Kıbrıs

Kısaca: Sicilya ve Sardunya'dan sonra Akdeniz'in üçüncü büyük adası olan Kıbrıs; Toroslar'ın çevrelediği Çukurova bölgesi ile Amanoslar'ın kuşattığı bugünkü Hatay bölgesi arasında bir ada olması dolayısıyla bu kara parçaları ile bir bütünlük arz eder. Aynı zamanda Hatay ile Anadolu kıyılarının teşkil ettiği İskenderun Körfezi'ne hakim bir noktada bulunduğundan bu toprakları kontrol eder durumdadır. ...devamı ☟

Kıbrıs
Kıbrıs

Kıbrıs Haritası

<b>Kıbrıs Adası</b>

Uydudan çekilmiş bir görüntü. Büyük boyutta görüntülemek için üzerine tıklayınız.
Kıbrıs Adası Uydudan çekilmiş bir görüntü. Büyük boyutta görüntülemek için üzerine tıklayınız.
Kıbrıs, Türkiye’nin güneyinde bulunan, Akdeniz’in üçüncü büyük adası. Türkiye’ye olan uzaklığıAnamur Burnundan 65 km’dir. Adanın yüzölçümü 9.251 km2dir. Sicilya ve Sardunya'dan sonra Akdeniz'in üçüncü büyük adası olan Kıbrıs; Toroslar'ın çevrelediği Çukurova bölgesi ile Amanoslar'ın kuşattığı bugünkü Hatay bölgesi arasında bir ada olması dolayısıyla bu kara parçaları ile bir bütünlük arz eder. Aynı zamanda Hatay ile Anadolu kıyılarının teşkil ettiği İskenderun Körfezi'ne hakim bir noktada bulunduğundan bu toprakları kontrol eder durumdadır.

Kıbrıs'ın yüzölçümü 9.251 km2 olup, Türkiye sahillerinden 70, Suriye'den 100, Mısır'dan 370, Rodos'tan 400 ve Yunanistan sahillerinden 800 km. uzaklıkta bulunmaktadır. Girintili çıkıntılı bir özelliğe sahip olan 782 km. uzunluğundaki sahilleriyle kendine has bir şekle sahip olan Kıbrıs, 35° kuzey paraleli ve 35° doğu meridyeni üzerinde yer alır. Ada; kuzeyinde Kormakiti Yarımadası'ndan başlayarak Karpas Yarımadası'na doğru uzanan ve en yüksek zirveleri 1.000 metreyi nadiren aşan Girne-Karpas Dağları, güneyinde Trodos Dağları ve bunların arasında 100 km. uzunluğunda, 10-15 km. genişliğinde bir alçak sahadan meydana gelir. Adanın doğuda ve batıda uç noktalarını teşkil eden Andreas ve Drepena burunları arası 227 km. ve güney ve kuzey istikametindeki uç noktalar olan Gata ve Kormakiti burunları arası ise 97 km.'dir.

Kıbrıs yapı ve yeryüzü şekilleri itibariyle Anadolu'nun güneyindeki Toros sistemi içinde mütalaa edilir. Hatay'daki dağ ve ovalar 130 km. güneybatıda, Kıbrıs'ta deniz seviyesi üzerine çıkarak aynı vasıflarla devam etmektedir. Derinliği birkaç yüz metrelik bir denizaltı platformu ile Anadolu'ya bağlı olan adanın temeli, batıda ve güneyde 2.000 metreden daha derin denizaltı çukurları tarafından çevrilmiştir.

Yeryüzü şekilleri ve yapısı hakkında verilen kısa bilgiler Kıbrıs Adası'nın, Anadolu Yarımadası'na akraba, hatta onun küçük bir örneği olduğunu göstermektedir. İklim bakımından da aynı paralelliği görmek mümkündür. Akdeniz Bölgesi'ne has iklim kuşağında olup yazları sıcak ve kurak, kışları ise ılık ve yağışlı geçer. Bitki örtüsü bakımından da Toroslarla benzerlik arz etmektedir.

İlkçağın başlangıcında Kıbrıs'ın, yalnız dağlarının değil ovalarının da kesif ormanlarla kaplı olduğu, fakat bakır ve gümüş madenlerinin işletilmesi, gemi inşaatı ve Mısır gibi ormanları olmayan ülkelere yapılan odun ihracatı yüzünden ormanlarının büyük tahribata uğradığı bilinmektedir.

Tarihi

Eski devirlerde Anadolu’nun bir parçası olan Kıbrıs, suların yeryüzünde bazı karaları basması sonucu meydana gelen adalardandır. Yapılan kazılarda adada Ortadoğu kültürüyle alakalı eserler bulunmuştur.

