Resim

Kısaca: Resim sanatı, özlem, duygu ve düşüncelerin belli estetik kurallar çerçevesinde iki boyutlu bir düzlem üzerine yansıtılmasına dayanan sanat dalı. Resimde hacim, mekân, hareket ve ışık etkileri, resimsel öğeler aracılığıyla elde edilir; bunlar biçim, çizim, renk, ton farklılıkları, doku özellikleri vb'dir. Öğelerin çeşitli biçimlerde bir araya getirilmesi resmin kompozisyonunu oluşturur. Kompozisyon gerçek ya da gerçekdışı olay ve olguları anlatmaya, bir öyküyü betimlemeye ya da yalnızca so ...devamı ☟

Resim
Resim

Resim sanatı, özlem, duygu ve düşüncelerin belli estetik kurallar çerçevesinde iki boyutlu bir düzlem üzerine yansıtılmasına dayanan sanat dalı. Resimde hacim, mekan, hareket ve ışık etkileri, resimsel öğeler aracılığıyla elde edilir; bunlar biçim, çizim, renk, ton farklılıkları, doku özellikleri vb'dir. Öğelerin çeşitli biçimlerde bir araya getirilmesi resmin kompozisyonunu oluşturur. Kompozisyon gerçek ya da gerçekdışı olay ve olguları anlatmaya, bir öyküyü betimlemeye ya da yalnızca soyut görsel imgeler yaratmaya olanak verir.

<b>Mona Lisa</b>Leonardo da Vinci, 1503–1507, Yağlıboya tablo, 77 × 53 cm, Louvre Müzesi
Mona LisaLeonardo da Vinci, 1503–1507, Yağlıboya tablo, 77 × 53 cm, Louvre Müzesi
Eski kültürlerde toplum üretilecek resimlerin konusunu, tekniğini, biçimini, malzemelerini denetim altında tutar, yapıtların s niteliğini (örn. dinsel, bezemeci, eğitsel, eğlendirici vb) belirlerdi. Ressamlar yaratıcı bir sanatçıdan çok becerikli bir zanaatçı gibi görülürdü. Daha sonraları Uzakdoğu'da ve Rönesans Avrupası'nda bağımsız sanatçılar çıkmaya başladı. Bunlar yapıtlarının altına adlarını yazıyor, taşanında ve bazen de konu seçiminde söz sahibi oluyor, işverenleriyle (koruması altında çalıştıkları kişiler) kişisel ilişki kuruyor, toplumda saygı görüyorlardı.

19. yüzyılda sanatçıya sürekli bir çalışma ortamı sağlayan işverenler giderek yok olmaya başladı. Sanatçılar topluma yalnızca galeriler ve müzeler aracılığıyla ulaşabilir duruma geldiler. Artık yaşamlarını ödüllerle ya da devletten ve sanayi kesiminden aldıkları siparişlerle sürdürüyorlardı. Değişen bu ortam içinde sanatçılar kendi anlatım dillerini geliştirme, yeni ve alışılmadık biçim, malzeme ve teknikleri deneme özgürlüğüne kavuştular. Özellikle Batı sanatında egemen olan, geleneksel sınırları sürekli zorlama eğilimi, art arda yeni üslupların ortaya çıkmasına yol açtı. Sanatla ilgili yayınların artması, gezici sergilerin düzenlenmesi, sanat merkezlerinin kurulması da bu olguyu destekleyen başka etkenler oldu.

Resmin öğeleri

Resmin biçimsel tasarımı çizgilerin, biçimlerin, renklerin, tonların, doku özelliklerinin anlatımcı bir düzen içinde bir araya getirilmesiyle oluşur. Renklerin ve imgelerin bir araya getirilmesi içerik açısından betimsel ya da simgesel anlamlar taşıyabilir. Ama bir duyguyu, uyumu, gerilimi ya da mekan, hacim, hareket, ışık gibi görsel kavramlan yansıtmada, içerikten çok renk ve biçimin ilişkisi önem kazanır.

