Roman

Kısaca: Roman olmuş veya olması muhtemel olayların anlatıldığı uzun yazılardır. İlk örneklerini 15.y.y. da Fransız yazar Rabelais vermiştir. Ancak asıl niteliklerini Romantizm ve Realizm akımları döneminde kazanmıştır. Roman belli bir olay etrafında gelişir ve olaylar ayrıntılarıyla anlatılır. Çoğu zaman şahıs kadrosu geniştir. Kişiler ayrıntılı olarak tanıtılır. Çevrenin tanıtımına özen gösterilir. ...devamı ☟

Roman olmuş veya olması muhtemel olayların anlatıldığı uzun yazılardır. İlk örneklerini 15.y.y. da Fransız yazar Rabelais vermiştir. Ancak asıl niteliklerini Romantizm ve Realizm akımları döneminde kazanmıştır. Roman belli bir olay etrafında gelişir ve olaylar ayrıntılarıyla anlatılır. Çoğu zaman şahıs kadrosu geniştir. Kişiler ayrıntılı olarak tanıtılır. Çevrenin tanıtımına özen gösterilir.

Temsil ettiği akıma göre romantik roman, natüralist roman, realist roman; konusuna göre aşk romanı, toplumsal roman, polisiye roman, macera romanı gibi isimler alır.

Türk edebiyatında Tanzimat’tan sonra görülür. İlk örneği Şemseddin Sami’nin Taaşşuk-ı Talat ve Fıtnat adlı romanıdır. Batı romanı ölçüsünde en başarılı romanı Halit Ziya Uşaklıgil yazmıştır. Namık Kemal, Mehmet Rauf, Reşat Nuri, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Peyami Safa diğer ünlü romancılarımızdır.

Roman edebiyatta yaygın bir türdür. Olmuş veya olması ihtimal dahilinde bulunan olayları, yer zaman ve kişileriyle beraber ayrıntılı bir şekilde anlatmaktır. Uzun tarihi seyri içinde romanın geniş bir okuyucu kitlesi vardır.

Romanlar, edebiyatın en eski mahsulleri olan destan, masal, efsane gibi anlatmaya dayanan türlerin yüzyıllardan beri devam edegelen tekamülü neticesinde meydana gelmiş bir edebiyat türüdür.

Bir edebi tür olarak Orta Çağ'ın sonlarına doğru gelişmeye başlamıştır. Uzun bir geçmişe sahip bulunan romanı daha iyi kavramak bakımından tarihçesine bir göz atmakta fayda vardır:

Roman, kelime olarak Latince'den türemiştir. Roman dili, romanca, ifadelerinden gelmektedir. Bir süre Roma'da konuşulan roman dili ile, nazım ya da nesir olarak gerçek veya uydurma bir olayı anlatan eserlere roman denilmiştir.

13. yüzyıldan sonra ise yalnız nesirle kaleme alınmış, insanların tutkularını, törelerini ve yaşadığı maceraları ilgi çekici bir şekilde anlatan eserlerin adı olarak kullanılmaya başlanılmıştır. Fakat tarihi seyri içinde başlı başına edebi bir tür olarak ilk defa Fransa'da başlayan roman sanatı, birkaç yüzyıl içinde binlerce örnek vererek, büyük bir gelişme göstermiş ve edebiyat türleri içinde en önemli yeri almıştır.

Çağların değişik sosyal şartlarına göre, roman anlayışı da sürekli değişiklilere uğramıştır. Bu bakımdan değişik tarifleri vardır. Ancak bütün izah şekillerinde ortak olan temel noktalar vardır. Bu ortak özelliklere göre roman, insanların baslarından geçen ve geçebileceği kanaatini uyandıran olayları yer ve zaman belirterek anlatan uzun yazılardır. Yaşanmış veya tasarlanmış, birbirine bağlı birçok olayı bir temel düşünce çerçevesinde toplayarak anlatan bir edebi eserdir. Olması mümkün olanı olmuş gösterme sanatıdır. Bu bakımdan roman insanı ilgilendiren her konuyu işleyebilir, anlatabilir; sınırsız bir hürriyete sahiptir.

Romana ve romancıya dışına çıkamayacağı bir takım sınırlar çizmeye kalkışmak hayatın kendisini kısıtlamaya, şartlar altında hapsetmeye kalkışmak gibi boş ve anlamsız bir davranış olur. Çünkü roman tam anlamıyla hayatın ifadesi olabildiği ölçüde, mükemmelliğe sahip olacaktır.