Adanın bilinen ilk sahibi Mısırlılar olup, bunlardan Hititlere geçmiştir. Hitit çivi yazılarında “Alasya” denilen ada, deniz kavimlerin istilasına uğrayarak, Asurlular, Fenikeliler, Medler, Roma ve Bizans İmparatorluklarından sonra, Dört Halife (632-661) devrinde Müslümanların hakimiyetine geçerek, 648 tarihinde vergiye bağlandı. Hazret-i Ebu Bekr (632-634) devrinde Müslümanlar Kıbrıs’ta Kitiyon’u fethetti. Hazret-i Osman (644-656) devrinde Şam valisi bulunan hazret-i Mu’aviye 647’de Kıbrıs’a tekrar sefer tertib etti. Sefere Eshab-ı kiram ve Tabiin-i izamdan çok kimse katıldı. Bunlardan biri hazret-i Enes bin Malik’in teyzesi Hazret-i Ümm-i Hıram’dır.

Emevilerin hakimiyetine geçen Kıbrıs Adası vergiye bağlandı. Adaya Müslümanlar yirmi dört sefer tertib etmiştir. Emevilerden sonra vergilerini vermemesinden dolayı da, Abbasi halifesi Harun Reşid (796-809) devrinde tekrar hakimiyet altına alındı.

Haçlı seferlerinin üçüncüsünde İngiliz Kralı Arslan Yürekli Rişar’ın gemileri fırtınaya tutulunca 1191’de İngilizler, adanın kıyılarına sürüklenip karaya çıkarak, Limasol’u zaptettiler. Fakat Rişar’ın paraya ihtiyacı olduğundan adayı eski Kudüs Kralı Lusignan’a sattı. Bundan sonra ada, Suriye ve Filistin kıyılarından kaçan Doğu Latinlerinin merkezi haline getirildi. Selahaddin Eyyubi’nin kudüs’ten çıkardığı Latinler adaya yerleştirildi. Ceneviz, Fransız, Venedik korsanlarının yaşadığı adadan, Anadolu sahillerine saldırılar tertiplendi. Kıbrıslıların saldırıları, Anadolu Selçukluları ve beylikleri tarafından savuşturuldu. Haçlı ittifakınca Kıbrıs sularında bulunan Haçlı donanması, Mısır ve Suriye sahillerine ve Müslüman gemicilere zarar vermeye başlayınca; Memluk Sultanı Melik-i Eşref Baybars 1425’te adaya asker çıkardı. Devrin Kıbrıs kralı Janus’un ordusu imha edilip, kendisi esir alındı. Kral Janus, yıllık beş bin düka altın ödemek şartıyla azad edilip, vergiye bağlandı. Kıbrıs Latinleri, Osmanlılar ile hakimiyet meselesinde mücadele eden Akkoyunlular ve Safevi devletleri ile ittifak içine girdiler. Yavuz Sultan Selim Hanın Suriye ve Mısır’ı fethi ve İslamiyetin mukaddes topraklarını Osmanlı Devletine kazandırmasıyla Doğu Akdeniz’de hakimiyet kurmanın lüzumu ortaya çıktı. Bunun için de Kıbrıs’ın fethi gerekiyordu.

Kıbrıs sahillerine yerleşmiş bulunan Venedikliler ise gelip geçen ticaret gemilerine tecavüzden geri durmuyordu. Diğer taraftan Hint Okyanusunda beliren Portekiz tehlikesi de Akdeniz’de bir an evvel sükunetin sağlanmasını zaruri kılmaktaydı. Bundan başka Kıbrıs halkından pek çoğu da Osmanlının adil idaresini istemekteydi. Bu sebeplerle İkinci Sultan Selim Han (1566-1574) devrinde Şeyhulislam Ebüssü’ud Efendinin fetvasıyla Kıbrıs’ın fethine karar verildi. 1570’te Vezir Lala Mustafa Paşa, Kıbrıs Serdarı tayin edilerek, Piyale Paşa kumandasındaki Osmanlı donanması adaya çıkartma yaptı. Lefkoşe ve Magosa fethedildi. Papalığın teşvikiyle Haçlı donanması Kıbrıs’a gönderilip, 1571 İnebahtı Muharebesinde Osmanlı donanması yakılmışsa da, 1572’de iki yüz elli parça gemiyle Akdeniz’e açılan Kılıç Ali Paşa karşısında dayanamayacaklarını anlayan Haçlılar, 1573’te anlaşmak zorunda kaldılar. Adanın hakimi Venedik Cumhuriyeti, Kıbrıs’ın Osmanlı Devletine terkini ve yıllık üç yüz bin filorin vergi vermeyi kabul etti. Kıbrıs’ta Osmanlı devlet teşkilatı kurulup, eyalet haline getirilerek, beylerbeyi tayin edildi. İslami eserler, tamir edilip, yenileri kuruldu. Türk-İslam nüfusunun adada fazlalaşması için Osmanlı iskan siyaseti tatbik edildi. 1577 tarihinde adanın nüfusu 84.000 olup, bunun 47.000’i Türktü.

