kademe terk edildi. Öyle ki Müttefik Donanma Komutanlığı, 1915 yılı Aralık ayı itibarıyla Marmara Denizi'nde hedef yokluğundan denizaltı operasyonlarına son vermeye karar vermiştir.

Suüstü harekatları

İtilaf Devletleri'nin Çanakkale Boğazı top bataryalarına karşı ilk girişimi, Osmanlı Donanması'nın Yavuz ve Midilli'nin de katıldığı Karadeniz'deki Rus limanlarını bombalamasına bir misilleme olarak 3 Kasım 1914 günü altı kruvazörle yapılmıştır. Bu tarihte henüz Boğaz'ın zorlanması yönünde alınmış bir karar yoktur. Söz konusu karar 25 Ocak 1915 tarihli İngiliz savaş konseyi toplantısında alınacaktır. İlk aşamaya 19 Şubat 1915'de başlandı. Ancak bundan önce Çanakkale Boğazı önlerinde devriye gezen İngiliz gemileri 3 Kasım'da Dış Tahkimat bölgesini 17 dakika süren bir topçu taarruzu yapılmıştır. Bu taarruz, menzilin çok dışından yapıldığı için top başında yapacak bir şey yoktu. Personel uygun sığınaklara çekilmiştir. Mermilerden biri Seddülbahir Kalesi içindeki cephaneliğin 3 metre kalınlıktaki toprak dolgusunu ve tavanını delerek içeride patlamıştır. Cephanelikte 11 ton barut ve 360 ağır top mermisi bulunmaktaydı. İçeride sığınmış olan 5 subay ve 81 er şehit olmuş, 23 er yaralanmıştır. Söz konusu gemiler Osmanlı mevzilerine karşı 170 namluyla ateş açmışlardır. Filodaki bu topların çaplarına göre sayıları, 30,5 cm.lik 48, 23,4 cm.lik 20, 16 cm.lk 20, 15 cm.lik 56, 10,5 cm. 26'dır. Sabah 09:50’de başlayan harekatın ilk bölümünde hedef olan tabyalar 7.700 – 15.000 yardadan (7 – 13,7 km.) ateş açmışlardır. Osmanlı topçusu menzilleri kısa olduğu için karşılık verememiştir. Saat 14:00 dolaylarında gemiler ilerleyerek 5 - 7 km.den atışa geçince Osmanlı tabyaları karşılık vermeye başlamıştır. Saat 16:40'da Orhaniye Tabyası ateşini fazla yaklaşan Vengeance Zırhlısı üzerine toplamıştır. Bunun üzerine diğer zırhlılar ateşlerini Orhaniye Tabyası'na yönelttiler. Birleşik Filo'nun 7,5 saat süren taarruz yaklaşık olarak bin mermi harcanarak saat 17:30'da sona erdirilmiştir. Osmanlı tabyalarında kayıp ikisi subay olmak üzere 4 şehit ve 11 yaralıdır. Toplarda hasar yoktur. Havanın kararması üzerine saat 17:30'da donanma geri çekilmiştir.
Taarruz
başarılı olmamıştı. Bunun nedeni, gemilerin yeterince yaklaşmadan, uzaktan ateş açması ve sık sık yer değiştirmiş olmalarına bağlanmıştır. Dolayısıyla Dış Tahkimat'a taarruzun yenilenmesi gerekiyordu.