Başarılı bir romanda belli başlı dört unsur vardır:

1 — Olay, 2 — Kişiler, 3 — Çevre, 4 — Anlatım

Romanlar bu olay, kişi, çevre ve anlatım unsurlarına göre çeşitli şekillerde adlandırılırlar. Bu genel sınıflandırma romanları birbirinden kestirme yoldan ayırt etmeye yaramaktadır. Bu tasnif çerçevesi içinde romanları şu isimler altında gruplandırmak mümkündür.

1 — Aksiyon Romanları: Olay unsurunun ön plana çıkarılmasına dayanan romanlardır. İki çeşidi vardır.

a) Polis romanı b) Macera romanı

2 — Psikolojik Romanlar: Kişi unsurunun ön plana çıkarılmasına dayanır. Dış dünyadan çok, kişi ve iç dünyası esas alınır. Dış dünyaya kişinin iç dünyası ile ilgisi oranında yer verilir. Belli başlı çeşitleri şunlardır:

a) Karakter romanı b) Tutku romanı c) Şuuraltı romanı d) Biyografik roman

3 — Sosyal Romanlar: Kişi ve çevre unsurlarını ön plana çıkaran romanlardır. Bu romanlar bir çağı yansıtabilir, bir bölgeyi töreleriyle birlikte ele alabilir. Belli başlı çeşitleri şunlardır:

a) Töre romanı b) Tarihi roman

4 — Düşünce Romanları: Kişi unsurunu düşünce yapısı ve dünya görüşü bakımından ön plana çıkaran romanlardır. Bu romanlar daha çok bir takım görüşlerin savunulması, tartışılması, ya da çürütülmesi gayesiyle yazılmaktadır. Bu tür romanlara tezli romanlar da denilmektedir.

5 — Fantazi Romanları: Hayal gücüne dayanan romanlardır. 19. yüzyılda ilimlerin gelişmesiyle yaygınlık kazanmıştır.

6 — Egzotik Romanlar: Uzak, yabancı ülkeleri tanıtmak gayesiyle yazılan romanlardır.

Eserin özelliklerine göre yukarıdaki tasnife tabi tutulabilen roman, sanatçının duygu, düşünce, görgü ve bilgisine göre de sınıflandırılabilir. Yazarın sanat felsefesine, kültür yapısına ve dünya görüşüne göre romanlar şu genel isimler altında toplanabilir:

1 — Romantik roman 2 — Realist roman 3 — Natüralist roman

1 — Romantik Roman: His ve hayal unsurlarının ağırlık taşıdığı, belli bir şiirliliğin hakim olduğu romanlardır. Yazar coşkun bir his ve heyecan hali içindedir. Bu romanlarda yazar daha çok kendi şahsi duygularını ve maceralarını anlatır. Olaylar duyguların zengin dünyasında abartılarak daha etkileyici hale sokulur.

Bu romanların belirgin özelliği duygu ve hayalin bütün esere hakim olması, gözlem ve inceleme unsurlarının duygu ve hayal unsurlarının yanında silikleşmiş bulunmasıdır. Bu akıma mensup sanatçılarda gerçeklerden çok, duygular ve hayaller önemlidir.

2 — Realist Roman: Gözlem ve araştırma unsurlarının esas alındığı, his ve hayal unsurlarının ikinci plana itildiği romanlara denir. Realist romanlarda gerçekler, görülenler ve incelemelerin ortaya koyduğu neticeler önemlidir. Sanatçı hiçbir surette kendi duygu, düşünce ve hayallerini eserine karıştırmaz.

Realist romancılar toplumun içinde titiz birer araştırmacı gibi incelemeler yaparlar, olayları ve karakterleri objektif olarak tespit ederler ve değerlendirirler. Gayeleri okuyucuya romantik romanlarda olduğu gibi kendi duygu ve hayallerini aktarmak değil, kendilerinin dışında var olan gerçekleri, canlı tablolar halinde, aslına sadık kalarak dile getirmektedir.

3 — Natüralist Roman: Realist romanla büyük benzerlikleri vardır. Ancak natüralist roman realist romana göre ilme ve araştırmaya daha çok önem verir. Natüralistler gerçeğe bağlılıkta ve sosyal meseleleri araştırmada realistlerden çok daha fazla ilmi metodlara bağlılık gösterirler. Toplumu adeta bir laboratuvar olarak düşünürler ve eserlerini bu laboratuvar içinde, ilmi verilere kesinlikle bağlı kalarak kaleme alırlar. İnsanı ele alırken, biyoloji ilminin ortaya koyduğu gerçeklerden, toplumu ele alırken de sosyolojinin kanunlarından yola çıkarlar ve bu ilimlerin vardığı sonuçlara göre neticeye ulaşmaya çalışırlar.