On dokuzuncu yüzyıla kadar bütünüyleOsmanlı Devletinin hakimiyetinde kalan Kıbrıs, Papalığın organize ettiği oyunlar neticesiyle çok tehlikeli meselelerin içine itildi. 1876’da Birinci Meşrutiyetin ilanıyla Osmanlı Devleti Rusya ile harp içine sokuldu. Ancak harbin mağlubiyetle bitmesi üzerine 3 Mart 1878’de çok ağır şartlarla Ayastefanos (Yeşilköy) Antlaşması imzalandı. Saltanatının ilk yıllarında olan İkinci Abdülhamid Han devleti daha o tarihte yıkıma götürebilecek olan bu antlaşmayı bir türlü hazmedemedi. Dahiyane bir kurnazlıkla, 4 Haziran 1878’de İngiltere ile gizlice anlaştı. Ayastefanos Antlaşmasını tatbik ettirmeme karşılığı, Kıbrıs Adasının idaresini İngiltere’ye bıraktı. Adanın gelirleri her yıl İstanbul’a yollanacak ve Osmanlı Devletinin bir parçası kalacaktı. Bu durum Birinci Dünya Harbine kadar muhafaza edildi.

Üç yüz yıldan fazla Osmanlı Devletinin hakimiyetinde bulunan Kıbrıs Adasına bu devirde birçok kültür, sanat eserleri ve iktisadi müesseseler kurulmuştur. Her kasabada medrese ve Lefkoşe’de Sultan Mahmud Kütüphanesi yapılarak, ilmin yayılmasına ve kültür seviyesinin yükseltilmesine çalışıldı. Adanın bütün kalelerinin tamiri, liman inşaası, cami, mescid, tekke, imaret, hastahane, han, kervansaray, sebil, çeşme gibi sosyal tesisler yapıldı.

1923 Lozan Antlaşmasıyla İngiltere’nin ilhakına bırakılan Kıbrıs, 1925’te Büyük Britanyaİmparatorluğuna bağlanarak, sömürge statüsüne girdi. Adanın İngiltere’nin ilhakına geçmesiyle, günümüzde de devam eden Kıbrıs Meselesi ortaya çıktı. İngiliz idaresini önce hoşgörü ile karşılayan Rumlar, Kıbrıs Rum Kilisesinin telkinleriyle adayı Yunanistan’a katmak arzusu içine girince, hadiseler başladı. Adadaki Rumlar’ın Yunanistan’a katılma faaliyetlerinin, İngiliz siyasetince de dolaylı olarak destek görüp, idari, iktisadi ve siyasi kolaylık gösterilmesi hadiselerin büyümesine sebeb oldu. Türkler dış bir destek bulamayınca vakıfları korumak, milli kültürü muhafaza etmek için, İngiliz sömürge sisteminin tanıdığı hakları kullanmak suretiyle hadiselere, mukavemet etme teşebbüslerinde bulundular. Adadan Türkiye, İngiltere, Avusturalya ve diğer ülkelere Türk göçü de oldu. İngilizlerin Rumlara idari, siyasi ve iktisadi kolaylık göstermesine rağmen, asıl gayeleri, Yunanistan’a ilhakı olan Kıbrıs Rum Cemaati, 1931’de isyan ettilerse de bastırıldı. Rumlar arasında Yunanistan’a katılma fikri devamlı empoze edilerek, Kıbrıs’ta nüfuslarını arttırmak için adaya göçmen getirme ve Türkleri taciz etme siyaseti içine girdiler.

