Emma Shapplin

Kısaca: Asıl adı Marie-Ange Chapelain olan Emma 19 Mayıs 1974'te Paris'in kenar mahallelerinden olan Savigny'de polis bir baba ve sekreter bir annenin kızı olarak doğdu. Üç çocuklu ailenin tek kızı ve en küçüğü olan Marie-Ange 14 yaşına kadar ne müzikle ne de şarkı söylemekle ilgilendi, erkek gibi büyütülmüştü. ...devamı ☟

Emma Shapplin
Emma Shapplin

Asıl adı Marie-Ange Chapelain olan Emma 19 Mayıs 1974'te Paris'in kenar mahallelerinden olan Savigny'de polis bir baba ve sekreter bir annenin kızı olarak doğdu. Üç çocuklu ailenin tek kızı ve en küçüğü olan Marie-Ange 14 yaşına kadar ne müzikle ne de şarkı söylemekle ilgilendi, erkek gibi büyütülmüştü. Vaktini müzikle değil, futbol oynayarak, ağaçlara tırmanarak geçirmeyi tercih ediyordu.

On dördüne doğru 70 yaşlarında eski bir kantocu ve şan öğretmeni ile tanıştı. Ondan bir yıl kadar ders alan Marie-Ange böyle bir disipline alışkın olmadığından müthiş derecede sıkılıyordu. Zamanla alıştı, alıştıktan sonra da öyle hoşuna gitmeye başladı ki başka bir şey düşünemez olmuştu. Çok çalışıyor, kolay öğreniyordu. Hocası onun yetenekli olduğunu düşünüyordu. Çok geçmeden ondaki bu eşine az raslanır soprano sesini kolaylıkla sergileyebilir bir konuma gelmişti. Ailesi onun kariyer yapabileceği, daha ciddi bir alanla ilgilenmesiniistiyordu. Marie-Ange'ye dersleri bıraktıran ailesi, onu okulda da koro çalışmalarından uzak tutuyordu. Mozart'ın "Sihirli Flüt" operasındaki "Gecenin Kraliçesi" aryasını söylemek hayalleri kuruyordu... Marie-Ange ailesinin kendisini sekreter yapmak isteyen planlarını bozmaya kararlıydı, o şarkı söylemek istiyordu. On sekiz yaşında girdiği sekreterlik sınavlarını geçemedi, ama bu durumdan hiç de rahatsız olmuş gözükmüyordu. Genç kızın gözü bambaşka şeylerdeydi.

Ondokuzuna geldiğinde ailesinden ayrılıp Paris'e, kendi evine yerleşen Marie burada şan derslerine devam etti ve kısa bir süre bir şan okuluna gitti. Şehir hayatın alışması kolay olmadı, pek çok işe girip çıktı ama ayakta kalmayı başardı. Paris Konservatuarı'nda ailesinin baskısından uzak müzikle rahat rahat uğraşabiliyordu. Ancak okulun katı disiplini ve yorumlarda çok gelenekçi oluşu yüzünden okulu bıraktı. Yine tesadüfler eser bir hard rock grubuna, "North Wind"e solist olarak katıldı. Soprano sesini kendine saklamak zorunda kalmıştı, daha sert, kaba, topluluğun şarkı sözlerine uyan bir havayla söyledi şarkıları üç yıl boyunca... Bir röportajında kendisinin de söylediği gibi hard rock'ı sevse de bu grup ile çalışmak Emma'ya yetmiyordu.

Diğer taraftan Emma klasik anlamda opera yapmak da istemiyordu. Kendi müziğini yaratma kararı alan Emma "Quand t'es dans le désert" ve "Chiquita" ile tanınan, 80'lerin ünlü Fransız şarkıcısı Jean-Patrick Capdevielle ile tesadüfler eseri tanıştı ve ona bir deneme kasedi dinletti. Capdevielle genç şarkıcının sesine hayran oldu ve onun opera zevkini de paylaştığı için ona bir albüm yapmaya karar verdi. Nasıl bir tarzda yapacaklarına kara vermeleri kolay olmadı. Marie-Ange, sahne adıyla Emma, grunge'dan hard-rock'a, operadan klasik müziğe, çok geniş bir müzik yelpazesinde çalışabilirdi. Klasik müzikte karar kıldılar.

Parçalar Emma'nın ve Jean-Patrick Capdevielle'in oğlu Jonathan'ın da yardımı ile Donizetti, Bellini gibi 19. yüzyıl İtalyan bestecilerinin tarzları dikkate alınarak bestelendi. İkisi de operaya diğer dallardan daha fazla bir ilgi duyuyorlardı. Sözlerin çoğunluğu Capdevielle tarafından ve Fransızca olarak yazıldı, ardından Ortaçağ İtalyancası üzerinde uzman olan biri tarafından Latince'ye çevrildi. Böylece 1997'de Emma Shapplin'in ilk albümü "Carmine Meo" doğmuş oldu. Bu çalışma üç ay gibi kısa bir süre içinde yüz bin adet satarak ticari açıdan da başarılı oldu. Özellikle ilk 45'lik "Spente Le Stelle"nin yardımı ile albüm kısa sürede Madonna ve Celine Dion'u bile geçip zirveye çıkarak Emma'ya birçok yerde Platin Plak kazandırdı. Albümdeki parçaların dokuzu ünlü Fransız şarkıcıya, dördü ise Emma'ya aitti. Bu hızlı gelen şöhret Emma Shapplin'i bir anda müzik dünyasının en çok merak edilen ismi haline getirdi bir çok ülkede...

Emma 2002'de ikinci albümü "Etterna"yı çıkardı. Bu albümde ise sanatçı parçaların hemen hepsinin sözlerini kendi yazdı ve bir kısmını da besteledi.

Günümüzün Modern Divası olarak kabul edilen Emma klipleri ve konserlerinde kullandığı kostümleri kendi dizayn eden ve klip senaryolarını kendi yazan ilginç bir kişiliğe sahip. Emma 2002'de ülkemizde iki konser vermişti.

Emma'nın hızla yakaladığı bu şöhrete, tek başına bir konser bile vermeyerek ulaşması da ilginçtir. Şarkıcı turne tarihini açıkladı, ama kim bilir, belki de bunların tamamen gereksiz olduğuna karar vererek kendisini hiç yormaz...

Emma Shapplin

Emma Shapplin

Bu konuda henüz görüş yok.
Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.