Din

Kısaca: Din, insanın kutsal saydığı gerçeklikle ilişkisi; bu ilişkinin çerçevesini oluşturan inançlar, öğretiler, değer yargılan, davranış kuralları, tapınma biçimleri ve kurumsal yapılar. Dinlerin temelini oluşturan kutsal gerçekliğin doğaüstü ya da kişileşmiş bir varlık, bu anlamda bir "tanrı" biçiminde tasarımlanması zorunlu değildir; bu tür bir "tanrı" kavramını bütünüyle ya da büyük ölçüde dışlayan dinler de vardır. Dolayısıyla din kavramı, insanın Tanrı'yla ya da tanrılarla ilişkisinden çok ...devamı ☟

Din
Din

Din, insanın kutsal saydığı gerçeklikle ilişkisi; bu ilişkinin çerçevesini oluşturan inançlar, öğretiler, değer yargılan, davranış kuralları, tapınma biçimleri ve kurumsal yapılar. Dinlerin temelini oluşturan kutsal gerçekliğin doğaüstü ya da kişileşmiş bir varlık, bu anlamda bir "tanrı" biçiminde tasarımlanması zorunlu değildir; bu tür bir "tanrı" kavramını bütünüyle ya da büyük ölçüde dışlayan dinler de vardır. Dolayısıyla din kavramı, insanın Tanrı'yla ya da tanrılarla ilişkisinden çok daha geniş kapsamlıdır.

Dinsel deneyim

Bireysel bir yaşantı olarak dinsel deneyimin, birbirini bütünlediği ya da dışladığı varsayılan değişik tanımlan yapılabilir: Kutsal gerçekliğin bilincine varmaktan kaynaklanan huşu, onun karşısında ürpererek saygıyla eğilme; insanın yaratılmış bir varlık olduğunu vurgulayan mutlak bağımlılık bilinci; insanı hem sevgisiyle kuşatan, hem de yargısıyla titreten bir güç ya da kişileşmiş yüce bir varlık olduğunu kavrama; kutsal gerçeklikle bir olma; evrendeki kalıcı doğruluğu ya da gizli düzeni algılama; "bütünüyle öteki" gerçeklikle yüz yüze gelme; insanı tepeden tırnağa dönüştüren bir gücün varlığını yaşama vb gibi. Ama dinsel deneyim her zaman insanın gerçek benliğini, yaşamı kutsallaştıran gücü, bütün varoluşun temelini ve ereğini arama çabasıyla ilişkilidir. Bu nedenle iyi bir insan yazgısının gizi karşısında yaşama ağırbaşlılıkla yaklaşma, kutsal gerçeklikle yüz yüze gelmenin uyandırdığı korku ve lekelenmişlik kaygısı, artık tanrısal varlığa ulaşan yepyeni ve sağlam bir yaşam yoluna adım atmış olma bilinci, tanrısal iradenin bağışlayıcılığı inancından kaynaklanan esirgenme duygusu, bireysel benliğin sınırlarından kurtulma coşkusu gibi yaşantılar da dinsel deneyimin dokusunu oluşturur.

Her türlü dinsel deneyimin odağında yer alan "öteki" ya da kutsal gerçeklik, değişik dinlerce birbiriyle ilişkili başlıca dört ayrı biçimde kavramlaştınlır: Evreni ve insan yazgısını yöneten, ama kişileşmemiş kutsal düzen; insanın ancak gereğince arındıktan sonra busuyla yaklaşması gereken kutlu güç; bütün sonlu gerçekliklerin sonul birliği ve uyumu, her şeyi bağrında toplayan Bir; insanı ve dünyayı aşmakla birlikte hem insanla, hem de evrenle ilişki içinde olan kişileşmiş varlık. Öte yandan kutsal gerçeklik, aşkınlığı ya da içkinliği bakımından da başlıca iki biçimde kavranır. İnsandan ve evrenden ayrı, ikisiyle de özdeşleştirilemez nitelikte düşünülen kutsal gerçeklik "aşkın" terimiyle nitelenir; evrenin belirli bir öğesiyle, örneğin insanla ya da kozmik düzenle bir ölçüde ya da tümüyle özdeşleştirilen kutsal varoluş ise "içkin" sayılır. Evreni ve insan yazgısını yöneten kişileşmemiş kutsal düzen (örn. Logos, Tao, rta, Aşa) biçimindeki kutsal gerçeklik kavramı içkinlik kutbunu oluşturur. Buna karşılık Yahudilik, Hıristiyanlık ye İslamda en yüksek anlatımını bulan kişileşmiş tanrısal varlık kavramı ise aşkınlık kutbunda yer alır.