İngiltere, Kıbrıs’ın sömürge statüsünü değiştirme taraftarı olduğundan, 1950 yılında İngiltire-Türkiye-Yunanistan ve Türk-Rum cemaatleri arasındaki meseleler arttı. Türkleri taciz edip, göçe zorlama ve katliamlarla nüfuslarını azaltan Kıbrıs Rum Kilisesi, adaya getirttiği göçmenlere güvenerek, halk oylamasıyla idarecilerini seçme hakkı istemeye başladı. Hadiseler üzerine Kıbrıs Türk Cemaati tepki gösterince, Türkiye meseleyi dikkate aldı. Adadaki Türkler Türkiye tarafından desteklenerek, mesele yalnız İngiltere ve Yunanistan’ın olmaktan çıktı. 1954 hadiseleri Yunanistan tarafından Birleşmiş Milletler teşkilatına götürüldüyse de, siyasi komisyon görüşülmemesi kararını aldı. 1955 Rum-Yunan tedhiş hadiseleri üzerine, İngiltere Türkiye’yi meseleyi halletmek üzere toplantıya çağırdı. İngiltere’nin Türkiye’ye toplantı çağrısı, Yunanistan tarafından, Türklerin hakkının resmen tanınıp, meşrulaşması demek olarak kabul edildi. Yunanistan ikinci defa Birleşmiş Milletler Teşkilatına müracaat etti. Kıbrıs meselesinin sulh yoluyla halledilmesi kararlaştırılınca, 1959 yılında imzalanan Zürih ve Londra antlaşmaları ile buhran geçici olarak sona erdi ve 16 Ağustos 1960’ta “ortaklık” temeli üzerine kurulan bağımsız ve “iki toplumlu” Kıbrıs Cumhuriyeti ilan edildi. Ada’ya altı yüz elli kişilik bir Türk alayı yerleştirildi. Kıbrıs’ın güvenliği için İngiltere-Türkiye-Yunanistan “Garanti Antlaşması” imzaladılar. Kıbrıs Cumhuriyetinde Türklere eşit haklar tanınıp, Cumhurbaşkanı Rumlardan, yardımcısı da Türklerden seçilecekti.

Türkiye’nin garantör devlet olarak Türklerin haklarını müdafaa etmek ve hadiselere müdahale hakkı verilen Garanti Antlaşmasını Rumlar bir türlü kabul edemediğinden, hadiselerin önüne geçilemedi. Rumlar, Enosis gayesini gerçekleştirmek, Türkleri yıldırmak, Türkiye’yi zor duruma düşürmek için, 21 Aralık 1963’te Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasasını tanımayarak, 22 Aralıkta Kıbrıs’taki Türklere karşı tedhiş ve katliamlara başladılar. Garantör devlet olarak Türkiye hadiselere müdahale etti. Türkiye’nin kararlı tutumu Rumlar’ın hadiseleri durdurmasına, Birleşmiş Milletler de meselenin sulh yoluyla halledilmesi için garantör devletler arasında görüşmelerin başlamasına ve adada Barış Gücünün bulundurulmasına karar verdi. Yunanistan’daki 1967 askeri darbesi sonunda Enosisci iktidar, tedhişçi Grivas’ın teşkilatlandırdığı Rum Milli Muhafız Kuvvetlerini destekleyerek, Türklerin toplu bulunduğu Boğaziçi ve Geçitkale köylerine karşı harekete geçince, TBMM 16 Kasım 1967 tarihli toplantısında üyelerinin tamamına yakını Kıbrıs’a asker çıkarma kararı aldı. Türk çıkarma birliklerinin ve donanmasının İskenderun’da toplanması, jetlerinin de Kıbrıs semalarında görünüp, alçak uçuşlar yapması, Grivas’ın ve 12.000 kişilik Yunan ordusunun adadan çekilmesine sebeb olup, ABD’nin araya girmesiyle Türkiye çıkarma yapmaktan vaz geçirildi. Kıbrıslı Türkler, Türkiye’nin anavatan olarak haklı tepkisine şahit olunca, kendi işlerini kendileri görmek üzere 29 Aralık 1967’de Kıbrıs Geçici Türk İdaresini kurarak, 19 maddelik de esas tespit etmişlerdir. Kıbrıs meselesinin halledilmesi için toplumlararası görüşmeler 1968’de başlamasına rağmen 1974 yılına kadar bir netice alınamamıştır.

Yunanistan ve Kıbrıs Rumları, Enosis gayesinin gereği doğrultusunda hareket edip, Türkiye ve Türklere düşmanca hareket içine girdiler. Atina’daki Askeri Cunta, adanın Kıbrıs’ta bulunan Yunan Kuvvetleri ve EOKA-B aracılığı ile 15 Temmuzda darbeye teşebbüs ettirip, Türklere hayat hakkı tanımayan katliamlara girişince; Türkiye, garantör devlet olarak 20 temmuz 1974’te birinci, 14-16 Ağustos 1974’te de ikinci barış harekatını gerçekleştirmek mecburiyetinde kaldı. Türk Ordusunun muvaffakiyetle gerçekleştirdiği askeri harekatlar neticesinde Kıbrıs’ın istiklali muhafaza edilip, adadaki Türkler imha edilmekten kurtarılarak, Kıbrıs Türk Devleti için zemin hazırlanmıştı. Yıllardan beri devam eden görüşmelerde kesin bir neticeye gidilemeyince, Kıbrıs Türk toplumu 13 Şubat 1975’te Kıbrıs Türk Federe Devletini, 15 Kasım 1983’te Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini kurarak, istiklalini ilan etti. Kıbrıs meselesinin halli için, Kuzey Kıbrıs Türk Devleti ve Kıbrıs Rum Toplumu ile ikili ve milletlerararası görüşmeler hala devam etmektedir. (bkz. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti)