Çizgi, içerdiği anlatım gücüyle resmin önemli öğelerinden biridir, ince, kalın, düz, kesik, doğru, eğri, dalgalı, kırık çizgiler yineleme ya da karşıtlık duygusu uyandırmak amacıyla kullanılır. Çizgilerin arasındaki alanların değişik renk ve tonlarla boyanması ise hacim, ağırlık, mekan içindeki konum, doku gibi nitelikleri belirler.

Biçim ve kütle de kompozisyonun oluşmasında önemli bir öğedir. Çocukların, içgüdüsel olarak gördüklerini geometrik biçimlerle ifade etme yöntemini Paul Klee ya da Jean Dubuffet gibi bazı çağdaş sanatçılar da benimsemiştir. Bir kare ya da daire, bakışı kendi merkezine doğru çeker. Bir ikizkenar üçgen sağlamlık duygusu uyandırır, buna karşılık tepesi üstünde duran bir üçgen dengesiz bir durumu belirtir. Elipsler, paralelkenarlar, dikdörtgenler süreklilik, durağanlık duyguları verir. Biçim ve kütleler arasında kalan boşluklar da kompozisyona katkıda bulunacak biçimde değerlendirilir.

Bir başka resim öğesi olan renk bir çok üslupta bezeme ve betimleme amacıyla kullanılmıştır. Üç temel renk kırmızı, mavi ve sarıdır; bütün öteki renkler bunların karışımlarından türer. İkincil renkler mor, turuncu ve yeşildir; bunların temel renklerle ve birbirleriyle karıştırılması çeşitli ara renklerin ortaya çıkmasına yol açar. Ton bir rengin görece koyuluk ya da açıklık derecesi ya da değeridir. Örneğin Rembrandt koyu, Claude Monet ise açık tonlar kullanmışlardır.

Her rengin bir de karşıtı vardır.

Temel renklerin karşıtı, öbür. iki temel rengin karışımından elde edilen ikincil renktir. Buna göre kırmızının karşıtı yeşildir. Renkler tek başlarına ya da ikili üçlü kümeler halinde kullanıldığı zaman farklı etkiler yapar, olduklarından daha açık ya da daha koyu, daha sıcak ya da daha soğuk görünürler. Rengin karmaşık dinsel ya da simgesel anlamları herkesçe kolayca anlaşılmazsa da, bazı renklerin bileşimlerinin yarattığı uyum ve uyumsuzluklar herkes tarafından, farklı derecelerde de olsa algılanır. Ressamlar rengin bu ve benzeri özelliklerini bilinçli ya da içlerinden geldiğince kullanarak farklı görsel algılamalar, hatta yanılsamalar yaratır ve bunları bir anlatım aracı s olarak kullanırlar.

Nesnelerin yüzleri pütürlü ya da parlak, girintili çıkıntılı ya da düz olabilir. Bu özellik resmin dokusal niteliklerini belirler. Hint ya da İslam sanatı gibi bazı bezemeci sanat türlerinde doku, geometrik örgelerin yinelenmesiyle elde edilir. Batı sanatında ise, özellikle ortaçağda doku, dökülmüş yapraklar, yağan kar ve kuşların uçuşu; gibi doğadan alınan örgelerin yinelenmesiyle verilir. Noktacılık tekniğinde kullanılan küçük fırça vuruşlarıyla elde edilen yüzeylerde de ışıltılı bir doku görülür.

İki boyutlu bir yüzey üstünde hacim ve mekan duygusu uyandırabilmek için perspektif kurallarını uygulamak gerekir. İnsanlar nesnelerin kendilerinden uzaklaştıkça küçüldüğünü, paralel çizgilerin bir noktada kesişir gibi göründüğünü, düzlemlerin birbirine yaklaşır gibi olduğunu gözlemişler, bunu da kağıt ya da tuvale aktarmaya çalışmışlardır. Buna karşılık çocuklar ve "ilkel" insanların mekan algılayışı bütünüyle farklıdır (bak. ilkel sanat). Onların resimlerinde nesneler birbirinden bağımsız birimler olarak ele alınır; her biri, onu en iyi anlatacak bakış açısıyla verilir; hatta görece önem taşıyan nesne ya da figürler ötekilerden daha büyük gösterilir. Aynı uygulama Rönesans öncesi Batı sanatında da bazı dinsel konulu resimlerde görülür.

