İran Türkleri

Kısaca: İran`da yaşayan Türklerin önemli kısmını Azerbaycan Türkleri teşkil etmektedir. Azerbaycan`ın kuzey kısmı XIX. asrın ilk çeyreğinde Ruslar tarafından işgal edilmiştir. 8 milyona yakın Azeri Türk`ü kuzeyde müstakil Azerbaycan Cumhuriyeti`nde yaşamaktadır. Güney Azerbaycan ise, İran idaresi altında bulunmaktadır. Yüzölçümü 280.000 km2 olan Güney Azerbaycan`da 25 milyona aşkın Türk yaşamaktadır. ...devamı ☟

İran Türkleri
İran Türkleri

İran`da yaşayan Türklerin önemli kısmını Azerbaycan Türkleri teşkil etmektedir. Azerbaycan`ın kuzey kısmı XIX. asrın ilk çeyreğinde Ruslar tarafından işgal edilmiştir. 8 milyona yakın Azeri Türk`ü kuzeyde müstakil Azerbaycan Cumhuriyeti`nde yaşamaktadır. Güney Azerbaycan ise, İran idaresi altında bulunmaktadır. Yüzölçümü 280.000 km2 olan Güney Azerbaycan`da 25 milyona aşkın Türk yaşamaktadır. Güney Azerbaycan`ın Türkler ile meskun olan belli başlı yerleşme merkezleri şunlardır: Tebriz, Sulduz , Hoy, Erdebil, Urmiye, Selmas, Maku, Meraga,Astara, Culfa, Merendi, Halhal,Tahran,Kerec,Zencan,Arak,Goşaçay,Sava,Sarab,Eher,Saggız,Bineb,Tikab,Kazvin,Hemedan, Soğukbulak ve diğerleri,toplamda 400-ün üzerinde Türk şehiri bulunmaktadır.

X. asrın son çeyreğinden XX. asrın ilk çeyreğine kadar, yaklaşık 1000 yıl, İran, ya Türk hakimiyetinde ya da Türk hanedanı idaresinde yaşayan bir ülkedir. Dolayısıylı, Türklerin ve Türk kültürünün en kesif olduğu ülkelerin başında İran gelmektedir. Bugün, İran nüfusunun yarıya yakının teşkil etmesine rağmen Türkler, İranlıların şovence tutumları yüzünden, dil ve tarihlerini öğrenme ve kullanmada en geri kalmış Türk kitlesini teşkil etmektedir. Bin yıla yakın Türk idaresi altında yaşamanın verdiği eziklik yüzünden İranlılar, belki de Türklere en kötü muamaleyi yapan milletlerin başında gelmektedir.

Müslüman bir ülke olan İran`ın nüfusu 70 milyon civarında bulunmaktadır. Bu nüfusun 30-35 milyona yakını Türkler, 18-20 milyona yakınını İranlılar (Farslar) ve 15-20 milyona yakınını da diğer etnik gruplar teşkil etmektedir(Beluçlar,Kürtler,Afganlar,Araplar). İranlılar, ülke nüfusunun yarıya yakının teşkil eden Türklere, kendi dillerinde okuma-yazma fırsatı vermemektedir ki, bu, her türlü insani ve milletlerarası hukuka aykırı bir tutumdur.

Azerbaycan Türkleri

Türklerin Azerbaycan`a kitleler halinde yerleşmeleri çok-çok eski zamanlarda olmuştur.Eski Sümer-Şumer medeniyyeti de başlangıcını buradan-Azerbaycanda alıyor.Azerbaycanda m.ö 3-cü binyılda Türk Aratta devleti,daha sonra Türk Kuti,Lullubi devletleri kurulmuştur.Tarihte Türk adının rastlandığı en eski yer de yine Azerbaycandır.Eski kaynaklarda Azerbaycanda Turukkuların yaşadığı açıkca belirtiliyor.Bir ara Moğolların idaresi altında kalan Azerbaycan, ondan sonra uzun süre Türkler tarafından idare edilmiştir. Timurlular, Ak-Koyunlar ve Kara-Koyunlar idaresi Azerbaycan`da Türk kültürünün iyice yerleşmesini sağlamıştır. Böylece Azerbaycan, tamamıyla bir Türk ülkesi olmuştur.