Kaynaklar

* Osmanlı İdaresinde Kıbrıs (Nüfusu, Arazi Dağılımı ve Türk Vakıfları), Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Yayını, Yayın Nu: 43, Ankara 2000.
  • Rehber ansiklopedisi

misafir - 8 yıl önce
Kıbrısta askerim. Malesef yazılanların bir çoguna katılmıyorum. Msn: [email protected]

misafir - 8 yıl önce
72\3 antalyadan uğur girne merkezkomutanlığında görev yaptım kıprısta askerlikyapan tüm mehmetciklere ğörevlerinde başarılar ve hayırlı teskereler dilerim .tertib ve dönem arkadaşlarımla dönem komutanlarımızla görüşmek istiyorum 05333797680

misafir - 8 yıl önce
mrb kıbrıs gazimağusalı kişiler benim askerliğim gazimağusa paşaköye çıktı sizinle bilgi alışverişi yapmak istiorum msnde konuşabiliriz eklerseniz ([email protected])

misafir - 8 yıl önce
ben serhat 88/4tertip ben güzelyurtta düştüm nasıl bir yer bilgi edinmek istiyorum

misafir - 8 yıl önce
herkese slm 1984\1 tertip 14.zırhlı tugayda askerliğimi yaptım kıbrıs mükemmel bi yer herkesin görmesini tavsiye ederim.LEV.ONBAŞI

misafir - 8 yıl önce
MERHABA BEN NAZIM KIBRISTA YAŞIYORUM VE BURDA HAYAT VAR HAYATIN KIYMETİNİ BİLENE TABİ [email protected]

misafir - 8 yıl önce
bunlar nasıl yorumlar arkadaşlar; 500 asker verdik o topraklara 200 den fazla kıbrıslı ve 70 küsür mücahitin kanı aktı. Size inanamıyorum. Düştüğümüz hallere bak. Burası resmen kız avlama yeri olmuş yazıktır günahtır. Yaşlı amcamın söylediğine katılıyorum tam isabet onlar 74 görmedi fakat babaları anneleri gördü. Acaba neden eğitemedi çocuklarını. Kınrıstakiler bizden kültür olarak 100 yıl ileride diyen arkadaşım, Lütfen biraz oku bu kadar sığ düşünmekten kurtarır seni.. Tüm kıbrısımı ve türkiyemi selamlıyorum

misafir - 8 yıl önce
Bu sitede KKTC halkı ile ilgili olarak yapılan tüm karalamaları şiddetle kınıyorum. Siz önce kendi kimliğinizi bulun. KKTC.yi şimdiki durumuna getirenler sizlersiniz. İş umudu ile buralara gelip üç-beş kuruşa çalışıyorsunuz. KKTC.nin narenciyesini kuruttunuz, teksilini batırdınız, mademki beğenmiyorsunuz niye geliyorsunuz buraya ??????????

misafir - 8 yıl önce
gazimagosa orduevinde askerlik yaptım 1987*4 tertip olarak en güzel yeri bence kale içaydi en kötü şey olarak kapalı maraşın harabe görümüne terkedilmesi

misafir - 8 yıl önce
mekansız ordulu adem tanıyan tüm arkadaşlara selamlar kıbrısta askerlik yapmak çok güzeldi tüm asker arkadaşlara hayırlı teskereler [email protected] HER TÜRK ASKER DOĞAR adem şahin 1987\4 efsane tertip g.magosa ordu evi astsubay otel bölümü pers.sevgiler

misafir - 8 yıl önce
arkadaslar neden boyle kıbrıslı turkıyelı tartısmasına gırdıgınızı anlamadım yorumları okudum ve gercekten anlamadım kusura bakmayın ama bu cahıllık -GİRNE*