Mağara resmi
Mağara resmi
Çok bakış açılı mekan anlayışı birçok resim üslubunda kullanılmıştır. Örrneğin Eski Mısırlılar figürün baş ve ayaklarını yandan, gözlerini ve gövdesini ise önden göründüğü gibi çizmişlerdir. Rönesans öncesi Avrupa resmi ile İslam minyatürlerinde de benzer bir derinlik uygulaması kullanılmıştır. Minyatürlerde dikey yüzeyler karşıdan göründüğü gibi, yatay yüzeyler ise plan biçiminde, sanki tepeden görünüyormuş gibi çizilir. Bu da minyatüre alışılmadık bir üst üste binmişlik duygusu verir.

19. yüzyılın sonlarına doğru Cezanne, Rönesans'tan beri kullanılan resim mekanını değiştirmiş, yatay düzlemleri eğik bir eksende vererek, dikey yüzeylerin resim yüzeyinde öne doğru çıkmasını sağlamış ve derinlik etkisini yüzeyler aracılığıyla yaratmıştır. Cezanne'ın bu uygulaması daha sonra kübist ressamlarca daha da ileriye götürülmüş, nesnelerin bütün yüzeylerinin görüntüleri birbirini izler biçimde verilmiştir. Günümüzde mekan yaratmada kullanılan bu algısal ve kavramsal yaklaşımlar bazen aynı kompozisyonda birlikte de yer alır.

Ressamlar çok eski zamanlardan beri iki boyutlu bir düzlem üstünde zaman ve hareket duygusu uyandırmaya çalışmışlardır. Bunların en bilinen örneklerinden biri dizi resimler, bir başkası ise, bir defterin yapraklarının çevrilmesinde olduğu gibi, birbirini izleyen görüntülerdir. Hem Doğu' da, hem de Batı'da sanatçıların bir öykünün çeşitli aşamalarını aynı resmin içine yerleştirdikleri görülür. Kübist ressamlar zaman duygusunu, ele aldıkları nesnenin içinde bulunduğu mekanla ilişkili olarak işlemişler, gelecekçiler de bu noktadan yola çıkarak ağır çekim filmlere ya da hareket halindeki bir nesnenin arkasında bıraktığı izleri de gösteren fotoğraflara benzer resimler üretmişlerdir.

Bir resmin tasarlanmasında çeşitli ilkeler uygulanabilir. Anlatılmak istenene göre simetrik olan ya da olmayan, derinlik duygusu güçlü ya da güçsüz olan, geometrik ya da doğal biçimlere ağırlık veren, ele aldığı nesneler arasında altın oran gibi ilişkiler kuran ya da kurmayan, gerilim yaratan ya da yaratmayan düzenlemeler yapılabilir.

Resmin malzemesi

Resimde çok çeşitli malzemeler kullanılabilir. Önce üstüne resim yapılacak yüzey belirlenir. Bu, kağıt, karton, mukavva, kontrplak, ahşap gibi görece katı bir yüzey olabilir. Dokunmuş bir kumaş ya da muşamba gibi daha yumuşak bir yüzey de seçilebilir. Duvarlar, cam yüzeyler (vitray) ya da seramik (vazolar) üstüne de resim yapılabilir. Bir yüzeye, üstünde görünebilecek biçimde boya uygulanır. Boyalar bitkilerden, metal ve minerallerden, bazen de hayvanlardan elde edilebildiği gibi, yapay olarak da üretilebilir. İlk boyalar yanmış dal ya da kemik artıklarından yapılmıştır. Çini mürekkebi de isten elde edilir. Boyalar katı olarak da, su ya da başka bir sıvı içinde eritilerek de kullanılır. Uzun süre yumurta akı ya da şansı (bak. tempera) katılarak üretilmiş suluboyalar kullanılmıştır. Yağlıboya, ince öğütülmüş toprak boyalarla ketentohumu yağının (beziryağı) kolay sürülebilen bir macun kıvamına gelinceye kadar yoğrulmasıyla yapılan bir boya türüdür. Çeşitli suluboyalar da boyarmaddenin arapzamkı ve öd ile karıştırılmasıyla yapılır ve kullanılırken suyla yumuşatılır. Suluboya, uygulandığı yüzeyi tümüyle örten yağlıboyaya karşılık altındaki yüzeyin dokusunu ya da daha önce sürülmüş boyayı gösteren bir boya türüdür, fırça izi bırakır. Guvaş ise suda eriyen, çabuk kuruyan ve sürüldüğü yeri fırça izi bırakmadan örten bir boyadır.