Roman ile aralarında büyük benzerlik bulunan bir edebiyat türü daha vardır: «Hikaye.» Hikaye ile roman aynı şey değildir. Bu farklılığı meydana getiren özellikler şunlardır:

a) Hikaye olayların sebebini araştırmaz. Yalnız belirli bir intiba uyandırmaya gayret eder. Roman ise ele aldığı konuyu, bir mesele haline getirir.

b) Hikaye insan ve toplum hayatının en önemli ve en manalı yönlerine bakar. Roman ise yoğun süreleri değerlendirirken, sadece bununla yetinmez, olayları belli bir zaman akışı içinde takip eder.

c) Hikayeci etkilendiği bir olayı çarpıcı bir şekilde anlatırken sözünü sınırlandırmak, kısa anlatımın gücünden faydalanmak ister. Romancı ise bu darlığı kişilere yayar ve geliştirir.

d) Hikaye her zaman tek konu üzerine kurulur. Roman tek bir konuyu bile bölerek, başka kişilere bulaştırarak çoklaştırır.

e) Hikaye insan hayalinden seçilmiş hatıraların parça parça anlatımıdır. Roman hayatların bütünlüğünü değerlendiren toplamlara erişmeyi gaye edinir. Böylece hikaye tek boyutlu kalır, onun yanında roman çok boyutlu bir görünüm ortaya koyar.

Edebiyatımızda Roman

Türk edebiyatında ilk roman ve hikaye Tanzimat döneminde tercüme yoluyla görülür. 1860-1880 arasında Batılı klasik yazarlardan ilk çeviriler yapıldı. Bunlardan birkaçı; Fenelon’dan Terceme-i Telemek (1862), Victor Hugo’dan Magdur’in Hikayesi (1862), Daniel Defoe’nin Robenson Hikayesi (1864), Atala, Paul ve Virginie, Monte-Cristo, Gulliver’in Seyahatnamesi’dir. Bu ilk tercümeler konuları bakımından Türk okuyucusuna yabancı değildir. Divan edebiyatındaki mesneviler ile Leyla ile Mecnun, Kerem ile Aslı gibi halk hikayeleri, meddah hikayeleri ve dini-destani hikayeler yüzyıllardır roman ve hikaye ihtiyacını karşılayan eserlerdir.

Tanzimat romanı veya Tanzimat dönemi romancıları, Türk toplumu meselelerini (her sahada olduğu gibi) Batılı Türk Aydını gözüyle ve Avrupa kültürü anlayışıyla gördükleri için, yerli hayatı anlatırken Batılı yazarların tesirinde kaldılar. Bu yüzden de işledikleri tema (düşünüş, konu)lar, Batılı yazarlarda görüldüğü gibi aile hayatı, esaret, alafrangalık, gibi mevzulardır. Şemseddin Sami’nin Taaşşuk-ı Talat ve Fıtnat’ı (1872), Ahmed Midhat’ın Teehhül’ü, Sami Paşazade Sezai’nin Sergüzeşt’i bunlara örnektir.

Romanda işlenen “esaret” konusuna örnek teşkil eden romanlar ise Namık Kemal’in İntibah’ı, Sami Paşazade Sezai’nin Sergüzeşt’i, Nabizade Nazım’ın Zehra’sıdır.

Diğer bir tema da “alafrangalık” meselesidir. Batı medeniyetini bir din gibi gören bazı Tanzimat aydınları, romanlarında, sözde tenkit eder göründükleri alafranga tiplere yer verirler: Ahmed Midhat’ın Felatun Beyle Rakım Efendi’si, Recaizade Mahmud Ekrem’in Araba Sevdası gibi. Bunları daha sonraki dönemlerde Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın Şık’ı, Şıpsevdi’si, Yakub Kadri Karaosmanoğlu’nun Kiralık Konak’ı, Sodom ve Gomore’si, Peyami Safa’nın Sözde Kızlar’ı, Abdülhak Şinasi Hisar’ın Ali Nizami Beyin Alafrangalığı ve Şeyhliği romanları takip eder.

Servet-i Fünun (1896-1901), Türk romanının teknik olgunluğa ulaştığı dönemdir. İkinci Abdülhamid Hanın Avrupai manada okullar açtırması ve siyasi aşırılıklara fırsat vermemesi bu dönem romancılarını (sanatkarlarını) geniş imkanlara kavuşturmuş; siyasi tenkitten uzaklaştırmış, ferdi sahada (hissilik, içe kapanma, aile gibi) eserler vermeye yöneltmiştir. “Sanat sanat içindir” görüşü benimsenmiş, Tanzimatçıların aksine aydın ve seçkin kesime seslenilmiştir.

Tanzimatçıların “Batılı kültür” anlayışları Servet-i Fünunda “Batılı sanat” anlayışına dönmüş; bunda, yetiştikleri dönemde Batı anlayışına göre öğrenim görmeleri de tesirli olmuştur.