misafir - 8 yıl önce
merhaba ben 80*1 tertip ertugrul pilajında asklerlik yaptım kayserili cavuş.askerlik vatanın heryerinde aynıdır.ama vatan ugrunda ölen varsa vatandır.biz lerin dedeleri babaları ataları bu vatana paha biçilemez kanlarımızı akıttılar.bu vatan bizimdir.15 aylık kıprısdaki askerlik hayatımda kıprıslılardan askerlere karşı bi sicaklık görmed,im ve ögrencilerede .ama bilsinlerki geçimlerinin cogu askerlerin ve ögrencilerin harcamalarıyla geçiniyorlar.bu bi gerçek ,ama girnede marinada oturan yaşlı bi amca vardı yanına gittim slm verdim aynı memleketimdeki amcalarımgibi slamımı aldı.amca dedim kıprıslılar türk askerini sevmiyorlar burda askerlik yapmakta benim zoruma gidiyor dedim ? yaşlı amca bana sarıldı ve sizleri sevmeyen ölsün dedi ve gözleri dolarak anlatmaya başladı biraz uzun olacak ama cok önemli ve bende ilkdefa duydmuşdum \74 de türk askeri kıprısa cıkartma yaptıgında bayram etmiştik.düşmanın elinden canımızı malımızı namusumuzu kurtardı hepsinden allahdan razı olsun biz onları cok sevdik onları evimize aldık misafir ettik dedi, ama askerlere fazla kapılp güvendikki onları körpecik namusumuz kızlarımızla evlendirdik dedi lakin onların türkiyede evli coluk cocuk sahibi oldugunu ögren dik birer birer kıprısı terkettiler kacargibi kızlarımızın onlardan cocukları oldu babasız büyüdüler sizlerin piç diye tabir ettigi cocuklar.gidenlerden birdaha haber alamadık,ve dönmediler. kıprıslı türklrin türk askerine kırgınlıgı burdandır dedi yaşlı amca . bunun üzrine biraz durakladım ve savunmaya geçtim amca dedim bizler yigidin harman oldugu yerden geldik sizlerin örfü adetini bimeyiz lakin bizim oralarda at,avrat,silahın emaneti dahi olmaz.siz 74 den sonra hep yanlış yapmıssınız namusunuzu emanete vermişsiniz ,silahınız hiç elinizde yok çünkü mücahitleriniz namuslarınıza halen göz dikiyor silahları sagda solda elleri madamların sagında solunda .attınız arabanız zaten yok sizler bizim soyumuzdan gelemezsiniz dedim ve yanından ayrılırken dediki gidenlerde senin gibi düşünmüş diye sırtımı sıvazladı . ben dogru yanlışı ayıramadım ama bizlerinde orda yanlışı var lakin bizler namus için yaşar namus için ölürüz...sözüm meçlisden dışarı sadece yaşadıgımı nalattım bu arada kıprıs bizimdir yine canımızı kanımızı ortaya koyarak hertürlü belaya hazırız ama kıprıslı hemşerilerim aynı hataya düşmeyin

misafir - 8 yıl önce
ben 1965-3 tetip adanalı erdal yılmaz benim dönem arkadaşlarıma ve komutanlarıma slm. söylemek istiyorum 1985 eylül ayında asker oldum 43 yaşındayım 39. tümen 50.piyade alayına baglı olanyılmaz köyde 3.taburdaydım bizim zamanımızda kıbrıs çok güzeldi ama bir şey vardı ki halen beni düşündüren ozamanlar adaya pasaport la gidiliyordu ama neden biz orada binlerce şehit vedik görev yaptık mükafatı bumuydu başka söylenecek laf bulamıyorum tüm arkadaşlara selam saygı tabur desinatörü erdal yılmaz [email protected]

misafir - 8 yıl önce
Evet aynen katılıyorum bende çok duydum askerin sevilmediğini.Ama kabahat bizde Bulgaristanda Azerbaycanda Makedonyada Kosovada Irakta Bosna''da Türk ve müslümanlar katledildi ki boşnaklar Türk kükenli olmamalarına rağmen Biz Türküz Osmanlıyız dedikleri için katledildiler biz onlar için kılımızı kıpırdatmadık.Ama ya kıbrıslılar?? Aslını inkar eden haramzade onlar Türklükten çıkmış Rum İngiliz kırması bişi olmuşlar tabii süzüm herkesi kapsamıyor iyi olanlarıda var

misafir - 8 yıl önce
merhaba arkadaşlar ben ordudan adem bende askerliğimi gazimagosa orduevinde yaptım 1987*4 tertip olarak kıbrısta askerlik yapmak güzeldi ama savaştan sonra klbrısın harabe haline terkedilmasi çok can sıkıcı bir durum bazen nikondan rum kesimine bakınca oranın daha gelişmiş oldugunu görüyordum oysaki bizim çeyreğimiz kadar yoklar yeni gelecek asker kardeşlerime selamlar MEKANSIZ ORDULU