Günümüzde yapay malzemelerden üretilmiş boyalar da kullanılır. Bunların en önemlileri boya tozlarının akrilik reçinelerle kanştırılmasıyla yapılanlardır. Yağlıboyanın bazı özelliklerini taşıyan bu boyalar çabuk kurudukları, fırça izi bırakmadıktan, mat ve sudan etkilenmeyen bir yüzey oluşturduktan, esnek, dayanıklı ve kolay temizlenebilir olduklan için seçilir. Kuruduktan sonra ve zaman içinde renkleri koyulaşmaz. Bu boyaların yanı sıra, görece katı çubuklar biçiminde üretilmiş çeşitli mumboya, pastel, renkli tebeşir türleri vardır. Alkolde ya da suda eriyen boyaların kullanıldığı keçe uçlu kalemler de bunlara eklenebilir.

<b>Leonardo da Vinci'nin kendi portresi</b>
Leonardo da Vinci'nin kendi portresi
Boyaların resim yapılacak yüzeye uygulanma biçimleri de çeşitlidir. Hem yağlı, hem de sulu boyada kullanılan en yaygın yöntem boyanın fırçayla sürülmesidir. Bundan başka mala, ıspatula, sünger, merdane gibi araçlar kullanılır. Çeşitli püskürtme, akıtma, damlatma, fışkırtma, fırlatma yöntemleri de vardır. Kuru boyalar ise resim yüzeyinde iz bırakacak biçimde kağıda sürtülür. Tüy, kamış, çelik uç gibi sert bir araç, sulu bir boyaya batınlır, sonra bir yüzey üstünde dolaştınlırsa, boya görece ince bir çizgi biçiminde yüzeye aktanlmış olur. Boyaların yüzeye uygulanması sırasında cetvel, gönye gibi yardımcı araçlar da kullanılabilir. Bir kompresör aracılığıyla boya püskürtmeye yarayan pistoleler günümüzde iyice küçülerek kalem gibi kullanılır duruma gelmiştir.

Tarihsel gelişme

Resim sanatının, etkileyici bir anlatım aracı olmasının yanı sıra bezemeci yönünün de bulunması, tarihin en eski zamanlarında bile en yaygın sanat dallarından biri olmasına yol açmıştı. Hem Doğu'da, hem de Batı'da çok eski çağlardan beri resim yapılageldi. Sanat tarihçileri de resmin zaman içindeki gelişmesini ülkelere, dönemlere ve akımlara göre ayırarak incelediler, tekniklerine ve sanatçılarına ilişkin bilgiler verdiler. Sanat tarihinde rastlanan ilk resim örnekleri duvar resimleridir (bak. duvar resmi). Üst Paleolitik Çağdan (y. 4010 bin yıl önce) kalma mağara resimlerinden başlayarak bu gelenek Eski Mısır'da ve Ege uygarlıklarında da kesintisiz sürmüştü; daha sonra Rönesans'ta fresk tekniğinin geliştirilmesiyle en yetkin düzeyine ulaştı.

Geç Minos ve Miken uygarlıklarında vazo resmi ortaya çıktı. Bu dönemde çoğunda denizle ilişkili örgelerin işlendiği vazo resimleri en yetkin düzeye Yunan uygarlığının kırmızı ve siyah figürlü vazolarında ulaştı (bak. kırmızı figür tekniği; siyah figür tekniği).

İÖ 500 dolaylarında vazo resminde Eksekias ve Amasis Ressamı gibi ustalar ortaya çıktı. Klasik dönemin sonlarına doğru İÖ y. 400'lerde vazo resminde bir gerileme başladı. Duvar resmi ise sürekli yeni tekniklerin denendiği yeni bir evreye girdi. Bu dönemde Apollodoros, Zeuxis, Apelles ve Parasios gibi ressamlar Yunan yapılarını bezeyen anıtsal duvar resimleri yaptılar.