Fransız edebiyatının etkisiyle realist ve naturalistler örnek alındı. Halid Ziya Uşaklıgil’in Mai ve Siyah, Aşk-ı Memnu; Mehmed Rauf’un psikolojik tahlile yer veren Eylül romanı realist roman örnekleridir.

Aynı dönemin natüralist romancılarından Hüseyin Rahmi Gürpınar, fert-toplum ilişkilerini (daha çok çatışmaları) işlerken “toplum için sanat” görüşünü benimser. Yakub Kadri Karaosmanoğlu, realist ve naturalist bir romancı olarak Tanzimat sonrasının siyasi ve toplum gelişmelerini kronolojik bir sırayla anlatır: Hep O Şarkı, Kiralık Konak, Sodom ve Gomore, Yaban, Ankara gibi. Halide Edib Adıvar, ruh tahlili yaptığı romanlarında ve töre romanlarında daha ziyade Batı kültürüyle yetişmiş aydınların Cumhuriyet dönemine kalmış bir temsilcisidir. Misal olarak; Ateşten Gömlek, Sinekli Bakkal, mektup türüne örnek Handan romanları gösterilebilir.

İkinci Meşrutiyet (1908) sonrasının diğer sanatçıları arasında; Refik Halid Karay, Reşad Nuri Güntekin, Peyami Safa, Memduh Şevket Esendal, Cevad Şakir Kabaağaçlı(Halikarnas Balıkçısı), Abdülhak Şinasi Hisar vs. sayılabilir.

Cumhuriyet dönemi romancılarından Ahmed Hamdi Tanpınar, Kemal Tahir, Tarık Buğra, Mustafa Necati Sepetçioğlu, Orhan Kemal, Yaşar Kemal tanınan isimlerdir.

Romana ait unsurlar: Romanlarda konu, bir temel olayın etrafında gelişen iç içe olaylar zincirinden doğar. Bunların olmuş veya olabilir vasfı taşıması önemlidir. Hayatın normal akışına ters düşen sivri tesadüfler, olağan dışı ender vak’alar romanda makul sayılmaz. Ele alınan bir konu bir plan dahilinde işlenir. Bu plan kısaca “giriş (serim)”, “gelişme (düğüm)”, “sonuç (çözüm)” şeklinde özetlenir. Bazı romanlarda bu planın sırası değiştirilerek uygulandığı da görülür.

Romanlar, bilinen bir tarihte ve belli bir süre içinde geçen olayları konu alır. Bu bakımdan romanlarda önemli bir zaman yazarın yaşadığı çağ olabildiği gibi geçmiş veya gelecek zaman da olabilir. Bazı romanlar ise yalnızca birkaç saat içinde vukua gelen olayları konu alır.

Kahramanlar, toplumda rastlanabilir, yaşayabilir veya yaşamış kişiler arasından seçilir. Bunlar toplumun her tabakasından olabilir. Her türlü huy ve karakterleri doğruya yakın bir şekilde ele alınır. Hatta aynı kişinin zıt mizaç ve huyları, olduğu gibi işlenir.

Son zamanlarda yazılan romanlarda kahramanlar ve konu kaybolmuş, roman demek roman yazarının boş zamanlarında tutulduğu illüzyon (hayali görüntüler) veya rüyamsı kişi ve olayları bölük pörçük sıralamak gibi anlaşılmaya başlanmıştır. Ayrıca ideolojik fikirler ağır basmaya başlamıştır.

Romanlarda çevre, okuyucuya tasvirle anlatılır. Bu, bir kasaba, şehir veya köy olabilir. Bunların hepsinin kullanıldığı romanlar olduğu gibi yazarın tasarladığı ideal, gerçek üstü bir çevre de olabilir. Burada önemli olan çevrenin coğrafi bir mekana yerleşmesidir.

Romanların hemen hepsinde bir gaye vardır. Bu amaç bazılarında konu ve üslup içine iyice gizlenmişken, bazılarında çok açıktır. Böyle romanlara “tezli roman” denir. Belli bir ideolojiye bağlı romanlarda bu husus daha açık olarak meydandadır. Bilhassa materyalist ideolojiye bağlı olanlarda bu amaç o kadar ileri gider ki, okuyucuda bir roman değil, doktrin kitabı okunuyormuş havası uyanır.

