Şişli (Sayfa Ii)

Kısaca: Etfal Hastanesi Saat Kulesi Ve Mescidi: II. Abdülhamid tarafından 1899’da yaptırılan Hamidiye Etfal Hastanesi’nin bahçesinde bulunan saat kulesi ve mescid, İtalyan mimar R.d’Aronco’nun projesine göre 1907’de inşa edilmiştir. ...devamı ☟

Etfal Hastanesi Saat Kulesi Ve Mescidi: II. Abdülhamid tarafından 1899’da yaptırılan Hamidiye Etfal Hastanesi’nin bahçesinde bulunan saat kulesi ve mescid, İtalyan mimar R.d’Aronco’nun projesine göre 1907’de inşa edilmiştir. Yapının uygulamasında R.d’Aronco’nun projesinin kullanıldığı ancak uygulamanın büyük olasılıkla İtalyan mimar Felix Pelinli ve mühendishane-i Hümayun hocalarından Mahmud Şükrü Bey’in katkılarıyla yapıldığı söylenebilir. Yapıt zeminde 10x13m boyutunda dikdörtgen bir plana sahiptir. 0,70x0,70m ölçüsünde dört çift ayak tarafından taşınan düz atkılı bir örtüsü ve kiremit kaplı bir çatısı vardır. Yapıda biri saat kulesine diğeri mescid bölümüne ait olmak üzere iki giriş vardır. Yaklaşık 20m yüksekliğindeki saat kulesi, kare planlıdır. Kırmızı tuğla ve beyaz mermerin kullanıldığı bir cephe düzenlemesine sahip olan kulenin gövdesi, dört kenarını çevreleyen bir balkon-şerefe ile bitirilmiştir. Kulenin kemer alnının içine saat yerleştirilmiştir. Saatin hem alaturka hemde alafranga saati gösterdiği ‘porcelaine diaphane’dan yapıldığı, rakamların porselen üzerine siyahla boyanmış olduğu ve geceleri aydınlatıldığı dönemin yayınlarında anlatılmaktadır. Günümüzde yapının mescid kısmı değiştirilerek hemşire yemekhanesi olarak düzenlenmiştir.

Vatikan Elçiliği Binası: Halaskargazi Caddesine açılan, Ölçek Sokak’ta (Papa Roncalli sk.) yer alan Vatikan Elçiliği Binası, Monsenyör Hillereau’nun Saint Esprit Kilisesi’nin inşaatı sırasında Papa’nın gayri resmi temsilciliğini de aynı semtte kurmaya karar vermesiyle, yeşil tepeleriyle mesire yeri olan, merkezden uzak bu bölede 1849 yılında inşa edilmiştir. Taş bina 1870’den itibaren papalığın gayri resmi temsilcilik heyetinin merkezi haline gelmiş ve bu 1960’da Vatikan ve Türkiye’nin karşılıklı olarak resmi diplomatik temsilcilikler kurmaya karar vermelerine kadar sürmüştür. Yapı 1935-44 yıllarında Türkiye’de papalığı temsil eden Monsenyör Roncalli’nin (Papa XXIII.Jean) çabalarıyla restore edilmiş ve yeni bir kanat eklenerek büyütülmüştür Şişli

Teşvikiye Camii: 1794-1795 yıllarında III. Selim tarafından yaptırılan camii harap olduğu için, aynı yere 1854 yılında Sultan Abdülmecid tarafından Teşvikiye Camisi yaptırılmıştır. Camii 13x12m boyutunda bir harim bölümü ile birlikte yaklaşık 24x25m boyutunda, zemin katının bir kısmı son cemaat yeri olarak ayrılmış bir hünkar mahfilinden oluşmaktadır. Giriş aksı yüksek kolonların oluşturduğu bir portik olarak düzenlenmiştir. Portik bölümünde saçak kornijinin üstünde yükseltilmiş olan parapet, onun üzerine yerleştirilmiş kitabe panoların ve bu panoların arasındaki kemerin içinde bulunan tuğralı, bayraklı arma, 19.yüzyılın ikinci yarısının remi üslübunun çizgilerini çağrıştırmaktadır.Harim bölümü, yaklaşık 7m yüksekliğinde bir alt yapı üzerine sekiz dilimli bir kubbe ile örtülüdür. Caminin alt yapısı tamamen kagir olmasına rağmen, kubbesi ahşaptır.