Roma döneminde de Etrüsk geleneğinin bir devamı olarak özellikle mezarların resimlerle bezenmesi yaygındı. Sonraları Pompei'de olduğu gibi evlerin duvarları da boydan boya öyküsel sahnelerin ele alındığı duvar resimleriyle bezendi. Roma'da portre geleneği her ne kadar heykel sanatındaki ileri düzeye erişemediyse de, dönemin ünlü kişilerini betimleyen tek ya da grup portre resimleri yapıldı.

Erken Hıristiyanlık döneminde resim sanatı ancak 2. yüzyılın sonlarına doğru gelişmeye başladı (bak. erken Hıristiyan sanatı). Bu döneme ait örneklerin çoğu gene duvar resmi türündeydi. Genellikle dinsel konuların işlendiği bu resimlerle katakomplardan kiliselere kadar birçok yapı bezendi. Duvar resminin yanı sıra ilk örneklerine Roma döneminde rastlanan kitap resmi de özellikle dinsel metinleri bezeme amacıyla kullanıldı ve sürekliliğini Rönesans'a değin sürdürdü. Bizans sanatında ortaya çıkan ikonlar Doğu Hıristiyan sanatında kitap ve duvar resimleriyle birlikte bütün ortaçağ boyunca varlığını korudu; özellikle Rusya'da 15-17. yüzyıllar arasında Novgorod, Moskova ve Stroganov okulları (bak. Moskova okulu; Novgorod okulu; Stroganov okulu) çevresinde gelişimini sürdürdü.

Avrupa'da Karanlık Çağlar sırasında sanatta genel bir gerileme izlendiyse de duvar resmi geleneği bütünüyle yok olmadı; ama ağırlık kitap resmine kaydı ve çok sayıda resimli İncil yapıldı. Karolenj sanatı da kitap resimleri açısından önemli bir dönemdi. Charlemagne'ın kurduğu saray okulunda çok sayıda yazma üretildi.

11. yüzyılın ikinci yansında romanesk dönemle birlikte sanatta da yeni bir atılım görüldü (bak. romanesk sanat). Romanesk yapıların duvarına resimler yapılıyor, birçok ülkede de dinsel konulu yazmalar resimlerle bezeniyordu. 12. yüzyılda Konstantinopolis'ten (İstanbul) birçok yazma, ikon ve pano resmi Avrupa'ya taşındı; bu da süregelen Bizans sanatı etkisinin artmasına yol açtı. Gotik dönemde Bizans etkileri sürerken, 13. yüzyılın ortalarında kitap bezeme, vitray, pano resmi ve freskte yeni bir anlayış kendini göstermeye başladı. Giotto gibi İtalyan, Hubert ve Jan van Eyck, Hugo van der Goes ve Rogier van der Weyden gibi Flaman ressamlar anıtsal yapıtlanyla geç gotik dönemin temsilcileri oldular. Bu ressamların yapıtlarında henüz klasik öğeler yoksa da, Bizans geleneğine göre daha yumuşak ve gerçekçi bir üslup geliştirdikleri ve böylelikle Rönesans sanatına bir temel hazırladıkları görülür.