Her edebi eserde olduğu gibi romanda da üslup son derece önemlidir. Bazı romancılar eserdeki konuların, olayların, duygu ve fikirlerin eskiyip ölebileceğine, fakat mükemmel bir üslubun onları yaşatmaya devam edeceğine içten inanmışlar ve üslup üstünde büyük hassasiyet göstermişlerdir. Kelimelerini, cümlelerini ve anlatım tarzlarını buna göre düzenlemişlerdir. Ancak bazı roman yazarları ve özellikle marksist tezli roman yazıcıları bu hususta da bayağı bir yol tutmuşlar, galiz ve çirkin kelimeleri, küfürleri, iğrenç terim ve deyimleri rahatlıkla ve bol bol kullanmışlardır.

Roman Çeşitleri

Romanlar edebi akımlara göre klasik, romantik, realist, sürrealist, popüler roman gibi isimlerle sınıflandırılabildiği gibi, iç yapısına göre de tarihi roman, macera romanı, sosyal roman ve tahlil romanı olarak çeşitlendirilirler.

Tarihi roman: Konularını tarihte yaşamış kahramanlar ve onların başlarından geçen olaylardan alır. Romancı bu kahraman ve olaylar üstünde az çok değişiklik yapabilir. Ancak başarılı bir tarihi roman, gerçeği buğulandırmadan zevkle okunur bir üslupla yazılmış romandır. Tarihi roman yazmak için yalnız kahraman isimleri ve olayların kronolojisini bilmek ve vermek yetmez. Olayın yaşandığı zamanı, coğrafi özelliklerini, sosyal, kültürel ve sanat değerlerini çok iyi tanımak ve o zamanda topluma hakim olan inanç, ideal ve anlayışları da iyice bilmek gerekir.

Macera romanı: Günlük hayatta her zaman rastlanmayan değişik, şaşırtıcı, beklenmez, esrarlı olayları konu edinen romandır. Bu romanlarda vak’a yani olay hemen her şey demektir. Bunlar yeni keşfedilmiş veya tasarlanan ülkelerde geçer. Hayali olabilir. Ancak olağandışı unsurlar taşımalı, korkunç ve acayip hisler uyandırmalıdır. Olayların akışı ve iç içe girmesi çok süratli olmalı, okuyucuda heyecan ve merak uyandırmalıdır. Kahramanları kurnazlık, maddi kuvvet ve cesaretleriyle üstün vasıflıdırlar. Daha çok silahşör, şövalye, polis, ajan ve casuslardan seçilir. Hep hareket halindeyken tanıtıldıklarından ruh yapıları üstünde durulmaz. Bu romanlarda fikir zenginliği yoktur. Maksat şaşırtıcı ve heyecanlı konularla okuyucuya hoşça vakit geçirtmektir.

Sosyal roman: Romancıların yaşadıkları toplumu, o toplumu ilgilendiren meseleleri yeni bir açıdan ele alarak yazdıkları romanlardır. Gizli veya açık bir maksat telkinine çalışırlar. Kişiler, bazı meslek ve sınıfları temsil eden birer tip olarak alınır. Olaylar, sosyal sebeplerle açıklanmak istenir. Ruh tahlilleri ve duygu derinlikleri arka plana atılmıştır. Bütün tezli romanlar bu gruptandır.

Tahlili roman: Dış alemde geçen olaylardan çok, kahramanın iç dünyasını ve insan benliğinin kişi ve toplum çatışmaları içindeki belirtilerini konu edinen romanlara denir. Fertçi bir görünüş hakimdir. Kahramanları olan kişileri bütün derinlikleriyle ortaya koyarlar. Çok defa aşırı ülküler, sert ihtiraslar, derin hisler taşıyan ve bazen sakat ruhlu dengesiz insanları ele alarak işlerler.

Batı edebiyatında mühim yer tutan roman, batı toplumunun sosyal hayat, inanç, örf ve adetlerine uygun bir türdür. Tanzimattan sonra gittikçe artan bir hızla benimsenmeye başlayan batılı hayat anlayışıyla birlikte Türk edebiyatında da örnekleri artmıştır. Batılı romanın iskeleti çok defa iki kadın bir erkek veya iki erkek bir kadın arasında geçen aşk maceraları üstüne kuruludur. Buna bağlı olarak gelişen diğer hadiseler ve çeşitlenen kahramanlar roman iskeletinin diğer dereceli unsurlarını teşkil eder.

Tanzimat öncesi dönemde Türk cemiyetinde böylesine olaylara ender rastlandığı gibi, bunların tasviri de kötünün tekrarlanarak yaygınlaşması ve böylece gitgide normalmiş gibi görülmesine mani olunmak için dinimizce de yasak bilinmiştir. Bugün modern eğitimciler; toplumun ahlaki yapısının bozulmasında kötü örneklerin başta TV, radyo ve basın olmak üzere her türlü yayın vasıtalarıyla halka çok sık ve devamlı gösterilmesinin birinci amil olduğunu belirterek eski Türk toplum sağlığı anlayışının doğruluğuna işaret etmektedirler. Ayrıca cemiyetin her tabakasına hakim olan sade bir hayat anlayışı, ortak iman, amel ve ahlak düsturlarına samimi bağlılık, batılı tarzda bir roman anlayışı ve buna bağlı eserlerin doğmasına fırsat vermeyecek ve lüzum göstermeyecek diğer mühim unsurlardır.