Nişantaşları: İstanbul’un çeşitli yörelerinde bugüne kadar pek azı korunabilmiş olan nişantaşlarının çoğunluğu ilçemiz sınırları içindedir. Günümüze kadar gelebilmiş nişan taşlarının bulunduğu yöreler; Niaşataşı, Teşvikiye ve Okmeydanı’ndadır. 1270/1853-54’te Teşvikiye Camii Abdülmecid tarafından yenilendikten sonra yörede yerleşme başlamıştır. Abdülmecid’in burada bir yerleşim oluşturma amacını dile getirdiği iki taştan biri Teşvikiye Caddesi’nde bugün Harbiye Karakolu olan eski Nişantaşı Karakolu yanındaki boşlukta, diğeri Teşvikiye Caddesi, Rumeli Caddesi ve Valikonağı Caddesi’nin kesiştiği kavşakta bulunmaktadır. Aynı tarza yapılmış her iki taşın üstünde ‘Eser-i Avatıf-ı Mecidiye Mahelle-i Cedide-i Teşvikiye’ (Abdülmecid’in karşılıksız iyilikseverliğinin eseri olan yeni Teşvikiye mahallesi) ibaresi yer alır. Teşvikiye Camii’nin avlusunda 1205 tarihli ve III. Selim’e ait olan, diğeri 1226-1811 tarihli ve II.Mahmut’a ait 2 nişantaşı bulunmaktadır. 1226-1811 tarihli bir başka Nişantaşı ise Topağacı’nda Nişantaşı Ihlamur yolunda bir apartmanın ön bahçesinde varlığını korumaktadır.


Bomonti Bira Fabrikası: Adını İstanbul’un en eski semtlerinden birine vermiş olan Bomonti Bira Fabrikası, ülkemizde modern bira üretim tekniği ile imalata başlamış olan ilk bira üretim tesisidir. İsviçreli Bomonti kardeşler 1890 yılında Feriköy’de bir bira üretim tesisi kurmuşlar, burada üst fermentasyonla bira üretimine başlamışlardı. 1902 yılında işletmelerini bu gün İstanbul Tekel Bira Fabrikası, eski adıyla Bomonti Bira Fabrikasının bulunduğu yere naklettiler. 1912’de Bomonti ve rakipleri olan Nektar Şirketleri birleşerek Bomonti-Nektar Birleşik Bira Fabrikaları şirketini kurdular. 1938 yılından itibaren bu işletme Tekel idaresine intikal etti. Bomonti Bira Fabrikası ana binasına zaman içinde yeni üniteler eklenmiştir. Eklenen bu ünitelerle fabrika bugün 40 dönümlük bir arazi üzerinde yer almaktadır. Bu üniteleriden biri olan Bomonti Bira Bahçesi 1930’lu yıllarda İstanbulluların hizmetine açılmış, bu hizmeti 1950’li yıllara kadar sürdürmüştür.


Şişli Kaymakamlığı: 1890’larda resmi hizmete mahsus olmak üzere yaptırılan bina, dönemin baş katiplerine lojman olarak tahsis edilmiştir. İlk olarak Sultan II. Abdülhamid döneminde uygulanan ve Selçuklu mimari geleneğinden esinlenen bir mimari akımın ilk temsilcilerindendir. Cumhuriyet’in ilanından sonra hastane, bir sürede okul olarak kullanılan bina, son olarak Şişli Kaymakamlığı haline getirilmiş ve aynı işlevi sürdürmektedir. Subasman üzerine 3 kat olarak Şişli inşa edilen binanın dışı kagir, iç aksamı ise ahşaptır.

Ihlamur Kasrı: 1849-1855 yıllarında, Abdülmecid tarafından dinlenme yeri olarak kullanılmak üzere, Nüzhetiye adı verilen ve Beşiktaş ile Nişantaşı arasındaki vadide yer alan mesireye Merasim Köşkü ve Maiyet Köşkü olarak adlandırılan iki kasır yaptırılmıştır. Bunlardan Merasim Köşkü asıl Ihlamur Kasrıdır. Yüksek bir subasman üzerine tek kattan oluşan dikdörtgen planlı köşk, kesme taştan yapılmıştır. Abartılı cephe bezemeleri, girlantlar, istiridye kabukları, vazolar, salkımlar ve sütunçelerden oluşur. Giriş cephesindeki iki kollu merdiven ve balkon dikkat çekicidir. Dış cephenin tersine, yapının içi oldukça sadedir. 1951 yılında İstanbul Belediyesine verilen ve bu dönemde ziyarete açılan köşk, daha sonraki yıllarda T.B.M.M. Milli Saraylar Başkanlığına devredilmiştir.