misafir - 8 yıl önce
Kıbrısın çok bilen (zannedenleri) ve Türkiyenin çok bilen(zannedenleri). Her genelleme hata içerir bunu unutmayın. Toplumlardaki yanlış davranışları yapanları tüm topluma mal edip karşılıklı tüm insanları suçlamak ne kadar doğru olur hiç düşündünüz mü? Ben 20 yıl Türkiyede yaşadım. Ege''de. Orada da PKK''nın yaptığı olaylardan, askerlerimizi şehit etmesinden sonra ya da tecavüzden yakalanan kişinin doğu kökenli veya kürt olduğu anlaşılmasından sonra tüm doğuluları veya kürtleri kapsayacak şekilde önyargılı kötülemelere şahit oldum, ama doğru bulmadım. KKTC için de belki aynı önyargılar karşılıklı olarak ( Kıbrısta yaşayanların Türkiyeye veya tersi) bu hoş olmayan durumu yaratmış olabilir. Saygılı olmayı öğrendiğimiz gün belki daha iyi anlamaya başlarız...belki. 250.000 nüfuslu küçükk bir ülkenin 70 milyonluk Türkiyenin pisliklerinin (Türkiyede de istenmeyen kişiler anlamında kullanıyorum) bir kısmıyla bile ne kadar etkilenebileceğini düşününüz lütfen. KKTC nin, Türkiyeden gelen bu kadar başı boş adamı tolere etmesi mümkün değil. Yanlış yapanı, suç işleyeni, geldiği yere uyum sağlamaya çalışmayıp orada doğup yaşayanların kendisine benzemesini umanları hiç kimse ve hiçbir ülke kabul etmez ve beğenmez....dolayısıyla da şikayet eder. Bu ayrıma varın lütfen. Doğru insanlarla KKTC insanının bir sorunu olduğuna ben inanmıyorum. Bu arada Türklüğün tarifini de rica ediyorum. Çünkü bazı arkadaşlar Kıbrıslıların Türk olmadığından bahsediyor. Benim bildiğim Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk bu tarifi yıllar önce yapmıştı: "NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE". Ötesinde Türklük ölçüm şekli bilen varsa ben de öğrenmek istiyorum...Acaba ben ne kadar Türküm merak ediyorum çünkü...Önyargısız ve ipoteksiz TÜM TÜRK MİLLETİNİ TANRI KORUSUN. Saygılar....

misafir - 8 yıl önce
ben tepebaşı tank taburu karargah bölüğünde 88-2 olarak sürdürüyorum. taburum güzel şafak 52 : ) zoruna giden harbi çeksin . burayı asla unutmıcam. pıtırcıktan istanbula slm

misafir - 8 yıl önce
neden hep kıbrıs halkı eleştiriliyor? neden hep onlar soğuk deniyor? ve neden türkiyelileri sevmediklerinden bahsediliyor? eskiden türkiye için ölen bu insanlar neden zaman geçtikçe değişiyor? 1. onların kültürü bizim kültürümüzden biraz farklı, nede olsa yıllarca ingiliz idaresinde kalmışlar. biraz daha rahat yaşıyorlar. 2. biz ne yaptık. 74 ten sonra oraya yerleşen insanlarımızın hepsi değil tabiki ama bir kısmı (kasadaki çürük domatesler) insanların malını çaldı, bahçesini yoldu, hayvanını kesti, kızlarına eşlerine laf attık, hatta kızını alıp türkiyede sattık......... evet bunları yaptılar. onları kötülerken yaşanan bu olaylardan kimse hiç bahsetmiyor. herkes melek rolü oynuyor. onlara yardım edip, örnek olup, kültürümüzün güzel yanlarını öğreteceğimize, çalmayı soymayı öğrettik. balık tutmayı öğretmedik balık verdik. böylede yapıyoruz. kendimize türk diyor onlara kıbrıslı diyoruz, onları dedeleride anavatandan gitmedi mi? onlarda bizim soyumuzdan değil mi? ozaman neden onlara da türk deyip bağrımıza basmak yerine dışlayarak kıbrıslı diyoruz? insan ne ekerse onu biçermiş. biz ektimizi biçiyor ve yaşıyoruz. o insanların bu hale gelmesinin en büyük suçlusu biziz. tabi ki hepsi böyle değil, onlar bizim insanımız, aralarında çok vatansever, milliyetçi, anavatanına bağli insan var. ama biz dışlamaya hor görmeye devam edersek,gidenleri kazanamaz, hatta eldekileri de kaybederiz. unutmayın onlarda bizim insanımız. lütfen bilip bilmeyen de yorum yapmasın! anlayana..

