Ebu Bekr Razi

Kısaca: Ebu Bekr Razi Ünlü tabib ve kimyager. İsmi, Muhammed bin Zekeriyya olup, künyesi Ebu Bekr’dir. Razi mahlasıyla Ünlüdur. Avrupa’da Razes ismiyle tanınır. 866 (H.252) senesinde Rey’de doğdu, 932 (H. 220) senesinde vefat etti. ...devamı ☟

Ebu Bekr Razi Ünlü tabib ve kimyager. İsmi, Muhammed bin Zekeriyya olup, künyesi Ebu Bekr’dir. Razi mahlasıyla Ünlüdur. Avrupa’da Razes ismiyle tanınır. 866 (H.252) senesinde Rey’de doğdu, 932 (H. 220) senesinde vefat etti.

Küçük yaşta ilme merak sardı; sarf, nahiv ve matematik dersleri aldı. Önceleri musiki ile de uğraşan Razi, geçimini sarraflıkla sağlıyordu. Ayrıca astronomi, mantık, fizik, eczacılık ve tıb ilimlerini tahsil etti. Otuz yaşında ilim öğrenmek için gittiği Bağdat’ta Huneyn bin İshak’tan, İran-Hind ve İslam tıbbını öğrendi. Tıb ilminde söz sahibi olduktan sonra memleketine döndü ve hastahanede çalışmaya başladı. Kısa zamanda hastahanenin baş hekimliğine yükseldi. Sonra Rey’den Bağdat’a gelerek Adudi Hastahanesinin baş hekimi ve halifenin özel doktoru oldu. Ömrünün son zamanlarında gözleri görmez oldu. Kendisini ameliyat için gelen doktora, gözün yapısı ile ilgili sorduğu suallere istediği gibi cevaplar alamayınca, ameliyat olmaktan vazgeçti ve gözün yapısını bilmeyen bir doktorun ameliyat yapamayacağını söyledi. 932 (H. 320) senesinde vefat etti.

İslam aleminin en büyük tabibi olarak tanınan Razi, fevkalade bir hafıza gücüne sahipti. Okuyup işittiğini hiç unutmazdı. Daima talebeleriyle ilgilenir ve yetişmeleri için gayret sarf ederdi. Hastaları ile de teker teker ilgilenir, tedavileriyle yakından ve titizlikle meşgul olurdu. İlmi çalışmaları; nazari ve ameli olmak üzere iki yönlüydü. Ona gelinceye kadar tıb ilmi esaslı usul ve metodlardan mahrum ve dağınık iken, bu ilmi ele alıp temellendirmiş ve sistemleştirmiştir.

Kızamık ve çiçek hastalığını ilk defa birbirinden ayıran ve tedavi metodunu bulan odur. Çocuk hastalıkları ile kadın-doğum hastalıklarını tarif, tasnif etmiş, teşhis ve tedavi yollarını göstermiştir. Zührevi hastalıkları incelemiş, ameliyatlarda ilk defa hayvan bağırsağını dikiş ipliği olarak kullanmıştır. Civalı merhemleri de ilk defa bulup tedavide kullanan odur. Hafif müshilleri, inmelerde şişe çekmeyi, devamlı ateşli hastalıklarda soğuk suyu ilk olarak tatbik ve tavsiye etmiştir. Tecrübi metodu uygulamış, bazı hayvanlar üzerinde deneyler yapmış, tıp tarihinde ilk defa kobay kullanmıştır.

Razi, ayrıca psikiyatri üzerinde de çalışmıştır. Ona göre; bedenin sıhhatiyle ruhun sağlığı eşittir. Bu sebeple telkin ile tedavi çok önemlidir. Şüphesiz her şeyin sahibi, yaratanı, Allahü teala olduğu gibi, şifayı da gönderen, yaratan O’dur. Sebeplerine iyi yapışıp şifayı Allahü tealadan beklemelidir. Bir hasta ile tek bir doktor ilgilenmelidir. Bir hasta ile birçok doktorun ilgilenmesi hastanın maneviyatını sarsar, bu da hastalığın artmasına yol açabilir.

Ebu Bekr Razi; sükunet, rüzgar, rutubet ve binaların sıhhi tesisat ve banyoları hakkında da ilgi çekici incelemelerde bulundu. Havanın temizlenmesi için kötü kokuları değiştirmeye, hasta odalarını havalandırmaya ve hastaların temiz su içmelerine itina gösterirdi. Gout (Damla hastalığı) ile romatizmayı birbirinden ayırdı. Kalb enfarktüslerine karşı hacamatı uyguladı. Onun harika keşiflerinden birisi de, böbrek ve mesanedeki taşları ilaçlarla parçalatması veya ameliyatla çıkartmasıdır.

