Ölüm Korkusu (Film, 1953)

Kısaca: ''Ölüm Korkusu'', 1953 ABD yapımı kara filmdir. Özgün adı ''"The Big Heat"'' (''Tr: büyük öfke'') olan film 7 Kasım 1955'te Türkiye'de sinemalarda gösterime girmiştir. ...devamı ☟

Ölüm Korkusu, 1953 ABD yapımı kara filmdir. Özgün adı "The Big Heat" (Tr: büyük öfke) olan film 7 Kasım 1955'te Türkiye'de sinemalarda gösterime girmiştir. ABD'li yazar William P. McGivern'ın ilk kez "The Saturday Evening Post" dergisinde tefrika edildikten sonra 1952 yılında kitap olarak da yayımlanan romanından Sydney Boehm'in senaryosunu yazdığı filmi, Avusturya asıllı sinemacı Fritz Lang yönetmiştir. "Alman Dışavurumculuğu" akımının öncülerinden Viyana doğumlu Lang, Nasyonel Sosyalist rejiminden kaçarak 1936'da ABD'ye yerleşmiş, 1939'da da bu ülkenin vatandaşı olmuştu. Bu kez de yeni ülkesinde "kara film" türünün öncüleri arasında yer almıştı. Baş rollerinde Glenn Ford ve Gloria Grahame'ın oynadıkları "Ölüm Korkusu"nda Lee Marvin'in de önemlice bir rolü vardır. Filmin siyah-beyaz görüntülerini çeken Charles Lang'ın yönetmenle bir akrabalığı yoktur. "The Big Heat" filminde, önce polis arkadaşı intihar eden, sonra da karısı acımasızca öldürülen bir Los Angeles dedektifinin (Glenn Ford), tüm şehri avucuna almış olan ganster şebekesine karşı tek başına yürüttüğü amansız mücadele anlatılmaktadır. Sert, inatçı ve gözüpek bir kanun adamının nezdinde yozlaşmış bir dünyada kendi onurunu ve ahlak değerlerini korumanın müthiş zorluğunun vurgulandığı film türünün klasikleri arasında sayılmaktadır. Filmin senaristi Sydney Boehm 1954 yılında Edgar Ödülü'ne layık görülmüş, bu ödülü senaryoyu uyarladığı romanın yazarı William P. McGivern'la paylaşmıştır "The Big Heat", 2011 yılında "kültürel, tarihi ve estetik olarak önemli" filmler arasına seçilerek Amerika Birleşik Devletleri Kongre Kütüphanesi'ndeki Ulusal Film Arşivi'nde muhafaza edilmesine karar verilmiştir. Konusu Dürüst bir polis olan cinayet masası dedektifi Dave Bannion (Glenn Ford), polis arkadaşlarından biri olan Tom Duncan'ın intiharını araştırmaktadır. Polis memurunun dul eşi Bertha Duncan (Jeanette Nolan), Bannion'a kocasının ölümcül bir hastalığa yakalandığını öğrendikten sonra depresyona girmiş olduğunu söylemiştir. Bu durumda Duncan'ın kendini öldürmesi pek de kuşku çekici bir durum olmadığı için dava tam kapatılmak üzereyken, ölen memurun metresi Lucy (Dorothy Green) Dave Bannion'a bambaşka bir hikaye anlatır. Bir barda çalışan Lucy'ye göre Tom Duncan ölmeden önce yazdığı ve karısına bıraktığı bir mektupta polis teşkilatı içindeki yozlaşmayı ve karmaşık rüşvet trafiğini ayrıntılarıyla anlatmıştır. Polis teşkilatını rüşvete bağlayan çetenin başında ise Mike Lagana (Alexander Scourby) vardır ve memurun dul eşi Bertha bu mektup sayesinde çete reisi Lagana'ya şantaj yapmayı planlamaktadır. Bannion önce bu iddiaya pek inanmak istemez. Ancak Duncan'ın lüks bir evi daha olduğunu ve maaşıyla karşılanmayacak ikinci bir hayat sürdürmüş olduğunu öğrenince kuşkuları artar. Ertesi gün amiri Teğmen Ted Wilks (Willis Bouchey) tarafından paylanarak olayı kurcalamaması istenir. Emir 'yukarılardan' gelmiştir. Bir süre sonra Lucy de tenha bir yol kenarında vahşice işkence edilerek öldürülmüş bir vaziyette bulununca, Bannion onun anlattıklarının doğru olduğuna ikna olur ve Lagana'nın peşine düşer. Bannion sürekli tehdit telefonları almaya başlar. Ganster şefi Lagana'nın tüm polis teşkilatını avucunun içinde tuttuğu, bu sayede tüm şehri yönettiğini bilmeyen yoktur. Hatta Lagana'nın kızının verdiği partilerde bile resmi polisler korumalık yapmaktadırlar. Kimse Lagana'ya karşı çıkmaya cesaret edemez. Tehditlerinin sonuçsuz kaldığını gören Lagana, adamlarına Bannion'ı öldürmeleri emrini verir, ancak arabasına konan bomba dedektif yerine karısı Katie'nin (Jocelyn Brando) ölümüne yol açar. Amirleri Bannion'ı görevden alırlar. Ancak meslektaşlarının ipuçlarını örtmeye çalıştığını farkeden inatçı ve gözüpek dedektif, davayı tek başına yürütmeye karar verir ve görevinden istifa eder. Bu