Azerbaycan Türklerinin tarihinde en büyük hadise, Şiiliği benimseyen bir zümrenin Erdebil`i merkez edinerek Şii mezhebini bir aksiyon haline sokmasıdır. Şii zümrenin liderliğini yapan Şeyh Safiyüddin`in torunlarından İsmail, bu mezhebi siyasi emelleri için yeniden organize ederek önce Azerbaycan`a sonra da bütün İran`a hakim olmuştur. Kurduğu devlete ve hanedana dedesinin adını vermiştir.Şah İsmail Hatai Türk ve İslam tarihinin en büyük hükümdarlarından ve Türkün başbuğlarındandır.Şah İsmail Hatainin kurduğu büyük imparatorluk Türkistanın merkezinden Erzincana kadar,kuzeyde kuzey Kafkasyadan güneyde İran körfezine kadar uzanıyordu. Safevilerden sonra, İran`ın kaderine hakim olan iki Türk boyu, Nadir Şah`ı sinesinden çıkaran Azerbaycan Türklerinin Avşar boyu ile, İran`da ikinci uzun ömürlü hanedanı kuran Azerbaycan Türklerinin Kaçar boyu`dur.

Afşarlar, bilindiği gibi, ana Oğuz boylarından birini teşkil ediyorlardı. Bir kısmı Selçuklular ile birlikte Azerbaycana gelip yerleşen Afşarlar`ın, diğer kısmı Türkistan`da kalmış idi. Fakat Moğol istilası devrinde, Türkistan`da kalmış olan bu ikinci grup Afşarlar da Azerbaycan`a gelip yerleşmişlerdir. Safevi hanedanının inkırazı ile ortaya çıkan boşluktan istifade eden ve esasında Kandehar havalisinde yaşayan Halaç Türkleri(Azerbaycan Türklerinin Halaç boyu), İran`da hakimiyeti ele geçirmeye muvaffak olmuşlardı.

Tarih kitaplarında yanlış olarak Afganların İran`ı işgali diye zikredilen bu hadise, Gılzay adını alan Halaç Türkleri`nin İran`da kontrolü ele geçirmesinden başka bir şey değildi. Halaçlar`ın İran`daki bu hakimiyetine son veren ise, Afşar boyu`nun ileri gelen beylerinden Nadir olmuştur. Şah unvanı alan Nadir, saltanatı esnasında mensup olduğu kabileyi ihya etmekle beraber, onları emniyet gerekçesi olarak İran`ın muhtelif yerleşme merkezlerine gönderdiği için, Afşarlar, bugün İran`ın muhtelif yerlerinde dağınık bir şekilde yaşamaktadırlar, Bugün nüfusları 650,000 civarında olduğu tahmin edilen Afşar boyu, Türklüklerini muhafaza etmekle beraber, İran`da siyasi bir nüfuza sahip değillerdir.Bu arada belirtmek gerek ki, Irkçı İran yönetimi Azerbaycan Türklerini yok etmek için onları yapay olarak Avşar, Kaçar, Şahseven,Karadağlı, Halaç, Kaşkay ve başka sözde halklara bölmüştür. Ne yazık ki, Türkiye`de de bu boyların ayrı bir Türk halkı olduğu düşünlüyor.Fakat onlar hepsi Azerbaycan Türkleridir.

Safeviler`den sonra ikinci uzun ömürlü hanedanı kuran Kaçar Türkleri ise, Timurlular zamanında Türkistan`dan gelip İran`a yerleşmişlerdir. Bu Türk boyu önce Kuzey Azerbaycan`da Kafkas cephesine yerleşmişti. Fakat günden güne bu kabilenin kuvvetlenmesinden çekinen Safeviler, Kaçarları sırf yıpratmak için, Horasan`da Esterabad ve Gürgen bölgelerine yerleştirmişlerdir. Nadir Şah`ın ölümünden sonra ortaya çıkan karışıklığın uzun sürmesi İran`ı oldukça zayıflatmış idi. Bu kritik günlerde, İran`ı muhtemel bir çöküntüden kurtaran ise, Kaçarlar olmuştur. İran`ı ele geçiren Kaçarlar, kurdukları hanedan ile ülkeyi 1794-1920 yılları arasında idare etmiş ve modern çağlara kadar getirmiştir. Ne var ki, bu uzun idare Kaçar Türkleri`ni oldukça azaltmış ve 70-80 bin civarına düşmüştür. Bu sayıları ile Kaçarlar, İran`ın bugünkü yönetimine her hangi bir tesirde bulunmaktan uzaktırlar. Halen Kaçarlar, Mazendaran ve Gürgan eyaletlerinin muhtelif bölgelerinde dağınık bir şeklide yaşamaktadırlar.