25 Şubat taarruzu

Birleşik Filo'nun zırhlılarının 7,5 saat içinde bin mermi kullanarak dövdüğü Osmanlı tabyalarının susturulamaması bir başarısızlıktı. Ancak yine de bir kazanım vardır. Birleşik Filo Komutanlığı, Osmanlı tabyalarının yan ateşe alınabilmek gibi bir zaafı olduğunu böylece anlamıştır. Ayrıca tabyaların vurulmasının yeterli olmadığı ortaya çıkmıştı. Tabyadakiler, gemiler atış menzillerinin dışındayken siperlere çekilmekteydiler. Gemiler menzile girince top başı edip ateşe başlamaktalar, gerektiğinde yakınlarda patlayan top mermilerinin yığdığı toprağı temizleyip topları yeniden ateşe hazır hale getirmektedirler. Bu durumda, her topun, tek tek vurulup imha edilmesi gerekmektedir. Bozan hava sebebiyle bir sonraki saldırı ancak 25 Şubat 1915 günü başlatılabilmiştir. Fakat bu arada muhriplerin koruması altında, zaman zaman Osmanlı topçusunun ateşi altında 25 Şubat'a kadar dış kesimde mayın taraması yaptılar. Ancak buralara zaten mayın atılmamıştı. Hem cepheden, hem de yandan ateş altına alınan Osmanlı tabyalarında personel top başı yapamadılar. Boğaz'ın Dış Tahkimatı'nın imha edilmesi Avrupa'da beklenenin üstünde sonuçlar doğurmuştur. Bükreş'ten gelen bir istihbarat raporunda İtalya'nın İtilaf Devletleri yanında savaşa katılması yönünde büyük bir ümit olduğu belirtilmekteydi. Yunan Genel Kurmayı da bir gün sonra Gelibolu'ya çıkarma yapmak için artık çok geç kalındığı görüşündedir. Yunan Kralı, muhtemelen hem Genel Kurmay'ın, hem de Rusya'nın durumundan etkilenmiş ve Venizelos'un önerisini kabul etmediğini bildirmiştir. Bu arada İstanbul'daki durum da son derece gergindir. Öyle ki Saray'ın ve Hükümet'in Konya'ya taşınması için gereken hazırlıklar başlatılmıştı. Hazinenin, müzedeki kutsal emanetlerin ve saraydaki değerli eşyanın nakliyesi için gerekli planlamalar yapılmıştı.

