Değişen Dünyanın İnsanları

Kısaca: Değişen Dünyanın İnsanları, 1966 Birleşik Krallık-Fransa ortak yapımı distopik bilim kurgu filmdir. Özgün adı ''Fahrenheit 451'' olan film birçok ülkede bu özgün adla gösterildi. İlk gösterimi Venedik Film Festivali'nde yapılan film Türkiye'de ilk kez 5 Mart 1968'de "Değişen Dünyanın İnsanları" adıyla sinemalarda gösterime girdi. ...devamı ☟

Değişen Dünyanın İnsanları, 1966 Birleşik Krallık-Fransa ortak yapımı distopik bilim kurgu filmdir. Özgün adı Fahrenheit 451 olan film birçok ülkede bu özgün adla gösterildi. İlk gösterimi Venedik Film Festivali'nde yapılan film Türkiye'de ilk kez 5 Mart 1968'de "Değişen Dünyanın İnsanları" adıyla sinemalarda gösterime girdi. ABD'li yazar Ray Bradbury'nin 1953 tarihli aynı adlı (Fahrenheit 451) distopya romanından uyarlanan filmi Fransız yönetmen François Truffaut çekmiştir. Jean-Louis Ricard'la birlikte uyarlama senaryoyu da yazan Truffaut, filmi İngiltere'de uluslararası bir kadroyla İngilizce çekmişti. Truffaut'nun ilk renkli filmi (aynı zamanda ilk İngilizce filmi ve ilk-ve tek-bilim kurgu filmi) olma özelliğini de taşıyan filmin başlıca rollerinde İngiliz aktris Julie Christie, Avusturyalı Oskar Werner, İrlandalı aktör Cyril Cusack ve Alman karakter oyuncusu Anton Diffring'in oynamışlardır. "Değişen Dünyanın İnsanları"nın görüntülerini İngiliz yönetmen ve görüntü yönetmeni Nicolas Roeg çekmiştir. Kitapların tamamiyle yasaklandığı otoriter bir gelecekte itfaiyenin görevi artık yangın söndürmek değil gizli saklı okunan kitapların peşine düşmek, bulduklarını da yakarak imha etmektir. İnsanlar nesillerdir hiç kitap yüzü görmemişlerdir ve yazılı kültür tamamen ortadan yok olmuştur. Bu mizansen filmin jeneriğine de yansımıştır: Filmin açılışında oyuncuların ve teknik ekibin adları akan yazılar şeklinde değil de bir dış ses tarafından sözlü olarak verilir. Filmin (ve romanın) özgün adında geçen "Fahrenheit" İngilizce konuşulan bazı ülkelerde kullanılan bir sıcaklık ölçü birimidir ve 451 Fahrenheit, yaklaşık 233 Celsius derecesine karşılık gelir. Bu ısı derecesi, filmde kitapların tutuşmaya başladığı alt sınırı belirtmektedir. Film, ilk gösteriminin yapıldığı Venedik Film Festivali'nde Altın Aslan ödülüne aday gösterildi. Ertesi yıl da başrol oyuncusu Julie Christie BAFTA En İyi İngiliz Aktris ödülüne aday gösterildi. (O yıllarda "En İyi İngiliz Aktris" ve "En İyi Yabancı Aktris" olarak 2 ayrı ödül dağıtılıyordu). O yıl ayrıca Doktor Jivago filmindeki performansından dolayı da aynı ödüle bir kez daha aday olmuştu ama Christie tam iki kez aday olduğu bu ödülü alamamıştı. Film eleştirmenlerden çok parlak övgüler alamadı, gişede de pek başarılı olamadı. Konusu Film belirsiz bir gelecek zamanda, adı belirtilmemiş bir ülkede geçer. Devlet otoriteleri, okumanın ve bilgi edinmenin bağımsız düşünmeyi yaygınlaştıracağına, onun da toplumda mutsuzluğa ve kargaşaya neden olacağına kanaat getirerek sakıncalı veya sakıncasız diye ayırmadan, ülkede o zamana kadar yazılmış ne kadar kitap ve yazılı materyal varsa kesin bir biçimde yasaklamışlar ve yok etmişlerdir. Bunu çok uzun bir süre önce yaptıkları bellidir, zira birçok insan, özellikle de genç nesil kitabın neye benzediğini bile bilmez. Haliyle yazılı kültür tamamen ortadan yok olunca onun yerini ezbere dayalı görsel kültür