Türkmenler

İran`da yaşayan Türkler içinde Azerbaycan Türklerinden sonra en kalabalık ve önemli Türk topluluğunu Horasan`da yaşayan Türkmenler teşkil eder. Türkistan`ın bir nevi uzantısı olan Horasan, asırlardır Türk topluluklarına vatanlık yapmış verimli bir bölgedir. Selçuklu ailesi önderliğinde Anadolu`ya gelen Oğuz Türklerinin bazı boyları Batı Türkistan`da kalmışlardı. Çoğunluğu Horasan ve Horasan`ın kuzeyinde yaşayan Türkmen boyları, Safeviler devrinde Sünni Türkistan Türkleri ile Şii İranlılar arasındaki mücadelelerde en çok zarar gören topluluk olmuştur. Dört asırdan fazla devam eden Şii-Sünni mücadelesinde Sünni Türkmenler, Türkistanlı kardeşlerinin yanında yer almışlardır. XIX. asrın ikinci yarısında Türkistan illeri Rus istilasına uğrayınca, Türkmenlerin bir kısmı İran hakimiyetini kabul etmeyi tercih etmişlerdir. Bu Türkmen gruplarının başında Göklen, Yamud kabileleri ile Salur, Sarık ve Teke kabilelerine ait bazı küçük boylar bulunuyordu. Türkmenlerin milli şairi Mahdumkulu`yu sinesinden çıkaran Göklenler başta olmak üzere diğer Türkmen boyları da Türklük şuurunu bütün canlılığı ile muhafaza etmektedirler. Fakat, İran yöneticilerinin Türkçe tedrisata izin vermemeleri ve bölgeye yeterli hizmeti götürmemeleri, bu Türkmen topluluğunun, hem kendi milli kültürünü geliştirmede ve hem de medeniyetin diğer nimetlerinden layıkı ile istifade etmede geri bırakmıştır. Kültür sahasında olduğu gibi ekonomik alanda da oldukça geri kalan Türkmenlerin bugünkü nüfusları iki milyona ulaşmış bulunmaktadır.

Kaşkaylar

Kaşkaylar Azerbaycan Türklerinin bir boyudur. Moğollar devrinde Doğu Türkistan`dan göçerek İran`a gelip yerleşen Kaşkay Türkleri törelerine bağlılıkları ile meşhurdurlar. Güney İran`ın Fars eyaleti bütünü ile Kaşkayların nüfuzu altındadır. Kaşkaylar 6 aşiret birimine ayrılmıştır: Keşküliyi köçek (küçük keşküli), Keşküliyi bozorg(büyük keşküli),Darreşuri (tuzlu vadi) Farsimedan (farsça bilmez),Şeşbölük (6 bölük)ve Amele (diğer aşiretlerin yamaklığını yapan aşiret). Kaşkaylar kendilerini bazen "Canihani" olarak adlandırır. Bunun nedenini de bugünkü kaşkay aşiretler konfederasyonunu kuran kişinin "Cani Ağa(Han) Kaşkay" adında bir boy beyi olmasıdır. Son zamanlara kadar yarı göçebe hayatı süren Kaşkaylar, birbirlerine olan bağlılıkları, planlı ve teşkilatlı hareketleri ile tanınmışlardır. Nitekim, bugün bile kendi örflerine göre, muayyen bir kabile idaresi nizamını yürütmektedirler. Milli ve mahalli örflerine bağlı bir takım müesseselere de sahiptirler. "İlhan"lık idaresi sistemi bu müesseselerden biri sayılır. Ayrıca, mümtaz sınıftan sayılan "İlhan" ailesi dışında, Kalantar, Kethuda, Ra`ye, Tabeke-i Pest gibi tabakalar da mevcut olup, bunlar hep kendi törelerine göre idare edilirler. Kaşkaylar, kendi aralarında iyi bir birliğe sahip oldukları için, İran hükümetlerinin bazı haksız taleplerini ve emrivakilerini reddetmek başarısını göstermişlerdir. İkinci Dünya Savaşı esnasında cereyan eden ve Kaşkaylar ile İran hükümetini karşı karşıya getiren önemli bazı hadiseler, Türk hükümetinin araya girmesi ile yatıştırılmıştır. Fakat Kaşkayların bu hareketleri İran hükümetleri tarafından hoş görülmemiş ve onların başka bölgelere sürgüne gitmelerine sebep olmuştur. Bu arada, son İran-Irak harbinde, yaşadıkları Basra Körfezi kıyıları harp sahasına yakın olduğu için, Kaşkaylar büyük zayiat görmüşlerdir. Yine İran-Irak Savaşı esnasında, İran hükümeti, Azeriler başta olmak üzere diğer Türk gruplarından oluşan askeri birlikleri ön saflarda Irak cephesine sürmesi ve onların büyük zayiat görmelerine sebep olmuştur ki, bu da İran rejiminin Türklere karşı ne kadar adaletsiz davrandığını göstermektedir. Türklük şuurunu ve törelerini canlı bir şekilde yaşatan Kaşkayların bugünkü nüfusları bir milyona yaklaşmış bulunmaktadır. Diğer Türk gruplarında olduğu gibi, Kaşkaylar da İran hükümetlerinin ilgisizliği yüzünden ekonomik ve kültürel alanda oldukça geri kalmışlardır.

