Çıtak, Aliağa

Kısaca: ÇITAKKÖYÜ ...devamı ☟

ÇITAKKÖYÜ

19. yüzyıl ortalarından önce Saruhanlı Sancağı'nın Güzelhisar Kazası'na bağlı olan Çıtak Köyü,Güzel Hisar Kazası'nın ortadan kaldırılması ile 1878/1879 yılından önce Foça Kazası, 1890 yılından önce de Menemen Kazası sınırları içine alınmıştı. 1980 yılından sonra da yeni oluşturulan Aliağa İlçesi'ne bağlanmıştır. 1980 yılı Aydın Vilayeti Salnamesi'nde 73 hane, 358 nüfus ile Menemen'e bağlı olarak kayıtlıdır. 1927/1928 yılı İzmir Vilayeti Salnamesi'nde ise 94 hane,439 nüfusu vardır. Çıtak köyü 17. yüzyılın sonunda Güney Doğu Anadolu'da iskana tutulan Yeni İl Türkmenlerinden Çıtaklu cemaati tarafından 15. ve 16. yüzyıllarda kurulmuş olmalıdır.Bir diğer kaynağa göre bu bölgedeki halkın 16. ve 17.yylarda Aydın dan göç etmiş 13 yörük obasından biri olan Derici Yörüklerinden oldugu söylenmektedir.O dönemki osmanlı kayıtlarında Manisa'ya bağlı gösterilmektedir.Günümüzde bu köyde yaşayanlar da kendilerinin Derici yörüğü olduğunu bilmektedir. Güzelhisar Kazası'na bağlı Çıtakköy ile ilgili ilk kayıtlar 15. yüzyıla dek gitmektedir. Güzelhisarlı Ahmet Dedenin Manisa sicillerine kayıtlı 8.1.1451 tarihli bir vakfiyesi mevcuttur. Bu vakfiyedeki kayıtlara göre Ahmet Dede adında bir zat Çıtak deresi köyünde yaptırdığı camiye araziler vakfetmiştir. Söz konusu bu vakfın yukarıda belirtilen tarihten de (1451) önceye gittiği anlaşılmaktadır. Nitekim 1522/1523 (hicri) tarihli başka bir belgeye göre, Hanioğlu Ahmet Dede tarafından tasarruf edilen çıtak mezrası Saruhanlı İshak Bey tarafından daha sonraları Demircioğulları'na vakfedilmişti. Söz konusu aile mensupları halen Güzelhisar'da yaşamaktadır.Ahmet Dede hakkında Güzelhisar ve Çıtak köyleri arasında şu rivayet yaşamaktadır. Ahmet Dede Çıtakköyünün doğusuna gelip yerleşmiş ve orada bir köy kurmuştur. Köylüler bu iskanı †˜Dedeköy' olarak adlandırmaktadırlar. Dumanlı Dağının kuzey yamaçlarında, Çıtakderesi kıyısında bulunan ve pınarlar bakımından zengin olan Dedeköy yüzyılın başlarında terkedilmiştir. Burada mevcut olan ve son yıllarda içindeki mezarı tahrip edilmiş ve metruk durumda olan türbeye de Ahmet Dede (Dedeoğlu türbesi) denmektedir. Yüzyılımız başında bölgede yaşayan ve özellikle Helvacıköy'de oturan Halveti, Alevi, ve Bektaşilerin ziyaretgahı konumunda olan Ahmet Dede Türbesi ve yanındaki küçük cami Cumhuriyet'in başında tekke ve zaviyelerin yasaklanması ile terk edilmiştir.Köyde halen bilinen bir rivayete göre. Ahmet Dede'nin Mahmut ve Güvendik isminde iki oğlu varmış, en büyük oğlu Güvendik'i severmiş; bir gün Güvendikten kalburla su istemiş, Güvendik ise: "Kalburda su getirilir mi " cevabını vermiş; küçük kardeşi bu cevabı duyunca hemen babasının emrini yerine getirmiş. O zaman Dedeoğlu, Mahmud'a "Babaoğlu" adını takmış.