26 Şubat – 17 Mart taarruzları

* 26 Şubat : Dış Tahkimat'ın tümüyle susturulmasından sonra Amiral Carden'in planının ikinci aşamasına geçilmesi gerekmektedir. Bu aşamada, gemilerin Boğaz'a girerek Orta Tahkimat kesimindeki bataryaların imhası ve mayınların temizlenmesi planlanmaktadır. : Bu arada en ilerideki Osmanlı bataryalarının bulunduğu Dardanos Tabyası'nın imhası hedeflenmiştir. Ama önce bu hatta kadar olan sularda mayın tarama işlerine girişildi. 26 Şubat'ta sabaha karşı Amethyst Kruvazörü ve 7 mayın tarama Boğaz'a girdiler. Osmanlı mevzilerindeki ışıldaklar gemileri tespit edince Amethyst'e karşı ateş açılmıştır. Birkaç isabet alan gemi çekilince bu kez ateş mayın tarama teknelerine kaydırıldı. Yedi tekneden dördü battı ve bir diğeri ağır hasar gördü. Saat 11:00'de Majestic Orhaniye Tabyası'nı yeniden ateş altına almıştır. Bu arada mayın tarama tekneleri Karanlık Liman'ı taramaktaydılar. Seddülbahir kıyılarına çıkarılan 45 kişilik bir müfrezeydi. Tabya'daki altı toptan dördü imha edildi. Ertuğrul Tabyası'na ilerlerlerken üzerlerine ateş açılmıştır. Bunun üzerine müfreze gemiye alınmıştır. Saat 17:00'de Boğaz'a girmiş olan gemiler Seddülbahir – Kumkale hattına çekildiler. Fakat burada, Boğaz'ın girişini emniyete alındığı düşünülürken Seddülbahir Tabyası'nın havan bataryası ateşe başlamıştır. Bunun üzerine batarya seri ve uzun süreli olarak ateş altına alınarak susturuldu. : Amiral Carden'in planının ikinci aşamasının ilk gününde gemiler tatminkar bir iş görememiştir. İlk kez hareketli toplar ve obüslerin yarattığı sıkıntılar yaşandı. Hava keşfi yapılmasına da olanak bulunamamıştır. Tüm bunların sonucunda gemiler saat 16:00'yı geçe geri çekildiler. : Gün içinde Osmanlı bataryalarında 342 top mermisi kullanılmıştı. Gün sonunda tüm bataryalar imha edilmiştir ve batarya personelinden 3 kişi yaşamını yitirmiş, 8 kişi de yaralanmıştır. : Amiral de Robeck 1 Mart'ta Triumph ve Albion'u, iki muhribin katılımıyla Dardanos Tabyası'nı bombardıman etmekle ve bu kesimde yeni yapılan mevzileri tespit etmekle görevlendirilmiştir. Diğer yandan Majestic ve Ocean, hareketli topları bulmakla görevlendirildi. Bu gemilere Halileli'nin kuzeyindeki iki batardan ateş açıldı. Ancak karşı ateşle kısa sürede susturuldular. Gemiler Erenköy yönünde ilerlediklerinde bu kez bu kesimde Osmanlı obüslerinin ateşiyle karşılaşmışlardır. Bu arada Seddülbahir açıklarından gelen Irresistible de harekata katıldı. Osmanlı obüsleri de bir süre sonra susturuldular. : Boğaz'da ise saat 14:30'dan 16:30'a kadar Tenger, Halileli ve Erenköy civarı aralıklı olarak bombalanmıştır. Prince George Zırhlısı da Boğaz'dan Dardanos'un bombardımanına katılmıştır. Amiral Carden, harekatın gidişatından umutlu görünmektedir, 2 Mart'ta Londra'ya "Hava güzel gittiği takdirde 14 gün sonra İstanbul'da olacağını bildiren bir telgraf çekmiştir. : Kumkale İskelesi'ne çıkarılan bölük, açıktaki Conrwallis ve Agamemnon tarafından desteklenmektedir. Bölük, Osmanlı topçusunun şarapnel ateşinden etkilenmeden karaya çıkmayı başarmıştır. Ancak Kumkale Köyü ve yel değirmenlerinden açılan piyade ve topçu ateşi, düzeni bozmuştur. Askerler, makineli tüfekleri sahilde bırakarak Kumkale Tabyası duvarları gerisine sığındılar. Bunun üzerine Irresistibele yel değirmenlerini ateş altına alarak yıkarken Scorpion Muhribi de İntepe'deki bataryayı susturmuş ve ateşini piyade mevzilerine kaydırmıştır. Bu sayede sahilde bırakılan ağırlıklar alınabildi. Kıyıya yanaşan muhripler Yenişehir'i yan ateşine aldılar. Elindeki kuvvetin yetersiz olduğunu gören bölük komutanı saat 13:45'den sonra çekilmeye karar vermiştir. Ancak Kumkale Köyü'nde saklanmış olan Osmanlı askerinin ateşi yüzünden hava kararıncaya kadar filikalara binemediler. Kayıplar 20 ölü, 24 yaralı ve 4 kayıptır. Açıktaki Irresistible'ın karayla bağlantı kurarak yürüttüğü koruma ateşi, kayıpların daha