Birçok düşünür, dinsel deneyimin, kutsal sayılan gerçekliği ve insan yaşamının ereğini konu aldığı ölçüde, insan deneyiminin bütün öteki biçimleriyle ilişkili olduğu görüşündedir. Bu ilişkilerin incelenmesi ilahiyatın ve din felsefesinin konusunu oluşturur. Örneğin dinsel deneyim ile ahlak bilinci yakından ilişkilidir. Ama din, kişinin varlığına, kim ve ne olduğuna, yüceltmeye değer saydığı gerçekliğe ilişkin sorulan yanıtlar; buna karşılık ahlak, kişinin davranışlarını ve başkalarıyla ilişkisini yönlendiren ilkeleri konu alır. Bazı düşünürler dine dayanmayan bir ahlakın olamayacağını savunurken, bazıları ahlakın dinsel yaptırımlardan bağımsız tutulması gerektiğini öne sürer. Dinsel deneyim ile estetik deneyim arasında da yakın ilişki kurulabilir. Ama dinsel deneyim bağlamında insan, kutsal ya da "öteki" gerçekliğe yönelir ve onu yüceltirken, estetik deneyimin temeli, doğal nesnelerde ya da sanat yapıtlarında gözlenen niteliklere, biçimlere ve örüntülere kendi başına değer biçilmesidir. Dinsel deneyimi ve dinsel öğretileri öteki bilişsel ve düşünsel etkinliklerden ayıran başlıca özelliklerden biri, bunların salt kavramsal dile indirgenmesi olanaksız, kendi kuralları olan simgesel bir dilde anlatımını bulmasıdır. Dinlerin temel amacı dünyayı açıklamak değil, somut yaşantılardan esinlenerek dünyaya anlam kazandırmak, insanın çevreyle baş edebilmesini, kendi varoluşunu omuzlayabilmesini, başkalarıyla birlikte yaşayabilmesini sağlamaktır.

Dinsel deneyimin ilk somut dışavurumu, bu deneyimin nesnesine yönelik tapınmayı düzenli bir çerçeveye, belirli kurallara bağlayan etkinliklerdir. Kutsal gerçekliği yücelten ve görkemini vurgulayan anlatım biçimleri, dua yoluyla ona seslenme ve onunla ilişki kurma çabası, bazı somut nesnelere görünmez kutsal gerçekliği simgeleme işlevinin yüklenmesi, gene kutsal gerçekliğin etkinliğini simgeleyen kutsama işlemleri, sevinç ve esenlik duygularını dile getirmek amacıyla genellikle belirli müziksel biçimlerin geliştirilmesi, kutsal gerçekliğe ya da onun adına kurban ya da sunu adama vb tapınma etkinliğinin değişik biçimleridir. Genellikle yazılı ve sözlü ifadeler ile kutsal müziği bir bütün içinde sunarak inanan kişiyi kutsal gerçekliğin huzuruna getirmeyi amaçlayan ayin kuralları bu etkinliğe bir düzen kazandırır.Din ve toplum Toplumsal bir olgu olarak din, öncelikle toplum yaşamındaki düzensizlik ve çatışma eğilimlerine bir düzen getirme çabasıyla ilişkilendirilebilir. Kişisel ve toplumsal bunalımların sürekliliği, insan kavrayışını aşan bir gizem ve anlamsızlık duygusu, bu nesnel eğilimlerin dışavurumudur. Toplumların bunalımları aşabilmek ya da hafifletebilmek amacıyla geliştirdiği düşünsel, hukuksal, ahlaksal ve büyüye dayalı sistemler, gerçekliğin sürekli aşındırıcı direncini aşamadığı sürece bir noktada etkisiz kalır. Buna karşılık dinler, belirli bir toplumsal grubun temel bunalımlarını ve anlamlandırma sorunlarını, yaşanan gerçekliği "öteki" gerçeklik yönünde aşarak tanımladığı, bu sorunları hafifletmenin temel yollarını belirlediği ve bütün çabalara karşın bunalımların önünün alınamamasma bir açıklama getirdiği inanç ve davranış bütünleri olarak görülebilir. Din sosyolojisinde Fransız okulunun kurucusu sayılan Emile Durkheim (1858-1917) bu bağlamda dinin, "bilimin ötesine geçmek ve bilime zamanından önce son sözünü söyletmek" zorunda olduğunu belirtir. ABD'li sosyolog Talcott Parsons'a (1902-79) göre, insan deneyiminin en genel kategorileri olan istekler, değer yargıları ve kavramsal düşünce, sırasıyla her birinin olumsuzlaması olan acıdan, haksızlıktan ve yanlıştan korunabilmek için dinsel davranışı kendiliğinden doğurur.