Gece Devriyesi (1642)
Gece Devriyesi (1642)
Rönesans resmi insanı merkez noktasına alıp onu hem gerçekçi, hem de ideal güzelliği içinde göstermeye çalıştı. Ama Rönesansı izleyen maniyerizm, klasik güzellik ideallerini bozdu, resimlere öznel bir gerilim, bir huzursuzluk duygusu katmaya yöneldi. Rosso Fiorentino, Jacopo da Pontormo gibi Floransalı sanatçılar bilinçli olarak Leonardo, Michelangelp ve Raffaello'nun uyumlu ve doğalcı tavırlarından uzaklaştılar. Bu dönemde Kuzey ülkelerinde henüz Rönesans geleneği sürmekteydi. Almanya'da Rönesans ilkelerini ilk uygulayan sanatçılardan biri Albrecht Dürer'di. Flandre'da bu üslubun en önemli temsilcisi Pieter Bruegel (Yaşlı) oldu. Gerek Flandre, gerekse Felemenk'te maniyerizm, İtalyan sanatının özelliklerini yansıttı. 17. yüzyılda gelişen barok sanat, maniyerizmin aşırılığına bir tepki olarak yüksek Rönesans ilkelerine geri dönüştü. Bu dönemde Carracci doğalcı üslubuyla, Caravaggio ise özellikle ton geçişlerinde uyguladığı yeniliklerle (bak. Çaravaggioculuk) öne çıktılar. Barok sanat İspanya ve Portekiz'de de El Greco ve Francisco Pacheco'nun sanatında ifadesini buldu. Ribera, Caravaggioculuğu İspanya'da uygulayan ilk ressamdı. Flandre'da ise Rubens, İtalyan etkisinde bir barok sanatın temsilcisi oldu. 18. yüzyılın sonlarına doğru beliren yeniklasik üslup ise barok sonrası rokokonun aşın bezemeci yaklaşımına bir tepki olarak Klasik sanatın yalınlığını yeğledi (bak. klasikçilik), klasik temaları çizgisel bir yaklaşımla ele aldı. Yeniklasik akım yetkin düzeye Fransa'da çıktı; bu üsluba damgasını vuran sanatçı JacquesLouis David'di. 19. yüzyılda romantizm 18. yüzyılın materyalizmine karşı çıkarak duygusal bir bakış açısına yöneldi. Bu dönemde edebiyat yapıtlarından kaynaklanan resimler yapıldı; İngiltere'de William Blake ve OnRaffaellocular Fransa'da Eugene Delacroix bu akımın önde gelen temsilcileriydi. Gene aynı sıralarda gelişen gerçekçilik, nesne ya da olguları gerçek yaşamda olduğu gibi anlatmayı amaçlamıştı; akımın en önemli temsilcisi Fransız Gustave Courbet'ydi. Doğalcılık doğayı olduğu gibi betimleme eğilimiyle bir anlamda gerçekçiliğin uzantısı gibiydi. En güzel ifadesini Fransa'da Barbizon okulu sanatçıları ile Camille Corot'nun yapıtlarında buldu. Manzara resmi de bu dönemde yetkin bir düzeye ulaştı.Batı'da modern sanat birçok uzman tarafından izlenimcilikle başlatılır. 1870'lerin ortalarında Claude Monet ve arkadaşlarının geliştirdiği izlenimcilik, yüzyıllardır süregelen akademik tavra bir karşı çıkıştı. Anlık izlenimleri ışıltılı renklerle yansıtan bu akım 1880'lerde yeniizlenimciliğin divizyonizm tekniği ile yeni bir anlatım biçimine ulaştı. Paul Signac ve Georges Seurat'nın geliştirdiği bu akımda renkler, bilimsel özellikleri çerçevesinde kullanıldı. 20. yüzyılın başlarında Fransa'da foyistler (bak. fovizm), Almanya'da da Die Brücke ve Der .Blaue Reiter sanatçıları 4ışayurumculuk(*Jf akımının en = önemli temsilcileri oldu. Dışavurumcu resimlerde görece kaba fırça vuruşlan, sanatçıların duygularını dile getirme aracı olarak kullanıldı. Kalın dış çizgiler, parlak renkler ve biçim bozmalar da bu akımın temel özellikleriydi. 20. yüzyıl akımlarının bir özelliği, ilkelerin genellikle tek tek sanatçıların atılımıyla belirlenmesi VJ; ardından, bir grubu sürüklemesiycli. Örneğin kübizm Picasso ve Braque'ın nesneleri parçalayıp sonradan bir araya getirme denemelerinin bir sonucuydu. Pürizm mimar Le Corbusier ve Amedeo Ozenfant'm, gelecekçilik Marinetti'nin, dadacılık Marcel Duchamp' in, gerçeküstücülük de yazar Andre Breton'un çevresinde toplanan sanatçılar tarafından geliştirilmişti. 1910'ların ortalarında Rusya'da ortaya çıkan ışıncılık, yapımcılık ve süprematizm akımlarıyla, aynı yıllarda Mondrian'm geliştirdiği öğecilik 20. yüzyılın ilk salt soyut akımları oldu.