fazla olmamasını sağlamıştır. Bu iş için 1.200 kadar top mermisi kullanılmıştı. : 4 Mart'ta sadece donanmayla Boğaz'ın geçilemeyebileceği, sırtların işgal edilmesinin gerekebileceği fikri yavaş yavaş yerleşmeye başlamıştır. Bizzat Amiral Carden, hareketli topların ve obüslerin imha edilememesi durumunda ya her şeyi göze alarak Boğaz'ı geçeceğini, ya da işgal için kullanılacak kuvvetler hazır oluncaya kadar beklemek gerekeceğini bildiriyordu. Bir kara harekatına karar verilecek olursa en iyi planın Bolayır taraflarında bir gösteriş yapılarak Seddülbahir'e asker çıkarılması olacağı görüşünü ortaya koymaktadır ki, Bu arada Kumtepe çevresinde bulunan bir bataryaya ateş emri verilmiştir. Batarya Queen Elizabeth 17 isabet kaydetti ise de hasara yol açamadı. Gemiler ateşlerini 15:45'de Namazgah Tabyası'na çevirdiler. Diğer yönden tabyaların uzaktan bombalanması etkili bir sonuç getirmemektedir. Yakın mesafeden ateş gereklidir. Ancak mayın endişesi yüzünden gemiler tabyalara yaklaşamamaktadır. Mayınların temizlenmeye çalışılmasında ise hareketli toplar etkili bir ateş sağlayarak bu girişimleri sekteye uğratmaktadır. Bu nedenle daha çok geceleri sürdürülen mayın tarama çalışmaları 16 – 17 Mart gecesine kadar aralıklarla sürdürülmüştür. Ancak bu çalışmalarda mayın hatları üzerinde tatminkar bir sonuç elde edilemedi. Üstelik personel kayıplarının yanı sıra mayın tarama gemilerinin de yarısı kaybedilmişti. Amiral Carden'in "isabet oranlarının artması" tespiti, 13 Mart gecesi çok belirgin bir hal almıştır. Amethyst Kruvazörü korumasında mayın taramasına çıkan tekneler yine ateş altına alınmıştır. İki teknenin tüm persoleni ölmüş, pek çok kişi yaralanmıştı. Teknelerden ancak iki tanesi ığrıp düzenini denize salmayı başarabildiler. Çoğunun donanımları tahrip oldu. Dört balıkçı teknesiyle iki istimbot ağır hasar gördü. Osmanlı topçusunun 974 top mermisi ateşlediği gecenin kayıpları, çoğu Kruvazör'de olmak üzere 27 ölü ve 43 yaralıdır. –gerçekte yoktu- bu kesimdeki topçu bataryaları imha edilememişti. Buradaki hareketli topların, bir kara kuvvetinin harekatı olmadan etkisiz kılınması ise pek olanaklı görülmüyordu. Dolayısıyla mayın temizleme işleri daha ileriye götürülememişti. Bununla birlikte Amiral Carden 14 Mart tarihli raporunda "zorlu ve sürekli bir harekat yapılması zamanının geldiğini tamamıyla kabul ediyordu. Mayın tarlalarını gündüzün, donanmanın ateşi altında temizleyerek, Boğaz'ın dar kısmındaki istihkamlara, olanca kuvveti ile taarruz edecekti." Amirallik üst komutanlığı bu öneriyi 15 Mart'ta onaylamıştır. Yine de Mondros Limanı'da toplanan kara kuvvetlerinin, deniz harekatıyla sonuç elde edilmesinin mümkün olmadığı kesin belirleninceye kadar kullanılması düşünülmüyordu. Dahası, bir kara harekatı giderek daha güç görünmekteydi. Gözlemler, "Tükler… kunduzlar gibi çalışıyorlar" diye özetleniyordu. Her sabah yeni yeni siperler ve tel örgüler görülüyordu. Bu kuvvetin de Gelibolu Yarımadası'nda kullanılmasına gerek yoktu, "Türklerin Yarımada'yı ümit edilmekteydi". Lord Kitchener'in, bölgede inceleme yapmak ve rapor vermekle görevlendirilen General Birdwood'a gönderdiği 4 Mart tarihli mektubunda bu kuvvetle ilgili olarak, "Donanmanın, Türk donanmasını batırdıktan sonra yapacağı ilk iş İstanbul Boğazı'nı Rus donanmasına açmak olacaktır. Bu Rus donanmasının refakatinde 40.000 asker bulunacak olup karada yapılacak olan harekat bu kuvvetle ortak olarak yapılacaktır." deniliyordu. Birdwood'un bu mektuba cevabı, donanmanın bu işi yardımsız başaracağından kuşkulu olduğunu, bu olsa bile nakliye gemilerinin, imha edilemeyen hareketli topların ateşi altında kalacağını, bu yüzden Gelibolu yarımada'sına bir çıkarma yapmanın gerektiğini belirtiyordu. Savaş Konseyi'nin 10 Mart'taki toplantısında 29. Tümen'in Akdeniz'e gönderileceğini beyan eden Lord Kitchener, "İstanbul'a karşı yapılacak olan