Din, işlevsel bakımdan, bir ölçüde çelişen iki tür gereksinmeye karşılık verir. Bir yandan toplum düzeyinde sürekliliğin ve istikrarın korunması, bireysel davranışların önceden kestirilebilmesi, bireylerin bunalım koşullarındaki olası yıkıcı tepkilerinin denetlenebilmesi gerekir. Bireyler düzeyinde ise gerilim, suçluluk, boğuntu ve hüsran duygularının üstesinden gelinebilmelidir. Ama toplumda bütünleşmeyi pekiştiren süreçler, bireyleri yeni özverilere zorlayarak boğuntu duygusunu daha da güçlendirebilir; buna karşılık bireyler de kurtuluşu toplumsal düzeni sarsacak yollarda arayabilir.

Dinin gerçekte birbirini bütünleyen bu iki karşıt işlevi, dinsel örgütlenmenin ya da dinsel birliğin değişik türlerinde yansımasını bulur. Hiyerarşik biçimde örgütlenmiş dinsel kurumlar (örn. Hıristiyanlıkta kilise) ilke olarak bütün toplumla örtüşmeyi, dolayısıyla en ileri bütünleşmeyi amaçlar; bu nedenle öğretiye uygun doğru davranış biçiminden çok, biçimsel ayin kurallarına ve inanç ilkelerine ağırlık verir. Alman kilise tarihçisi Ernst Troeltsch'e göre Hıristiyanlıkta kilise, devletle ve egemen sınıflarla bütünleşerek, toplumsal düzenin ayrılmaz bir parçasına dönüşmüştür. Buna karşılık mezhep ve tarikat biçimindeki dinsel örgütlenmeler, ilke olarak, başat iktidar yapılarının dışında kalmış grup ve bireylerin gereksinmelerini karşılamaya dönüktür. Hiyerarşik bir örgütlenmenin bulunmadığı ve din bağının, doğuştan belirli bir toplumun üyesi olmakla kendiliğinden örtüştüğü dinler ise (büyük ölçüde İslam, bir ölçüde Yahudilik, Budacılık, Hinduizm) din birliğinin ne ölçüde "kurumlaştığı" ya da ne ölçüde "yataylaştığı" bakımından incelenebilir. Örneğin genellikle kurumlaşmamış sayılan, yatay birliğin ağır bastığı Hindu dininin tarihindeki belirli dönemlerde örgütlü, bir ölçüde hiyerarşik bir ruhban düzeni (Brahmanlık) egemen olmuştur. Budacılığın Theravada kolunun ağırlıkta olduğu ülkelerde de (örn. Tayland) sangha (keşiş örgütlenmesi) karmaşık bir kilise yapısını andırır.Din sosyolojisiDin sosyolojisinin en önemli kuramcılarından Max Weber (1864-1920) üst ve alt sınıflara özgü dinsel yaklaşımlar arasındaki karşıtlığı da vurgular. Weber'e göre üst sınıfların dinsel yaklaşımı, yeryüzündeki kötülüğü Tanrı'nın mutlak iyiliği ve doğruluğu ile özürlendirmeye çalışır, yeryüzünde varlıklı grupların kayınlmasını gerekçelendiren inanç ilkeleri ile ayinlere ağırlık verir. Oysa toplumun güçsüz kesimleri acı çekmeyi yücelten, hatta kurtuluş yolu sayan, yeryüzünde kazanılan başarıları küçük gören öğretilere bağlanma, Hinduizm ve Budacılıkta olduğu gibi yeniden doğuş ülküsünü yüceltme eğilimindedir. Dinsel gruplar içindeki çatışmalar genellikle bu toplumsal karşıtlıkları yansıtır. Örneğin Yahudiliğin ilk dönemlerinde peygamberler ile kuralcı dinsel önderlerin çatışması, yarı göçebe Çobanlar ile yerleşik çiftçiler, topraksızlar ile toprak sahipleri, zanaatçılar ile soylular arasındaki çatışmaların bir yansımasıdır.