II. Dünya Savaşı yıllarında Fransa'nın işgali, resim merkezinin Paris'ten New York'a kaymasına yol açtı. Savaş dolayısıyla Avrupa'yı terk eden birçok öncü sanatçı ABD'ye yerleşti ve 1940'ların ortalarında New York'ta soyut Dışavurumculuk|dışavurumculuğun oluşmasına katkıda bulundu. 1960'larda ve 1970'lerde ABD'de gelişen renk alanı resmi, hareketli soyut, pop sanat, foto gerçekçilik pop sanat ve minimal sanat gibi akımlar, temelde soyut dışavurumculuktan etkilenmiş, onun ilke ve tekniklerinden yararlanarak kendi özgün anlatımlarını geliştirmişlerdi. 1970'lerde kavramsal sanat ortaya çıktı. 'Sanat yapıtının somut bir ürün olmadığını, "kavramlar"dan kaynaklandığını savunan bu akım, gerek ABD'de, gerekse Avrupa'da birçok yandaş buldu ve farklı anlatım biçimleriyle etkisini 1980'ler boyunca sürdürdü. İlk belirtileri 1970'lerde görülen "yeni figürasyon" ise kavramsal ya da soyut yerine dışavurumcu öğelerin ağır bastığı figüratif bir eğilimdi. Eğilimlerin çok çeşitlendiği 1970'lerin ve 1980'lerin en göze çarpan niteliği, neredeyse her ressamın kendi başına bir akımın temsilcisi haline gelmesi oldu.

Resim Yapmakta Kullanılan Tarzlar



Resim Yapma Kavramı İçinde Kullanılan Ortak Deyimler

Resim yapma kavramı içinde geçen ve diğer kavramlarla ortak kullanılan deyimler şunlardır:

Resim yapma Kavramında kullanılan diğer ortak deyimlerden bazıları: Altarpiece, Broken Color, Karikatür, Chiaroscuro, Kompozisyon, Drybrush, Easel Picture, Foreshortening, Genre, Halo, Highlights, Resim Tarihi, Imprimatura, Peyzaj, Madonna, Maulstick, Portre Minyatürü, Mural Painting, Palet, Panel Painting, Perspektif, Pietá, Plein Air, Portre, Sfumato, Stippling, Teknik, Trompe l'oeil, Underpainting, Varnish, Wet-on-wet ve Dört Boyutlu Resim.

Resim oluşturmakta kullanılan yöntemler

  • Biçimsel
  • Grafik yöntemler
    • İzleyicinin gözünü resim yüzeyinde dolaştırmak
    • Kompozisyon ve elemanlarda denge sağlamak
    • Pozitif-Negatif; tüm boşluğu gözönünde bulundurma
  • Grafik araçlar
    • Formların Geometrisi (küp-üçgen-kare-dikey çigi-yatay çizgi vb.)
    • Bakış açısı (Lineer Perspektif, Espas, iki boyutluluk)
    • Düz çizgiler/Eğriler
    • Proporsiyon/diziliş ve plan


Kaynaklar

  • http://www.sanatuygarligi.com Sanat Uygarlığı
  • http://www.neoklasik.com Neo-Klasik
  • http://tr.wikipedia.org/wiki/Resim


Ayrıca bakınız

Resim

Türkçe Resim kelimesinin İngilizce karşılığı.
adj. pictorial
n. picture, figure, drawing, painting, photo, image, illustration, tableau, tablature, dues, tax, effigy, likeness

Resim

varlıkların, doğa görünüşlerinin kalem, fırça gibi araçlarla kâğıt, bez vbüzerinde yapılan biçimleri; kimi eşyadan ve kimi işlerden alınan vergi.
bunu yapmak için gerekli yöntemleri öğreten sanat.
fotoğraf2.