Bağımsızlık Mücadeleleri

İran`daki Türklerin, özellikle Güney Azerbaycan Türklerinin bu asrın ilk yarısında giriştikleri iki istiklal hareketi vardır. Rus işgaline uğrayan Kuzey Azerbaycan Türklerinin bu asrın başlarında başlattıkları istiklal mücadelesi, çok geçmeden Güney Azerbaycan`a da sıçramıştı. Nitekim Settar Han önderliğinde Tebriz merkez olmak üzere başlayan istiklal hareketi başarıyla devam etmiş, fakat 1907`de İran`ı iki nüfus bölgesine ayıran Rus-İngiliz antlaşmasından sonra sıkıntıyla karşılaşmıştır. Ruslar, Güney Azerbaycan Türklerinin kuzeydeki kardeşleri ile birlikte hareket etmelerinden çekindiği için, İngiliz ve İran hükümetleri ile işbirliği yaparak Güney Azerbaycan Türklerinin istiklal mücadelesine mani olmak için ne mümkünse yapmışlardı. 1922`ye kadar devam eden Güney Azerbaycan İstiklal mücadelesi, İngilizlerden gerekli yardımı alan İran`daki yeni Pehlevi hükümetlerinin despotça baskıları ile bastırılmıştır.

Azeri Türkleri üzerindeki İran baskısı 1930`lara kadar korkunç bir şekilde devam etmiştir. Bu dönemde devam eden Rus-İngiliz rekabeti, İran petrollerini paylaşmaya yönelince, Azeri Türklerinin mücadelesi de yeniden ortaya çıkmıştır. İran petrollerinden pay almak isteyen Ruslar ve İngilizler, Azeri Türklerinin istiklal mücadelesine açıktan destek vermeye başlamıştır. Bu gelişmelerden istifade eden Güney Azerbaycan Türkleri, isyan ederek İran hükümetinden şu iki hususun yerine getirilmesini istemişlerdir:

a) Azerbaycan`da Türkçe tedrisat yapan okulların açılmasına izin,

b) Azerbaycan`a otonom bir statünün verilmesi.

İran hükümeti bu istekleri reddedince Azeriler haklarını silahla almaya kalkışmıştır. Azerbaycan`daki İran askeri ve sivil makamlarını kısa zamanda tasfiye eden Azeriler, ülkelerinin tamamını kontrolleri altına almışlardır. İran`a bağlı olarak otonom Azerbaycan Cumhuriyeti ilan edilmiştir. Böylece, kültürel ve ekonomik alanda otonom haklara sahip Azerbaycan Cumhuriyeti kurulmuş oluyordu.

Ne var ki, kurdukları Güney Azerbaycan Otonom Cumhuriyeti`nin içine Sovyet ajanlarının sızmalarına mani olamadıkları için, yapılan Sovyet propagandası neticesinde, Güney Azerbaycan, bir nevi Sovyet nüfuz bölgesi haline gelmiştir. II. Dünya Savaşı sonunda İran`daki Rus-İngiliz müttefik kuvvetlerinin çekilmesi gerektiğine dair Birleşmiş Milletler kararı çıkınca, İran petrollerinden istediği hisseyi koparmış olan Ruslar, ülkeyi boşalttılar. Bu arada Otonom Azerbaycan Hükümeti de Azerilerin haklarını garantileyen bir antlaşmayı 14 Haziran 1946`da İran Hükümeti ile akdetmeyi başardılar. Fakat, Güney Azerbaycan Hükümeti`nin içinde bazı Sovyet taraftarı üyelerin var olduğu iddiasıyla, ayrıca, İngilizlerin ve Amerikalıların desteği ile, İran ordusu, yapılacak yeni seçimlerin emniyetini bahane ederek, 14 Haziran 1946 Antlaşmasına aykırı olarak Güney Azerbaycan`ı 14 Aralık 1946`da yeniden işgal etmiştir.