Öte yandan dinlerin inanç ilkeleri, simgesel anlatım biçimleri ve tapınma kuralları, özellikle halk kültürünün özgün yapılarıyla iç içe geçtikçe seçmeci ve karma bileşimler de ortaya çıkabilir. Hemen hiçbir dinin, tarih boyunca yayıldığı bütün ortamlarda, bütün öğeleriyle bağdaşık bir sistem özelliğini koruduğu söylenemez. Durkheim'a göre hiçbir din tek bir düşünceye, uygulandığı koşulların farklılığına karşın özünde değişmez kalan tek bir ilkeye bağlanamaz. Her din, birbirinden ayrı ve görece tekilleşmiş parçaların oluşturduğu bir bütündür. Gene her din, her biri belirli bir özerklik kazanmış değişik kültlerin birliğinden oluşur.

Dinin toplumsal yaşam üzerindeki etkisi

Dinin toplumsal işlevleri arasında aile yapılarının korunması da büyük önem taşır. Bütün toplumlarda cinsel davranışı, üreme etkinliğini, statü dağılımını ve bireyin toplumsallaşması sürecini düzenleyen kültürel çerçeveler, başka yapıların yanı sıra dinsel kurumlarca da gözetilir. Akrabalık düzeninin toplumsal örgütlenmenin odağı olduğu* toplumlarda bu, özellikle geçerlidir. Bu tür bazı toplumlarda ailelere özgü tanrılar ve atalara tapınma, dinsel yaşamın ağırlıklı boyutunu oluşturur. Günümüzde birçok toplumda, aile üyeleri arasındaki ilişkileri düzenleyen ahlak kuralları genellikle dinsel yaptırımlara bağlanır. Aile biriminin ağırlığının görece azaldığı toplumlarda da bireyin toplumsallaşması sürecinde dinsel öğeler önemini korumaktadır. Günümüzde de aynı dinsel topluluk içinden eş seçimi yaygındır ve ailenin temel yapısı dinsel normlarla desteklenmektedir.

Dinin ekonomik yaşam üzerindeki etkisi

Dinin ekonomik yaşam üzerinde çok yönlü etkileri vardır. 20. yüzyılın başında Weber'in, Kalvenciliğin aşırı tutumlu, ekonomik kazancı kişisel zevkler için harcamayı yadsıyan iş ahlakı ile hızlı kapitalist gelişme arasında bağ kurmasından bu yana, dinin ekonomik gelişme ve kalkınmayla ilişkisi üzerinde birçok genelleme ortaya atılmıştır. Ayrıca ibadet zamanları ile bayram, yortu ya da şenlik günleri pek çok toplumda çalışma sürelerini ve temposunu belirleyen etmenler arasındadır. Hindu kast sisteminde meslek seçimi dinsel kurallarla belirlenir. Birçok toplumda mal ve hizmetlerin ekonomik değeri, değerin dinsel tanımından da etkilenir. Hak ve haksızlık ölçülerini belirleyen dinsel kurallar servet dağılımını etkiler. Öte yandan dinsel örgütlenmeler, bunların etkinlikleri ve dinsel yapı inşaatları bazı toplumlarda maddi kayriaklann önemli bölümünü soğurabilmektedir. Değişik toplumlarda genel ekonomik verimlilik düzeyi ile dinsel amaçlı maddi kaynak harcamalarının genellikle ters orantılı olduğu gözlenmektedir.

Bugün dünyada 3000 din, 6000 mezhep ve 12000 tarikat olduğu ileri sürülmektedir. Din tarihi açısından dinler iki kısım altında toplanmaktadır. Bunlar; tek tanrı inancına ve peygamber vasıtasıyla vahye dayanan SEMAVİ dinler ile bunun dışında kalan ve insanlar tarafından ortaya çıkartılan BEŞERİ dinler şeklinde sınıflandırılmaktadır. Bu esaslar doğrultusunda MUSEVİLİK, HIRİSTİYANLIK ve İSLAMİYET gibi dinler Semavi dinler, Totemizm, Brahmanizm, Budizm gibi inanışlar da Beşeri dinler olarak örneklenebilir.