Darülaceze Binası: 1892-1896 yıllarında, Halil Rıfat Paşa tarafından, kimsesiz, evsiz, hasta ve sakat yaşlı, genç ve çocukların bakılması, çalışabilecek durumda olanların çalışarak geçinebilmelerini sağlayabilmeleri amacıyla yaptırılmış bakım evidir. Binanın mimarı Mimar Yanko Bey, uygulayıcısı ise Vasilaki Efendidir. 277x120m boyutunda büyük bir dikdörtgen arsa üzerine kurulmuş yapılar topluluğudur. Arsanın uzun kenarları doğrultusunda karşılıklı yerleştirilen birbirinin aynı biçim ve boyuta sahip sekiz yapı, dörtlü bir dizi oluşturur. Bu yapıların arasındaki geniş mekan, ortak kullanımlı bir bahçe işlevi görür ve batı ucunda bir cami, doğu ucunda ise bir kilise ve havra ile sınırlanır. Cami, küçük ama kendine özgü bir plan şeması olan ilginç bir yapıdır. Kilise ve havra ise beşik tonozlu sade yapılardır. Girişteki merkez binanın ana giriş cephesi ve bütün iç hacimleri neoottoman üsluplu bezemelerle işlenmiştir. Günümüzde İstanbul Büyükşehir Belediyesine ait, kimsesiz, sakat ve yaşlılara hizmet veren C tipi hastane olarak kullanılmaktadır.

Abide-İ Hürriyet Anıtı: Anıt Şişli’nin en yüksek tepesi olan (130 rakım) kuzeybatı kesiminde birinci çevreyolu ile Şişli- Kağıthane Caddesi arasında kalır. II. Mehmet’in İstanbul’u kuşatması sırasında otağını kurduğu yerlerden biri olduğu sanılmaktadır. Anıt, yakın tarihimizde 31 Mart Vakası olarak bilinen Meşrutiyet karşıtı ayaklanmanın bastırılması sırasında şehit olanların anısına yaptırılmıştır. Yapımına 1909’da başlanmış 1911’de bitirilmiştir. I. Ulusal Mimarlık üslubunun tanınmış mimarlarından Muzaffer Bey’e aittir. Anıt havaya atış yapan bir top şeklindedir. Örme taştan yapılan bu anıtın alt zemininde şehit olan askerler gömülüdür. Ayrıca Sadrazam ve Harbiye Nazırı Mahmut Şevket Paşa Türbesi ile Mithad Paşa’nın ve Talat Paşa’nın mezarları da anıt çevresindedir.

Maçka Çeşmesi: Çeşme 1901 yılında II. Abdülhamid tarafından mimar Raimondo D’aranco’ya yaptırılmıştır. 1957 yılında ki yol genişletme çalışmaları sırasında asıl yeri olan Tophane’deki Nusretiye Camisi önünden sökülerek bu günkü yerine, İTÜ Maden Fakültesi’nin karşısındaki Maçka Demokrasi Parkı’nın girişine taşınmıştır. Tamamı mermerden inşa edilmiş olan dört yüzlü, ufak boyutlu bir meydan çeşmesidir. Cephelerinden karşılıklı Şişli ikisi dar, diğer ikisi geniştir. Üzerinde kagir, kenarları dilimli, iki kademeli, kurşun kaplı geniş bir saçak vardır. Köşelerde, beyzi madalyonlu kaideler üzerinde yükselen, üst kesiminde düşey yivli bileziklerle donatılmış ve perde motifli başlıklarla sonuçlanan ince başlıklı sütunlar yükselir. Sütun kaidelerin hizasında bulunan yalaklar geniş ve dar cephelerde farklı tasarımlar gösterir. Cephelerin üst kısmında, sütun başlıklarının hizasına kabartmalı plastırlar, plastırların arasında kalan yüzeylere de kitabenin birer beyiti yerleştirilmiştir. Manzum metni Ahmet Talat’a ait olan kitabe hattat Sami Efendi’nin imzasını taşır.

Halaskargazi Caddesi No: 208: Yapım tarihi bilinmeyen binanın ilk sahibi Şahbozyan adında bir Ermenidir. 1950’li yıllarda İran asıllı Azrak ailesine geçmiştir.

Bu konuda henüz görüş yok.
Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.