harekat"tan söz etmektedir. Ertesi gün askeri doktorun emriyle Amiral Carden'in adı hasta listesine kaydedildi. Amiral, 16 Mart'ta komutayı de Robeck'e devretmiştir. Durum de Robeck'e 17 Mart'ta bildirilmiştir. Sonuçta karar kılınan plan, Osmanlı Merkez Tahkimat bataryaları etkili bir ateş altına alınır alınmaz, mayın tarama işler, gece dahi sürdürülerek bir kanal açılacak, ertesi gün filo, Kepez Koyu, Sarısığlar Koyu'na ilerleyecek, yakın mesafeden Merkez Tahkimat topçusunu tahrip edecek, ardından buradaki mayınlar temizlenecektir. Bu toplardan 36 tanesi gemilerden sökülen toplardır. Bunlar, 150 mm.lik 8, 75 mm.lik 7, 57 mm.lik 9 ve 47 mm.lik 12 adettir. Onyedi mantelli top ise uçaksavar topu olarak görev yapmaktadır. Onbirinci hattı oluşturan bu mayın hattı, Orta Tahkimat bölgesine, sahile yakın olarak, kıyıya paralel dökülmüş, bulunmamaları için ters yerleştirilmişlerdir. Nitekim daha sonra bu mayınlar savaşın gidişatını etkileyen ve muhtemelen İtilaf Devletleri'ni deniz harekatından caydıran en büyük etken olmuştur. O tarihlerde 8 metre derinlikteki mayının, hava keşfinde bin metre irtifadan görülebileceği kabul ediliyordu. Bozcaada'da yapılan denemelerde de mayınların dikkatli bir havacı tarafından rahatlıkla görülebildiği anlaşılmıştı. Yine de Karanlık Liman üzerinde yapılan hava keşfinde mayınlar görülememişti. Bu uçuşun pilotu ertesi gün kurşuna dizilmiştir.
Taarruz
Taarruz
günü olan 18 Mart 1915 perşembe sabahı bulutsuz ve rüzgarsız, sakin bir sabahtır. Güneşin görünmesiyle birlikte sis kalkmıştır. Keşif uçuşundaki Alman pilot Yüzbaşı Serno’nun uçağı Çanakkale Boğazı açıklarında bir keşif yapmış, Boğaz yönünde 19 zırhlı ve kruvazörün savaş düzeni ile ilerlediklerini rapor eder. Pilot Cemal Bey’in uçağından gelen rapor da bunu doğrular. Bu bilgiler üzerine Çanakkale Müstahkem Mevkii derhal silah başı yapmıştır. Amiral de Robeck, bombardımana katılacak ağır gemilerini plana uygun olarak üç grup halinde düzenlemişti. Birinci tümen (filo), kendi yönetimindeki en güçlü dört İngiliz zırhlısından oluşuyordu (Queen Elizabeth, Lord Nelson, Agamemnon, Inflexible). Görevleri, A Hattı olarak belirlenen 13 km. gibi uzak bir mesafeden Osmanlı Merkez Tahkimatını bombardıman altına almak ve izleyen gruplara ön destek oluşturmaktı. İkinci Tümen, Fransız Amiral Guépratte komutasında dört Fransız zırhlısıdır. Birinci grubun taarruzundan 1,5 -2 saat sonra B Hattı olarak tanımlanan çizgiye ileri çıkarak söz konusu tahkimatı 5-6 km. mesafeden bombalayacaklardır. Bu iki grubun atış planı, İngiliz zırhlıları Osmanlı tahkimatlarını uzak mesafeden baskı altına alırken, Fransız zırhlılarının aynı tahkimatları yakın mesafeden ateş altına alarak imha etmesi içindir. Üçüncü tümen ise kendi içinde üç gruba ayrılmış 10 İngiliz zırhlıdan oluşmaktadır: Vengeance, Irresistible, Albion, Ocean birinci ve ikinci tümen gibi yan yana saf tutacaklar; Majestic, Prince George, Swiftsure, Triumph yanlardan ileri çıkan koruma görevi üstlenecek; kalan iki gemi ise (Canopus ve Cornwallis) geride yedek olacaktır. Bunlar harekata katılan yüksek tonajlı zırhlılardır. Bunların yanı sıra mayın tarama gemileri ile kruvazörler ve destroyerler de harekata destek vereceklerdir. Amiral de Robeck, 12 km. genişlikte ve 7-8 km. uzunluktaki bir manevra alanında, 4'ü Fransız 12'si İngiliz olmak üzere 16 zırhlı, 4 kruvazör, 14 destroyer, 7 denizaltı, 21 mayın tarama gemisi, otuzdan fazla bot, bir muhrip ana gemisi, bir gambot ve çeşitli destek gemilerinden oluşan 100 parçalık bir donanmayla harekata girişmiştir. A hattındaki gemiler ve hedefleri soldan sağa Queen Elizabeth – Anadolu Hamidiye, Agamemnon – Rumeli Mecidiye, Lord Nelson - Namazgah ve Inflexible – Rumeli Hamidiye'dir. İlk İngiliz hattı saat 11:00'den itibaren Kumkale gerisinden açılan obüs ateşi altına girdiler. Saat 11:30'da ateş hatlarına ulaşana kadar bu ateşin şiddeti