İlgili başlıklar

  • Nusayriler
  • İslamiyet ( Sünnilik )
  • İslamiyet ( Alevilik )
  • Dürziler ve Dürzilik
  • Zerdüşt Dini ( Mazdaizm )
  • Sabiilik
  • Yezidilik
  • Hıristiyanlık
  • Musevilik
  • Tüm Dünya Dinleri

  • Din

    1. anlamı Tanrı'ya, doğaüstü güçlere, çeşitli kutsal varlıklara inanmayı ve tapınmayı sistemleştiren toplumsal bir kurum:"Her dinin mabetleri bütün müminlere açıktır."- H. C. Yalçın. Bu nitelikteki inançları kurallar, kurumlar, töreler ve semboller biçiminde toplayan, sağlayan düzen:"Yazık ki bu sanat ve din bahsinde bana arkadaşlık edecek kültürde değil."- R. H. Karay. İnanılıp çok bağlanılan düşünce, inanç veya ülkü. C.G.S. sisteminde bir gramlık bir kütlenin hızını saniyede bir santimetre artıran güç birimi: Bir nevton 105 din'e eşittir. Bir şeyin en yüksek ve sivri noktası. İlmek.
    2. anlamı (i)., (f)., (ned, ning) gürültü, patırtı, şamata; (f). gürültü ile söylemek, tekrar tekrar söylemek; gürültü etmek. din into tekrar tekrar söyleyerek kafasına sokmak.,patırtı,din tırmala.
    3. anlamı gürültü. şamata. kafasını şişirmek. tekrar tekrar söylemek. söyleyip durmak. gürültü etmek. çınlamak. gürlemek. yankılanmak. kulak tırmalayıcı ses. patırtı.
    4. i. din, iman; diyanet, din duygusu, dindarlık. religionism i. taassup; dindarlık taslama. religionist i. mutaassıp kimse. ,mezhep/din.

    Din

    Din İngilizce anlamı ve tanımı

    Din anlamları

    1. (noun) To utter with a din; to repeat noisily; to ding.
    2. (noun) Loud, confused, harsh noise; a loud, continuous, rattling or clanging sound; clamor; roar.
    3. (v. i.) To sound with a din; a ding.
    4. (noun) To strike with confused or clanging sound; to stun with loud and continued noise; to harass with clamor; as, to din the ears with cries.
    5. (imp.) of Do

    Din tanım:

    Kelime: din
    Söyleniş: 'din
    İşlev: noun
    Kökeni: Middle English, from Old English dyne; akin to Old Norse dynr din, Sanskrit dhvanati it roars
    1 : a loud continued noise; especially : a welter of discordant sounds
    2 : a situation or condition resembling a din

    Din ile eşanlamlı (synonym) kelimeler

    Blare, Blaring, Boom, Cacophony, Clamor, Commotion, Ruction, Rumpus, Tumult,

    Din

    İngilizce Din kelimesinin İspanyolca karşılığı.
    s. estrépito, algarada, barahúnda, baraúnda, batahola, bataola, bochinche, cencerrada, estruendo, fragor, gran ruido, jarana, tabaola, trueno
    v. atronar; asordar, atontar con un gran ruido, ensordecer

    Din

    İngilizce Din kelimesinin Fransızca karşılığı.
    n. tapage, vacarme, chahut
    v. faire du vacarme; marteler

    Din

    İngilizce Din kelimesinin Almanca karşılığı.
    n. Lärm, Getöse
    v. dröhnen; Krach machen

    Din

    İngilizce Din kelimesinin İtalyanca karşılığı.
    s. chiasso, baccano, strepito, frastuono
    v. intronare, rintronare, stordire; ripetere con insistenza, ripetere incessantemente

    Din

    İngilizce Din kelimesinin Portekizce karşılığı.
    s. barulho, ruído
    v. fazer ruído

    Din

    f. gürültü etmek, kafasını şişirmek (Argo) gürlemek; tekrar tekrar söylemek, söyleyip durmak; çınlamak; yankılanmak
    i. gürültü, şamata

    Din

    İspanyolca Din kelimesinin İngilizce karşılığı.
    [din (m)] n. (Slang) money

    Din

    Türkçe Din kelimesinin İngilizce karşılığı.
    n. noise, ruckus, loud racket
    v. make a loud noise, create a din, make a noisy clamor
    n. DIN, German Institute of Standards

    Din

    İngilizce Din kelimesinin Flemenkçe karşılığı.
    zn. lawaai, geraas
    ww. kabaal; herrie schoppen