Tıbbi nasihatları şunlardır: Hasta, tedavi için tabib-i hazık (uzman) olan tek bir dortora başvurmalıdır. Birçok doktora başvuran hasta, doktorları şaşırtır ve hatalı teşhis koymalarına sebeb olur. Doktor iyi bir ahlaka sahib olmalıdır. Dünyadan yüz çevirerek ahirete yönelmeli; gaflet içinde bulunmamalıdır. Dünyalığından lazım olana bakıp, akıbet ve ahiret düşüncesi içinde olmalıdır. Tabip daima hastasını ümitlendirici şeyler söylemelidir. Çünkü ruhun sıhhati bedenin sıhhatine tesir eder. Tabip, sadece tecrübeleri ile yetinip, tıp kitaplarına bakmaz ve ilmi tetkikata dikkat etmezse, başarılı olamaz. Tabii ilaç ve gıdalarla tedavisi mümkün hastalığa kimyevi ilaçlar uygulamamalıdır. İlaçların kullanılması sadece nazari bilgilerle olmaz, tecrübe edilmeli, mahir ellerde alınan neticelere bakılmalıdır. Aksi halde zararlı neticeler çıkabilir. Doktor eğer uygun gıdalarla tedavi edebiliyorsa ne büyük saadet! Hakiki tabip ve hekimlerin, söz birliği ile kaideleştirdikleri hususlar, daima rehber ve prensib olarak alınmalıdır. Çoğu tabipler cahil ve taklitçi, yeni yetmeler ise tecrübesizdir. Tıb ilminde ciddiyeti ve hassasiyeti olmayanlar nefslerine düşkün olurlar ve hastalarını öldürürler. Tabip, alim ve müşfik olur, hasta da tabibin sözünü dinlerse, hastalık yarı yarıya tedavi edilmiş sayılır.”

Razi’nin başarılarının ve dehasının parladığı bir ilim dalı da kimyadır. O, modern kimyanın önde gelen kurucularından biri olarak kabul edilmektedir. Önce deneye tabi tuttuğu maddelerin kimyevi tasnifini yapan Razi, kimya alanında kullandığı yirmiye yakın deney cihazını eserlerinde tarif ve tasnif etmiştir. Bunların bazısı madenden olup, bazısı da camdan yapılmıştır. Onun kimyada derin bilgi sahibi olması, tabipliğini de etkilemiştir. Kimya ile ilgili çalışmaları sırasında bazı asitlerin hazırlanmasını ve bunun metodlarını tesbit etti. Bazı sıvı maddelerin, özgül ağırlıklarını hesapladı. Bunun için, Mizan-üt-Tabii adını verdiği özel bir tartı aleti kullandı. Kimya sahasındaki bilgileri ve tecrübeleri tıb sahasında tatbik etmesi, başlıca hususiyetlerindendir. Ona göre, hastanın şifa bulması, tabibin tarif ettiği şekilde ilaçları kullanmasına bağlıdır. İlaçlar, insan bünyesinde kimyasal reaksiyonlar meydana getirmek suretiyle şifanın hasıl olmasına yol açmaktadır. Gerek tıp ilminde ve gerekse kimya sahasında hep gerçek ilmi usullerle çalışan Razi, tecrübi kimyanın babası kabul edilmektedir.

Razi, devrine göre kimyevi maddeleri dörde ayırmıştır: 1) Madensel maddeler: Bunları da; asitler, değerli madenler, taşlar, kibrit tuzları, borasitler ve tuzlar olmak üzere altı bölüme ayırmıştır. 2) Nebati maddeler 3) Hayvani maddeler 4) Müteşekkil (türetilmiş) maddeler. Kimya sahasındaki metodunu da;
- a) Hastalıkların tedavisinde kullanılan maddeler ilmi,
- b) Cerrahi ameliyatlarda kullanılan aletler ilmi,
- c) Kimyagerin uyguladığı başvurduğu deneylerin umulan neticeye ulaşıncaya kadar kademe kademe izah ve beyanı olmak üzere üçe ayrılmıştır.


Ebu Bekr Razi, kimya sahasında Cabir bin Hayyan’ın tesirinde kaldığından, onun talebesi sayılır. Fakat, Cabir bin Hayyan’ın temellendirdiği kimya ilmini geliştirip sistematize eden budur. Razi, ilmi deneylerini son derece açık bir şekilde tarif ve tasnif etmiştir. Bu izahları sırasında kimyevi reaksiyonları da açıklamıştır. ilk defa kimyevi araştırmaların çoğalıp sağlam esaslar üzerine oturtulması için deney metodunun kaçınılmaz bir zaruret olduğunu ortaya koymuştur. Böylece, kimyayı tamamiyle tecrübi bir ilim haline getirmiştir. Sülfürik asidin imalini gerçekleştirmiştir. Hatta Ünlü Avrupalı fen adamı Albert, bu asidin imalini onun eserlerinden öğrenmiştir.