almıştır. İnsanlar evlerindeki dev ekranlı monitörlerden sadece kendilerine empoze edilen bilgileri alırlar. Otoriteye itaat etmeyi sürdürmeleri için de kendilerine verilen bazı ilaçları kullanmak zorundadırlar. Böylece entellektüel faaliyetlerden tamamen uzak, neredeyse duyguları olmayan, kanaatkar ve uyuşmuş bir kitle oluşturulmuştur. Duyguları da körelmiş bu insanların birbirleriyle iletişimleri de çok kısıtlı olduğu için yalnızlaşmışlardır. İşin daha da acı tarafı sahte bir huzur içerisindeki bu insanlar kendilerinin özgür olduklarını sanmaktadırlar. Kitap olmadığı için geçmiş hakkında bilgileri ya hiç yoktur ya da kendilerine dayatılanla sınırlıdır. Hükümet "İtfaiyeciler" adı verilen bir özel birim oluşturmuştur. Geniş yetkilerle donatılmış bir tür polis gücü olan bu birimin görevi, ihbarları değerlendirerek ve gereğinde dedektif gibi iz sürerek gizli kapaklı okunan kitaplara el koymak ve onları yakarak imha etmektir. İtfaiye araçlarına binerek gittikleri ve baskın yaptıkları evlerde kitaplar ne kadar zekice saklanmış olursa olsun, bu becerikli itfaiyeciler onları bulup çıkartırmayı başarırlar. Yakarak imha işlemleri ibret oluşturabilmesi için zaman zaman toplum önünde de yapılmaktadır. Görevini iyi yaptığı için sürekli amirlerinden övgüler alan kıdemli itfaiyeci Guy Montag (Oskar Werner) bir terfi almak üzeredir. Kurumundaki saygınlığını, verilen görevleri asla sorgulamadan yerine getirmesine borçludur. Karısı Linda (Julie Christie) kendisini interaktif bir televizyon programına iyice kaptırmış, fazlasıyla 'sığ' bir kadındır. Guy bir gün otobüste karşılaştığı mahalle komşusu Clarisse (onu da Julie Christie oynuyor)'le yakınlaşır. Clarisse bir öğretmendir ve uyguladığı alışılmadık eğitim yöntemlerinden ötürü işini kaybetme riskiyle karşı karşıyadır. Guy, gizli bir kitap kurdu olduğunu öğrendiği bu kadından etkilenir ve baskınlar sırasında yanmaktan gizlice kurtardığı bazı kitapları okur. Kafasında soru işaretleri belirmeye başlar. Baskın yaptıkları bir evdeki kitap koleksiyoneri orta yaşlı kadının evi terketmeyi reddedip, evi ve kitaplarıyla birlikte yananarak ölmeyi yeğlemesi üzerine Guy mesleğini sorgulamaya başlar. Evine döndüğünde karısına ve onun misafirlerine, yeni okuduğu bir kitaptan pasajlar aktarır ve onları şoke eder. Aynı gece Clarisse'in evi de basılır ama kadın çatıdaki bir gizli geçitten kaçmıştır. Guy, Clarisse'e yardım etmeye karar verir. Clarisse de ona "Kitap İnsanlar"dan bahseder. Gizli bir 'tarikat' etrafında toplanan ve kendilerine "Kitap İnsanlar" adını veren bu insanlar kitapları sonsuza kadar yaşatmak amacıyla onları okuyup ezberlemektedirler. Her biri sadece tek bir kitabı hafızasına kaydettiği için, bu kitap yok edilse bile onu ezberleyen hayatta kaldığı sürece bu kitap yaşatılmış olacaktır. Bu karanlık çağ sona erdiğinde bu insanlar hafızalarındaki kitapları yeniden bastırtabileceklerdir. Her "Kitap İnsan" ölmeden önce ezberindekileri bir başkasına aktararak kitabı ölümsüzleştirir. Her tarikat üyesi hafızasına kaydettiği kitabın adıyla anılmaktadır. Montag da yanında getirdiği Edgar Allan Poe'nun "Gizemli ve Hayali Hikayeler" adlı kitabı hemen ezberlemeye başlar. O da bundan sonra bu adla anılacaktır. Daha sonra kente geri dönen Guy, Yüzbaşı'ya (Cyril Cusack) istifasını verir, Yüzbaşı son bir ihbarı değerlendirdikten