    Din

    n. noise, ruckus, loud racket
    v. make a loud noise, create a din, make a noisy clamor
    n. DIN, German Institute of Standards

    Din

    Türkçe Din kelimesinin Fransızca karşılığı.
    dyne [la]; religion [la], culte [le], foi [la]

    Din

    Türkçe Din kelimesinin Almanca karşılığı.
    n. Kult, Kultus, Religion

    misafir - 8 yıl önce
    insanların inandıkları şeylerin tümüdür.yani ister ilahi olsun ister ideoloji olsun insanların dogmatik olarak bağlı oldukları herşey örneğin evrimcilik:evrime inanan insan darvin dinine mensup demekdir yada ırkçlık,komunizm vs gibi dogmaların hepsi birer dindir

    misafir - 8 yıl önce
    Bazı arkadaşların yazdığı gibi din bir ideoloji değildir. Her ne kadar ideolojiyi fikir olarak değerlendirebilsek de ideoloji sosyal ve siyasal ögeleri barındırır içinde. O yüzden bence din sadece ve sadece ilahi bir ideoloji olarak nitelendirilebilir. Yani götüreceği-sokacağı yol daima ilahidir bence. Ezcümle Marks'ı değil, Allah'ı buldurur.

    misafir - 8 yıl önce
    yüksel kardes sana yuh diyorum Kur-an''ı Kerim de bile uzayla ilgili birçok bilgilendirici yazılara rastlanmakta ayrıca din le bilim i paralel olarak görmekte yanlış. Din kişinin kendisiyle alakalı olmalı işiyle gücüyle çevresiyle değil

    Görüş/mesaj gerekli.
    Markdown kullanılabilir.

    Din
    2 yıl önce

    Din - İnanç DIN – (Deutsche Industrie Norm veya Deutsches Institut für Normung) Alman Endüstri Normu ya da Alman Standartlar Enstitüsü DIN duyarlığı,...

    Din, İnanç, Büyü, Meditasyon, Kurtuluş, Ruh, Mistisizm, Dua, Putperestlik, Günah, Din felsefesi
    Din adamı
    2 yıl önce

    Din adamı, herhangi bir organize dinde çeşitli dinî görevleri yerine getiren kişi. Değişik dinlerdeki karşılığı farklılık göstermekle birlikte genellikle...

    Din adamı, , , Teolog
    İbrahimî dinler
    2 yıl önce

    İbrahimî dinler, aynı zamanda İbrahimizm olarak da bilinir, İbrani din büyüğü ve atası İbrahim tarafından kurulan Yahudilik ile birlikte başlamış, monoteizm...

    Avrupa'da Din
    6 yıl önce

    Avrupa'da din olgusunun sanat, kültür, felsefe ve hukukun gelişimi üzerine önemli etkileri olmuştur. Avrupa'da son bin beş yüz yıl boyunca en çok mensubu...

    Din felsefesi
    2 yıl önce

    sembol gibi dinler tarihinin temel konularını analiz eden din felsefesi; dinin, dini tecrübenin ve onun ifadesinin doğasını belirler. Din felsefesi dini...

    Din felsefesi, Ayin, Dua, Felsefe, Felsefe Portalı, Kurban, Kurtuluş, Tanrı, Taslak, Sembol, Kutsal
    Türkiye'de Din
    6 yıl önce

    Türkiye'de din, çeşitli dinî inançlardan oluşur. Ülkedeki en yaygın dinin İslam olduğu bilinmekle beraber, bu dine mensup kişilerin oranına ilişkin yayınlanan...

    Din Bilimleri
    2 yıl önce

    Din bilimleri, dinle teolojik bakış açısıyla ve normatif yöntemlerle ve apolejetik (dini savunma) amaçla ilgilenen ilahiyatın aksine dinleri sosyal bilimler...

    Din bilimleri, Din, Din Felsefesi, Din Fenomenolojisi, Din Psikolojisi, Din Sosyolojisi, Dinler Tarihi, Emile Durkheim, Karl Marx, Max Weber, Mircea Eliade
    Avrupa Birliği'Nde Din
    6 yıl önce

    Avrupa Birliği'nde din ve dinlere bakış açısı her bir üye ülkeye göre değişiklik gösterir. Halkının büyük çoğunluğu Hristiyanlık inancına bağlı olan Avrupa...