Eserleri

Ömrünün büyük kısmını kitap yazmakla geçiren Ebu Bekr Razi’nin eserlerinin sayısı 230 civarındadır. En önemli eseri, El-Havi fit Tıb’dır. Otuz cildi bulan bu eserinde, insan vücudunu ele alarak her organı ayrı ayrı incelemiş ve her uzuv ve organda görülen hastalıkları tetkik ederek tedavi yollarını göstermiştir. Eserde, hastalıkların tedavisi, hastalıklar ve teşhisleri, hıfzıssıhha, hasta bakımı ve kontrolü, cerrahi ilaçlar, gıdalar, sentetik ilaçların imali, tababet sanatı, eczacılık, insan vücudu ve anatomisi, organlar ve bozuklukları olmak üzere on iki bölüm vardır. Razi’nin bu Ünlü eseri, ortaçağların başından itibaren Latinceye tercüme edilmiş, 17. yüzyılın sonlarına kadar Avrupa üniversitelerinde temel araştırma ve ders kitabı olarak okutulmuştur. Eser ilk defa 1279 senesinde Fereç bin Zalim adlı Sicilyalı bir Yahudi tabip tarafından Latinceye tercüme edildi. Daha sonra 1486 senesinde Continens çevirdi. Bu tercüme, o tarihlerde Paris’te kurulan tıp fakültesinde kullanılan dokuz temel eserden birisiydi. Razi, bu eserinin müsveddesini yazdıktan sonra temize çekmeye ömrü yetmemiştir. Devrin alimlerinden İbn-ül-Amid, binlerle dinar vererek müsveddeleri Razi’nin kız kardeşinden satın alıp temize çektirmiş ve eseri, bizzad Razi’nin talebelerine inceleterek yeniden tanzim etmelerini sağlamıştır. Böylece kaybolup gitmekten korunan eser, günümüze kadar ulaşmıştır.

Diğer önemli eseri El-Mansuri fit-Teşrih olup, yirmi cilttir. Bu eseri, Horasan sultanı Mansur bin İshak Samani’ye ithaf ettiğinden, Mansuri ismiyle Ünlü oldu. Eserde, özellikle insan vücudunun anatomik yapısını ele almış, organları ve vazifelerini izah etmiş, gıda maddelerini, hıfzıssıhha konusunu ve daha birçok tıbbi mevzuları incelemiştir. On bölüm olan eserde, anatomi bilgileri, bünyevi incelemeler, gıdalar, ilaçlar, sıhhat, insanlara deva, yolculuk nizamı, cerrahlık, zehirler ve zehirlenmeler, umumi hastalıklar gibi temel tıbbi konular ele alınmıştır. Latinceye tercüme edilen eser, 1480 senesinde Milano’da yayınlanmıştır. El Havi fit-Tıb gibi bu eser de, asırlarca Avrupa üniversitelerinde ders kitabı olarak okutulmuştur.

Ebu Bekr Razi’nin diğer eserlerinden bazıları ise şunlardır: 1) Kitab-ül-Fahir: Tıp ansiklopedisi mahiyetindedir. 2) Kitabu Sırr-il-Esrar: Kimya ilmine dairdir. 3) Risale fil-Hisbeti vel-Cedri: Razi’nin batı aleminde en çok tanınan eseri budur. Çiçek ve kızamık hastalıkları hakkında yazılmış olup, bu alanda tıb tarihinin ilk yazılı eseridir. 1565 senesinde Latinceye çevrildi ve 1866 senesine kadar, kırk defadan fazla yayınlandı. 4) Kitabu Men la Yahduruh-ut-Tabib (Halk ve fakirler için tıb el kitabı) 5) Kitabun fis-Sana’at-il-Kimya 6) Kitabun fil-İntikad vet-Tahrir alel-Mu’tezile (Mu’tezile mezhebini tenkid ve reddiye) 7) Kitabu Hey’et-il-alem (Astronomi ile ilgili) 8) Kitabu Menafi-il-Edviye (İlaçların faydaları hakkındadır) 9) Kitabun fi Keyfiyet-il-Ebsar (Göz ve görme olayı ile ilgili) 10) Kitab-ul-Hiyel (Mekanik) 11) Kitab-ul-Medhal-it-Ta’lim 12) Kitab-ul-Medhal-il-Burhani 13) Kitab-ul-A’yat 14) Kitab-ut-Tedbir 15) Kitab-ul-İksir 16) Kitab-ul-Muhabbe (Psikoloji) 17) Kitab-uş-Şevahid 18) Kitabu ber-us-Sa’a 19) Kitab-ül-Fahir fit-Tıb 20) Kitabu Tıbb-il-Mülki 21) Kitabun fi Vec’il-Mefasil 22) Kitabu Et’imet-il-Merda (Hasta yemekleri ile ilgilidir) 23) Kitabun fil-Kulunç 24) Kitab-ul-Kafi fit-Tıb 25) Kitabun fil-Bah 26) Kitab-ul-Hacer

Razi’nin eserleri asırlarca Avrupa üniversitelerinde ders kitabı olarak okutulmuştur. Avrupa ancak 18. yüzyılın ortalarına doğru, Razi’nin bulunduğu noktaya ulaşabilmiştir.

İlgili konular

tıp türkler tarih bilim

Bu konuda henüz görüş yok.
Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.