sonra bu istifayı kabul edeceğini söyler. Gittikleri ev Guy Montag'ın kendi evidir. Onu kitaplarından nefret eden karısı ihbar etmiştir. Kitapları yakılırken Guy Yüzbaşıyı öldürür ve "Kitap İnsanlar"la yaşamak üzere kırsal bölgeye gider. Burada televizyondan canlı yayınlanan kendi yakalanışını ve öldürülüşünü izler. Bu aslında düzmece bir haberdir, zira onun yaşadığının bilinmesi hükümetin işine gelmez. Oyuncular Romandan farkları ABD'li korku ve bilim kurgu yazarı Ray Bradbury, ilk kez 1947 yılında yazdığı "Bright Phoenix" (Parlak Anka Kuşu) adlı kısa hikayenin ana fikrini koruyarak, gözden geçirdi ve düzeltmeler yaparak "The Fireman" (İtfaiyeci) adlı bir novellaya dönüştürdü ve 1951 yılında "Galaxy Science Fiction" adlı bilim kurgu dergisinde yayımladı. Novellayı genişleten Bradbury, artık roman hacmine ulaşmış olan eserinin adını Fahrenheit 451 olarak değiştirdi ve 1953 yılında ABD'de ilk kez kitap halinde yayımlandı. Eser ayrıca 1954 yılında Playboy dergisinde üç ay boyunca tefrika edildi. Romanla, François Truffaut'nun 1966 tarihli sinema uyarlaması arasında bazı farklar vardır: Öncelikle Bradbury'nin romanında olaylar gelecek bir zamanda ABD'de geçer. Truffaut ise filmde olayları yine belirsiz bir gelecek zamanda, belirsiz bir ülkeye taşımıştır. Romanda yer alan bazı karakterler ve olaylar filmde yoktur. Örneğin romanda olan "Profesör Faber" ve "Granger" karakterleri filmde kaldırılmıştır. Bu da olaylar arasındaki bazı bağları ve kişi ilişkilerini belirsiz bir halde bırakmıştır. Romanda Montag "Kitap İnsanlar"ın varlığını Prof. Faber'den öğrenirken filmde Clarisse'den öğrenir. Romanda bir araba kazasında ölen Clarisse filmde ölmez ve filmin sonuna kadar Clarisse ve Montag birlikte görülürler. Truffaut açıkça filme bir aşk öyküsü de eklemek istemiştir. Julie Christie'nin filmde, hem Linda Montag hem de Clarisse rolünü oynaması da yadırganmış ve anlamsız bulunmuştu (bunu yerinde ve anlamlı bulanlar da olmuştu). Romanda Montag'ı yakalamak için otoritelerce gönderilen "mekanik av köpeği" filmde yoktur. Filmde hızlı arabalar da yoktur. Romandaki Mildred, filmde Linda yapılmıştır. Filmde İtfaiyeci Montag duygu ve düşüncelerini sonuna kadar belli etmezken, romanda düzene karşı olduğu baştan bellidir. Romanda savaş birdenbire başlar, hapla uyutulan insanlar kendilerine gelirler, kentler tahrip olur, uzun süredir gizli gizli örgütlenmiş "Kitap İnsanlar" ve onlara katılan Montag, diğer insanları bilinçlendirmek, uyandırmak ve eğitmek için yola çıkarlar. Romanda Bradbury gerçeklerden uzaklaştırılıp uyutulan insanlarıyla modern dünyayı daha geniş anlamıyla ve belli bir ülkeyi işaret ederek eleştirirken, Truffaut filmde bunu daha basite, sadece kitapların yok edilmesine/ezberlenmesine indirgemiştir. Kısaca uyarlama filmin romanın gerisinde kaldığı, kitabın başarısını yakalayamadığı belirtilmiştir. Yapım ve tepkiler Fütüristik bir hikaye anlatmasına rağmen "Değişen Dünyanın İnsanları"nın kendi içerisinde bile bazı tutarsızlıklar barındırdığına, inandırıcılıktan uzak olduğuna dikkat çekilmişti. Okuma yazmanın olmadığı bir toplum nasıl var olmayı sürdürebiliyordu? Örneğin bazı resmi kayıtları nasıl tutuyorlardı? Bankacılık ve muhasebe işlemleri nasıl yapılıyordu? İtfaiyeciler kitapları yakarlarken, kitapların ve yazarlarının adlarını nasıl okuyabiliyorlar? Bu