Şeyh Mahmud'un türbesi Çıtak'ın hemen kuzeyindedir, ancak günümüzde mezarı kaybolmuştur. Şeyh Güvendik'in mezarı ise köyün güney batısında Dumanlı Dağ'ın yamaçlarında bir tarla içindedir. Bu iki mezardan başka kuzeyde ise Çıtakköy harabesinin üzerindeki düzlükte Iraz ve Hiraz Dedeler'in mezarları vardır. Son dönemlere kadar zayıf ve bebeklerin Hıraz Dede'nin mezarına götürüldükleri söylenmektedir.Çıtakköy'ü sakinlerine göre, bugünkü iskan yaklaşık 150 yıl önce eski köyün terk edilmesi ile kurulmuştur. Söylentiye göre, köyün hemen kuzeyinde harabesi görülen eski Çıtakköy, ( veya Çıtak) nufusunun büyük bir kısmını bir gecede (?) kaybedince, bugunkü yerine taşınmıştır. Köyün terkine neden olan felaketin Menemen ve köylerinde büyük nufus kaybına sebep olduğu anlaşılan 1835 yılındaki veba salgını olmalıdır. Ayrıca köylüler arsında henüz canlı olan hatıralara göre, yeni kurulan köyün sakinlerinin sadece eski Çıtak'dan gelmediği anlaşılmaktadır. 19. yüzyılın sonlarına dek çevredeki irili ufaklı diğer mezra ve yayla yerleşmelerinde yaşayan Yörük/Türkmenler de yeni Çıtak Köye' göçmüşlerdir. Örneğin Çıtak, güneydeki Mantarköy'den, batıdaki Beynamaz'dan, Dumanlı Dağ yamaçlarındaki Çukurbağ, Halkalı, Himmettaş, Çal Gölü ve Serezler mezralarındanda göç almıştır.Bölgedeki antik dönem iskanlarının gösterdiği gibi, yayla ve su kaynakları bakımından zengin olan Dumanlı'nın kuzey yamaçları ile güneydeki Güzelhisar ovası arasında kalan Çıtakköy ve çevresindeki ilk yaşam izleri İ. Ö. 4. yüzyıla kadar inmektedir. Köyün Güneyinde Çingene Kalesi ve güneydeki İvrindi Kalesi sur duvarı teknikleri ile çanak-çömlek buluntularından hareketle İ. Ö. 4. yüzyıla tarihlenmektedir. Bu kalelerin yakınlarında, yine aynı yüzyıla tarihli, çevreleri teras duvarlarıyla çevrilmiş birden çok mezarlı ve kaçak kazılarla tahrip edilmiş aile mezarlıkları vardır. Hatta bu antik mezardan birinin üzerinde Hızır Dede yatırı bulunmaktadır.İvrindi kalesi ile eski Çıtakköy arasında Çıtak mevkiinde ve Dumanlı Dağ üzerinde Çal Gölü-Kiremitli mevkiindeki harabeler ise Genç Roma dönemi (İ.S.3-6 yüzyıllar) köy iskanlarına aittirler. Ayrıca köyün kuzeyindeki Karaosmanoğlu ağılının çevresindeki kalıntılar ve ince uzun bir su toplama barajı Genç Bizans döneminde de (İ.S. 12 ve 13 yüzyıllar) köy çevresinin iskan gördüğüne işaret etmektedir. Ayrıca Bizans- İznik İmparatorluğu'nun bölgedeki hakim olduğu 13. yüzyılda ayakta olduğu anlaşılan bir manastıra ait kalıntılar Dumanlı Dağ'ın kuzey yamaçlarındaki Kiliseyıkığı ( Karadut) mevkiinde yer almaktadır. Bu manastırdan getirildiği söylenen mermer mimari elemanlar , sutunlar ve sütun başlıkları günümüzde Dedeköy'de ve Çıtak İlkokulu'nun bahçesinde bulunmaktadır.Çıtakköy çevresindeki araziler içinde kayalar üzerinde çok sık rastlanan Horos yazıtlı sınır taşları Türk denemi öncesinde bu bölgedeki arazi anlaşmazlıklarının olduğunu göstermektedir.

Kaynaklar

Vikipedi

Bu konuda henüz görüş yok.
Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.