misafir - 8 yıl önce
SELAM ARKADAŞLAR BENDE KIBRISTA YAPTIM ASKERLİĞİ 1985_3 TERTİP OLARAK KIBRIS HALKI DA RUMLAŞMIŞTIR KENDİLERİNİ KAYBETMİŞLER HEPSİ RUM GİBİ OLMUŞ BEN ÖYLE FARKETİM BEN TEPEBAŞI TANK TABURU 3 BÖLÜKTE NİŞANCI OLARAK YAPTIM BENİ TANIYAN ARKADAŞLAR ARASIN LÜTFEN MSN ADRESİM [email protected] VEYA 0532 550 06 24 MUMARALI TELEFONDAN ARAYABİLİRLER ASİ NİŞANCI CEVHER SEZEN

misafir - 8 yıl önce
mrb kıbrıs gönyeli hakkında bilgi edinmek istiyorum kardeşim asker şafak karanlık

Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.

Kıbrıs Haritaları

cyprus harita.png
cyprus harita.png
cyprus siyasi harita.png
cyprus siyasi harita.png
cyprus turist harita.jpg
cyprus turist harita.jpg
kibris harita.jpg
kibris harita.jpg
kibris haritasi ingilizce.png
kibris haritasi ingilizce.png
kibris paphos area harita.jpg
kibris paphos area harita.jpg
kibris paphos sehir harita.jpg
kibris paphos sehir harita.jpg
kibris topografya.png
kibris topografya.png

Kıbrıs (anlam ayrımı)
6 yıl önce

Kıbrıs şu anlamlara gelebilir; Kıbrıs, Akdeniz'de bir ada. Kıbrıs Cumhuriyeti, Kıbrıs adasında BM nezdindeki uluslararası topluluğa göre de jure olarak...

Kıbrıs Cumhuriyeti
2 yıl önce

Kıbrıs Cumhuriyeti (Modern Yunanca: Κυπριακή Δημοκρατία, Kipriaki Dimokratia), Doğu Akdeniz'de yer alan Kıbrıs'ta, fiilî olarak adanın güneyini, hukukî...

KKTC, Kıbrıs Rum Kesimi, 16 Ağustos, 1960, 1974, 20 Temmuz, Almanya, Annan Planı, Avrupa Birliği, Avrupa Birliği`nin genişlemesi, Avusturya, Baf
Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı
6 yıl önce

Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı, Kıbrıs Cumhuriyeti'nin en üst mevkide bulunan lideridir. Kıbrıs Cumhuriyeti, 1960 yılında Birleşik Krallık'tan ayrıldıktan...

Kıbrıs Türkleri
2 yıl önce

Kıbrıs Türkleri veya Kıbrıslı Türkler, Kıbrıs adasında yaşayan Türklerin, Osmanlı İmparatorluğu'nun 1571 yılındaki Kıbrıs adasını ele geçirmesinden sonra...

Kıbrıs Türkleri, Almanya Türkleri, Avrupa Türkleri, Avustralya, Balkan Türkleri, Batı Trakya Türkleri, Birleşik Krallık Türkleri, Bulgaristan Türkleri, Büyük Britanya, Dünya, Girit Türkleri
Kıbrıs Cumhuriyeti Bayrağı
6 yıl önce

Kıbrıs Cumhuriyeti bayrağı, 16 Ağustos 1960'ta kabul edilmiş ve Kıbrıs Cumhuriyeti tarafından kullanılan resmî bayraktır. Bayrağın ebatı 3:5 oranındadır...

Kıbrıs Sorunu
2 yıl önce

Kıbrıs Sorunu, Akdeniz'in doğusunda bulunan Kıbrıs adasında Kıbrıs Rumlarıyla Kıbrıs Türkleri arasında yaşanan siyasi tabanlı sorun. Britanyalıların Kıbrıs...

Kıbrıs sorunu, Kıbrıs sorunu
Kıbrıs Harekâtı
2 yıl önce

Kıbrıs Harekâtı (TSK kod adı: "Atilla Harekâtı", Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde "Kıbrıs Barış Harekâtı", Modern Yunanca: Τουρκική εισβολή...

Kıbrıs Krallığı
2 yıl önce

Kıbrıs Krallığı, Üçüncü Haçlı Seferi sırasında, 1192 yılında Kıbrıs adasında kurulmuş bir Haçlı devletidir. 1489 yılında Kıbrıs'ın kraliçesi olan Caterina...

Kıbrıs Krallığı, 1191, 1192, 1194, 14. yüzyıl, 1426, 1489, 1571, Aslan Yürekli Richard, Bizans, Ceneviz