çelişkileri makul bularak filmi savunanlar ise "Fahrenheit 451"in yalnızca gelecekle ilgili uyarılarda bulunduğunu, gerçekçi olması gerekmediğini ileri sürmüşlerdi. Romanın yazarı Bradbury, "Fahrenheit 451"in totaliter hükümetlerin sansürünü eleştiren bir eser olmadığını, televizyonun gelecekte toplumun hayal gücünü ve okuma becerisini yok edeceğinin bir öngörüsü olduğunu ısrarla belirtmiştir. Yönetmenliğe film eleştirmenliğinden geçen, Cahiers du cinéma dergisindeki kuramsal yazılarıyla Fransız Yeni Dalga (Nouvelle Vague) sinema akımının temellerini atan ve auteur yönetmen (yaratıcı yönetmen, bir roman nasıl tümüyle yazarına aitse, bir filmin de herşeyinin yönetmene ait olması) kavramını ortaya atan François Truffaut, erken yaşta hayata veda etmişti. Belki de Fransız sinemasını çok ağır biçimde eleştirdiği için kendi ülkesinden çok Kıta Avrupasında ve ABD'de sevilip saygı görüyordu. (Bu iki sinemacı 1984 yılında üç gün arayla öldüler). Filmin müziğini Alfred Hitchcock filmlerinin birçoğunun müziğini de besteleyen Bernard Herrmann yapmıştı. Filmin/romanın adı Artık bütün evlerin ve içlerindeki eşyaların yanmaz materyallerden yapıldığı bu geleceğin dünyasında sadece eskiden kalmış, oturulmayan veya kaçak kullanılan, bu nedenle yasa dışı duruma düşmüş bazı ücra konutlarla yine yasa dışı olan kitaplar yangından etkilenmektedir. Dolayısıyla artık bu yeni düzende bir itfaiye teşkilatına gereksinim kalmamıştır. Yine de personelinin giysileriyle ve kullandıkları kırmızı itfaiye araçlarıyla eskinin itfaiye teşkilatlarını andıran bir kurum vardır. Bir tür polis teşkilatı gibi işlev gören bu kurumun görevi artık yangınları söndürmek değil, yasaklanmış kitapları bulup yakmaktır. Aldıkları ihbarları değerlendirerek baskın yaptıkları konutlarda ustalıkla gizlenmiş kitapları ortaya çıkartan bu becerikli itfaiyeciler bulduklarını alev makinelerini kullanarak oracıkta yakıp imha ederler. Bu 'itfaiye' teşkilatının adı "451"dir. (bu distopik devirde yazılı materyaller yasaklanmıştır, ancak rakamlar hala kullanılmaktadır-yazısız resimli romanların serbest oldukları gibi). Hem itfaiye binasının duvarlarında hem de itfaiyecilerin yakalarında bu 451 rakamı görülmektedir. Filmin başlarında kıdemli itfaiyeci Guy Montag (Oskar Werner)'ın, Clarisse (Julie Christie)'in 451 rakamının anlamıyla ilgili sorusuna verdiği cevap seyirciyi de bu konuda bilgilendirir: "Bu, 'Fahrenheit 451' demektir, (Fahrenheit, İngilizce konuşulan bazı ülkelerde kullanılan bir sıcaklık ölçü birimidir ve 451 Fahrenheit, yaklaşık 233 Santigrat dereceye karşılık gelir) ve Fahrenheit 451 kitap kağıdının yanmaya başladığı sıcaklıktır."(Filmin 10. dakikasından itibaren) Filmin uyarlandığı romanın yazarı Ray Bradbury bu bilgiyi bir itfaiye şefinden öylesine edindiğini belirtmişti. Bradbury bu yetkiliye bir kitap kağıdının kaç derecede tutuşmaya başlayacağını sormuş, aldığı "451 Fahrenheit derecesi" cevabı da öyle hoşuna gitmiş ki, bu bilgiyi başka bir yerde doğrulatma gereği duymadan doğrudan kitabında kullanmıştı. François Truffaut da kitabın adını değiştirmeden filminde aynen korumuştur. Dış bağlantılar * * Allrovi.com'da "Fahrenheit 451" * Filmin çeşitli afişleri * Film hakkında bir yazı

Kaynaklar

Vikipedi

Bu konuda henüz görüş yok.
Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.