Roman

1. anlamı İnsanın veya çevrenin karakterlerini, göreneklerini inceleyen, serüvenlerini anlatan, duygu ve tutkularını çözümleyen, kurmaca veya gerçek olaylara dayanan uzun edebî tür:"Hikâyem tıpkı hayalî, hissî bir roman kadar gariptir diye başladı."- Ö. Seyfettin. Bu türde yazılmış eser. Çingene. Romen.
2. anlamı romalı.
3. anlamı eski roma`ya ilişkin. roma`lı.
4. roman.

Roman

Roman İngilizce anlamı ve tanımı

Roman anlamları

  1. (a.) Upright; erect; -- said of the letters or kind of type ordinarily used, as distinguished from Italic characters.
  2. (noun) A native, or permanent resident, of Rome; a citizen of Rome, or one upon whom certain rights and privileges of a Roman citizen were conferred.
  3. (a.) Of or pertaining to Rome, or the Roman people; like or characteristic of Rome, the Roman people, or things done by Romans; as, Roman fortitude; a Roman aqueduct; Roman art.
  4. (noun) Roman type, letters, or print, collectively; -- in distinction from Italics.
  5. (a.) Expressed in letters, not in figures, as I., IV., i., iv., etc.; -- said of numerals, as distinguished from the Arabic numerals, 1, 4, etc.
  6. (a.) Of or pertaining to the Roman Catholic religion; professing that religion.

Roman tanım:

Kelime: ro·man
Söyleniş: rO-'män
İşlev: noun
Kökeni: French, from Old French romans romance
: a metrical romance

Roman ile eşanlamlı (synonym) kelimeler

Papist, Papistic, Papistical, Popish, Romanist, Romish,

Roman

İngilizce Roman kelimesinin İspanyolca karşılığı.
s. romano, de Roma; católico adj. romano s. Roman, nombre propio masculino

Roman

İngilizce Roman kelimesinin Fransızca karşılığı.
n. romain, membre de l'Eglise catholique, catholique; citoyen de la Rome moderne ou ancienne adj. catholique; relatif à l'Eglise catholique; romain, qui appartient à la Rome moderne ou ancienne; relatif à la culture et l'art de la Rome Antique n. Roman, prénom masculin

Roman

İngilizce Roman kelimesinin Almanca karşılığı.
n. Römisch-Katholisch, Mitglied der römisch-katholischen Kirche; Bürger des antiken oder modernen Roms adj. römisch; römisch-katholisch n. Vorname

Roman

İngilizce Roman kelimesinin İtalyanca karşılığı.
s. carattere romano agg. (Tip) romano

Roman

İngilizce Roman kelimesinin Portekizce karşılığı.
adj. papal, católico; romano s. Romano, nome próprio masculino; relativo, originário ou pertencente a Roma; pertencente ou relativo à Igreja Apostólica Romana (Igreja Católica)

Roman

i. romalı, latin harfleri, romen, katolik, roma kilisesine st. Paul'ün yolladığı mektup s. roma, romen, roma mimarisine ait, katolik kilisesine ait, latin

Roman

Fransızca Roman kelimesinin İngilizce karşılığı.
n. Roman, male first name

Roman

Almanca Roman kelimesinin İngilizce karşılığı.
adj. Catholic; pertaining to the Roman Catholic Church; pertaining to ancient or modern Rome; pertaining to the culture and art of ancient Rome

Roman

Türkçe Roman kelimesinin İngilizce karşılığı.
[Roman] n. member of the Roman Catholic Church; citizen of ancient or modern Rome adj. Catholic; pertaining to the Roman Catholic Church; pertaining to ancient or modern Rome; pertaining to the culture and art of ancient Rome n. male first name

Roman

Flemenkçe Roman kelimesinin İngilizce karşılığı.
n. novel

Roman

İngilizce Roman kelimesinin Flemenkçe karşılığı.
zn. Romein bn. romeins, rooms zn. Roman (eigen naam)

Roman

n. member of the Roman Catholic Church; citizen of ancient or modern Rome adj. Catholic; pertaining to the Roman Catholic Church; pertaining to ancient or modern Rome; pertaining to the culture and art of ancient Rome n. male first name

Roman

Flemenkçe Roman kelimesinin Fransızca karşılığı.
(boeken) roman (m)

Roman

Fransızca Roman kelimesinin Flemenkçe karşılığı.
1. (architecture) Romaans 2. (livres) roman (m)

Roman

Almanca Roman kelimesinin Flemenkçe karşılığı.
roman

Roman

insanın ya da çevrenin karakterlerini, göreneklerini inceleyen, serüvenlerini anlatan, duygu ve tutkularını çözümleyen, imgesel ya da gerçek olaylara dayanan düzyazı biçiminde, uzun yazın türü.