artmıştır. Bu hatta ulaşınca hedeflerine 14 bin yarda (yaklaşık 12,8 km.) ateşe başladılar. İlk ateşe başlayan Queen Elizabeth'dir, on dakika sonra A hattı zırhlılarının tümü ateş açmış bulunuyordu. İlk yarım saatlik bombardıman umut verici görünüyordu, Osmanlı tabyalarından ya hiç karşılık verilmiyor ya da birkaç mermi ateşleniyordu. Bu görünüşü izleyen Amiral de Robeck, 12:06'da B hattı zırhlılarına, A hattı arasına geçmeleri emri vermiştir. Bu arada, A hattı zırhlılarının ateşe başlamasından 10 dk. sonra Erenköy güneyindeki 4 obüsten oluşan bir batarya ateşini Agamemnon'a toplamış ve 12:45'de tüm ateşi hedefi üzerine oturtmuştu. Sonraki 25 dk. içinde Agamemnon'a 12 isabet kaydettiler. Ancak beş mermi borda zırhında patlamış, hasar vermemişti. Diğer yedisi ise zırhlının güvertesinde hasar yaratmıştır. Gemi komutanı bunun üzerine yerinden ayrılarak bir daire çizdi ve yeniden eski yerine geldi. Diğer yandan Gaulois ve Charlemange de hasar almaktaydı. Sufffen, 14 dakika içinde 14 isabet almıştı ve yangınlar başladı. Bu arada Rumeli Mecidiye ateşini Inflexible üzerine toplamıştır. Hemen ardından Anadolu Mecidiye de aynı hedefe döndü. Inflexible, ard arda aldığı isabetlerle duman ve ateşler içinde kalarak geri çekilmek zorunda kalmıştır. Gemi üç dakika içinde alabora olarak, 710 kişilik mürettebattan 660 kişiyle birlikte batmıştır. Gemi, özellikle Dardanos bataryasının ateşi altında, yaklaşık olarak saat 19:30'da batmıştır. Irresistible'nin durumu Amiral de Robeck'in geri çekilme emri vermesine neden olmuştur. Bu arada Ocean Zırhlısı Dardanos ve Soğandare bataryalarını yoğun ateş altına alarak çekilmekteydi. Saat 17:30 sıralarında Rumeli Mecidiye'den Ocean'a üç top mermisi ateşlenmiştir. İlk ikisi kısa düştü ama üçüncüsü geminin dümen tertibatını parçaladı. Rumeli Mecidiye Tabyası, gün içindeki çatışmalarda ağır hasar görmüş, personelden 14 kişi yaşamının yitirirken 24 kişi de yaralanmıştır. Aldığı isabetle Ocean, manevra yapamaz duruma gelmiştir. Yaklaşık olarak 35 dk. sonra, 18:05 gibi Irresistible'ın 1 mil kadar ilerisinde mayına çarptı. Üç muhrip, Coln, Jedm ve Chelmer yardım için yanaştı. Ancak yapılabilecek bir şey yoktu ve gemi, Osmanlı topçusunun iki kıyıdan çapraz ateşi altında 19:30'a kadar tahliye edildi. Gemi, Morto Körfezi'ne kadar sürüklenmiş, burada saat 22:30 dolaylarında batmıştır. Gün sonunda savunmanın kaybı, Türk tarafından 79 ölü ve yaralı, Alman tarafında 18 ölü ve yaralıdır. İtilaf Devletlerinin kaybı ise 800 ölüdür. Buna karşın Filo Komutanı de Robeck, raporunda yeniden taarruz edebilecek durumda olduğun belirtmiştir. İngiltere'de Savaş Kurulu'nun 19 Mart'taki toplantısında da iyimser görüş hakimdi. "Uygun görüldüğü takdirde taarruzun tazelenmesi konusunda amirale müsaade edilmesine" karar verilmiştir. Ayrıca kayıpları kısmen karşılamak üzere 5 muharebe gemisi gönderilecekti. Ancak Ian Hamilton'dan gelen bir telgraf Lord Kitchener'in, deniz harekatı hakkındaki umudu kırılmıştı. Queen Elizabeth'de 22 Mart'ta yapılan bir konferansta Amiral de Robeck de Hamilton'un kuvvetleri yardım etmedikçe Birleşik Filo'nun Boğaz'dan geçemeyeceği görüşünde olduğunu açıklamıştır. Amiral Wehmyss de bu görüşe katıldı. Hamilton, Amiral de Robeck'in sözlerini tırnak içinde vermektedir, "Artık kara birliklerinin desteği olmadan Çanakkale Boğazı'nın aşılamayacağına kesinlikle kanaat getirdiğini" söyledi demektedir. Ancak, 18 Mart'ta uğranılan "…ağır kayıp karşısında, bu teşebbüsten vazgeçilmesi, artık hiç düşünülemezdi." Bu durumda Hamilton kuvvetleriyle Gelibolu Yarımadası'nın işgali, Boğaz'daki tahkimatın ele geçirilmesinden sonra Filo'nun Boğaz'ı geçmesine karar verilmiştir. 18 Mart'tan esas olarak Gelibolu Yarımadası'na çıkarmaların yapıldığı 25 Nisan 1915 tarihine kadar Birleşik Filo Boğaz girişinde mayın tarama çalışmalarına ve kara bombardımanlarına devam etmiştir.

