Arka kapaktan
Abidin Dino, tüm yaşamı boyunca, Anadolu Topraklarında boy atmış ozanlara, mimarlara, aşıklara derin bir ilgi duymuştu. Ama Anadolu`nun iki dehası vardı ki, onlara tutkusu bambaşkaydı. Biri Yunus Emre, biri de Mimar Sinan. Sinan`ın sanatı üstüne dönem dönem dergilerde yazılar yayınlamıştı Abidin Dino. Ama belki de kimsenin aklına gelmeyecek bir şey daha yapmış, oturup kendi imgeleminden süzdüğü bir yaşamöyküsü kaleme almıştı büyük usta için.Sinan``, gerçek bir yaşamöyküsü değil, bir ustanın bir ustaya biçtiği düşsel bir yaşamöyküsü. Mimar Sinan`ın doğduğu, çocukluğunu yaşadığı topraklara yaklaşık 450 yıl sonra sürgün giden Abidin Dino, Sinan üstüne düşlüyor, düşünüyor: ``"Sinan`ın Ağırnas`ta doğup devşirilmesi, İstanbul`a gelmesi, bin bir serüvenden ve savaştan sonra, Süleymaniye`yi, Selimiye`yi gökyüzüne nakşetmesi, bir su damlasının gökyüzünden kopup belirli bir noktaya düşmesi kadar kaçınılmaz mıydı? Belki Sinan rastlantıya inanmıyordu ama, rastlantı Sinan`a muhakkak inanmıştı..."``
Sinan`ı, bir başka ustanın, Ara Güler`in fotoğrafları eşliğinde sunuyoruz.
Kaynakça
Dış bağlantılar
Şablon:Edebiyat kitap-taslak