Roman

Fransızca Roman kelimesinin Almanca karşılığı.
n. roman adj. romanisch

Roman

Fransızca Roman kelimesinin İtalyanca karşılığı.
1. (architecture) romanico 2. (livres) romanzo (m)

Roman

Fransızca Roman kelimesinin Portekizce karşılığı.
1. (architecture) românico 2. (livres) romance (m)

Roman

Fransızca Roman kelimesinin İspanyolca karşılığı.
1. (architecture) Románico 2. (livres) novela (f)

Roman

Almanca Roman kelimesinin Fransızca karşılığı.
n. roman (m)

Roman

Almanca Roman kelimesinin İtalyanca karşılığı.
n. storia avventurosa (f), romanzo (m), poema (m)

Roman

Almanca Roman kelimesinin İspanyolca karşılığı.
n. novela (f), romance: romances (pl)

misafir - 8 yıl önce
çok SAOLUN yaa çok yardımcı oldu bilgiler,ama kafama girmedi oayrı =))

misafir - 8 yıl önce
Roman türü, 19. Yüzyılın ikinci yarısında Tanzimat Edebiyatı döneminde, batı edebiyatından yapılan çevirilerle tanınmaya başladı. 1860-1880 arasında batının birkaç klâsik yazarının belli başlı yapıtları Türkçe’ye aktarıldı. Victor Hugo’dan Sefiller, Daniel De Foe’den Robinson, Saint Pierre’den Pol ve Viginie, Alexandre Dumas Pere’den Monte Cristo gibi. Bu ilk çevirilerde seçilen yapıtlar, Divan Edebiyatının “Leylâ ile Mecnun”, “Ferhat ile Şirin”, Aşık Edebiyatının “Kerem ile Aslı”sı, Meddah hikâyeleri ile yetişen Türk okuyucularına aykırı gelmeyecek türden yapıtlardı. Aynı dönemde ilk yerli romanlar da yazılmaya başlandı. Ahmet Mithat’ın “Hasan Mellah” adlı serüven romanında Monte Cristo’nun, Namık Kemal’in “İntibah” romanında Kamelyalı Kadın’ın etkileri görülür.

Daha ilk yapıtlardan başlayarak Tanzimat romancılarının bi bölümü aydınlara (N.Kemal, Sami Paşazade Sezai, Recaizade Mahmut Ekrem) seslenmeyi yeğlemişlerdir. Bir bölümü de halka (Ahmet Mithat, Şemsettin Sami, Nabizade Nazım v.b.) seslenmişlerdir. Bunun sonucu olarak da halka seslenen yazarlar yalın dille, aydınlara seslenen yazarlarsa yabancı sözcük ve dil kurallarıyla yazmışlardır. Bu dönem romancılarının işledikleri başlıca temalar, aile kurumu, tutsaklık ve alafrangalıktır. Türk toplumundaki ataerkil aile düzeninin doğurduğu bunalımları çeşitli yönlerden işleyen en önemli yazarlar Şemsettin Sami (Taaşşuk-i Talât ve Fıtnat), Ahmet Mithat (Teehhül), Sami Paşazade Sezai (Sergüzeşt)’tir.
Tutsaklık konusunda Namık Kemal (İntibah), Nabizade Nazım (Zehra)‘ı sayabiliriz.

Aynı dönemdeki temalardan alafrangalık üzerine de Ahmet Mithat (Felâtun Bey ile Rakım Efendi), Recaizade Mahmut Ekrem (Araba Sevdası) çok önemlidir.

Edebiyat-ı Cedide döneminde batıya bağlanma eğilimi daha da güçlenmiş, Fransız gerçekçi ve natüralist yazarlar (Stendhal, Balzac, Flaubert, Mauppassant, Daudet) yolunda yazmaya özenilmiştir. Bunun sonucu olarak hep yaşamda görülen veya görülmesi olasılığı bulunan olay ve kişiler seçilmiştir. Bu aşırı batı hayranlığı dilimizi de etkilemiştir. Bu dönemde II. Abdülhamit’in sıkı sansürü nedeniyle toplum sorunlarına değinilmemiş ve dolayısıyla “Sanat için sanat” görüşü benimsenmiştir. Bu dönemin başlıca yazarları Halit Ziya Uşaklıgil, Mehmet Rauf, Hüseyin Cahit Yalçın v.b.’dir. Aynı dönemde yaşayan Hüseyin Rahmi Gürpınar ise “toplum için sanat” görüşünü savunmuştur.