aşamadan sonra mesele bir intikam meselesi haline de gelmiştir. Bannion Lagana ve onun sağ kolu Vince Stone'un (Lee Marvin) peşine düşer. Bannion bir gece kulübünde Vince Stone'un kız arkadaşı Debby Marsh'a (Gloria Grahame) karşı olan s....t davranışlarına sert bir biçimde müdahele edince, kızın sempatisini kazanır. Ancak Vince bunu karşılıksız bırakmaz, Debby evine geldiğinde kızın yüzünü kaynar suyla haşlar. Yüzünde kalıcı hasar oluşan Debby hastaneden çıktıktan sonra Bannion'a sığınır. Debby, Bannion'ın karısının ölümüne yol açan bombayı koyan adamın Larry Gordon (Adam Williams) olduğunu söyler. Gordon'u bulan Bannion ona bombalamayı itiraf ettirir. Debby'nin ısrarı ile Gordon'u öldürmekten vazgeçen Bannion, onun 'konuştuğu' dedikodusunu etrafa yayar ve sonuçta Gordon kendi çetesi tarafından öldürülür. Bu arada teşkilattaki asıl işbirlikçinin Komiser Higgins (Howard Wendell) olduğu ortaya çıkar. Bannion, Tom Duncan'ın dul eşi Bertha'yla yüzleşmeye gider ama Bertha çeteyi çökertecek belgeleri ona vermeyi reddeder. Stone'un son bir çabayla Bannion'ın küçük kızı Joyce'u kaçırma girişimi de sonuçsuz kalır. Geçmişteki tutumundan pişman olan Teğmen Wilks de sonunda doğru yolu seçip Bannion'ın yanında yer alarak çeteyle ciddi biçimde uğraşmaya karar verir. Debby, Bertha Duncan'ı görmeye gittiğinde onu öldürür ve Stone ve Lagana'nın sonunu getirecek delillerin ortaya çıkmasını sağlar. Debby, aynen kendisine yapmış olduğu gibi, Stone'un yüzüne sıcak kahve fırlatır ama onun tabancasından çıkan kurşunlarla ölür. Stone cinayetten tutuklanır. Duncan'ın ortaya çıkan mektubu delil olarak kabul edilir, Lagana ve Komiser Higgins hakkında dava açılır. Bannion da cinayet masasındaki görevine geri döner. Tarzı Hollywood'un klasik "kara film" döneminin sonlarında çekilen "The Big Heat"in yönetmeni Fritz Lang, zaten bu türün özellikle de biçimsel açıdan (az ışıklı, siyah beyaz çekilmiş) büyük ölçüde beslendiği Alman Dışavurumculuğu akımının da önde gelen temsilcilerinden biriydi. Bu kasvetli ve gerçekçi film aynı zamanda ABD'de farklı zamanlarda moda olmuş iki suç/polisiye film akımının arasındaki bir geçiş döneminin belirgin temsilcisidir. Bu akımlardan ilki 1960'ların sonuna kadar olan dönemde çekilmiş ve kanun adamlarının ve kötülerin siyah ve beyaz renklerle kesin olarak birbirlerinden ayrıldıkları, gri tonların olmadığı filmlerdi. İkinci dönemde, yani 1960'ların sonundan itibaren yaşanan kültür şokunun etkisiyle çekilen filmlerde ise artık iyilerle kötüleri birbirinden ayıran çizgiler bulanıklaşmaya başlamıştır. İyilerin de bazı zaaflarının bulunabileceğinin vurgulandığı bu ikinci dönemin tipik filmlerinden "Dirty Harry" (Kirli Adam, 1971), "The French Connection" (Kanunun Kuvveti, 1971) ve "Serpico"da (1973) artık 'iyi' ler ve onların bağlı oldukları kurumlar da sert bir biçimde sorgulanmaya başlamıştır. Bir "ara dönem"in ürünü kabul edilen "The Big Heat", yukarıda adı geçen bu filmlerin bir öncüsü, habercisidir. Fritz Lang, filmde görünüşte 'iyi'yi temsil eden dedektif Bannion'ın ahlaki duruşunu da sorgulamaktadır. The New York Times ve Variety gibi ABD'nin köklü gazetelerinin film eleştirmenleri ağız birliği etmişçesine filme övgüler yağdırmışlardır. Chicago Sun-Times'ın ünlü eleştirmeni Roger Ebert filmi kendi kişisel "Büyük Filmler" listesine aldıktan sonra özellikle de filmin yardımcı oyuncu kadrosuna büyük övgülerde bulunmuştu. Filmde Debby'nin (Gloria Grahame), ölen polisin dul eşi Bertha Duncan'ın (Jeanette Nolan) kendindekinin aynısı bir mink manto giydiğini görünce sarfettiği ve aynı rüşvet çarkından beslendiklerini ima eden "İkimiz de aynı mink kardeşliği kulübüne aitiz" mealindeki "We're sisters under the same mink" sözü, yine AFI'nin "AFI'nın 100 Yılı... 100 Söz" listesine girmeye aday gösterilmişti. Oyuncular Dış bağlantılar * * Allrovi.com'da "The Big Heat" * Rotten Tomatoes'da "The Big Heat" * Filmin çeşitli afişleri

Kaynaklar

Vikipedi

Bu konuda henüz görüş yok.
Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.