Osmanlı İmparatorluğu

Osmanlı üst komutanlığı önceden de bir kara harekatı beklentisi taşıyordu. 18 Mart'tan sonra bu beklenti daha da bir güç kazanmıştır. Bu durumda Gelibolu Yarımadası'ndaki kara birliklerini yeniden güçlendirmeye gitmeye karar verilmiştir. Fakat öncelikle halen Eğitim Kurulu Başkanı olarak Türkiye'de çalışmakta olan Alman generali Otto Liman von Sanders Başkomutanlık emriyle 5. Ordu Komutanı olarak atanmıştır. Çanakkale Boğazı'nın topçu yönünden takviye edilmesi için Barbaros Hayreddin Zırhlısı'ndan 4 tane 105 mm.lik, Hamidiye'den 4 tane 120 mm.lik, Turgut Reis ve yine Barbaros Hayreddin'den 4 tane 280 mm.lik topun karaya yerleştirilmesine karar verilmiştir. Ayrıca tabyalarda yeni düzenlemeler yapılmıştır. Değerlendirmeler Çanakkale Savaşı deniz harekatları'nın, özellikle de 18 Mart Deniz Savaşı'nın 20. yüzyılın deniz savaşlarından belirgin farkları vardır. Bu deniz muharebelerinin en önemlileri hep açık denizde, çok geniş bir alanda yapılmıştı ve hiçbir gözlemci bulunduğu yerden tüm muharebe sahasını gözlemleyememiştir. 18 Mart Deniz Savaşı ise iki kara arasındaki dar bir deniz yolu üzerine, sınırlı manevra olanağı veren bir muharebe alanında yürütülmüştür. Herhangi bir gözlemci, geceleri dahi ışıldakların aydınlattığı kadarıyla tüm savaş alanını gözleyebilmekteydi. Diğer yandan Çanakkale Savaşı deniz harekatları'nın tümü (denizaltı harekatları hariç) iki deniz gücü arasında değil, esasen bir tarafın savaş filosuyla, karşı tarafın kara topçusu arasında geçen bir dizi çatışmadır. Her ne kadar her şey, 4 mil uzunluğunda ve 1 mil genişliğindeki bir deniz ve çevresindeki sırtlarda gerçekleşiyorsa da, bu su yolunun kaybedilmesi,