İkinci Meşrutiyet ve Mütareke dönemlerinde Fransız realist ve natüralist yazarların yolunu izleyen romancılarımızdan Yakup Kadri Karaosmanoğlu (Hep O Şarkı, Bir Sürgün, Kiralık Konak, Yaban, Sodom ve Gomore), İngiliz Edebiyatının etkisinde kalan Halide Edip Adıvar (Handan, Kalp Ağrısı) ‘ı sayabiliriz. Halide Edip Adıvar Kurtuluş savaşı yıllarında toplumsal konulara eğilerek Ateşten Gömlek ve Vurun Kahpeye romanlarında savaşın acılarını işlemiş, daha sonra da Türkiye’nin toplumsal durumunu yansıtan töre romanlarını, “Sinekli Bakkal” ve “Sonsuz Panayır”ı yazmıştır.
Bu dönemin diğer sanatçıları Refik Halit Karay, Reşat Nuri Güntekin, Peyami Safa v.b.’dir.
Daha sonra ise edebiyatın çeşitli dallarında eserler veren Memduh Şevket Esendal’ı, Cevat Şakir Kabaağaçlı’yı, Osman Cemal’i, Mithat Cemal’i ve Abdülhak Şinasi Hisar’ı sayabiliriz.

Cumhuriyet döneminde de realizm (Kemal Tahir, Samim Kocagöz, Kemal Bilbaşar) natüralizm (Reşat Enis), toplumcu gerçekçilik (Sabahattin Ali, Orhan Kemal) gibi akımlar yanında izlenimleri öne alan (Sait Faik v.b.) davranışlar romanımıza çeşitlilik kazandırmıştır.

Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.

çizgi roman
2 yıl önce

Çizgi roman veya resimli roman, çizgi ile hikâye anlatmak için birbirini takip eden panellerin (çerçevelenmiş resim) kullanıldığı bir sanat türü. Anime...

Çizgi roman, Action Comics, Alan Moore, Amerika Birleşik Devletleri, Ergün Gündüz, Hollywood, Manga, Marvel Comics, Neil Gaiman, Stan Lee, Süperman
Nouveau Roman
4 yıl önce

Nouveau Roman (Fransızca: "Yeni Roman"), 1950'lerde Fransa'da oluşan roman akımıdır. Geleneksel anlamda konu, figür ve tutarlılığa önem vermeyen, henüz...

Nouveau Roman, Edebiyat, Fransa, Taslak
Tarihî roman
2 yıl önce

hayali kişilerin hayat ve maceralarından alan roman türüdür. Sosyal roman çeşitlerinden biridir. Tarihi romanlarda kahramanlar gerçek veya düşsel olabilir....

Orhan Kemal Roman Armağanı
2 yıl önce

Orhan Kemal Roman Armağanı, Türk yazar Orhan Kemal'in anısına 1972'den bu yana her yıl verilen roman ödülüdür. ^ "50. Orhan Kemal Roman Armağanı, 'Aile...

Orhan Kemal Roman Armağanı, Adalet Ağaoğlu, Adnan Binyazar, Demir í–zlü, Erdal í–z, Erendiz Atasü, Fakir Baykurt, Mehmet Başaran, Mehmet Eroğlu, Necati Cumalı, Oktay Akbal
Ağır Roman
2 yıl önce

Metin Kaçan'ın aynı adlı romanından uyarlanmıştır ve dönemin en çok ses getiren filmlerinden biri olmuştur. Eser adını ağır bir Roman oyun havasından alır...

Ağır Roman, 1997, 28 Kasım, Altın Portakal, Müjde Ar, Okan Bayülgen, Savaş Dinçel, Türkçe, Burak Sergen, Mustafa Uğurlu, Uğur İçbak
Roman Neustädter
2 yıl önce

  Roman Neustädter - fussballdaten.de profili (Almanca) UEFA.com'da Roman Neustädter Transfermarkt.com.tr'de Roman Neustädter Mackolik.com'da Roman Neustädter...

Film Roman
6 yıl önce

Film Roman, Phil Roman tarafından kurulmuş olan animasyon stüdyosu. 20th Century Fox için ürettiği Simpsonlar ve King of the Hill çalışmalarıyla tanınmaktadır...

Av (Roman)
6 yıl önce

Prey), Michael Crichton'ın bir romanıdır. Kitapta insan türünü tehdit eden nano-robotik tehdit konu edilmektedir. Roman, ilk kez Kasım 2002'de ciltli olarak...