İran Hükümeti, Azerilerin elde ettikleri altı aylık istiklal dönemini kendilerine pahalıya ödetmişlerdir. İstiklal hareketine girmiş bütün Azeri ileri gelenleri İran`ın muhtelif yerlerine sürülüp hapsedilmişlerdir. Bu insanların malları ise Farslara verilmiştir. Fakat, Azeri Türklerinin talihsizlikleri bununla da bitmemiş 1950`lelerde Musaddık başkanlığındaki İran hükümeti petrolleri millileştirince, bu sefer, Amerikan ve İngiliz hükümetleri, İran petrollerindeki hisselerini kaybettikleri için ajanları vasıtasıyla Azeri Türkleri arasında İran`dan ayrılmalarını sağlamak maksadıyla büyük bir propagandaya girişmişlerdir. Bu Amerikan ve İngiliz propagandası neticesi binlerce Azeri Türkü İran hükümeti tarafından hapsedilmiş veya sürgüne gönderilmiştir. Sürgüne gönderilen veya hapsedilmiş Azerilerin malları Farslara verilmiştir. Bugün, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi`ne imzasını atan İran hükümetleri görülmemiş bir şovence politika takip ederek Azeri Türklerinin okullarda Farsça ile birlikte Azeri Türkçesini öğrenmelerini "Türk" ve "Türkçe" isimlerinin kullanılmasını dahi yasak etmiştir. Bu yetmiyormuş gibi bugün İran`da Azerilerin Türk olmadıkları ve "İraniyan" soyundan gelen bir halk oldukları okul kitaplarında okutularak 20 milyonluk Azeri Türkünü İranlılaştırmak politikası takip edilmektedir .

Şahsevenler Azerbaycan Türklerinin bir boyudur. Şahsevenler, milli bir boy adı olmaktan ziyade, İran devlet idaresince siyasi bir terim olarak kullanılmıştır. Aslında, çeşitli Türk boylarının seçkin askerlerinden meydana getirilen ve Türk asıllı hanedanları korumakla görevlendirilen bu insanlara, bilahare, Şahlığı müdafaa ettikleri için Şahsevenler adı verilmiştir. Bu grup, zamanla aralarında kaynaşarak bir nevi ayrı bir kabile haline gelmiştir. Oldukça imtiyazlı bir durumları olan Şahsevenler, uzun zaman iyi imkanlar içinde yaşamışlardır. Modern devirlerde de İran ordusuna büyük hizmetleri geçen Şahsevenlerin, bugün önemli bir kısmı Güney Azerbaycan`da yaşamakta olup sayıları 400-500 bin civarında bulunmaktadır.

Yukarıdaki Türk gruplarından başka Azerbaycan Türklerinin İranda yaşamakta olan Türk boyları bulunmaktadır. Güney Azerbaycan`da yaşayan Hamse Türkleri (250.000), Karapapaklar (40.000) Karadağlılar (150.000), Miskin (9.500), Şatranlı (8.500), Geyimli (6.000), Deliganlu (4.000), Beybağlı (4.000), Tahran`ın doğusunda yaşayan Kengerliler (60.000), Kirman ve Belücistan bölgelerinde yaşayan Horasanlı Türkler ve Pıçagçı Türkleri (95.000), (65.000), Nişapur`da Bayatlar (150.000) hepsi Azerbaycan Türklerinin boylarıdır ve tek bir Azerbaycan Türklüyü etrafında birleşmektedirler.Bundan başka Horasan`da Karaylar Gürgan eyaletlerinde yaşayan Timurtaşlar ve Goudanler (165.000) ve başka Türkler de bulunmaktadır.. Kısaca İran`da yaşayan Türklerin nüfusu 30 milyonu geçmiş bulunmaktadır.

Ayrıca bakınız

Kaynaklar

Vikipedi

Bu konuda henüz görüş yok.
Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.

İran Türkleri Resimleri