Osmanlı İmparatorluğu

için sadece bir muharebenin değil, savaşın bütün bütün kaybedilmesi olacaktır. Dış bağlantılar * 19 Şubat harekatını gösterir kroki * 25 Şubat harekatını gösterir kroki * 18 Mart harekatını gösterir kroki Kaynaklar * İbrahim Artuç, 1915 Çanakkale Savaşı * Çanakkale Deniz Savaşları 1915 - Çanakkale Boğaz Komutanlığı - Deniz Basımevi, Şubat 2008 * Aspinall Oglander, Büyük Harbin Tarihi Gelibolu Askeri Harekatı 1. cilt * Yaşar Semiz, 18 Mart 1915 Çanakkale Deniz Savaşı: Sebepleri, Gelişimi ve Sonuçları

Kaynaklar

Vikipedi

Bu konuda henüz görüş yok.
Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.

Çanakkale Savaşı
2 yıl önce

Çanakkale Savaşı veya Çanakkale Muharebeleri, I. Dünya Savaşı sırasında 1915-1916 yılları arasında Gelibolu Yarımadası'nda Osmanlı İmparatorluğu ile İtilaf...

Çanakkale Savaşları, Osmanlı Devleti, Avustralya, Birinci Dünya Savaşı, Yeni Zelanda, Anzaklar, Fransa, İstanbul, Almanya, Çanakkale Boğazı, Avusturya
Amfibik harekât
6 yıl önce

Savaşları Maraton Muharebesi Malta Muharebesi I. Dünya Savaşı: Çanakkale Savaşı II. Dünya Savaşı: Gauntlet Harekâtı (Spitsbergen) Corkscrew Harekâtı (Pantelleria...

Amfibik harekât, 1963, 1974, Askeriye, Kıbrıs, Kıbrıs Barış Harekâtı, Strateji, Tank, Taslak, Türk Silahlı Kuvvetleri
Çanakkale Savaşı kronolojisi
2 yıl önce

açıklarında batırılması. 28 Ocak – Deniz harekâtıyla Çanakkale Boğazı’nın geçilerek İstanbul’un işgaline karar verildi. Harekât tarihi 19 Şubat 1915 olarak belirlendi...

Kocaçimen Tepe Muharebesi
6 yıl önce

harekât olanağı bulamamışlar, her iki cephede de savaş mevzi savaşına dönüşmüştü. 1915 Çanakkale Savaşı - İbrahim Artuç Büyük Harbin Tarihi Çanakkale...

Kocaçimen Tepe Muharebesi, 10 Ağustos, 18 Mart, 25 Nisan, 6 Ağustos, Anafartalar Cephesi, Anzak, Arıburnu Cephesi, Avustralya, Birinci Anafartalar Savaşı, Birinci Kerevizdere Muharebesi
Çanakkale Deniz Muharebesi (1654)
6 yıl önce

Donanması ile Çanakkale Boğazı önlerinde yaptığı deniz muharebesi. 1645–1669 döneminde Girit'in Fethi sırasında Osmanlı-Venedik Savaşları'nın bir evresidir...

İmroz Deniz Muharebesi (1912)
2 yıl önce

İmroz Deniz Muharebesi ya da Elli (Seddülbahir) Deniz Muharebesi (Modern Yunanca: Ναυμαχία της 'Ελλης), Birinci Balkan Savaşı sırasında 16 Aralık 1912...

Suvla Koyu
2 yıl önce

Suvla Koyu, Ege Denizi'nin Gelibolu Yarımadası dolaylarında ve Saros Körfezi'nin güneyinde bulunan bir koydur. Çanakkale Kara Harekâtları açısından tarihsel...

Çanakkale (il)
2 yıl önce

Kalesi Çanakkale Deniz Müzesi Komutanlığı Çanakkale Boğazı Çanakkale Şehitleri Anıtı Truva Atı Assos Şehrin tek futbol takımı olan Çanakkale Dardanelspor...

Çanakkale (il), Adana (il), Adıyaman (il), Afyonkarahisar (il), Aksaray (il), Amasya (il), Ankara (il), Antalya (il), Ardahan (il), Artvin (il), Asya