Resim

Türkçe Resim kelimesinin Fransızca karşılığı.
image [la], dessin [le], peinture [la], photogramme [le], tableau [le], photogramme [le]

Resim

Türkçe Resim kelimesinin Almanca karşılığı.
n. Abbild, Abbildung, Auflage, Aufriss, Bild, Bildnis, Dessin, Figur, Gebühr, Gemälde, Illustration, Impost, Malerei, Photo, Photographie, Zeichnung
adj. bildhaft

Resim

1 . Varlıkların, doğadaki görünüşlerinin kalem, fırça gibi araçlarla kâğıt, bez vb. üzerinde yapılan biçimleri:
"Konulu resim parçaları kendiliğinden ve doğru olarak yan yana gelivermiş, hikâye ortaya çıkmıştı."- T. Buğra.
2 . Bunu yapmak için gerekli yöntemleri öğreten sanat:
"Türkiye'de resim bir müddetten beri soysuz bir sanat hâline gelmeye başladı."- O. S. Orhon.
3 . Fotoğraf:
"Güzel İnebolu kızı, duvara yapıştırılan Gazi'nin resmine uzun uzun baktı."- A. Gündüz.
4 . hukukBazı eşyadan ve işlerden alınan vergi veya harç:
"Osmanlı Devleti'nin birçok vergi ve resimleri bu yüzden doğrudan doğruya yabancı alacaklıların cebine gider."- Y. K. Karaosmanoğlu.
5 . Tören.
Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
...-nın resmidir , resim almak , resim çekmek (veya çıkarmak) , resim gibi

Resim

Osmanlıca Resim kelimesinin Türkçe karşılığı.
Bir çeşit deve yürüyüşü.

Mike Rooney - 7 ay önce
Thanks for sharing informative post. It is one of the best site that I have visited. Hope you will share more quality blog posts thank you. Rory Culkin 5lbs of Pressure Leather Coat

Mike Rooney - 7 ay önce
Thanks for sharing informative post. It is one of the best site that I have visited. Hope you will share more quality blog posts thank you. Rory Culkin 5lbs of Pressure Leather Coat

Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.

Resim Resimleri

Asker Ressamlar
3 yıl önce

1834'te açılan Mekteb-i Harbiye'ye de resim dersleri konuldu. II. Mahmut'un Avrupa'ya gönderdiği öğrenciler arasında resim öğrenimi için seçilenler de vardı...

Resim (şarkı)
6 yıl önce

yapılmıştır. Resim (Produced by. Volga Tamöz) (Söz & müzik: Serdar Ortaç) Resim (Produced by. Murat Yeter) (Söz & müzik: Serdar Ortaç) ^ "Resim Çıkış Tarihi"...

Ankara Devlet Resim ve Heykel Müzesi
3 yıl önce

altmış biri bulunmuştur. İstanbul Resim ve Heykel Müzesi Ankara Devlet Resim ve Heykel Müzesi Video Ankara Devlet Resim ve Heykel Müzesi Sanal Gezinti Haremde...

Teknik resim
3 yıl önce

gelmesiyle oluşan teknik resim, yapılması istenen konstrüksiyon ve tasarımın kâğıt üzerinde tanımlanması sanatıdır. Teknik resim, tasarımdan üretime, pazarlamadan...

Teknik resim, AutoCAD, Bilgisayar, CAM, Mühendis, Pergel, CATIA, Cetvel, Te cetveli, Program, Teknoloji, Mühendislik, Çizim, Sanayii
Hayalimdeki Resim
3 yıl önce

Hayalimdeki Resim, 1987 yılında yayınlanan Alpay albümüdür. "Hayalimdeki Resim" "Rainbow" "Anlatamıyorum" "Esterella Del Mar" "Eylül'de Gel" (1977) "Lisa"...

Gazi Üniversitesi Resim Heykel Müzesi
6 yıl önce

bulunan değerli eşya belge ve resimler oluşturur. Müzenin envanterinde 281 eser bulunmaktadır. Müze resim, baskı resim ve heykel-seramik olmak üzere üç...

Osman Nuri Paşa (ressam)
3 yıl önce

koymaktadır. Sami Yetik'in ilk resim öğretmeni olan Osman Nuri Paşa, Ahmet Ziya Akbulut, Hoca Ali Rıza ve Hüseyin Zekai Paşa’nın da resim öğretmenliğini yaptı....

Resim seçici
5 yıl önce

görüntü paneliyle çalışan kişi. Panelde her kamera bir numarayla gösterilir. Resim seçici, bir kameradan diğerine geçerken karartma ve bindirme, açılma ve...

Resim seçici, Kamera, Kurgu, Taslak şablonları, Taslak madde